20. yüzyılın ilk yarısında fikir, sanat ve edebiyat insanlarının uğrak mekanı olan Beyazıt´taki Küllük kahvesine müdavim meşahirin bir portresini çizen şiir... "Sanmayın âvâre bülbüller gibi güllükdeyiz / Biz yanık bir kor gibi akşam sabah küllükdeyiz" beyitiyle başlayan şiirde İbnülemin Mahmut Kemal´den Peyami Safa´ya, Muhsin Ertuğrul´dan İbrahim Çallı´ya kültür dünyamızın ve elbette Küllük kahvesinin iz bırakmış isimleri neşeli bir ifadeyle anılmakta.