İthaf, "Sevgili Mahmud Gölgeli kardeşime" şeklindedir. 1927'de Sivas'ın Gürün ilçesinde doğmuştur.[1] Hasan Hüseyin, Adana Erkek Lisesini 1948'de, Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü'nü 1950'de bitirdi.[1] Öğretmenliğe Göksun'da başladı. Siyasi eylemleri gerekçesiyle öğretmenlikten atıldı, tutuklandı, hüküm giydi. 1955-1960 yılları arasında Gürün ve Sivas'ta arzuhalcilik, tabela ve portre ressamlığı, inşaat işçiliği yaptı. 1960'ta İstanbul'a, sonra Ankara'ya yerleşti. Akis dergisinde çalıştı. Bir süre de Forum dergisinin sanat sayfalarını yönetti (1968-1970). Kızılırmak adlı kitabı nedeniyle hakkında komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla dava açıldı, 3 yıla mahkûm edildi ve aklandı. Lise yıllarında şiir yazmaya başlayan Hasan Hüseyin'in ilk şiiri 1959'da Dost dergisinde çıktı. Bu yıllarda mizahi hikâyeleri de yayınlandı. Kavel (1963) adlı kitabı ile 1964 Yeditepe Şiir Armağanı'nı, Kızılkuğu (1971) ile TRT'nin 1970 Sanat Başarı Ödülü'nü, Filizkıran Fırtınası ile 1981 Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü'nü ve Nevzat Üstün Şiir Ödülü'nü aldı. Şair 1983'te beyin kanaması geçirdikten sonra bir yıl bitkisel hayatta yaşadı. 26 Şubat 1984'te evinde yaşama gözlerini yumdu. Maltepe Camii'nde kılınan cenaze namazından sonra Karşıyaka Mezarlığı'nda toprağa verildi.
İthaf, "Mübeccel Uluyay'a hürmetlerimle 8.X.959" şeklindedir. 1950'de "Köy Edebiyatı" akımını başlatan Türk yazar, şair ve öğretmen. Makal, 1930 yılında Aksaray ilinin Gülağaç ilçesi Demirci Kasabası'nde doğdu. 1943 yılında İvriz Köy Enstitüsü'ne başladı. Edebiyata şiirle başladı. İlk olarak 1945'te "Türk'e Doğru" ve 1946'da "Köy Enstitüsü" dergilerinde şiirler yazdı. Varlık Dergisi'ndeki Köy Notları ile dikkat çekti. 1947'de İvriz Köy Enstitüsünü bitirdekten sonra 6 yıl köy öğretmenliği yaptı. 1950 yılında öğretmenlik yıllarındaki gözlemlerini Bizim Köy adlı bir kitapta yayınlayarak büyük yankı uyandırdı. Köy Edebiyatı akımının başlangıcı olarak anılan bu kitap nedeni ile tutuklanıp bir süre cezaevinde kaldı. Öğrenmenlikten sonra 1953 yılında Ankara Gazi Enstitüsü'ne girdi ve o yıllarda Fransa’da Avrupa Sosyoloji Merkezine araştırma yapmaya gitti. 1965 seçimlerinde Türkiye İşçi Partisi’nden İstanbul adayı oldu. Sırasıyla Antalya, Ankara ve Adana bölgesinde İlköğretim Müfettişliğinde bulundu. 1971'de İstanbul Sağır ve Dilsizler Okulu'nda Türkçe öğretmeniyken görevi bıraktı. 1971-1972 yılları arasında Bizim Köy Yayınları'nı yönetti. 1972 yılında Venedik Üniversitesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı dersleri verdi. Meslek hayatı 17 yıl sürdü. Kitapları ve düşünceleri yüzünden mahkemelerde yargılandı ve bir müddet cezaevinde yattı. Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı tarafından müfettişliği elinden alınarak tekrar öğretmenlik statüsüne indirildi ve Sağırlar Okulu'na atandı. Eserlerinden bazıları Almanca, Rusca, Fransızca, İngilizce, Macarca, İtalyanca, Bulgarca, Lehçe, Romence ve İbranice gibi çeşitli dillere çevrildi. Makal 1967'de Unesco tarafından dünya gençliğine örnek insan olarak seçildi. Bizim Köy' romanıyla tanınan Köy Enstitülü yazar Mahmut Makal 88 yaşında vefat etti.
