1901´den 1936´ya kadar zaman zaman kesintili olarak yayımlanan Fransız resimli hiciv dergisi L´Assiette au Beurre´ün bu özel sayısında, Sultan İkinci Abdülhamid´in yanı sıra Tahsin Paşa ve Arap İzzet Halo Paşa gibi sultana en yakın isimler de bürokraside artan rüşvet ve Türkiye´de yaşanan Ermeni olayları temalı karikatürlerle eleştirilmiştir.
Fransız Katolik çevrelerindeki etkisi ile tanınan Fransız hiciv yazarı Leon Broy´un, Sultan İkinci Abdülhamid´e ve sultanın ´zorbalıklarına´ kayıtsız kalan Avrupalı devletlere karşı kaleme aldığı hakaretamiz bir eleştiri yazısıyla başlayan özel sayının tamamında Sultan İkinci Abdülhamid karşıtı karikatürlere yer verilmiştir. *Sırtı alt bölümünden yaklaşık yarısına kadar hafifçe açılmıştır.
1307 Temmuz ayından 1308 Temmuz ayına kadar 52 sayı cilttedir.
1-8. sayılar arasının başlık ve künyeleri eklenmediği için bu kısımda eksik olup olmayan sayılar belirsizdir.
İçerisinde "Tamirden Sonra Rumeli Hisarı - Foto: Ferit Can (Mayıs 1959)" ve "Anıt Kabirde Tarihî Merasim (Kasım 1959)" başlıklı iki adet dergi eki mevcuttur.
Nilüfer, 1886 1891 tarihleri arasında Bursa’da yayınlanan edebiyat ve sanat dergisidir. Dergiyi çıkartan isim, Feraizcizade Mehmet Şakir’dir. Memleketin farklı bölgelerinden çok sayıda şiir ve takdir ifade eden mektup gönderilen derginin sadece Bursalılar tarafından değil Osmanlı Devleti’nin sınırları içindeki diğer vilayetlerde de edebiyat meraklıları tarafından ilgiyle takip edildiği anlaşılmaktadır. Derginin geniş bir yazı kadrosu vardır. Edebiyat meraklılarının gönderdikleri şiirlerin yanı sıra derginin sahibi Feraizcizade Mehmet Şakir, Recep Vahyî, Ağlarcazade Mustafa Hakkı, Hersekli Arif Hikmet gibi isimlerin eserleri yayınlanır.
Sabiha Sertel´in, yayımlandıktan sonra önce toplatılan, sonra da kapatılan aylık fikir dergisinin ilk ve son sayısı... "Projektör Niçin Çıkıyor?" başlıklı sunuş yazısından: "Memleketimizde Resimli Ay ve Resimli Perşenbe ile başlayan popüler neşriyat, on senelik hayatı içinde educative olmak mahiyetinden çıkmış, çıplak bacak ve güzel kadın neşreden dejenere bir mahiyet almıştır. (…) Fakat şurasını da kabul etmek lâzım ki, mektep nasıl bir ticaret vasıtası değilse, gazete ve mecmua da hangi cemiyette olursa olsun, manifatura mağazası gibi bir ticaret vasıtası olmamalıdır. (…) Projektör, işte bu karanlık alemde yaşıyanlara, elindeki mumun ışığı kadar ışık vermek istiyor. (...) Projektör bir resim albümü değildir. İçerisinde kuştüyü yastıklarda yatan salon kadınının ne pudrasını, ne de kırmızısını bulamazsınız. Hele, Beyoğlu kaldırımlarında kâinatı gözündeki monokl ile ´temaşa´ eden züppe gencin gözlerine Projektör, hiç ışık vermez."
Yeditepe dergisi, 1950-1984 yılları arasında İstanbul´da Hüsamettin Bozok tarafından kurulmuş bir edebiyat dergisidir. İçeriğinde şiir, öykü, eleştiri, makaleler ve sanat dünyasından haberler yer almış, özellikle de İkinci Yeni akımından şairlerin şiirlerine yer vererek bu şairlere verdiği destekle de bilinir. Yayın süreci içinde mali zorluklar yaşanmış ve dergi 1984 yılında son sayısını çıkararak kapanmıştır.
"Din, felsefe, edebiyat, hukuk" ve ilimlerden bahseden haftalık süreli yayın.
Farklı baskılardan toplanmış ilk yedi cilt.
