Türk şair ve yazar olan Özel, Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne kayıt olduğu 1962 yılından itibaren ilk şiirlerini de yayımlamaya başladı. Bu dönemde şairin ikisi Yelken dergisinde ikisi de Dost dergisinde olmak üzere dört şiiri yayımlandı. Edebiyat ortamında da yavaş yavaş tanınmaya başlayan Özel, Edip Cansever, Turgut Uyar gibi II. Yeni şairleriyle tanışıp mektuplaşmaya başladı. Bu ortamda, “kendi olanı” yine kendinden hareketle ortaya koyan şair, bu dönemdeki kimi şiirlerinde, II. Yeni şiirinin biçimsel özelliklerine de yaklaştı. Ancak bir “ergen” olarak hayat karşısında yaşadığı deneyimleri, gerek çocukluğundan gerekse tavrından hareketle oluşturup özgün imgelerle parlatarak meydana getirdiği şiirlerinde, içerik ve şiirsel kurgu itibariyle II. Yeni şiirinden ve şairlerinden ayrıldı. 1964 yılından itibaren kaleme aldığı ve daha sonra Şiir Okuma Kılavuzu’nda yer alacak poetik metinlerle kendi şiir poetikasını da oluşturmaya çalışan İsmet Özel, şiirin özüne ve estetiğine uygun olarak bireysel odaklı şiirler kaleme almıştır. Bu noktada en önemli dayanağı, zihinsel işleyişi tamamen serbest bırakıp ortaya çıkan her ne ise onu, sonradan bilinçli bir düzene sokarak şiirin sınırlarına dâhil etmekti. Şairin ilk şiirleriyle edebiyat ortamında çarpıcı bir biçimde yer bulması da söz konusu olan bu dayanaktan hareket ederek “şair oluş ile insan oluş” arasındaki boşluğu yaratıcı söyleyişle dolduruyor olmasıyla mümkün oldu. Böylelikle Özel, 1965 yılının ortalarına kadar Türk Dili, Şiir Sanatı, Dönem, Dost, Evrim, Yapraklar, Mülkiye ve DevinimLX gibi dergilerde yayımladığı yirmi şiirinden on sekizini, Mart 1966 yılında Geceleyin Bir Koşu adıyla kitaplaştırdı. Bu anlamda şiirinin evrenini de giderek genişleten Özel, belli başlı izleklerine de anlam dünyasında açılım meydana getirdi ve Şiir Sanatı, Papirüs, Yeni Dergi ve Halkın Dostları gibi dergilerde yayımlanan on dört şiirini 1969 yılında Evet, İsyan adıyla kitaplaştırdı. Sözü edilen bu açılım şimdilik, Geceleyin Bir Koşu’'daki kimi şiirlerin yazılması için “itici güç” görevi gören “yıkıcılığın” şairin bedeninden, toplumu kendi güdümüne çekmeye çalışan değerlere yönelmesiyle derinlik kazandı. 1969 yılında büyük yankılar uyandıran Evet, İsyan adlı ikinci şiir kitabını çıkardı. İkinci Yeni etkisinin hissedildiği ilk şiirlerini Geceleyin Bir Koşu’da toplayan İsmet Özel, bu kitabıyla, modern şiirimizin İkinci Yeniyle kazandığı aşamayı özümsediğini gösterdi. İkinci kitabı Evet, İsyan’da şiirini bir ana fikre dayandırmaya, bir dünya görüşüyle buluşturmaya, yaşanan hayat ve yaşayan insanı merkeze alarak kurmaya ayrı bir önem atfetti. İmge yoğunluğunun öne çıktığı şiirlerini, şiirin yapısını zedelemeden insan ve hayatla buluşturmada gösterdiği başarı, modern şiirimizin İkinci Yeniyle elde ettiği kazanımlara yeni bir açılım getirdi. Evet, İsyan’ın gördüğü büyük ilgi bu açılımın beklendiğinin, bağlantının doğru kurulduğunun bir başka kanıtıydı.
İsmet Özel’i, ikinci kitabı Evet, İsyan’a ve oradan Halkın Dostları’na ulaştıran süreç, 1965 yılında Şiir Sanatı dergisinde yayımlanan “Partizan” şiiriyle başlatılabilir. “Partizan”la başlayan süreç, aynı yıl yayımlanan “Çağdaş Bir Ürperti”, “Bir Devrimcinin Armonikası”, “Sevgilime Bir Kefen” şiirleriyle güçlenmiş, 1966 yılında Cemal Süreya’nın dergisi Papirüs’te yayımlanan “Kan Kalesi” ve “Evet, İsyan” şiirleriyle iyice somutlaşmıştır. İlk kitabını 1966 yılında çıkarmasına karşılık, 1965’te yazdığı ve şiirini yeni bir aşamaya taşıdığının göstergesi sayılan bu şiirleri ilk kitabına almayışı, İsmet Özel’in kendi şiirine dair bilinçli bir istikamet fikrine sahip olduğunu göstermektedir.
