II. Dünya Savaşı sonrasında SSCB ile ABD arasında başlayan Soğuk Savaş'ta safını ABD tarafında belirleyen Türkiye'ye Amerika'nın bir jesti... Amerika Birleşik Devletleri Ekonomik İşbirliği İdaresi Türkiye Özel Misyonu tarafından Amerikalı iş adamlarına yönelik basılan Türkiye´de ticaret için rehber ve kılavuz kitabı...
20. yüzyıl başlarında İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde küratörlük yapan Eckhard Unger'in, özellikle yoğunlaştığı alanla ilgili bir çalışması...
Osmanlı kütüphaneciliğine önemli katkılar sağlamış, Mısırlı alim Ahmet Zeki Paşa'nın, 13. yüzyıl İslam alimlerinden Safedi'nin "Nektü’l-himyân fî nüketi’l-ʿumyân (Meşhur âmâların biyografileri)" adlı el yazması eseriyle ilgili tanıtım ve analizi...İslam dünyasının kültürel ve teknik yönden gelişmesi için kitaba ve kütüphanelere büyük önem verilmesi gerektiğini savunan Ahmet Zeki Paşa, eserin girişinde bu görüşlerini dile getirmiştir.
Türk Tarih Tezi'nin oluşturulduğu 1930'lu yıllarda Attila'yı keşfeden dönemin yazar ve şairleri, Batı'yı dize getiren bu büyük Hun hükümdarını Türk tarihine dâhil etmek için çok sayıda roman, şiir ve çeviri türünde eserler verdiler. Peyami Safa'nın, tarihi roman türündeki tek eseri olan "Atila" da Münif Fehim'in kapak tasarımı ve iç resimleriyle, büyük boyda ve hem ciltli hem de karton kapaklı baskısıyla bu dönemin bir ürünü olarak yayımlandı. Attila'yı güçlü ve mağrur bir hükümdar olmanın yanı sıra, tutkulu bir âşık olarak da betimleyen ve büyük ölçüde hayal gücüne yaslanan roman, kırk yılı aşkın bir süre tekrar basılmadı ve yazarın en nadir bulunan eseri oldu. *Sonradan yapılmış, özenli bez cilt içinde...
Fazıl Ahmet'in (Aykaç) Cumhuriyet'in kuruluşuna ve kurucusuna bir övgü niteliğindeki bu manzum eseri, 1928 Harf Devrimi sonrasında Latin harfleriyle basılan ilk edebi eser olarak kabul edilir.
İstiklâl Marşı’nın bestecisi Osman Zeki Üngör’ün oğlu Ekrem Zeki Ün'ün Yunus Emre'nin şiirlerinden bestelediği üç eser... "Değerli meslekdaşım Sayın Neriman ?´ye" ithafıyla imzalı...
Jules Verne'in, konusu Türkiye coğrafyasında geçen ve kahramanları Türk olan bu romanı, II. Mahmud İstanbul´unda tütün tüccarlığı yapan ve inatçılığıyla tanınan Keraban Ağa’nın, Avrupa´dan gelen misafirleriyle birlikte Boğaz'ı geçerek Üsküdar´daki konağına gitmek için kayıkçıya vermesi gereken 10 parayı fazla bulunca, Anadolu Yakası'na Kırım, Kafkasya ve Karadeniz sahilini dolaşarak gitmesini ve inat uğruna çıktığı bu yolculuktaki maceralarını anlatıyor. Leon Benett´in 101 adet harikulade illüstrasyonuyla, Jules Verne'nin adıyla özdeşleşen Hetzel baskısı... Sayfa kenarları yaldızlı, orijinal cildi içinde...
Bavyera Prensi Rupprecht´e matbu ithafla başlayan kitap, Alman kamuoyuna, 215 fotoğraf eşliğinde, Türkiye ve Türkler hakkında basının sansasyonelliğinden uzak bir dille kaleme alınmış değerli bilgiler veriyor.
Kürt nüfustan oluşan Hamidiye Alaylarının başrol oynadığı, II. Abdülhamid'in "Kızıl Sultan" olarak nitelenmesine neden olan 1894-96 Ermeni katliamlarına dair, görgü tanıklarının mektuplarından yararlanılarak hazırlanan bir eser... Mektup yollayan görgü tanıkları arasında, Amerikan Kızılhaçının kurucularından Clara Barton’un da bulunduğu kitapta 63 adet görsel yer almaktadır.
