Sehpa üzerine yerleştirilmiş, 2 parçalık dairesel bir merkez etrafında 10 parça kenarları yazılı çini pano.
Benzer bir parça, Garo Kürkman´ın Suna ve İnan Kıraç Vakfı´ndan çıkan "Toprak, Ateş, Sır" (2005) adlı kitabında bulunmaktadır. Bir diğer benzer parça Sotheby´s 2014 tarihli Arts of the Islamic World müzayedesinde satılmıştır.
Şiir:
"Adem bu bezm-i devr-i dilaraya bir gelir/ Bil kadr-i ömrünü kişi dünyaya bir gelir/ Dünya içün vücudunu sarf etme yok yere/ Nakd-i hayat merdüm-i dânâye bir gelir/ Cem gitdi bozulmakdadir erkan-i harabat/ Bir cam ile kalsa nola eyvan-i harabat/ At başı beraber arak-ı bade sürülsün/ Dönsün koşu meydanına meydan-i harabat"
Sadeleştirilmiş hali:
İnsan bu gönlü hoş eden meclise bir defa gelir/ Ömrünün kıymetini bil insan dünyaya bir defa gelir/ Dünya için varlığını boşa harcama/ Hayat sermayesi insana bir defa gelir/ Topluluk dağıldı eğlence meclisinin adabı bozulmaktadır/ Bu eğlence meclisi yalnız bir kadeh ile kalsa ne olur/ At başı beraber içki şarap sürülsün/ Eğlence meclisinin meydanı yarış meydanına dönsün.
Lot içeriği:
1. Osmanlıca ve Fransızca "Paul S. Zazadze - Constantinople" yazılı ustura ve orijinal kutusu...
2. "T.C Trademark" yazılı ustura ve orijinal kutusu...
3. "T.C. Trademark" yazılı ustura...
4. "Kevork Acemyan - Constantinople" yazılı ustura...
5. "La Fayette Cuttlery Co. - Constantinople" yazılı ustura...
6. "L&S Constantinople" yazılı ustura kutusu...
7. Osmanlıca "M. Polikar Mahdumları - Dersaadet" yazılı ustura kutusu...
8. "A. Zinamzoirof & Fils - Constantinople" yazılı ustura kutusu...
9. "Herm. Konejung" yazılı ustura kutusu...
"Çocukların kısık yerlerinde husule gelen pişik ve sivilceleri derhal geçirir, vücüde serinlik verir, ciltdeki fena kokuları izale eden Antiseptik bir Pudradır. A. NEŞ´ET Usman Lâb. İstanbul" Dolu kutu.
"Şişman zevatin iltıvalı mahallerinde, ve çocuklar ile hanım efendilerin pek nazik ve hassas olan ciltlerinin muhtelif aksamında husule ğelen pişik, kızartı, ve sivilçelere karşı çok müessirdir. Çildin letafetini muhafaza ederek serinlik verir." Boş kutu.
"Dakik Doktor Ziya, besleyici unsurları en çok mıktarda havi olduğundan çocukları kuvvetlendirir, tombullaştırır, yürütür, dişlerini hastalıksız çıkartır; hastalara perhiz yemeği olarak verilir; hazmı ğayet kolay, nefis ve çok leziz bir ğıdadır. / Memedeki Çocuklara Ğıda Dakik Doktor Ziya, Sıhhiye Vekâletinin tasdikini, en mütehassıs ve muhterem doktorlarımızın tavsiyelerini; bir çok sergi ve meşherlerin madalya ve taktirnamelerini haiz ve son fen kaidelerine göre ihzar olunan dünyanın en mükemmel ve sıhhi; Turkiyanın birinci çocuk ğıdasıdır. Otuz senedenberi tecrübe edilmiş yetiştirdiği yüz binlerce gürbüz ve güzel çocuklarla şeftakli anne ve babaların hakkile itimadını kazanmış; pek çok teşekkur mektuplariyle taltif ve mazhari terğıp olmuş Dakik Doktor Ziyadan başka hiç bir çocuk ğıdası yoktur. Bilumum ecza depolarında ve eczanelerde satılır. / Pişirmek ve Yerdirmek Usülü: Bir tatlı kaşığı Dakik Ziyayı yarım bardak su ile (10-15) dakıka karıştırarak parlak bir manzara ile pelte halini alıncıya kadar kaynatarak pişirmeli; çocuğun tabiatına ve yaşına göre bunu daha sulandırmak, süt yahut şeker ilave etmek; ılık veya soduktan sonra çocuğun yaşına, anne sütünün az ya da çokluğuna göre günde (1-5) defa yedirmek caizdir."
1. Cihan Harbinde, Çanakkale'de siperlerden akın akın yaralı gelmektedir. Kifayetsiz sahra hastanelerimize sadece Mehmetçikler değil, işgalci İngilizlerin de yaralıları ulaşır. Yokluk ise savaştan daha ağırdır. İlaçlar tükenmiş, ameliyatlar canlı canlı yapılmaktadır. Kesilerek sargı bezi yapılan eski püskü çarşaflar da yoktur artık, bitmiştir... Çaresizlik had safhadadır, çünkü bunları alabilecek para da kalmamıştır. Sağlıkçıların toplanıp ne edeceğiz, nasıl yapacağız, bu güçlüğü nasıl aşacağız diye kara kara düşündükleri anda bir hemşire kulaklarındaki küpeleri ve parmağındaki nikah yüzüğünü çıkartıp; - Vatanımız düşman tarafından işgal edildikten, namusumuz kirletildikten sonra bu yüzüğün ne anlamı kalır! diyerek masanın üzerine bırakır... Diğerleri aynı şeyi yaparlar. Civardaki sargı yerleri ve hastanelerdeki sağlıkçılar da... Toplanan bu değerli takılar ile ilaç ve tıbbi malzemeler tedarik edilir. Yaralıların acı ve ıstıraplarına çare olunur. Bu asil ve örnek davranış dalga dalga tüm yurda dağılır. Cepheye ilaç ve gereç almak için İstanbul’da da hanımlar değerli takı ve mücevherlerini devlete teslim ederler. Maddi ve manevi değeri olan takılarını seve seve devletine bağışlayan hemşirelerin, ‘burnumuzun direğini sızlatan’ davranışları karşısında ‘bir şeyler yapmalı’ diye düşünen askerler ganimet olarak ele geçirdikleri İngiliz tüfeklerinin namlularını ince dilimler halinde keserler. Kestikleri çelik halkaların üzerine ‘Ay-yıldız’ çizip, ‘Cihadiye 1332’ yazarlar. Bazılarına da ilave olarak ‘Müdafaa-i Milliye’ ilavesi yaparlar. Yüzük haline getirilen namlu parçaları güzel insanlara takdim edilirler. İstanbul ve civar hastanelerde cepheden gelen yaralı askerlerimize hizmet eden; devlete, millete, orduya yaptıkları katkının nişanesi, vefası olarak hemşire ve gönüllü Türk kadınları için de sürdürülür. Onlara da Cihadiye yüzükleri hediye edilir. Bu yürekli davranış o kadar etkili olur ki, orduya destek olunması gayesiyle Müdafaa-i Milliye Cemiyeti, ‘1332 Cihadiye Yüzükleri‘ yaptırarak İstanbul’da 4 Mayıs 1915 tarihinde 5 kuruştan satışa çıkarmıştır.