Galatasaray Mekteb-i Sultanisi Arapça öğretmeni olan Mehmed Şakir bu eserini, Arapçayı bir yabancı dil olarak kolay öğrenilir hale getirmek amacıyla, Mekteb-i Sultani’nin programına uygun olarak hazırlamıştır.
"Tarihi sevdiren adam" olarak tanınan Ahmed Refik, tarih yazımına katkıda bulunan pek çok esere imza atmış, ilgili çalışmalarından dolayı İsveç hükümeti ve Bulgar İlimler Akademisi tarafından nişan ve madalya ile taltif edilmiştir. Kendisi eski tarihçiliğin son, modern tarihçiliğin ilk ve popüler tarihçiliğin en iyi temsilcisi sayılmaktadır.
Eser aslında Ziya Paşa tarafından yazılmış olup, Ziya Paşa’nın; Ali Paşa’yı hicvetmek amacıyla, Ali Paşa’nın dalkavukları Fazıl Paşa ve Hüsnü Paşa tarafından yazılmış gibi göstererek abartılı bir övgüyle kaleme aldığı ünlü hiciv şaheseridir. Eser, "Zat-ı Hazret-i Sadaretpenahinin Girit memuriyetlerinde muzafferiyetlerine dair İzmid Mutasarrıfı Fazıl Paşa hazretlerinin nazmeylediği zafernâme", "… Zafernâme üzerine Karantina kitabetinden mütekaid Hayri Efendi´nin nazmeylediği tahmis-i nefîs" ve "Zabtiye Müşiri Devletlü Hüsnü Paşa hazretlerinin zikrolunan Zafernâme üzerine kaleme aldıkları şerh-i dilpezîr" ifadeleriyle sunulmaktadır.
Hiciv ve kasideleriyle ünlü divan şairi Nef´î, dört padişah döneminde yaşamış, IV. Murad devrinde sanatının ve şöhretinin zirvesine ulaşmıştır. Padişahlara ve devrin ilerine gelenlerine sunduğu kasideler ve şiir sanatındaki başarısı ile devlet erkânının takdirini görse de yakın dostları dahil insanları rencide edecek derecede sövgüye varan hicivler yazmaktan geri durmamıştır. Şairin sonunu da bu sivri dili hazırlamış; hicivleri şairin önce sürgününe, ardından ölümüne sebep olmuştur. Şairin, bizzat tertip ettiği bu divanında saltanatına şahit olduğu padişahlara, devlet yetkililerine ve din adamlarına çeşitli vesilelerle sunduğu kasideler yer almaktadır.
Kitap içerisinde üçü metin içinde, biri de kitabın sonundaki cep içinde olmak üzere dört adet katlanır harita mevcuttur. Bu haritalara ek olarak metin içinde çeşitli bölge ve yapıların planları da mevcuttur.
İthaf, "Işık Yavuz, Biliyorum hiç unutmayacaksın. İstanbul 1977 Nisan. Özdemir Asaf" şeklindedir. Özdemir Asaf´ın "Işık Yavuz için" ithafıyla peçete üzerine kaleme alıp imzaladığı şiir ise şu şekildedir: "Kedi kadının yanındaydı / Kadın gecenin yanındaydı / Kedi gitti geceye değd, / Karardı / Döndü kadına değdi. / Birden / Bir tablo beliriverdi / Bir kadın, elinde siyah bir gül / Kucağında kırmızı bir kedi"
İthaf, "1-10-1971 Sayın Sevgili Hakkı Bey ef. ile kıymetli eşine. Faruk Nafiz Çamlıbel" şeklinde olup, kitabın son sayfasında iki adet Osmanlıca şiir mevcttur. Şiirlerden ilki "Doğmak, yaşamak sade güzellikler içinde / Ölmek bile çirkinliğe göz yummak için tek" mısralarıyla başlayıp, "Faruk Nafiz - Büyükada / Eylül 1971" şeklinde imzalanmıştır. Bu şiirin altında yer alan 14 Kasım 1971 tarihli diğer şiir ise "Hakkı Ş." imzasını taşımaktadır. Sırtı yıpranmış haliyle.
"Bi kitabda REŞAD NURİ, MAHMUD YESARİ, AKA GÜNDÜZ, VÂLÂ NUREDDİN, SELAMİ İZZET, PEYAMİ SAFA, OSMAN CEMAL Beylerle SUAD DERVİŞ, ŞÜKÛFE NİHAL Hanımların en güzel hikâyeleri vardır.
Kitapta 113 ila 121. sayfalar eksik olup eksiklik Vâlâ Nureddin´e ait CER HOCASI hikâyesinin son birkaç sayfasına tekabül etmektedir. Ayrıca birkaç sayfa ayrık, cilt bezi kısmen yırtıktır.
Hiçbir Osmanlı padişahının kişiliği ve saltanat dönemi, II. Abdülhamid´inki kadar yoğun ve birbirine taban tabana aykırı yorumlara konu olmadı. Pek yakın bir dönemde yaşamış ve çağının belgeleri ortadan kalkmamış bulunduğuna göre, bu şaşılacak bir şeydir. Böyle bir muammanın oluşmasına yol açanlar da, hiç kuşkusuz, onun yakın ve uzak çevresindeki kimselerle kendisinden sonraki dönemin tarihi kişisel, öznel görüş açısıyla değerlendiren yazar ve siyasetçilerdir.