İthaf, "Değerli öğrencim Öztürk'e güven ve sevgiyle, S. K. Nigar, 2. 6. 50" şeklindedir. İmza bulunan sayfa haliyledir. Cilt kapağı hafif yamulmuş vaziyettedir.
Mevlana Celaleddin Rumî ve çevresi hakkında ilk menakıbnamelerden biri olan Risale-i Sipehsâlâr, kırk yıl kadar Mevlana'ya hizmet ettiğini söyleyen Feridun Sipehsâlâr tarafından kaleme alınmıştır. Mevlana'nın eserleri ile Sultan Veled'in İbtidânâme adlı eserinin kaynak olarak kullanıldığı eserin özellikle Mevlana ile ilgili bölümü, yazarının bizzat şahit olduğu olayları aktarması bakımından ayrıca önemlidir.
Ön ve arka kapaklar korunarak yapılmış, mavi bez cildi içinde… İthaf, "Esin ve Şener'e, içtenlikten şenliklere doğru esinlenerekten gidelim ve bir çığırın daha temelini atalım. Feyyaz Kayacan 27 Haziran 1986" şeklindedir.
Beş Hececilerin en meşhuru, Onuncu Yıl Marşı’nın iki şairinden biri, “Han Duvarları” şairi, oyun yazarı ve siyasetçi Faruk Nafiz'in (1898 – 1973), Hececi bir şair olarak ününü iyice pekiştiren şiir kitabı...
Hafif eskime belirtileri dışında çok temiz…
İlk kadın ressam ve heykeltıraşlarımızdan olan Melek Celal'in (1896 - 1976) Türk işlemeleri ve eski yazı ustaları hakkında yazdığı üçüncü ve son kitabı... 6 sayfalık metin ve üçü katlanmış olmak üzere, 29 kuşe yaprağın birer yüzüne basılı albüm… Yazarın oğlu tarafından Halil ve Selma Bezmen'e imzalı...
Beş Hececilerden Halit Fahri Ozansoy’un (1891 – 1971) Latin harfleriyle yayımlanan ilk şiir kitabı… / Kapakları kullanılmadan yapılmış, kırmızı bez cilt içinde…
Devlet görevlilerinden, Osmanlı kadınlarının kostüm çeşitliliğine; farklı ırklara mensup bireylerin giyim tarzlarından, dini inançlara göre şekillenen giyim tarzlarına kadar geniş bir yelpazede aktarımda bulunulmuştur. Osmanlı İmparatorluğu sakinlerinin gelenek göreneklerinin ele alındığı bu çok nadir eserde 60 renkli gravür ile anlatım ziyadesiyle güçlendirmiştir.
Edebiyat tarihçiliği ve dilciliği yanı sıra, biyografi çalışmalarıyla da Türk edebiyatına büyük katkılar sağlamış olan Prof. Agâh Sırrı Levend´in (1894 - 1978), I. Dünya Savaşı’na katılmış bir yedek subayın Mütareke yıllarına ait ıstıraplarını dile getirdiği romanı... "Acılar" aynı zamanda yazarın tek romanıdır.
Kitap, “Duvar - Sükût - Meşin kaplı kitap- Yeni sanatın akını- Kadavra - Dışarııı Dışarı!” şiirlerini ihtiva etmektedir. Formaları açılmamış çil kondüsyonda bir birinci baskıdır.
Aslında Mekteb-i Tıbbiye mezunu olmasına ve felsefe eğitimi almamış olmasına karşın, felsefeye ilgisi nedeniyle “Feylesof Rıza” olarak tanınan Rıza Tevfik (1869 – 1949); felsefeci, siyasetçi ve şair kimliğiyle son dönem Osmanlı aydınlarının en ilginç simalarından biridir. Sevr Antlaşması’nı imzalayan Osmanlı delegasyonunda bulunduğu için, diğer “Yüzellilikler” gibi uzun yıllar sürgünde yaşamıştır. Serab-ı Ömrüm, Feylesof’un bütün şiirlerini bir araya getirdiği kitabıdır.
Osmanlı tasavvuf tarihçisi ve mutasavvıf Hüseyin Vassaf´ın bu eseri, Bursalı Mehmed Tahir’in isteği üzerine, Sırât-ı Müstakîm’de yayımlanan Süleyman Çelebi ve mevlidiyle ilgili iki makalesinin genişletilmesiyle meydana gelmiştir.
Tarih ve edebiyat hazinemize, başta İstanbul Ansiklopedisi olmak üzere, birbirinden güzel ve ilginç, onlarca eser armağan eden Reşat Ekrem Koçu´nun (1905 - 1975) tek şiir kitabı...