Mehmed Akif´in desteği ve başyazarlığı ile Eşref Edip tarafından yayımlanan dergi, İslam dünyasının uyanması ve yükselmesi için çalışmayı en kutsal görev bildiğini belirtmiş ve meşrutiyet yanlısı bir tavır benimsemiştir. Yazar kadrosunda Babanzade Ahmed Naim, Yusuf Akçuraoğlu, Şerefeddin Yaltkaya, İbrahim Alaeddin Gövsa gibi isimler yer almıştır. *Haliyle.
Münif Paşa´nın takdim yazısında yer alan ifadesine göre, vatan çocuklarını yetiştirmek maksadıyla yayımlanmasına ön ayak olduğu ve Cemiyet-i İlmiye-yi Osmaniye´nin yayın organı olarak yalnızca 33 sayı yayımlanabilen aylık ilim, fen ve kültür dergisidir. Türkçede yayımlanan ilk bilim dergisi ve Vaka-yı Tıbbiye´den sonra yayımlanan ikinci dergi olma özelliğine sahiptir. Derginin ilk iki cildi on ikişer sayı olmak üzere 24 sayı olarak yayımlanabilmiş ancak üçüncü cildinde İstanbul´da baş gösteren kolera salgını ve bazı ekonomik sorunlar sebebiyle otuz üçüncü sayıda yayımı durdurulmuştur. Satışa sunduğumuz nüsha, düzenli bir şekilde yayımlanan ilk cildin bütün sayılarını içermektedir.
Reşat Ekrem Koçu, İstanbul´un fethinden başlayarak kendi deyişiyle "İstanbul´un bir kütüğünü" meydana getirmek istemiştir. İstanbul´un mimari, tarihi, coğrafi, edebi ve sosyal hayat tarihine dair her türlü konuyu ele alan detaylı bir ansiklopediyi meydana getirmeye başlamıştır ancak bitirememiştir. Fasiküllerin kapaklarında ihtiva ettiği konuya ilişkin Cami, saray, devlet adamı, sanatçı, sosyal hayattan şöhretlere ait çeşitli ressamlara çizdirilmiş, çizimler yer almaktadır. Fasiküllerin içinde de yer alan görsellerde klişe kullanılmamış ressamlar tarafından yer alan çizimler kullanılmıştır. İlk yayını 1944´de yapılmaya başlanan İstanbul Ansiklopedisi´nin 1951 senesine kadar devam eden yayın hayatı, maddi zorluklar nedeniyle durmuştur. Yedi sene süren bir aranın ardından, 15 cilt olarak yayınlanması planlanarak yayın hayatına 1. fasikülden tekrar başlamış ve 173. fasiküle kadar devam eden yayın aynı sebepten bir defa daha durmuştur. Yayını ikinci defa duran İstanbul Ansiklopedisi, Reşat Ekrem Koçu´nun iki sene sonra vefat etmesinin ardından tamamlanamamıştır. *Fasiküllerin sayfa kenarları yıpranmıştır ve bazı sayfalar sırttan ayrılmıştır.
Şehbal, ünlü Türk musiki alimi Hüseyin Sadeddin Arel tarafından çıkarılan ve görsel zenginliğiyle birlikte edebî, fikrî ve kültürel faaliyetleri bakımından da yüksek düzeyli bir dergi olup, sosyal hayatın hemen her yönüne ilgi göstermiştir. Derginin yazar kadrosunda ise Halide Edib Adıvar, Halit Ziya Uşaklıgil, Tevfik Fikret ve Orhan Seyfi Orhon gibi Türk yazınının önemli ve etkili isimleri yer almıştır.
Dış kapağı ayrıktır.
Çivi Gazetesi: 1 Haziran-15 Kasım 1978 (25 Sayı) - Çivi dergisi: Kasım 1978-15 Temmuz 1979 (26-58. sayılar) & Temmuz 1979-Mart 1980 (59-93. sayılar)... Dergi ciltlerinden birinin sırtı haliyle.
Batılı düşünürlerin felsefe, sosyoloji, psikoloji ve mantık ile ilgili eserlerinin, Türk düşünürleri üzerinde etkili olmasını sağlayan; Batı felsefesinin Türkiye’ye girmesine vasıta olan süreli yayınlardan en dikkat çekeni olan Felsefe Mecmuası, 1913 yılında Baha Tevfik tarafından çıkarılmıştır...