Şerif Mardin´e hitaben kaleme alınan ve imza sahibi tespit edilemese de büyük bir ihtimalle Leylâ Erbil´in kaleminden çıkma ithaf şu şekildedir: "Bu kitap: Sayın Şerif Mardin´e en iyi dileklerimle ve sevgilerimle (en kısa yapıtım) 2005´in Nisan ayında kendisinin şerefine sevgili öğrencisi, benim biricik yeğenim Mina - Işık ?´un tertip ettiği ve Posedion nâm, denizlerin tanrısının eşliğinde, Nereidlerle oğul Triton tanıklığında bir akşam yemeğinde Bebekte takdim edilmiştir. Çok yaşasınlar; üçü de! -İmza- 12 Nisan 2005." şeklindedir.
Tanzimat devrinin önde gelen ismi Cevdet Paşa, büyük bir devlet adamı olduğu kadar tarihçi, hukukçu, eğitimci ve sosyologdur. Gelenekçi Türk-İslam Doğu kültürü ile yenilikçi Batı arasında bir senteze varmaya çalışan, Avrupa kanun ve kurumlarının olduğu gibi alınmasına karşı çıkarak Türk-İslam hukuk tarihi açısından öncü niteliğindeki Mecelle´nin hazırlanmasında en önemli rolü oynayan Ahmed Cevdet Paşa, klasik Osmanlı tarihçiliğine de yeni bir bakış açısı getirmiştir. Paşa´nın hayatının sonlarına doğru yazdığı bu eser; Hz. Âdem´den Hz. Muhammed´e kadar olan peygamberlerin kıssalarından, İslam dininin ortaya çıkışından, Dört Halife dönemi ile Emevi ve Abbasi hilafetlerinden, Türk-İslam devletlerinden ve 1439 yılına kadarki Osmanlı devirlerinden bahseder.
Bir sayfasında metin bölümü kısmen yırtıktır.
İthaf, "Hasan Sabbah´a ebelik eden, üstelik onu okutup adam etmeye çalışan sevgili dostum Orhan Asena´ya ve değerli Neriman hanıma. Güngör 26.10.1983" şeklindedir.
Mısırlı hadis ve fıkıh alimi Demîrî, Doğu´da ve Batı´da yazdığı bu hayvanlar ansiklopedisi ile şöhret kazanmıştır.
Bazı sayfaları tamirlidir. Nüshada eksik olan birkaç sayfa ise tamir esnasında eklenen sayfalar üzerine el yazısı ile tamamlanmıştır. Basım ve künye bilgilerinin olduğu son sayfa da el yazısıyla tamamlanan sayfalar arasındadır.
Konuşma, bilim, siyaset, edebiyat, teknoloji ve askeri alanlarda kullanılır 40.000 kelimeyi havi Türkçe-Rusça sözlük. İlk sayfasında Türkçe-Rusça "Bu eser büyük sosiyalist kuruluşumuza ithaf olunur." ifadesi yer almaktadır. Künye sayfasında yer alan Türkçe ithafın kim tarafından kaleme alındığı tespit edilemiştir. İthaf, "Birlikte geçirdiğimiz günlerin hatırası olarak Orhan beyefendiye takdim. ?, İstanbul, 27.VIII.1934" şeklindedir.
Kolera, veba, menenjit, diyabet gibi birçok toplum sağlığının göstergesi olan hastalıklardan dolayı gerçekleşen ölümlerin, yaş aralığı; cinsiyet; görüldüğü bölgeler gibi etmenler de göz önünde bulundurularak oluşturulmuş detaylı bir çizelge şeklindedir.
Hudâvendigâr Vilâyeti yani şimdiki adıyla Bursa, artık Osmanlı Devleti'nin başkenti olmasa da her dönemde önemli bir vilayet olma özelliğini korumuştur. Servet-i Fünun şairlerinden Süleyman Nazif'in Bursa Vilayet Mektupçusu sıfatıyla bir anlamda sürgün edildiği dönemde çıkan bu salname, şair tarafından hazırlanmıştır.
Sertifika kağıdı mevcuttur. Orijinal ahşap kutusunda.
Kanuni Sultan Süleyman´ın emirleriyle hattat Ahmet Karahisarî tarafından yazılmaya başlanan bu Kur´an-ı Kerîm, 16.. yüzyılın en büyük şaheserlerinden biridir. 220 yaprağı 1545-1555 yılları arasında Ahmet Karahisarî, 80 yaprağı 1584-1587 yılları arasında manevi evladı Hattat Hasan Çelebi tarafından, süslemeleri ve cildi ise 1584-1596 yılları arasında nakkaşlar tarafından tamamlanmıştır. Üç padişah döneminde (Kanuni-III. Murat-III: Mehmed) yazılan Osmanlı dünyasının bu en güzel ve en büyük Kur´an-ı Kerim´inde, nakkaşlar, müzehhipler, ciltçiler tüm ustalık ve hünerlerini ortaya koyarak bu şaheseri meydana getirmiştir.
Yazı hayatına şiirle başlayan Sait Faik, Hamal adını taşıyan ilk şiirini Adapazarı’ndaki öğrencilik yıllarında yazmıştı. Bu şiir yıllar sonra (21 Ocak 1932) Mektep dergisinde yayımlandı. Bundan sonra seyrek de olsa şiirler yazıp yayımladı. Bu şiirlerinin on altısını Şimdi Sevişme Vakti (1953) adıyla kitaplaştırdı. Tamamı serbest tarzda olan bu şiirler için Mehmet Kaplan, esasen onun şair mizaçlı bir insan olduğunu, bu özelliğinin hikâyelerinde de görüldüğünü söyleyerek, az sayıdaki bu şiirlerin güzelliğine dikkat çeker.
Dil, tarih, coğrafya, dinî ilimler ve hukuk dersleri öğretmenliği yapan Kilisli Rifat Bilge, uzun meslek hayatında mevkice kayda değer bir yükseliş görmemiş, ancak Türk dili, kültürü ve tarihinin nadir eserlerini ilim dünyasına kazandırma yolunda gerçekleştirdiği çalışmalarla adını duyurmuştur. İstanbul´daki vakıf kütüphaneleri ile kitap meraklılarının zengin özel kütüphaneleri üzerinde gösterdiği çabalarla kültür mirasının korunmasındaki etkisi oldukça önemli olan Rifat Bilge, Türkçeye yerleşmiş Arapça ve Farsça kelimelerin yerini tutacak karşılıklar bulunmasında da büyük yardım sağlamıştır. Kitab-ı Dede Korkud üzerine yaptığı bu çalışma ise Türk okuyucunun eline söz konusu eseri ilk defa bütün olarak veren yayın olup, çıktığı tarihten itibaren Türk kültür ve edebiyatında çığır açıcı bir etkiye sahip olmuştur.