Sami Efendi (ö. 1912); hem kendi döneminde yaşayan hem de eski hattatların meşklerinden istifade ederek kendi tarzını oluşturmuş ve Türk hat sanatına önemli katkıları bulunan bir sanat dehasıdır. Sâmi Efendi bir yazıyı yazdıktan sonra uzun bir müddet ona bakmaz ve aradan zaman geçince yazısını çıkartıp tekrar elden geçirirdi. Bir yazı ile aylarca, hatta yıllarca uğraştığı olurdu. Bir yazısını altı ayda bitirdiğinin söylenmesi üzerine, “Altı ayda yazıldı demezler, Sâmi yazdı derler, zaman mühim değil” demiştir. Celi sülüs ve celi ta´likte kusursuzluğu yakaladığı muazzam eserleri günümüzde de hattatlara rehberlik etmeye devam etmektedir.
Hoca ve talebe ismi silindiği için okunamamaktadır. Ancak "Muhammed Said" ismi geçmektedir. Çerçevenin sağ alt köşesinde ayrılma mevcuttur. Son bölümde yazıda silinmeler vardır.
Talik meşk kısmında "Aşk ehline âlemde dil-ârâ mı bulunmaz/Mecnûn isen ey dil sana Leylâ mı bulunmaz/Harcetme sesin eyleme feryâdı çemende/Ey bülbül-i şeydâ sana bir gül-i rânâ mı bulunmaz" gazeli yazılıdır. Arka yüzünde talik, sülüs yazılacak sipariş metinleri yer almaktadır,
Hanım hattatlarımızdan olan Müşerref Hanım, Topbaş ailesine mensuptur. Babası Ahmed Hamdi Topbaş, annesi Âdile Hanım’dır. Merhum Mûsâ Topbaş Efendi ve merhum Muammer Topbaş bey, ana-baba bir erkek kardeşleridir.
Hafız Kemâl Batanay (1893-1981) İstanbul doğumludur. 14 yaşında hafız oldu, Arapça, Farsça ve dinî ilimler öğrendi. Hasan Hüsni Efendi, Hulusi Yazgan ve Sofu Mehmed Efendi´den hüsnihat öğrendi. 28 yıl İTO´da çalıştı. Hüsnihat dersleri yanında Münir Nureddin Selçuk ile mûsıkî dersleri vermiştir.