"İşbu seyahatname iki cüze taksim olunub bu defa ikinci cüzü dahi tab´ olunmuşdur"
Marko Polo ile birlikte Ortaçağ´ın en büyük iki seyyahından biri kabul edilen İbn Battuta, Türklerin, Moğolların ve Maldivlilerin hükümdarlarıyla tanışmış, Farsça ve Türkçe bilmesi ve yolculuklarında çeşitli siyasi deneyimler kazanması dolayısıyla kendisine diplomatik görevler verilmiştir. Avrupa hariç eski dünyanın neredeyse tamamında 28 yıldan fazla süren bir seyahatin ürünü olan eserinde İbn Battuta, çeşitli milletlerin giyim kuşamı, âdetleri ve inançları hususunda ayrıntılara inmesinden ötürü bazı araştırmacılar tarafından ilk antropologlardan, bazılarınca da ilk etnologlardan sayılmıştır. Seyyah, gezdiği ülkelerin coğrafyası ve ekonomisi hakkında detaylı bilgiler vermiş; ahi birliklerine de temas ederek bunların Kırım´dan Sivas´a uzanan siyasi ve ticari etkinliğindan bahsetmiştir.
Sayfaları açılmamıştır. Kapak sayfası yıpranmıştır.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu´nun 1914 yılında Bir Serencam adı altında topladığı kısa öyküleri, O´nun bireysel psikoloji ile toplumsal krizi bir arada sunan romancılığının ön çalışmaları gibidir. Bu öykülerde, sonradan Yakup Kadri Karaosmanoğlu´nun romanlarının belli başlı izleklerini oluşturacak olan toplumsal yozlaşma, ahlaki çöküş, hoşgörüsüzlük, kişiler arasındaki güç ve zulüm ilişkileri gibi konular ve bu konuların işlenişi, Bir Serencam basıldığında henüz 25 yaşında olan bu genç yazarın Türkiye´nin en önemli romancılarından biri olacağının habercisidir.
Günlük, Shabat ve Rosh Hodesh ile beraber 3 bayramla ilgili dualar; Sabah Duası, Yemek Sonrası Duası içerir.
Seder Mesirat Modaa kısmı Ladino dilde yazılıdır. Kurşun kalem ile yazılar mevcuttur. Şelomo Ovadya ibareli.
13x12,5 cm...
Kur´an-ı Kerim´in halkın kendi dili olan Türkçe ile temel anlamda din biligisi verebilmek ve tahrip edildiği düşünülen İslâmî değerleri modern bilgilerle hazırlanmış yeni kalıplar içinde yerli yerine oturtma amacıyla Diyanet İşleri Başkanlığı ve Elmalılı Hamdi Yazır ortaklığında belirlenen nir program dahilinde oluşturulan eserdir. Belirlenen programda yeni bir tefsir yazılmasından çok Kur’an’ı Türk okuyucusuna, klasik tefsir kaynakları ışığında doğru biçimde tanıtmanın ve ihtiva ettiği değerler sistemini kavratmanın hedeflendiği görülür. Nitekim Kur’an hakkında yabancı yazarlar tarafından öne sürülen, yahut yerli taklitçileri tarafından ifade edilen yanlış iddiaların ve tahriflerin uyandırabileceği şüphelerin silinmesine yönelik açıklama ve düzeltme isteğinde de aynı amaç vardır. Eser, Diyanet İşleri Riyâseti bütçesinden ayrılan tahsisatla sözleşmede belirlenen esaslar dahilinde on iki yıllık (1926-1938) bir çalışma ile tamamlanmış, 1935-1939 yıllarında İstanbul’da dokuz cilt ve 10.000 takım olarak basılmış, 2000 takımı müellife verilirken geri kalanları ücretsiz dağıtılmıştır.