8. yüzyılın başlarında yazılan ve bugünkü Moğolistan sınırları içinde yer alan Göktürk Yazıtları, hiç kuşkusuz, Türk tarihinin en önemli eserleridir. Göktürk alfabesiyle yazılan ve "Türk" adının ilk kez kullanıldığı yazıtların, sayıca daha fazla olmalarına karşın; Kültigin, Bilge Kağan ve Tonyukuk adına dikilmiş olan üç tanesi daha önemlidir. Çok sayıda bilim insanının zahmetli çalışmalarına karşın, yazıtların, daha önce hiçbir kaynakta görülmeyen alfabesini çözmek, Finli Türkolog Vilhelm Thomsen'e nasip olmuştur. Yaklaşık yirmi yıl süren bir emeğin sonunda Thomsen, yazıtların dilini tamamen çözmüş ve müzayedeye sunduğumuz, sınırlı sayıda basılmış bu kitapla bilim dünyasına sunmuştur. Vilhelm Thomsen, Türklerin dil, kültür ve tarihine büyük katkısı nedeniyle Sultan II. Abdülhamid tarafından Mecidi Nişanı ile taltif edilmiştir. Prof. Dr. Osman Turan'ın kütüphanesinden çıkan kitap, ünlü tarihçimizin imzasını taşımaktadır.
Osmanlı tarih ve coğrafyasına dair eserlerle kurduğu ve Doğu ile ilgili bütün eserlerin referans kaynağı olan kütüphanesiyle dünyanın en ünlü koleksiyonerleri arasına giren Şefik E. Atabey´in, Sotheby´s Müzayede Evi tarafından 2000 yılının mayıs ayında üç gün boyunca kitapseverlere sunulan koleksiyonunun üç ciltten oluşan kataloğu... Eserlerle ilgili fotoğrafların ve ayrıntılı bilgilerin yanı sıra, tahmini fiyat bilgilerinin de yer aldığı katalog, dünyanın her yerindeki koleksiyoncular ve kitapçılar için bir referans kaynağı niteliği taşıyor.
Müzayedeye çıkan kitapların satış fiyatlarını içeren listeyle birlikte...
Tarih ve edebiyat hazinemize birbirinden güzel ve ilginç, onlarca eser armağan eden Reşat Ekrem Koçu (1905 - 1975), başyapıtı olan ve 11. cildinde ancak "G" harfine kadar gelebildiği "İstanbul Ansiklopedisi" ile -yarıda kalmış olmasına karşın- dünyada eşi benzeri olmayan bir işe imza atmıştır. Çok sayıda yazar ve çizerin katkıda bulunduğu İstanbul Ansiklopedisi, İstanbul'un başka hiçbir kaynakta bir araya getirilemeyecek ölçüde zengin folklorunu, günlük yaşayışını, tarihini, serserilerini, sıradan insanlarını, olaylarını, mani, türkü ve destanlarını içerir. Dünyanın hiçbir ülkesinde bu ölçüde ayrıntılı olarak ve keyifle anlatılan ve aynı ölçüde, meraklı bir roman gibi keyifle okunabilen bir şehir monografisi yazılmamıştır.
Orijinal cildi içinde...
Tarih ve edebiyat hazinemize birbirinden güzel ve ilginç, onlarca eser armağan eden Reşat Ekrem Koçu (1905 - 1975), başyapıtı olan ve 11. cildinde ancak "G" harfine kadar gelebildiği "İstanbul Ansiklopedisi" ile -yarıda kalmış olmasına karşın- dünyada eşi benzeri olmayan bir işe imza atmıştır. Çok sayıda yazar ve çizerin katkıda bulunduğu İstanbul Ansiklopedisi, İstanbul'un başka hiçbir kaynakta bir araya getirilemeyecek ölçüde zengin folklorunu, günlük yaşayışını, tarihini, serserilerini, sıradan insanlarını, olaylarını, mani, türkü ve destanlarını içerir. Dünyanın hiçbir ülkesinde bu ölçüde ayrıntılı olarak ve keyifle anlatılan ve aynı ölçüde, meraklı bir roman gibi keyifle okunabilen bir şehir monografisi yazılmamıştır.
