Yirminci yüzyılın en büyük halk ozanı Âşık Veysel´in (1894 - 1973), 1944 yılında "Deyişler" adlı 95 sayfalık ve 1949 yılında "Sazımdan Sesler" adlı 32 sayfalık iki eseri yayımlanmıştır. Müzayedeye sunulan bu eser, önceki eserlerde yer verilen şiirleri içermenin yanı sıra, yeni şiirlerle genişletilmiş ve kitaba ayrıca ozanın hayat hikâyesi de eklenmiştir. Âşık Veysel´i Türkiye´ye tanıtan Ahmet Kutsi Tecer´in ön sözü, görme engelli olan olan ozanın parmak izi ve mührüyle...
İthaf, "Saygıdeğer Sevinç Hanımefendiye; sonsuz sevgi ve saygılarımla. İstanbul Kadın Ressamlar Derneği Başkanı Nilgün Sarp" şeklindedir. Kitap içerisinde Ertuğrul Günay, Cemil Çiçek, Kadir Topbaş, Yalçın Karayağız, Murat Yalçıntaş ve Ömer Dinçer´in Nilgün Sarp´a gönderdikleri ıslak imzalı teşekkür mektupları mevcuttur.
Ahteri ve Ahteri-i Kebir diye de anılan bu Arapça-Türkçe sözlük Muslihuddin Mustafa´nın en meşhur eseridir. Belli başlı Arapça kaynaklardan faydalanarak 952 (1545) yılında tamamladığı eser, yaklaşık 40.000 kelime ihtiva etmektedir.
Arap dili ve öğretimine yaptığı hizmetlerden dolayı İsveç-Norveç hükümeti tarafından bir altın madalya ile ödüllendirilen son devir Osmanlı âlimi ve müderris Mehmed Zihni Bey, Galatasaray Mekteb-i Sultânîsi ulûm-i Arabiyye ve dîniyye muallimliği, Mekteb-i Mülkiyye usûl-i fıkıh muallimliği yapmıştır.
Cemal Süreya´nın "Şiir Tankeri" olarak tanımladığı, Türk edebiyatının en üretken şairlerinden Fazıl Hüsnü Dağlarca´nın (1914 - 2008) "destanlar" serisinin ilki… Ali Süavi (Sonar) kapak tasarımıyla... / Sırt alt tarafında hafif bir açılma var.
"İngilizce kelimâtın en doğru telaffuzları gösterilmiş ve muhtelif manalar kelimat-ı müteradife [eş anlamlı] ile izah edilmiştir. Tarihî ve coğrafi maruf esma-yı hâssayı [özel isimleri] câmidir." *"Kızım Sabite´ye 23 Haziran 1341" şeklinde ithaflanıp imzalanmıştır.
Birinci cildin başında "Mithat Altan´ın hususî kütüphanesine aittir. Ankara: 7/7/1936 M. Altay"; sonunda ise "Mithat Altan´ın hususî kütüphanesi millî tarih serisi M. Altay" notları yer almaktadır.
"Dokuzuncu asr-i hicrîden zamanımıza kadar ne meşhur üdebamızın âsârını câmi´ ve her biri hakkında mülâhazât-ı edebiyyeyi şamildir."
Basın-yayın, gazete ve matbaa tekniği gibi alanlarda çeşitli yeniliklere öncülük eden Osmanlı aydını Ebuzziya Tevfik, edebiyat sahasında daha çok Tanzimat devrinin, başta Şinasi ve Namık Kemal olmak üzere, önemli isimlerini sonraki nesillere tanıtan bir yayımcı kimliğiyle öne çıkmış; II. Meşrutiyet´in ilanının ardından yayın hayatına koyduğu "Yeni Tasvîr-i Efkâr" kısa zamanda Türkiye´nin en ciddi fikir gazetelerinden biri olmuştur. İçerik ve baskı tekniği bakımından türünün önde gelen örneği durumundaki takvimli ansiklopedik yıllıkları [almanak] da ilk defa Ebuzziya yayımlamış ve türün tanıtılmasına katkı sağlamıştır. Müzayedeye sunulan bu eserini Ahmed Midhat Efendi ile beraber kale hapsinde tutulduğu Rodos´ta iken, Türk nesrinin geçirdiği gelişmeyi göstermek üzere Batılı tarzda ilk edebiyat antolojisi olarak hazırlayan Ebuzziya Tevfik; hat sanatında da becerisini ortaya koyarak devrinde kûfî hat üstadı sayılmış; Arkeoloji Müzesi´nin giriş kapısı üstünde yer alan "Müze-i Hümâyun" yazısına imza atmıştır.
Kendi ifadelerinden anlaşıldığı kadarıyla herhangi bir tarihten değil, ancak birtakım yazılı ve sözlü kaynaklardan faydalanarak tamamıyla kendi devrinin olaylarını yazan Selanikli Mustafa Efendi, ileri gelen devlet adamlarıyla sıkı ilişkiler kurmakla olayların iç yüzünü öğrenme imkânı elde etmiştir. Dili ve konulara yaklaşımı bakımından kendine has özelliklere sahip olsa da Selanikî Tarihi, uzun süre ilgi çekememiştir.
"Lisan-ı Fransevide kesretle mütedavil bulunan fenni ve edebi, resmi ve gayriresmi tahminen 20 bin kelime ve tabiri ve ekser kelimatın maba´dında mevki-i istimalleri irae olunmak üzere birçok emsile-i müfideyi havi lügat kitabıdır"
"Vulgariser" kelimesinde bittiğinden ötürü sondan eksik olma ihtimali vardır.