Yakın zamanda yitirdiğimiz, çağdaş Türk edebiyatının en büyük yazarlarından Selim İleri´nin, henüz 19 yaşında bir öğrenciyken Vedat Günyol´un yardımıyla yayımladığı, 8 adet öyküden oluşan ilk öykü kitabının ilk baskısı... "Atilla Özkırımlı´ya" ithafıyla imzalanmıştır.
Türk edebiyatında toplumcu-gerçekçiliğin ve fütürizmin öncülerinden Nazım Hikmet´in manzum poetikası... Paris´te yaşayan ve Mona Lisa tablosunun en istikrarlı ziyaretçisi Çinli devrimci Si-ya-u, Fransa´dan sınırdışı edilirken Mona Lisa tablosundaki Jokond tablonun içinden çıkar ve onun peşinden Çin´e gelir. İlk bakışta manzum destan gibi gözüken eser Nazım Hikmet´in üslubunu yansıtmakla beraber "tabloda resmi bulunan şahsın boyut kazanması" motifi üzerinden Gogol´un "Portre" hikayesini andırmaktadır. Eser, Nazım Hikmet hakkında dava açılmasına sebep olan bu gerçeküstü aşk hikayesinin ilk baskısıdır.
Türkiye´nin ilk Türkolog ve Türkçüleri arasında sayılan Ahmet Vefik Paşa´nın kaleme aldığı ve Türk sözlükçülüğünde pek çok ilkin ve yeniliğin eseri olan Lehçe-i Osmanî hakkında söylenmesi gerekenlerin başında Türkçe´den Türkçe´ye ilk sözlük olmasıdır. Bunun yanı sıra Ahmed Vefik Paşa ilk kez bu eserinde Türkçe´nin tanımını yapmış ve Osmanlıca´nın bir dil değil Türkçe´nin bir lehçesi olduğunu savunmuştur.
Latifelere ilişkin olarak, gerek Türkçe gerek yabancı dillerde yazılan kitaplardan okuma ve dinleme yoluyla kayda geçen fıkra ve hikâyelerin en seçkinlerini içeren bir derleme...
1- Metod Berliç'den Tedris-i Lisan-i Fransevi, M. D. Berlitz, çev., Orhan Selahaddin, Ahmet İhsan Matbaası, İstanbul, 1322, resimşi, 105 sayfa, ÖZEGE; 13334. 2- Mecmua - i Ef'al - i Fransevi , Mehmed Rüşdü, ikinci baskı, Mahmud Bey Matbaası, 1317, 124 sayfa, ÖZEGE; 12528. 14x20 cm
Ali Fuat Erden [1883-1957] Asker ve harp tarihçisidir. 1931-1943 yılları arası Harp Akademileri Komutanı olarak görev yapmıştır. 1900 yılında Harp Okulu'nu ve 1903 yılında da Harp Akademisi'ni bitiren Ali Fuad Bey, Yemen'deki birlik ve karargâhlarda, Balkan Savaşı'nda 3. Kolordu kurmaylığında ve Paris Askerî ataşeliğinde bulundu. Paris'ten Tih Sahrasına isimli eserinin başlığı vazife yerlerinden gelmektedir. I. Dünya Savaşı'nda Suriye'de Bahriye Nazırı Cemal Paşa'nın maiyetinde 4. Ordu Kurmay Başkanlığı görevini yürüttü. 1916 yılında miralay rütbesine terfi etti. Daha sonra 8. Kolordu komutan vekilliği yaptı. 1917 yılında İstanbul'da Harp Tarihi dairesine atandı. I. Dünya Savaşı sırasında gösterdiği başarılar nedeniyle Osmanlı, Almanya ve Avusturya tarafından nişan ve madalyalar tevcih edildi. 1921 yılında da Kurtuluş Savaşı'na katılmıştır.
Rıfat Ilgaz'ın ikinci şiir kitabı olan "Sınıf", kırmızı bir kapakla "Devrim" kitabevince yayınlandıktan sonra yirmi beş gün sonra sıkıyönetim tarafından toplatılmıştır. Rıfat Ilgaz tutuklanacağını anladıktan sonra iki buçuk ay kaçak olarak yaşamış fakat daha sonra teslim olmuş ve altı ay hapis cezası almıştır. Sıkıyönetim tarafından toplatılmış olması bakımından oldukça nadir bir eserdir. Bunun yanında eserin Rıfat Ilgaz'dan yazar Suat Taşer'e imzalı ve ithaflı olması eseri bambaşka bir hususiyet katmaktadır. İthaf, "Kardeşim Suat Taşer'e sevgilerimle. 19. II. 1944 Rıfat Ilgaz" şeklindedir.