İthaf, "Sevgili Işık Yavuz için içtenlikle. Cemal Süreya" şeklindedir. Cemal Süreya´nın Işık Yavuz´un şiirine dair görüşlerini kaleme alıp imzaladığı mektup ise şu şekildedir: "´Lekeci Şair´ diye yazmıştım Işık Yavuz için. O sıralarda okuduğum birkaç şiiri bende bu izlenimi uyandırmıştı. Daha sonra başka çalışmaları da elime geçti. Kişiliğini bulmuş değil daha. Ama yer yer güzel çıkışları var. Bence, sık sık kolaya kaçmasa ve şiirini sesle böylesine hırpalamasa, çok daha iyi şeyler yazacak."
MİLLETİN KUSÛRLARI- Felâketlerimizin Esbâbı, Tüccarzâde İbrahim Hilmi, 79 s.; ESBÂB-I HEZÎMET VE FELÂKETİMİZ- I, Ashmead Bartlett, çev. Ebunnüzhet Hakkı, 55 s.; MAÂRİFİMİZ VE SERVET-İ İLMİYYEMİZ- Felâketlerimizin Esbâbı, Tüccarzâde İbrahim Hilmi, 120 s.; HARÂM YİYİCİLİK- Felâketlerimizin Esbâbı, Ahmed Cevad, 70 s.; Kitabhane-i İslam ve Askerî, İstanbul 1328-29, 12x18 cm *Çocuk karalaması bulunan sayfaları vardır.
"İslâm medeniyetinin güzelliklerini harf şekillerinde billurlaştıran hat san´atı, on dört asırdan beri müslüman milletlerin kültür ve san´at hayatında tarihin izlerini de alarak çeşitli üslûplar kazanmış, İslam san´atlarının en önemli şubelerinden biri olmuştur."
Cildin deri sırtının alt kısmı kopuktur.
Tarihi, din ilimlerinden sonra öğrenilmesi gereken bir ilim dalı olarak gören Osmanlı tarihçisi Mehmed Edirnevi tarafından kaleme alınan eserde İslamiyet´in ortaya çıkışından başlayarak kendi zamanına kadarki İslam tarihi ile I. Ahmed´in vefatına kadarki Osmanlı tarihi ele alınmıştır.
GÜLMEK NEDİR VE KİME GÜLÜYORUZ?, Mustafa Şekib, Sühulet Kütübhanesi, İstanbul, 80 s., 13x18 cm
Üçüncü kitabın birkaç sayfasının bazı satır başlarında, kelimenin yalnızca ilk harfini götüren bir kesim hatası mevcuttur.
Osmanlı tarihçisi ve devlet adamı Tayyarzâde Atâ Bey, yaptığı devlet hizmetlerinden ziyade beş ciltlik Târîh´i ile ün kazanmıştır. O zamana kadar kullanılmamış bazı kaynaklardan da faydalanarak kaleme aldığı bu eser, saray ve özellikle de Enderun teşkilatı için oldukça önemli olmuştur.
Gazi Mustafa Kemal Paşa´nın, kendi ifadesiyle “senelerden beri devam eden ef‘al ve icraatımızın millete hesabını vermek” amacıyla 1927 senesinin 15 ilâ 20 Ekim tarihleri arasında, fasılalarla 36 saat 31 dakika boyunca okuduğu ve 1919´dan 1927´ye kadar kendisinin ve silah arkadaşlarının faaliyetlerinden bahsettiği Nutuk´unun, Viyana´da, lüks kâğıda sınırlı sayıda basılan, özel ciltli nüshası... Genellikle "milletvekili baskısı" ya da "protokol baskı" olarak bilinen ve ciltsiz nüshalarına daha sık rastlanan bu NUTUK'ların asıl özelliği, çok nadir bulunabilen ciltli nüshalarının muhtemelen bir hattat tarafından tasarlanmış ve usta bir mücellit tarafından şahsa özel olarak ciltlenmiş olmasıdır. Müzayedeye sunduğumuz Nutuk, Rize Mebusu Akif Bey adına ciltlenmiştir.
Türk edebiyatının en velut yazarlarından Hüseyin Rahmi´nin, yaşlı erkeklerin genç kadınla evlenme arzularını eleştirdiği romanının ilk basımı… Müzayedeye sunduğumuz kitap, yazarın daktilo yazısıyla "Heybeliada Sanatoriyumu konuklarına sihhat ve neş´e dileğile ermaganımdır. Hüseyin Rahmi Gürpinar" ibaresiyle Heybeliada Senatoryumu kütüphanesine hediye edilmiştir. Keşke Üstat, bu ithaftan imzasını da esirgemeseydi! *Orijinal kapağı korunmuş, yeşil bez cildi içinde...
Türklerin İslam dinini kabulü ile en çok sözlüğü hazırlanan diller Arapçe ve Farsça olmuştur. Tanzimat`ın ilanı ile yönünü batıya çeviren Osmanlı Devleti`nde bu dillerin etkisi azalmaya başlamış ve zamanla bu dillerin yerini batı dilleri almaya başlamıştır. Buna müteakip sözlükçülüğü ile ün salmış Şemsettin Sami`nin kaleme aldığı Kamus-i Fransevi adlı eseri 4 kez basılmıştır. Mihran Matbaası`nda 1318 senesinde yayınlanan bu nüshası 3. baskısıdır.
Sultan III. Mustafa´nın 1759´da tertip ettiği ilk huzur dersine katılan âlimlerden biri olan İsmail Konevî, Konya´da doğmuştur. Şeyh Mustafa el-Konevî ve Şeyh Halil Konevî´den dersler almıştır. Daha sonra İstanbul´a gelmiş çeşitli medreselerde ders vermiştir. Sultan III. Mustafa ve Sultan I. Abdülhamid´in takdirini kazanmıştır. İstanbul´da ders veren âlimlerin reisi tayin edilmiştir. Bir süre Sultan I. Abdülhamid´in imamlığını yapan İsmail Konevî´nin en meşhur eseri Kadı Beyzavî´nin tefsirine yazdığı haşiyedir. Risale-i Ensariyye, Mead-i Cismani diğer meşhur eserlerindendir. 1780 yılında pâdişahın emriyle hazırlanan hususi kafileyle hacca gitmiş, dönüşte Şam´da vefat etmiştir. Ayrıca hattat olan Konevî´nin sülüs, nesih ve talik yazdığı Veli Sabri Uyar´ın Konya Halevi Mecmuası´nda neşrettiği Hattatlar Armağanı isimli yazı dizisinde kayıtlıdır.