İthaf, ''Aziz arkadaşım Celal Sahir'e 25 Mart 1929 - Reşat Nuri'' şeklindedir. Kitap içerisinde Celal Sahir'in kırmızı kalemle yazdığı, 8.6.1934 tarihli ''okudum'' kaydı vardır.
Türkçülüğün fikir babası Ziya Gökalp, kısa sürede ilerleyen rahatsızlığı sebebiyle Fransız Pasteur Hastahanesi'nde 25 Ekim 1924'te vefat etmiştir. Cenazesi kalabalık bir törenle Sultan II. Mahmud Türbesi'nde toprağa verilmiştir.
Kerbela olayının işlendiği mensur eser Hadikatu's-Suada, Fuzuli'nin en hacimli eseri olup Fuzuli'nin inancına ve milliyetine dair bilgiler de içermektedir.
Osmanlı alimi ve kazasker olup yeniçeriliğin kaldırılması esnasında padişahın yanında yer aldığı bilinen İmamzade Esad Efendi´nin, Hanefi fıkhında kabul gören görüşlerden derleyerek kaleme aldığı Türkçe ilmihal kitabıdır.
Eserin yazarı Ağaoğlu, hukukçuluğunun yanında polemikçi bir gazeteci olarak Türk fikir ve siyaset hayatında etkili olmuş ve yazılarının büyük bir kısmında önceleri Türk milliyetçiliği, daha sonra ise düşünce özgürlüğü ve Avrupa medeniyetini benimseme tarzı dikkat çekmiştir.
Henry Bergson üzerine eserleriyle tanınan psikolog ve felsefeci Mustafa Şekip Tunç, radikal Batıcılıkla radikal Doğuculuğu, zekâya aşırı güvenle sadece kalbe güvenmeyi, materyalist inançlarla aşırı mistisizmi aynı ölçüde hatalı görmüş; gelenek ve modernleşmenin uzlaştırılması gerektiğini ve modernleşmenin ancak geleneğin yeni terkiplere kavuşturulmasıyla mümkün olabileceğini ileri süren muhafazakâr modernleşme yaklaşımını benimsemiştir.
Tanzimat devrinin önde gelen ismi Cevdet Paşa, büyük bir devlet adamı olduğu kadar tarihçi, hukukçu, eğitimci ve sosyologdur. Gelenekçi Türk-İslam Doğu kültürü ile yenilikçi Batı arasında bir senteze varmaya çalışan, Avrupa kanun ve kurumlarının olduğu gibi alınmasına karşı çıkarak Türk-İslam hukuk tarihi açısından öncü niteliği taşıyan Mecelle´nin hazırlanmasında en önemli rolü oynayan Ahmed Cevdet Paşa, klasik Osmanlı tarihçiliğine de yeni bir bakış açısı getirmiştir. Tarihini yazarken kaynak eserleri ve diğer malzemeleri topladıktan sonra titiz bir değerlendirmeye tâbi tutan Paşa, yeri geldiğinde eski tarihleri de ciddi bir şekilde eleştirmiş, ayrıca olayları aktarmakla kalmayıp aralarındaki sebep-sonuç ilişkisini de ortaya koymaya çalışmıştır.