"Kalkdı gözüm perdesi gördüm ayân; Oldu birden bire bir başka cihan; Her tarafdan çağrışurlar kudsiyân; Kalmadı havf ve telaşım ol zaman; Geldi bir akkuş kanadıyla revân; Arkamı sığadı kuvvetle heman…"
Yazının okunuşu, "Ne pek çok sev ne pek az sev seversen orta sev zira niza´ın vaktini derk eylemezsen iptidadan sen, edersen buğzu şayet mu´tedil olsun o da zira rücû'un vaktini derk eylemezsin iptidadan sen"
Gazelin sağ alt kısmındaki notlar: "Müstensihi hattat Hamid", "Nasırüddin Şah ve Babailer´in metin haricinde bir sahife-i bediası", "imza: Mustafa Necati"
stanbul'da doğan Mehmed Tevfik Efendi, Sultan Ahmed Camii'nin baş imamı Hafız Hüseyin Efendi'den ve Kazasker Tikveşli Yusuf Ziyaeddin Efendi'den ilim icazeti almıştır. Babasının vefatının ardından Sultan Ahmed Camii hatipliği vazifesine getirilen Tevfik Efendi, 1898'de Huzur derslerine muhtap tayin edilmiştir. Sultan Ahmed Camii hatipliğinin yanında Aksaray Valide Sultan Camii'nde ser-müezzinlik yapmıştır. Kazasker Mustafa İzzet Efendi'nin talebesi Nakibü'l Eşraf Mehmed Hilmi Efendi'den sülüs ve nesih yazıları meşk ederek icazet almıştır. 1914 senesinde vefat etmiştir
1898’de İstanbul’da doğan Halim Özyazıcı’nın asıl ismi Abdülhalim’dir. Esekapı İbtidai Mektebi’nde ve Aksaray Gülşen-i Maarif Rüşdiyesi’nde eğitim görmüştür. Gülşen-i Maarif Mektebi’nde Hattat Hamid Aytaç’tan rika, sülüs, nesih ve divani yazılarını meşketti. Rüşdiye’den mezun olduktan sonra, Sanayi-i Nefise Mektebi’ne kaydoldu. 1915’te ise Medresetü’l Hattatin’e geçti. Medresetü’l Hattatin’de ise Hasan Rıza Efendi ve Kamil Akdik’den sülüs, nesih, rika, Hattat Hulusi Efendi’den talik, İsmail Hakkı Altunbezer’den celi sülüs, Ferid Bey’den divani ve celi divani yazılarını meşk etmiştir. Divan-ı Hümayun kalemi ve Harbiye Nezareti’nde vazife alan Hattat Halim Efendi, 1924’te Bab-ı Ali’de bir yazıhane açmıştır. Hattat Halim Özyazıcı, 1946 senesinde Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ne hat hocası olarak vazifelendirilmiştir. 1964’de vefat eden Hattat Halim Özyazıcı’nın kabir Kozlu Mezarlığı’ndadır.
Kamil Akdik(ö.1941): Hat tarihinde kıdem ve dirayetiyle önde gelen hattatlara verilmiş "reîsülhattâtîn" unvanını alan son hattattır. Sami Efendi’den sülüs-nesih, divanî, celî divanî ve tuğra çekmesini öğrenerek icazet alan Kâmil Akdik uzun süren ömrünün sonlarında bile el titremesi ve görme bozukluğu gibi sıkıntılar çekmeden seçkin eserler bırakmıştır. Dîvânî, celî divanî veya rik‘a hatlarıyla yazdığı meşhur berat, muâhedenâme, tasdiknâme gibi evrak dışında, sülüs-nesih kıtalar, murakka‘lar (yazı albümleri), hilye ve levhalar, kitâbeler, bazı sûre ve cüzler ve bir de mushaf yazmıştır.
Zerendut, ezilmiş varak altının mürekkep hâline getirilerek, önceden hazırlanmış yazı kalıbının içinin fırçayla doldurulması ile oluşturulan hat eserlerine verilen addır. Günümüzde akrilik yaldız ile de bu uygulama yapılmaktadır.
Ayetin anlamı: "Allah´ın inananlara lütfu sınırsızdır." ***Mustafa Halim Özyazıcı (ö. 1964): Hat sanatı eğitimine Rüşdiye mektebinde Hâmid Aytaç’tan sülüs ve nesih, Ferîd Bey’den de dîvânî ve rık’a dersleri alarak başlayan Halim Efendi, mezun olduktan sonra Medresetü’l-hattatîn’e kaydoldu. Burada Hasan Rızâ Efendi ve Kâmil Akdik’ten yeniden sülüs ve nesih, Tuğrakeş İsmâ’il Hakkî Altunbezer’den celî sülüs ve Hulûsî Yazgan’dan da ta’lik meşketti. Yazıda pek müstesnâ bir kabiliyete mazhar olan Halim Efendi; celî sülüs istiflerini alışılageldiği gibi önce küçük yazıp satranç usulüyle büyüterek değil; daha başlarken kurşun kalemle tasarlayıp provasız, doğrudan celî kalemiyle ve çok süratle yazabiliyordu. Bu durum Mehmed Şefik Bey gibi ender birkaç üstatta daha görülmüştür. Yazı türlerinin hepsinde maharetli olan Halim Efendi Latin yazısının da her türlüsünü en güzel şekilde yazmıştır.