Rıfat Ilgaz, 1911 yılında Kastamonu’nun Cide ilçesinde doğdu. 1940’ların toplumcu-gerçekçi şairlerindendir. Şiir yazmağa ortaokul öğrencilik yıllarında başladı. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsünü 1938 ‘de bitirdi ve Adapazarı Ortaokulu Türkçe Öğretmenliğine atandı. 1939’da İstanbul Karagümrük Ortaokulu’nda Türkçe Öğretmenliğine başlayan Ilgaz’ın yazı ve şiirleri dergilerde yayınlanmağa başladı. 1940 ‘da Çığır, Oluş, Ulus, Güneş, Yücel, Varlık, Hamle ve Yeni İnsanlık dergilerinde şiirleri çıktı ve aynı yıl Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ne girdi. Ömer Faruk Toprak 1942’de Yürüyüş Dergisi’ni çıkardılar. Bu dergide Orhan Kemal, Sait Faik, Cahit Irgat, A.Kadir, Nazım Hikmet (İbrahim Sabri) ile birlikte çalıştılar. 1943’te ilk kitabı "Yarenlik"i yayınladı. Ocak 1953’te Devam adlı şiir kitabı yayınlanmasının ardından toplatılmıştır.
Şair ve yazar Rıfat, İlk şiiri “Eza”, Varlık dergisinde (83. sayı) yayımlandı. Daha sonra Varlık (1936-44), Aile (1947), Yaprak (1949-50), Yeditepe (1951-57) dergilerinde çıkan şiirleriyle tanındı. Yeni Dergi, Gösteri, Adam Sanat’ta da yazdı. 1930’lu yılların ikinci yarısından itibaren yazdığı, 1941’de Orhan Veli Kanık ve Melih Cevdet Anday İle ortaklaşa çıkardığı Garip kitabında yer alan şiirleriyle “Garip Akımı”nın, diğer adlarıyla “Yeni Şiir”in ya da “Birinci Yeni'nin öncülerinden oldu. Halk şiiri özelliklerinden yararlandığı şiirlerinde giderek toplumsal konulara ve kendini yenileyerek ikinci yeni şairlerinde görülen anlamca kapalı, gerçeküstücü anlayışa yöneldi. Son döneminde eski Yunan şiirinden esinlenen örnekler verdi.
Cemal Süreya'nın asıl ismi Cemalettin Seber'dir. 1931 yılında o dönem Erzincan'a bağlı olan Pülümür'de doğdu. Zaza Alevi asıllıdır. Babasının ismi Hüseyin, annesinin ismi ise Gülbeyaz'dır. Çocukluğunun ilk yıllarını Erzincan şehrinde geçirdi. 1938'de Dersim İsyanı sonrasında ailesi Bilecik'e sürgün edildi. İlkokula İstanbul Beyoğlu'nda başlayan Süreya üçüncü sınıfta Bilecik'te eğitim hayatına devam eder. Daha sonra babasına haber vermeden parasız yatılı sınavına girer ve Haydarpaşa Lisesi'ni kazanarak oradan mezun olur. 1954’te Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve İktisat Bölümü’nü bitirdi. Maliye Bakanlığı’nda müfettiş yardımcılığı ve müfettişlik görevlerinde bulundu; 1965’te ayrıldığı müfettişlik görevine 1971’de yeniden döndü; 1982’de müşavir maliye müfettişliğinden emekli oldu. Ağustos 1960’ta başladığı ve yalnızca dört sayı çıkarabildiği Papirüs dergisini, Haziran 1966-Mayıs 1970 arası 47, 1980-81 arası iki sayı daha çıkardı. 1978’de Kültür Bakanlığı’nda Kültür Yayınları Danışma Kurulu üyesi olarak da görev yapan Cemal Süreya, emekli olduktan sonra, yayınevlerinde danışman ve ansiklopedilerde redaktör olarak çalıştı. Birçok dergide yazıları ve şiirleri yayımlandı; ayrıca Oluşum, Türkiye Yazıları, Maliye Yazıları dergileri ile Saçak dergisinin kültür-sanat bölümünü bir süre yönetti. Politika, Aydınlık, Yeni Ulus ve Yazko Somut gazeteleri ile 2000’e Doğru dergisinde köşe yazıları yazdı.
Osmanlı alimlerinden Kadızâde Ahmed Şemseddin'in kaleme aldığı Ferâidü'l-Fevâid, iman esaslarına dair bir kitap olup, ayrıntılı ve sade bir üslupla yazılmıştır. Osmanlı döneminde daha çok halka yönelik hazırlanan akaid eserleri arasında en hacimlilerinden biridir.
İthaf, "Sayın Sevim Güvenç'e ilgisine teşekkür ederim" şeklindedir. Atatürk Erkek Lisesi'ni bitiren (1968) Selim İleri, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ndeki öğrenimini yarım bıraktı. 'Dünya' gazetesinin sanat sayfasını (1979) ve 'Argos' dergisini yönetti. Çok sayıda dergi ve gazetede eleştiri ve inceleme yazıları ile öyküleri yayımlandı. On dokuz yaşındayken yayımlanan 'Cumartesi Yalnızlığı' adlı ilk öykü kitabında tutturduğu edebî düzeyle dikkatleri üzerine çekti. Öykülerinde bireyin zengin iç dünyasını yansıtmaya öncelik veren Selim İleri'nin ilk romanlarında bireyler arasındaki iletişimsizlik öne çıktı. Daha sonraları ise bazı siyasal konulara da yer veren yazar, son romanlarında yakın tarihte yaşamış bazı tanınmış kişilerin yaşamlarını ele aldı.
