Osmanlı´nın son reisülhattâtîn´i Hacı Kâmil Akdik´in (1861-1941) oğlu Şeref Akdik (1899-1972) hem hattat hem ressam idi.

Babasının yönlendirmesiyle resme yöneldi ancak ondan aklâm-ı sitte dersleri de aldı. Henüz rüşdiyede iken Osmanlı Ressamlar Cemiyeti'nin bir yarışmasında birincilik kazandı. 1915 yılında girdiği Sanâyi-i Nefîse Mektebi'nde İbrahim Çallı ve Hikmet Onat'ın atölyelerinde çalıştı. Daha sonra yurtdışına giderek Paris’teki Julian Akademisi’nde Paul Albert Laurens atölyesinde 1928 yılına kadar kaldı. Türkiye'ye döndüğünde önce Anadolu'da, sonra İstanbul'un birkaç ünlü lisesinde öğretmenlik yaptı. Vefatına kadar Moda'daki atölyesinde çalışmaya devam etti.

Tezhipli, altın cetvelli ve altın duraklı.

Küçük yaşta hafız olmuş, Hasırcılar Camii imâmı Mustafa Efendi’den hüsnihat dersi almıştır. Hoca ile arası açılınca Rodoslu İbrahim'den ders alarak icazet aldı. Hafız Osman tarzı sülüs ve nesihteki mahareti ile tanındıktan sonra önce bir mektepte, sonra Galatasaray Mektebi'nde hüsnihat hocalığına atandı. 

Eserde ketebe bulunmamakla birlikte Şeyh Hamdullah sonrası hattatlardan Derviş Ali Efendi veya Hafız Osman Efendi gibi üst düzey bir hattat tarafından yazıldığı kuvvetle muhtemel; muhakkak, sülüs ve nesih hat çeşitlerinin eski dönem en güzel örneklerinden müteşekkil koleksiyonluk  bir eserdir. Devrinin en güzel örneklerinden şemseli, salbekli cildinde; tarama çiçekleri, altın cetvelleri ve zencerekleri ile bu körüklü murakka, her yönü ile muadili ancak saray koleksiyonlarında bulunabilecek bir şaheserdir.

Eserde, "Allah bir hükümdarın hayrını dilerse ona sadık bir vezir nasip eder" gibi hadis-i şerifler, kuran-ı kerim ve Allah'ı zikretmenin faziletlerine dair ibareler yazılıdır.

Hattat Ali Rıza Efendi, Enver Efendi adlı bir zatın oğlu olarak İstanbul'da doğdu. Eğitimi esnasında Sultan Abdülhamid Han türbedarı Alî Hamdî Efendi’den sülüs ve nesih meşkederek h. 1264 yılında icâzet aldı. Daha sonra meşhur hattat Şefîk Bey’den de sülüs ve celi sülüs dersleri aldı. Aynı zamanda Şefik Bey'in damadı oldu. 

Eserleri gayet nadir olan Ali Rıza Efendi'nin bu hilyesi, sülüs ve nesih hattında ne kadar mahir olduğunu gözler önüne sermektedir. Eserin tezhibi Rikkat Kunt tarafından yapılmıştır. Mavi renkli cetvelin içine en alt orta kısımda altınla yazılmış "Zehebehû Rikkat sene 1362" imzası bulunmaktadır.

"Bir şulesi var ki şem-i cânın, Fânûsuna sığmaz asumânın" (Şeyh Galib).

Hâmid Aytaç´ın asıl adı Musa Azmî’dir. Diyarbakır’da doğdu. Burada Vâhid Efendi’den rika ve Hilmi Efendi’den sülüs dersleri aldı. 1906’da İstanbul’a geldi. Nazif Bey’den celî sülüs, Kamil Akdik’ten sülüs ve nesih, İsmail Hakkı Altunbezer’den tuğra ve Hulusi Yazgan’dan talik meşk etti. 1908’de Gülşen-i Maarif Mektebi’nin yazı hocalığına atandı. Mekteb-i Harbiye Matbaasında hattatlık yaptı ve Erkân-ı Harbiye-i Umumiye’de ser-hattat oldu. Cağaloğlu’nda da bir matbaa açmıştır. Mütarekeden sonra istifa ederek “Hattat Hâmid Yazıevi”ni açtı. Vefatına kadar Reşid Efendi Hanı’nda hüsn-i hat ve yazı işlerine devam etti. Mezarı Karacaahmet’te Şeyh Hamdullah’ın yakınındadır.

Mehmed Özçay´ın toplam 63 adet yazdığı hilye külliyatından... Mehmet Özçay, Trabzon doğumludur. 1982´de tanıştığı Fuat Başar´dan sülüs ve nesih meşk etti ve 1993´te icazet aldı. İstanbul´a geldikten sonra M. Uğur Derman´la tanışması onun sanat hayatında çok tesirli oldu. Yerli ve yabancı birçok öğrenciye ders ve icazet vermiştir.