Orijinal cildi içinde...
Tarih ve edebiyat hazinemize birbirinden güzel ve ilginç, onlarca eser armağan eden Reşat Ekrem Koçu (1905 - 1975), başyapıtı olan ve 11. cildinde ancak "G" harfine kadar gelebildiği "İstanbul Ansiklopedisi" ile -yarıda kalmış olmasına karşın- dünyada eşi benzeri olmayan bir işe imza atmıştır. Çok sayıda yazar ve çizerin katkıda bulunduğu İstanbul Ansiklopedisi, İstanbul'un başka hiçbir kaynakta bir araya getirilemeyecek ölçüde zengin folklorunu, günlük yaşayışını, tarihini, serserilerini, sıradan insanlarını, olaylarını, mani, türkü ve destanlarını içerir. Dünyanın hiçbir ülkesinde bu ölçüde ayrıntılı olarak ve keyifle anlatılan ve aynı ölçüde, meraklı bir roman gibi keyifle okunabilen bir şehir monografisi yazılmamıştır.
Orijinal cildi içinde...
Tarih ve edebiyat hazinemize birbirinden güzel ve ilginç, onlarca eser armağan eden Reşat Ekrem Koçu (1905 - 1975), başyapıtı olan ve 11. cildinde ancak "G" harfine kadar gelebildiği "İstanbul Ansiklopedisi" ile -yarıda kalmış olmasına karşın- dünyada eşi benzeri olmayan bir işe imza atmıştır. Çok sayıda yazar ve çizerin katkıda bulunduğu İstanbul Ansiklopedisi, İstanbul'un başka hiçbir kaynakta bir araya getirilemeyecek ölçüde zengin folklorunu, günlük yaşayışını, tarihini, serserilerini, sıradan insanlarını, olaylarını, mani, türkü ve destanlarını içerir. Dünyanın hiçbir ülkesinde bu ölçüde ayrıntılı olarak ve keyifle anlatılan ve aynı ölçüde, meraklı bir roman gibi keyifle okunabilen bir şehir monografisi yazılmamıştır.
Orijinal cildi içinde...
Modern hikâyeciliğimizin, hiç kuşkususuz en önemli ismi olan Sait Faik (1906 – 1954), Batı kaynaklı bir tür olan hikâyeyi Batı’nın ve kendisinden öncekilerin etkisinde kalmadan, kendine özgü bir tür haline getirdi. Kimseye benzemediği için de “kökü kendisinde” bir yazar olarak kabul edildi. Kendisini de dâhil ettiği şehirli, alt tabakadan insanları; balıkçıları, kahvecileri, arabacıları, Adaların sakinlerini, işsizleri, yoksulları, sarhoşları olduğu gibi, hiç idealize etmeden ve çok yalın olmasına karşın, çok şiirsel bir dille anlattı.
Sait Faik, ikinci hikâye kitabının bu ikinci basımını, yıllar sonra "Sait Faik Abasıyanık 90 Yaşında" adıyla kendisi hakkında bir kitap yayımlayacak olan genç bir öğretmene, Perihan Ergun'a (1928 - 1918) imzalamıştır.
Aralarında kırk yıldan fazla bir yaş farkı olmasına karşın, fırtınalı bir aşk yaşayan Şair-i Azam Abdülhak Hamid ve Lüsyen Hanım'ın birbirlerinden uzakta oldukları dönemin mektupları... Abdülhak Hamid'le, o altmış, kendisi on sekiz yaşlarındayken tanışan ve kısa sürede evlenen Lüsyen Hanım, daha sonra boşanarak bir başkasıyla evlenmesine karşın, şairi unutamamış ve yeniden ona dönerek evlilik tazelemiş, ölümüne kadar onun yanında yaşamıştır.
Türk şiirinin en çalışkan, en üretken şairi Behçet Necatigil´in üçüncü şiir kitabının ilk baskısı... "Türkân Aydınlık´ın hayatını, bölüşeceği evlerin daima aydınlık olmasını dilerim." ithafıyla imzalanmıştır.