Emin Barın [ö. 1987], son devir hattat ve mücellitlerindendir. 1913'te Bolu'da doğan Emin Barın, hattat müzehhip ve mücellit Hafız Tevfik Efendi'nin oğludur. Güzel Sanatlar Akademisi'nde Türk Süsleme Sanatları Bölümü'nde Reisü'l Hattatin Kamil Akdik'den hat, Necmettin Okyay'dan klasik Türk ciltçiliği dersleri almıştır.
Emin Barın [ö. 1987], son devir hattat ve mücellitlerindendir. 1913'te Bolu'da doğan Emin Barın, hattat müzehhip ve mücellit Hafız Tevfik Efendi'nin oğludur. Güzel Sanatlar Akademisi'nde Türk Süsleme Sanatları Bölümü'nde Reisü'l Hattatin Kamil Akdik'den hat, Necmettin Okyay'dan klasik Türk ciltçiliği dersleri almıştır.
"Lâ ya'tebirûne'l-ulemâe illâ bi-sevbin cedîdin, lâ yesmaûne'l-Kur'âne illâ bi-savtin hasenin [Alimlere ancak güzel giyinmişlerse itibar eder, Kur'anı güzel bir ses okursa dinlerler]" ve "Mâ min mevlûdin yûledü alâ fitrati'l-İslâm [Her çocuk İslam fıtratı üzere doğar]"
Recep Berk'ten 1972῾de ilk dersini alarak hat sanatına başlayan Sezer (d.1961), 1977'de Hamit Aytaç῾tan ders almaya başlamış, 1980 yılında ise icazet almıştır. İcazet aldığı esnada Hamid Aytaç'dan helallik isterken kendisine söylenen, "Evlat, hat sanatına hizmet edersen hakkımı helâl ederim. Bırakırsan kıyamette 10 parmağım yakanda olduğu halde senden davacı olurum." söz gereği hattat olarak çalışmalarını devam ettirmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanı (1947-51) Ahmet Hamdi Akseki; saltanat, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerini yaşayan bir alim ve fikir adamı olarak Müslüman Türk toplumunun uğradığı sosyal ve kültürel değişikliği yakından takip eden bir din alimidir.
Okunuşu: "Habîbin sev dilersen mağfiret takrîbin ey Âlî/Rakîb olmak gibi Mevlâ’ya rengîn intisâb olmaz", anlamı: "Seni mağfiretine yaklaştıracak bir bahane istersen O’nun sevdiğini sev. Aynı sevgiliye gönül verenlerden her biri rakip ise Mevlaya rakip olmak gibi hoş, latif intisab, âidiyet olamaz"
Ömer Hayyam´a ait bir rubai yazılıdır.
Okunuşu:
Nakerde gonah der cehan kist begû?
An kes ke gonah nekred çon zişt begû,
Men bed konem ô to bed mokâfat koni;
Pes ferg-e miyan e men ô to çist begû.
Anlamı:
Şu dünyada günah işlameyen söyle kim var?
Günah işlemeden yaşamak mümkün mü ey yâr?
Kötüyüm diye bana kötülük edeceksen,
Ey tanrı aramızda öyleyse ne fark var?
*Kağıt yıpranmıştır.
Ön yüzünde bir naat-ı şeriften "Güzelliği karanlığı aydınlattı" manasındaki "Keşefe´d-dücâ bi-cemâlihi" ibaresi yazıldır.
Arka yüzünde "Namaz müminlere belirli vakitlerde yazılmış olan bir ibadettir." manasındaki ayet-i kerime yazılıdır.
İbarede İsmail Hakkı Bey’den başlayıp babası İlmî efendi, onun hocaları babası Ali Şükrî ve Kazasker Mustafa İzzet, Hacı Mustafa Vâsıf, Trabzonlu Ömer el-Vasfî üzerinden Kıbletü’l-küttâb Hamdullah ibnü’ş-şeyh ve niyahetinde Yakut el-Mustasımî’ye kadar uzanan 700 küsür yıllık bir hattatlar silsilesi sayılmaktadır. Bu yönüyle metin aynı zamanda bir silsile-i hattâtîndir. Hoca talebe olarak zikredilen silsile şu şekildedir:
İsmail Hakkı Altunbezer, İlmi Efendi, Ali Şükri Efendi, Reisul Ulema Kazasker Mustafa İzzet Efendi, Mustafa el-Vasıf, Trabzonlu Ömer Vasfi Efendi, Yamakzade Salih Efendi, Hasan Çelebi, Derviş Ali, Ağakapılı İsmail, Suyolcuzade Derviş Ali, ismail Erzurumi, Üsküdarlı Hasan Efendi, Pir Muhammed, Mehmed Dede bin Mustafa, Mustafa Dede, Kıbletülküttab Şeyh Hamdullah, Hayreddin Maraşi, Abdullah Sayrafi, Seyyid Haydar Kündenevis Bağdadi, Yakut el-Mustasimi.
Sülüs kısımın okunuşu: Lâ sağîrate mea´l-isrâr ve lâ kebîrate mea´l-istiğfâr.
Manası: Israr edildiği zaman küçük günah kalmaz (Yani küçük günahlar ısrarla, sürekli işlenirse küçük günahlıktan çıkar ve büyük günah muamelesi görür). İstiğfar edildiği zaman da büyük günah kalmaz (yani Allah tövbe edenin büyük günahını siler).
Nesih kısımdaki hadis-i şerifler: "Rasulullah s.a.v. buyurdu: Müferridûn´dan olanlar sebkat etmiştir, ilerlemiştir. ´Müferridûn kimdir ey Rasullah´ dediler. Rasulullah da şöyle buyurdu: Allah´ı çokça zikreden erkek ve kadınlardır.", "Allah semadan, devası olmayan hiçbir derdi indirmemiştir."
Müşerref Hanım'ın hüsnihat hocaları Hamit Aytaç ve Halim Özyazıcı'dır. Cumhuriyet dönemi hanım hattatlarımızdan olan Müşerref Hanım, Topbaş ailesine mensuptur. Babası Ahmed Hamdi Topbaş, annesi Âdile Hanım’dır. Merhum Mûsâ Topbaş Efendi ve merhum Muammer Topbaş bey, ana-baba bir erkek kardeşleridir.