İthaf "Kardeşim Şükran Kurkadul'a E. Cansever 959" şeklindedir. Şiire çocuk yaşlarda ilgi duyan Edip Cansever’in ilk şiiri, 1 Mart 1944’te İstanbul dergisinde çıktı. İstanbul, Yücel, Fikirler, Edebiyat Dünyası ve Kaynak dergilerinde yayımlanan ilk dönem şiirlerini İkindi Üstü adlı ilk kitabında topladı. 1951 yılında Salâh Birsel ve Alp Kuran’la birlikte Nokta adlı bir dergi çıkardı. Nokta, sekizinci sayısında kapandı. Bundan sonra Yenilik, Yeditepe, Pazar Postası, Dost, a, Dönem, Yeni Dergi, Papirüs, Yazı, Hürriyet Gösteri, Sanat Olayı, Düşün ve Adam Sanat’ta şiir ve yazıları yayımlandı. Yazı hayatı boyunca çok az düzyazı yazdı. İlk kitabı İkindi Üstü’yle döneminin şairlerinden ve eleştirmenlerden iyi not alamadı. İkindi Üstü hakkında yazan Orhan Veli, kitabı beğenmediğini söyledi. Bunun üzerine Edip Cansever ilk kitabını yok kabul ederek piyasadan toplattı. 1954’te yayımladığı ikinci kitabı Dirlik Düzenlik’e ilk kitabındaki şiirlerinden sadece dördünü aldı. Bundan sonra, bütün şiirlerinin toplandığı kitaplarına ilk kitabından hiçbir şiirini almadı. Şiire hece vezni ve Garip şiiri etkisinde başlayan Edip Cansever, 1950’li yılların ortalarına doğru Ece Ayhan, Turgut Uyar, Cemal Süreya ve Sezai Karakoç’un öncülük ettiği İkinci Yeni şiiri tarzında imge yoğunluklu şiirler yazmaya başladı. Hikâye eder gibi bir söylem kullanmasına karşın, imgeyi aynı zamanda şiirin bütününe yayarak oluşturduğu şiirlerle İkinci Yeninin büyük ustalarından bir oldu. 1957’de yayımlanan Yerçekimli Karanfil adlı kitabıyla 1958 Yeditepe Şiir Armağanını, 1976’da yayımlanan Ben Ruhi Bey Nasılım’la 1977 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülünü, 1981’de bütün şiirlerini bir araya getiren Yeniden adlı kitabıyla da 1982 Sedat Simavi Edebiyat Ödülünü kazandı. Bütün eserleri ölümünden sonra Yapı Kredi Yayınlarınca yeniden basıldı.
Şiire çocuk yaşlarda ilgi duyan Edip Cansever’in ilk şiiri, 1 Mart 1944’te İstanbul dergisinde çıktı. İstanbul, Yücel, Fikirler, Edebiyat Dünyası ve Kaynak dergilerinde yayımlanan ilk dönem şiirlerini İkindi Üstü (1947) adlı ilk kitabında topladı. 1951 yılında Salâh Birsel ve Alp Kuran’la birlikte Nokta adlı bir dergi çıkardı. Nokta, sekizinci sayısında kapandı (15 Ocak 1951-15 Kasım 1951). Bundan sonra Yenilik, Yeditepe, Pazar Postası, Dost, a, Dönem, Yeni Dergi, Papirüs, Yazı, Hürriyet Gösteri, Sanat Olayı, Düşün ve Adam Sanat’ta şiir ve yazıları yayımlandı. Yazı hayatı boyunca çok az düzyazı yazdı. İlk kitabı İkindi Üstü’yle döneminin şairlerinden ve eleştirmenlerden iyi not alamadı. İkindi Üstü hakkında yazan Orhan Veli, kitabı beğenmediğini söyledi. Bunun üzerine Edip Cansever ilk kitabını yok kabul ederek piyasadan toplattı. 1954’te yayımladığı ikinci kitabı Dirlik Düzenlik’e ilk kitabındaki şiirlerinden sadece dördünü aldı. Bundan sonra, bütün şiirlerinin toplandığı kitaplarına ilk kitabından hiçbir şiirini almadı. Şiire hece vezni ve Garip şiiri etkisinde başlayan Edip Cansever, 1950’li yılların ortalarına doğru Ece Ayhan, Turgut Uyar, Cemal Süreya ve Sezai Karakoç’un öncülük ettiği İkinci Yeni şiiri tarzında imge yoğunluklu şiirler yazmaya başladı. Hikâye eder gibi bir söylem kullanmasına karşın, imgeyi aynı zamanda şiirin bütününe yayarak oluşturduğu şiirlerle İkinci Yeninin büyük ustalarından bir oldu. 1957’de yayımlanan Yerçekimli Karanfil adlı kitabıyla 1958 Yeditepe Şiir Armağanını, 1976’da yayımlanan Ben Ruhi Bey Nasılım’la 1977 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülünü, 1981’de bütün şiirlerini bir araya getiren Yeniden adlı kitabıyla da 1982 Sedat Simavi Edebiyat Ödülünü kazandı. Bütün eserleri ölümünden sonra Yapı Kredi Yayınlarınca yeniden basıldı.
