Türkiye'nin ilk
radyologlarından biri olmasının yanı sıra, tarih yazarlığı, ressamlık, mimarlık
ve fotoğrafçılıkla da ilgilenen ve eserler veren Rıfat Osman Bey (1874-1933), çok
yönlü kişiliğiyle, Osmanlı – Türk kültürü içinde yetişmiş çok değerli
aydınlarımızdan biridir. Doktor Esad Feyzi Bey ile birlikte, 1897 yılında
patlak veren Osmanlı-Yunan Harbi'nde yaralanan ve İstanbul'a getirilen
askerlerin röntgenlerini çekerek savaş yaralıları üzerinde yapılan ilk röntgen
uygulamasına imza atmıştır. 1903 yılında röntgen uzmanı olarak Edirne Askeri
Hastanesi’ne atanmış ve emekliliği gelince de çok sevdiği bu şehirde kalmayı
tercih eden Rıfat Osman Bey, İşgalleri protesto etmek amacıyla 1918 yılında
kurulan "Trakya-Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" nin aktif bir üyesi
olmuştur. Edirne'de bulunduğu süre boyunca şehrin tarihi ve kültürü üzerine
araştırmalar yapan, Edirne'nin ilk müzesi olan Arkeoloji Müzesi'nin kuruluşunda
mühim rol oynayan Rıfat Osman Bey, geride Edirne araştırmalarının semeresi olan
birçok kıymetli kitap bırakmıştır. Müzayedemizde sunduğumuz resim, arşivi Türk
Tarih Kurumu'nda bulunan Rıfat Osman Bey'in dolaşımdaki nadir eserlerinden
biridir.
Fincan ve tabağın yüzeyinde altın yaldız şerit ve floral desenler mevcut olup fincanın dış yüzeyi ise ´´Münhen - Frauenkirche´´ çizimi ile süslenmiştir
Bursa, Setbaşı’ndaki Şabani dergâhının şeyhi Galib
Efendi’nin oğlu olarak 1853'te tekkede doğdu. Talik yazıyı Mevlevi Şeyhlerinden
Mehmed Zeki Dede Efendi’den meşketmiş olan Şeyh Ali Sırri Efendi, İran
muhâcirlerinden “Sâhib-i Kalem” nâmıyla maruf Mirza Aka Afşar’dan da İran tarzı
talikin inceliklerini öğrenmiştir. Ayrıca Çelebi Sultan Mahâllesi'nde mukim
Hoca Hasan Efendi’den teberrüken temeşşûkle icâzet almıştı. Ta’likin yanında
sülüs de yazardı.
Ulucami’de ve Sultan Murad Cami’nde büyük kıt‘ada levhâları
bulunan Şeyh Alî Sırrî Efendi’nin Keçecizâde Fu’ad Paşa’nın vefâtına dâ’ir
yazdığı manzûmeyi hâvî 1868 tarihli levhâsı da paşanın türbesine ta’lik
edilmiştir. Ayrıca Kavak Suyu çeşmeleri ile Bandırma’daki Haydar Çavuş Cami’nin
şadırvanındaki yazılar, Kumle-i Sâgir Cami’nin derûnunda ve Ahmedü’l-gazzî
Dergâhı’nda pencerelerin üstünde bulunan yazılar da dest-i hattıdır.
Ardında dönemin en meşhur İtalyan mimarı Raimondo D’aranco’ya arnuvo (Art-Nouveau) tarzında tasarlattığı, Beyoğlu´nun en zarif yapılarından Botter Apartmanı´nı bırakan ünlü modacının atölyesinden nadide bir parça...
"J. BOTTER
Tailleur de Sa Majeste Imperiale le Sultan (Padişah Hazretlerinin Terzisi)
Pera - Constantinople" yazılı etikete el yazısıyla ceket sahibinin ismi ve 30 Eylül 1912 tarihi not düşülmüştür.
Eşrefzade Şeyh Seyyid Hacı Mehmed Fahreddin Efendi [Doğumu
1715/1127- Ölümü 1762/1176] Divan Şairi. 1715 yılında Bursa'da doğdu. Asıl adı
Mehmed Fahreddin'dir. Babası Eşrefzade Seyyid Şerefeddin Efendi, dedesi Kadiri
şeyhlerinden Eşref-i Sani'dir. Hattat Tayyip Mustafca Efendi'den nesih-sülüs ve
talik hattı meşk etti. Amcasının oğlu Eşrefzade Şeyh Seyyid Taceddin Efendi'nin
müridi oldu. 1733 yılında ondan icazet aldı. 1752 yılında Eyüp Efendi
Tekkesi'ne vekaleten şeyh oldu. 1748'de Emir Sultan Tekkesi Şeyhliğine
getirildi. 1762 yılında vefat etti. Mezarı Bursa'da Eyüp Efendi Tekkesi'ndedir.
Fahreddin Efendi devrinin güçlü bir vaizi olarak tanındı. Risaleler kaleme
almış, Farsça şiirler yazmıştır.