Milletlerarası birçok hat yarışmasında juri üyeliği ve danışmanlığı devam eden Özçay, yurt içi ve yurt dışında birçok sergiye iştirak etti.

Oluşturduğu hattat ekibiyle beraber iki yıllık bir çalışmayla 2015 yılında tamamladığı Kral Abdullah Mekke Harem-i Şerif Genişletme Projesinin hatlarını yazdı. Mart 2018’de kendisine Süleyman Demirel Üniversitesi tarafından fahri doktora ünvanı verilen Özçay 8 Ekim 2018 tarihinde T.C. Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu üyeliğine atandı.

Nesih "eûzubillahimineşşeydanirracim" ve sülüs besmele.

Davut Bektaş 1963 yılı Adana doğumludur. 1981 yılında üniversite tahsilini yaptığı İstanbul´da Yusuf Ergün´den sülüs meşkine başladı. 1982´den itibaren Hasan Çelebi´den sülüs, nesih, rika dersleri aldı ve sülüs-nesih icazeti aldı. 2002´den itibaren Ali Alparslan´dan talik ve divani dersleri aldı. Çeşitli kurumlarda verdiği derslerde birçok talebeye icazet vermiştir.

İslam Konferansı (İşbirliği) Teşkilatı (İ.İ.T.)’a bağlı IRCICA’nın düzenlediği Milletlerarası Hat Yarışmalarında, 1986, 1989 ve 1993 yıllarında üç defa birincilik ve bir mansiyon ödülü kazandı. Mescid-i Haram genişletme projesi için birkaç yazı ile katkıda bulundu. Büyük Çamlıca Camii’nin bazı yazılarını yazdı ve hocası Hasan Çelebi’nin yazılarının uygulamaya yönelik son çizimlerini yaptı. 

Yaşayan en önemli hattatlardan kabul edilen sanatçı Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak talebe yetiştirmeye devam etmektedir.

Eserlerin birincisinde Allah (c.c.) (Lafza-i celal), ikincisinde Muhammed (as) (ism-i nebî) yazılıdır.

Cevad Huran, 1977 Tahran doğumludur. Orada Hakim Gannam´dan sülüs meşk etti. Mehmet Özçay´dan ders almak üzere İstanbul´a geldi. 2005´te ondan icazet aldı.

Okunuşu: "İnnellâhe alâ külli şey´in kadîr."

Meali: "Şüphesiz ki Allah her şeye gücü yetendir."

Ceyhun Oydem, Manisa doğumludur. 2001 yılında Hüseyin Kutlu´dan sülüs icazeti aldı.

Mushafın hattatı olan Recai Efendi, ketebe bölümünde hocasının 18. yüzyılın meşhur hattatı İbrahim Rodosî (v.1170) olduğunu ve bu mushafın yazdığı 47. mushaf olduğunu belirtmiştir. Eser; deri dönem cildinde, şemseli ve zencereklidir. Serlevhalı, altın duraklı, altın cetvelli ve tahrirlidir. Durak ve hizip işaretleri kırmızı mürekkeple, sure başlıkları üstübeçle yazılmıştır. 

*Fiziksel özellikleri: Eserin cildi ve bazı yaprakları tamir görmüştür.

Kur´an-ı Kerim serlevhalı ve ketebe sayfası tezyin edilmiştir.  Eser; deri dönem cildindedir. Sure başları altın üzerine üstübeçle yazılmıştır. Cildin sertabında "Mehmed Neş'et" ismi yazılıdır. Bu ismin ya mücellide yahut mushafın sahibi olan kişiye ait olduğu tahmin edilmektedir. 

Ebru kapaklı, altın cetvelli, altın duraklı ve siyah-kırmızı tahrirli, nesih hattıyla yazılı.

*Eserin baş kısmı 74. âyetten itibaren mevcuttur. Çankırı dizdarının oğlu Dizdarzâde Abdullah, İstanbul´da Hocapaşalı İbrahim Afif Efendi´den sülüs ve nesih icazeti almıştır. Ketebe kaydından, İbrahim Dede´nin de (v. 1762) talebesi olduğunu öğreniyoruz. Hüsnihat eğitimi bitince Çankırı´ya dönmüş, babası vefat ettikten sonra görevini devralmıştır.

Mıklebli, şemseli ve zencerekli deri dönem cildinde. Serlevhalı, altın cetvelli ve tahrirli, altın duraklı, nesih hattıyla yazılıdır.

Enderûn-i Hümâyûn Kiler-i Hassa ağalarından Süleyman Râtib hattıyla. Râtib Efendi, Saray kâtibi Laz Ömer Vasfî'nin talebesidir.

Zencerekli ve deri dönem cildinde. Servelhalı, kırmızı cetvelli, kırmızı ve siyah mürekkeple nesih hattıyla yazılıdır.

