Mesnevi türündeki bu eserinde vahdet-i vücud inancını, kuşların dilinden temsilî bir tarzda hikâye eden İranlı meşhur şair ve mutasavvıf Feridüddin Attar, kuşların mürşidi/peygamberi konumundaki hüdhüd ile çeşitli kuşlar arasında geçen konuşmalar aracılığıyla tasavvufi düşüncelerini açıklamıştır. Hüdhüdün ağzından kuşların soru ve itirazlarına cevap verilen eserde konuya uygun düşen hikâyelere de yer verilmiştir.
Son sayfasının üst kısmı kısmen el yazısıyla tamamlanmıştır.
Halvetiyye´nin Mısriyye kolunun kurucusu mutasavvıf şair Niyazi Mısrî, vaazlarında söylediklerinden ötürü mahkûm edildiği uzun bir sürgünlük hayatından sonra Bursa´ya dönmüş, ertesi yıl Avusturya seferine katılmak üzere müridleriyle hazırlıklara başlamıştır. Ancak sözlerinin halk ve ordu üzerinde etkili olup büyük bir fitne kopacağı ileri sürülerek sadrazam tarafından engellenen şair, Limni´ye sürgün edilmiş ve orada vefat etmiştir. Şiirleri bütün tarikat çevrelerinin beğenisini kazanan Niyazi Mısrî´nin bu divanı, zamanla dervişlerin el kitabı haline gelmiştir.
İranlı meşhur mutasavvıf şair Feridüddin Attar, nazım ve nesir türünde önemli birçok eser ortaya koymuştur. Eserlerinde en çok hikâye anlatımına yer veren şair olmakla bilinen Attar, kasidelerinde de özellikle dünyanın geçiciliği üzerinde durarak insanoğlunu uyarma yolunu tutar. Şiirlerinin hepsinde insana ömrünü nasıl geçireceği konusunda etkili ikazlarda bulunarak iyiliğe teşvik eden Şairin bu eseri de bu anlayışla kaleme aldığı bir nasihatnamedir.