1891-1944 yılları arasında çıkarılan ve Edebiyat-ı Cedide topluluğunun yayın organı olan Servet-i Fünun, Türk basın tarihinin en uzun süreli ve en etkili yayınlarındadır.
Sultan II. Mahmud devriyle başlayan Batı tarzı Türk resminin öncü isimlerinden biri olan Arif Mehmed ya da bilinen adıyla Müşir Arif Paşa (1808 - 1865), askeri vazifesi sırasında resimle uğramış; bilhassa Türk kıyafetleri konusunda derin araştırmalar yaparak, Osmanlı devlet adamlarının kostümlerini ustalıkla resmetmiştir. Bu çalışmalarından meydana gelen ve 1873 yılında Paris´te ve İstanbul´da yayınlanan "Mecmûa-i Tesâvîr-i Osmâniyye", "Türkiye´de ilk resimli" kitap olarak takdim edilmiş ve uzun yıllar Türk kültürü ve tarihi araştırmacılarının başucu kaynaklarından biri olmuştur.
Galip Kemali Söylemezoğlu terekesinden olan mektupta, "Düvel-i İtilafiye be-tahsis İngiltere Mustafa Kemal Paşa ile münasebata girişerek geçen de Kuva-yı Milliyenin ileri harekâtına nasıl mâni olduysa şimdi de konferansın bu kararı vesile ittihaz edilerek harekât-ı ciddiyye ve kat´iyye icrasına çalışılacağı müstahberat-ı acizanem zümresindendir..." ifadeleri mevcuttur.
Ön kapağında “Librairie Internationale OTTO KEIL / Grand’ rue de Pera - Constantinople” etiketi bulunan çalışmanın ayrıntılı indeksinde Küçük Asya’da [Anadolu] yer alan Türkçe il ve ilçe isimlerinin Almanca fonetiğe uygun karşılıkları yer almaktadır. Örn: Gjök Dagh (Gök Dağ) - Tschibuk Owa (Çubukova). Katlanır harita 43x55 cm boyutundadır.
Ey ahali!... Düşmanlar ... memleketlerimizi istila etmeye başladılar. İzmir´i Rumlar, Adana´yı Fransızlar, Antalya´yı İtalyanlar istila etti, Erzurum´u, Van´ı, Bitlis´i, Sivas´ı, Harput´u Ermeniler´e Trabzon´u, Samsun´u, Rumlara vermeye kalktılar. Fatih Camii´ni, Ayasofya Camii´ni kilise yapmak, Müslümanları İstanbul´dan kovmak istediler... Müslümanlar derhal Ankara´da toplandılar. Büyük bir Millet Meclisi açtılar... Bu sefer İngilizler telaşa düştü. Paraları ortaya saçmaya başladılar... Padişah babamız bunlara razı değilmiş, fetva çıkarmış.... Hiç padişah ordusu milleti birbirine düşürür mü? ... Allah´a peygambere padişaha itaat edenler Büyük Millet Meclisi´nin emrine tabi olurlar. Biz kim için çalışıyoruz, biz padişah ve millet için çalışmıyor muyuz? Anzavur isminde ki bir kafire mi tabisiniz? ... Artık hakikati anlayınız. Çift ve çubuğunuzla vakit geçiriniz. Kalplerinizi birleştiriniz, milletin büyüklerine muttabi olunuz ki onlar padişahımızı ve vatanımızı kurtarmak isterler...
3 Ekim 1934 tarihinde Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal´in konukları olarak Ankara´ya gelen Prens Gustav ile eşi şerefine aynı akşam düzenlenen resepsiyonun, Sivas Mebusu Rasim (Başara) Bey ile eşine gönderilen davetiyesi...
Kapak sayfalarında, Behçet Necatigil´in hikayeler hakkında notlarının yer aldığı, kendisinin de büyük jüri içinde bulunduğu "1964-1965 Yunus Nadi Armağanı" kitapçığı. Bunun yanı sıra kitapçık içerisinde yer alan bir eleştiri yazısında, Varlık dergisinde düzenlenen bir yarışmada verilen oyların haksız olduğunu dile getirmiş ve bu hususta Necati Cumalı ve Nurullah Ataç, Sabahattin Kudret Aksal ve Yaşar Nabi´yi suçlamıştır. Lot içinde, Behçet Necatigil´in kendi el yazısı ile kaleme aldığı ve imzaladığı, "Tempora Mutantur" adlı şiiri ve iki adet orijinal portre çizimi de yer almaktadır.
Mektup, Sultan Mahmud tarafından dergahlarına postnişin olarak oturtulan Nakşi şeyhinin, Bektaşiler´in Müslüman değil Hristiyan olduğunu iddia ederek halk arasında fitne çıkardığını bildirmek için kaleme alınmıştır. Mektubun son kısmında, babaganın ve Bektaşi dergahının son postnişini Salih Niyazi Dedebaba´nın mührü yer almaktadır. Bunun yanı sıra mektupta "Fuat Paşa icab eden muameleyi yapmıştır." notu yer almaktadır.
İstanbul Hükümeti'ne bağlı Posta ve Telgraf Müdüriyeti´nin, il ve ilçe merkezlerindeki posta müdürlüklerine, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti tarafından gönderilen telgraf ve postaların kabul edilmemesi yönünde verdiği emri haber alan Üçüncü Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa'nın (Atatürk), bu emrin derhal geri çekilmesi gerektiğini dile getiren mektubu... Şifreli olarak gönderilmiş mektup, 3. Kolordu Kumandan Vekili tarafından şifresi çözülerek Sivas Kadısı Hasbi Efendi´ye iletilmiş ve gereğinin yapılması emredilmiştir. Mektupta Mustafa Kemal Paşa, Posta ve Telgraf Müdüriyeti'nin bu tutumunu "Sada-yı milliyeyi boğmak, vatanın parçalanmasına ve milletin birleşmesine mani olmak gayesine matuf bir teşebbüs, cinayet ve ihanet" olarak ifade etmiştir.