Mevlidlerde yer alan bütün bölümleri içeren ve Osmanlı dinî ve tasavvufî kültürünün oluşmasına katkıda bulunan bu manzum eseri ile ünlenen Yazıcıoğlu Mehmed Efendi, Osmanlı döneminin mutasavvıf şairlerindendir.
Osmanlı Devleti'nin son döneminde yaşamış olan Kerküklü Mehmed Mihri; Arapça, Türkçe ve Farsça dilleri üzerine çeşitli eserler kaleme alan bir alimdir. Bu eseri ise belagatin bedî' konusuyla ilgili bazı sanatları ve nazım şekillerini ele almakta olup , eserdeki şiirler, Mısır Hidivi İsmail Paşa'ya methiye olarak yazılmıştır.
“Ruşen Eşref’in, alanında bir ilk olan ve edebiyat tarihi açısından çok önemli olan bu kitabı; Abdülhak Hamid’den Ömer Seyfeddin’e, Yakup Kadri’den Şair Nigâr’a kadar, döneminin bütün kalburüstü edebiyatçılarıyla yapılan mülakatları içeriyor.”
Fransız Devrimi'nin "sol kanat" önderlerinden, "Eşitler Ayaklanması" örgütünün kurucusu Gracchus Babeuf'un (1760 - 1797), onu giyotine götüren savunmasını da içeren, son derece radikal ve ajitatif yazıları… "Halkın büyük günü geldiği zaman, onu hırsızlara karşı yumuşatırsanız, hırsız azınlık halkı oyalar ve yine kandırır." Devrim Yazıları'nı Türkçeye aktaran Sabahattin Eyuboğlu (1909 - 1973) ve Vedat Günyol (1911 - 2004), bu çeviri nedeniyle iki yıl yargılandılar.
İllustratör ve yazar Schöberl, Osmanlı İmparatorluğu sakinlerinin gelenek göreneklerini derinlemesine ele aldığı bu çok nadir eserinde 73 renkli gravür ile anlatımını ziyadesiyle güçlendirmiştir. Yemek kültüründen, müziğe; ibadet anlayışlarından, Osmanlı kadınlarının kostüm çeşitliliğine; devlet görevlilerinden, Osmanlı padişahlarına kadar geniş bir yelpazede aktarımda bulunmuştur.
Aynı zamanda Protestan bir rahip olan Alman yazar Albrecht Goes´in (1908 - 2000), II. Dünya Savaşı´nda tanık olduğu bir faciayı ele aldığı bu romanı; şiirlerinin, radyo oyunlarının, referans kitaplarının, deneme ve eleştilerinin yanı sıra, çevirileriyle de Türkçeye çok sayıda eser kazandıran Behçet Necatigil (1916 - 1979) tarafından, şair ve denemeci Salah Birsel'e "tedirginlikleri önlemek ve daha tedirgin olmak için başvurduğumuz çarelerden biri" ithafıyla imzalanmış.
Edebiyata şiirle başlayan; tiyatroyla, romanla, denemeyle devam eden ve yazdığı her türde çok sayıda ödül kazanmış olan Necati Cumalı´nın (1921 - 2001) ilk hikâye kitabının ilk baskısı…
Molla Abdurrahman Câmî´nin Sultan Hüseyin Baykara´ya ithafen kaleme aldığı ahlakî ve edebî eseri Baharistan; eğitici ve eğlendirici özelliğiyle Osmanlı döneminde çok okunan birkaç Farsça eser arasında yer almış ve ilk defa Mehmed Şakir´in bu şerhiyle birlikte İstanbul´da basılmıştır.
Atatürk´ün manevi kızı olan, sosyolog, tarihçi ve yazar Prof. Dr. Afet İnan´ın (1908 - 1985), Atatürk´ün söylediklerinden ve yazdıklarından derlediği, el yazısından örnekler sergilediği kitabı…
"Başlıca ibadetlere ilişkin ilahî emirlerin tıbbın hâlihazırına göre yararlarından ve dinî yasakların yine güncel tıbbın gösterdiği zararlarından bahseden bir risaledir"
Yahudi asıllı Türk ilim ve siyaset adamı Avram Galanti; Osmanlı Yahudileri, Türk-Yahudi ilişkileri, Yahudilik ve Türk kültürü üzerine önemli araştırmalarda bulunmuş ve çeşitli ülkelerde yayınlanmış makaleler kaleme almıştır. Yahudi milletinin Osmanlı Devleti´ne olan bağlılığını dile getiren Galanti, Millî Mücadele yıllarında yabancı dillerdeki yayınları da Türkçeye çevirip Mustafa Kemal ve arkadaşlarına iletmiştir.
İthaf, "Bülent Kardeşime Can´dan. 9 Kasım ´86 C. Yücel" şeklindedir. Can Yücel (1926-1999) Türk şair, mütercim. Millî Eğitim Bakanlığı yapan Hasan Âli Yücel´in oğludur. Ankara ve Cambridge üniversitelerinde Latince ve Yunanca okudu. Londra’da BBC’nin Türkçe bölümünde spikerlik yaptı. 1958’de Türkiye’ye döndükten sonra bir süre Bodrum ve Marmaris’te turist rehberi olarak çalıştı. Can Yücel, taşlama ve toplumsal duyarlılığın ağır bastığı şiirlerinde, yalın dili ve buluşları ile dikkati çekti. Yazma, Sevgi Duvarı, Bir Siyasinin Şiirleri, Ölüm ve Oğlum, Rengâhenk, Maaile, Mekânım Datça Olsun yayınladığı bazı şiir kitaplarıdır.