Gülten Akın, 1955’te Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. 1956’da Yaşar Cankoçak’la evlendi. Avukatlık ve öğretmenlik yaptı. 1980 sonrası İnsan Hakları Derneği, Halkevleri, Dil Derneği gibi demokratik kitle örgütlerinde kurucu ve yönetici olarak çalıştı. Şiirleri İngilizce, Almanca, Flamanca, Danca, İtalyanca, Bulgarca, Arapça, Lehçe, İspanyolca ve İbraniceye çevrildi, çeşitli akademik çalışmalara konu oldu. Kırkı aşkın şiiri bestelendi. Kimi kısa oyunları yurtiçinde ve yurtdışında sahneye kondu. Şiir kitaplarıyla pek çok edebiyat ödülü aldı. 2004 TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı’nın Onur Yazarı seçildi. 2006 Yunus Emre Şiir Ödülü’nü, 2008 Erdal Öz Edebiyat Ödülü’nü, 2008 Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Sanat Hizmet Ödülü ve 2014 Metin Altıok Şiir Ödülü’nü aldı
Esrar Dede'nin Tezkire-i Şuara-yı Mevleviyye adlı eserinin bir özeti olarak hazırlanan eser, Mevlevî şeyh ve dervişlerin hal tercümelerini [biyografi] ve şiirlerinden bazı örnekleri içermekte olup yayımlandığı dönemde edebiyat dünyasında büyük bir ilgi uyandırmıştır.
Ey Oğul adlı bu eser; kelamcı, fakih ve mutasavvıf olmanın yanı sıra daha çok filozoflara yönelttiği eleştirilerle tanınan İslam alimi Gazzali'nin, bir öğrencisinin, kendisinden ahiret için faydalı olan bilgiyi açıklamasını istemesi üzerine kaleme aldığı nasihat kitabıdır.
Ferheng-i Şuûrî-1. Cild, Hasan Şuurî, Cemal Efendi Matbaası, İstanbul 1314, 480 s., 16x24 cm, cildi ve bir sayfası yıpranmış haliyle *Ferheng-i Şuurî, Divan şairi Hasan Şuurî tarafından Lisanu'l-Arab adlı kitaba nazire olarak yazılmış dört ciltlik bir Farsça sözlük olup bütün kelimeleri toplamış olduğu için Lisanu'l-Acem adıyla da bilinir. Sözlükte kelimelerin anlamlarını pekiştirmek ve açıklamak amacıyla şairlerin beyitlerine de yer verilmiştir.
Asıl adı "Hüseyin Avni" olan Aka Gündüz (1885 - 1958), Milli Edebiyat ve Cumhuriyet dönemi hikâyeci ve romancılarındandır. Edebiyata şiirle başlayan yazarın milli duygularla kaleme aldığı ilk hikâye kitabı Türk Kalbi, yayımlandığı zaman çok ilgi çekmiş, Genç Kalemler ve Türk Yurdu dergilerinde eserden övgüyle söz edilmiştir.
Orijinal kapağı korunarak yeni yapılmış, Latin hurufatlı bez cildi içinde...
Saltanat, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerini yaşayan bir alim ve fikir adamı olarak Müslüman Türk toplumunun uğradığı sosyal ve kültürel değişikliği yakından takip eden din alimi ve Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki'ye ait olan eser, öğrenciliği yıllarında Reşid Rıza'dan tercüme ettiği bir eserdir.
Cumhuriyet döneminin "resmî" şairi ve 10. Yıl Marşı'nın iki şairinden biri olan Behçet Kemal Çağlar'ın 1908 - 1969) ilk şiir kitabı... Şairinden, ithaf edilen hatırlı kişiye "Avrupa'ya gitmek bir gün müyesser olursa ilmi ve ciddi eserler vermek vaadiyle" imzalanmış.
97 adet muhteşem gravürüyle Jouannin’in bu eseri, Osmanlı tarihinin en önemli Batılı kaynak eserlerinden biridir. Osmanlı İmparatorluğu´nun başlangıcından II. Mahmud´un saltanatına kadar olan dönemi kapsayan eserde Türklerin örf ve adetleri, padişahları, askerî disiplinleri, dinî inançları ve önemli semtleri gibi birçok konu ustaca anlatılmıştır. Gravürler ise d´Ohsson, Grelot, Bartlett gibi ünlü kaynaklardan alınmıştır.
Aslında Mekteb-i Tıbbiye mezunu olmasına ve felsefe eğitimi almamış olmasına karşın, felsefeye ilgisi nedeniyle “Feylesof Rıza” olarak tanınan Rıza Tevfik (1869 – 1949); felsefeci, siyasetçi ve şair kimliğiyle son dönem Osmanlı aydınlarının en ilginç simalarından biridir. Sevr Antlaşması’nı imzalayan Osmanlı delegasyonunda bulunduğu için, diğer “Yüzellilikler” gibi uzun yıllar sürgünde yaşamıştır. "Serab-ı Ömrüm" Feylesof’un bütün şiirlerini bir araya getirdiği kitabıdır.
İthaf, "Değerli sanatçı Suat Taşer´e saygılarımla. G. Dilmen 24 Mayıs 1981 - Ayrıca dünyanın en önemli simyasını bana açıkladığı için teşekkürlerimle. Güngör" şeklindedir.