Ordu-yu Hümayun´da "Birinci Yoklamacı" İstanbullu Seyyid Mehmed Zeynelabidin´in silsilename tarzı eseri. Hazreti Adem´den Hazreti Peygamber´e kadar peygamberler silsilesi, Ehlibeyt, halifelerin ve ayrıntılı olarak Osmanlı padişahlarının soyağacı anlatılmıştır. Osmanlı soyağacı, eserin yazıldığı tarihte tahtta olan Sultan Abdülaziz devrine kadar anlatılmıştır. Her padişahın adı daire içinde yazılmış, çevresinde doğum, cülus, vefat tarihleri ile saltanat ve ömür süreleri yazılmıştır. Padişahlara dair eserlerden bolca yararlanılmıştır ve metin içinde kaynak gösterilerek adları verilmiştir. Vakalar kronolojik olarak tarih verilerek yazılmış, tüm tarihler kırmızı mürekkeple ve rakamla belirtilmiştir.

Serlevhalı, altın duraklı, altın cetvelli ve tahrirli, nesih hattıyla yazılı.

Sure başlıkları tezhipli ve üstübeçle yazılı. Ketebe kaydını takip eden sayfaya "düstur" başlığıyla 1294 tarihli Evrâd-ı Kebir kıraat icazeti eklenmiştir. Filibe Mevlevîhanesi şeyhi Seyyid Ali tarafından Mehmed Cemaleddin Beyefendi´ye her gün sabah okunmak verilen Evrad-ı Kebir ve Sagir icazeti Şeyh Efendi tarafından imzalanıp mühürlenmiştir. "Ali Mevlevî" lakabıyla tanınan Süleyman Recâî, meşayihten Mısırlı hattat Ali Mısrî´nin talebesidir.

Sayfa kenarlarında tashihler mevcut olup divanın sonunda ise "tashih olunmuştur" ifadesi bulunmaktadır. Eserin istinsah tarihinin İbrahim Şevki Efendi hayattayken olmasından hareketle nushanın müellifin tashihinden geçtiği kuvvetle muhtemeldir.

Divanın müellifi Halvetî-Şabânî şeyhi İbrahim Şevki efendi Kastamonudaki asitanedeki Şabanî şeyhi vefat edince oğlu Ata Efendi küçük olduğu için 2. Abdulhamid Han tarafından Bolu’dan  Kastamonudaki tekkeye tayin edilmiş böylece Şeyh Şaban-ı Veli'den sonra 16. postnişin olmuştur. Şevki efendi hem şeyhliği devam ettirmiş hem de Şeyhzade Ata efendiyi yetiştirmiştir. 1897 yılında 63 yaşında vefat etmiş ve Şeyh Şaban-ı Veli türbesi içine Hz. Pir'in ayak ucuna defnedilmiştir.

Divanın başında yazan ibare şu şekildedir:

Halvetiyye tarikatından Kutbu´l-Ârifîn Hz. Pir Şeyh Şaban´ı Veli (k.s.) hazretlerinin dergâh-ı âlisinden reşadetlü eş-Şeyh es-Seyyid İbrahim Şevki Efendi hazretlerinin sünûhâtı olan nazm-ı divanıdır.Deri dönem cildinde, serlevhalı ve kırmızı cetvellidir. Metin kırmızı ve siyah mürekkeple nesih hattıyla yazılmıştır. 

17. yüzyılın 2. yarısından tarikat şeceresi. Halvetî tarikatının Şabâniye kolunun kurucusu Kastamonulu Şeyh Şaban Efendi'ye (v. 1569) dayanan ve Kastamonulu Şeyh İsmail Efendi ve iki halifesi İskilipli Şeyh Abdullah ile Şeyh İbrahim'de biten şecere. Metinde İsmail Efendi'nin vefat tarihi 1057 (miladî 1647) olarak verilmiştir. 

Mıklebli, şemseli ve zencerekli deri dönem cildinde. Kırmızı cetvelli ve nesih hattıyla yazılıdır.

Arapça bilmeyenlere ve haccın meselelerine tam vâkıf olmayanlara Osmanlı Türkçesi ile yazılmış eser. Metin, İhyaü´l-Hac ve Kurretü´l-Uyûn adlı iki Arapça menâsik eserden özetlenmiş, müellifin elindeki geniş hac eserleri koleksiyonundan 20 yıllık bir çalışma sonucundaki bilgilerini de kendi tecrübesine dayanarak eklemiştir. Damad İbrahim Afif lakaplı Halil Hilmi Efendi, divan kaleminden yetişmiş bir bürokrat hattattır. Viyana´da üç yıl Avusturya elçisi olarak kalmıştır. Topçular kâtipliği, defter eminliği gibi birçok bürokratik kademede görev almış, Rikâb-ı Hümâyun görevindeyken aniden vefat etmiştir. Kâtipliğiyle ve yazısının letafetiyle tanınmıştır.

*Cildin kondisyonu için fotoğrafları inceleyerek pey veriniz.