VI. SALON, 25.05.2025 saat: 14:30'a kadar internet sitemizden pey verebilirsiniz. 14:32 itibariyle canlı müzayedemiz başlayacaktır. Kitap, Dergi ve süreli yayın hariç tüm ürünlerden % 20 ürün KDV'si alınmaktadır. Komisyon Oranı: % 20 + KDV'dir. ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 1 HAFTADIR.
Türkiye´de "İzzet Kaya / Kanzler" ismini kullanan Jules Kanzler, Beyaz Rus kökenli olup Odessa Güzel Sanatlar Akedemisi´nde eğitim görmüş, 1917 Bolşevik Devrimi sonrasında Türkiye´ye gelerek Cadde-i Kebir´de bir stüdyo açmış ve burada fotoğrafçılık yapmıştır.
"Susuz Yaz, Vurun Kahpeye, Sevmek Zamanı, Umut, Acı Hayat, Muhsin Bey" gibi, Türk sinemasının en ünlü filmlerinin afişlerinin ressamı İbrahim Enez´den bir Atatürk tablosu...
Türkiye Cumhuriyeti´nin ilk heykeltıraşlarından olan ve yaptığı Atatürk heykelleri ve büstleriyle tanınan Kenan Yontunç, bizzat Atatürk´ün poz vermesiyle onun ilk anıt büstünü yapan sanatçıdır.
Hançerin kabzasında Mustafa Kemal Atatürk kalpağıyla tasvir edilmiş, hemen altında "Gazi Müşir Mustafa Kemal Paşa" yazısı istif edilmiştir. Kabzanın arkasında "Mamulât-ı Dâhiliye - 1341" yazısı vardır. Hançerin bir yüzünde "Yaşasın Şanlı Ordu - 1338" yazısı ve ustanın imzası, diğer yüzünde ise "Eser-i İstiklal-i Milli" yazılıdır. Hançerin kınında "Heykeltıraş 1341, İstanbul" yazısı ve ustanın adı yer almaktadır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, 1927 yılının 15 ve 20 Ekim tarihleri arasında bizzat kürsüden okuduğu büyük Nutuk'unun son bölümünü oluşturan Türk gençliğine hitabının, 1927 yılında Bursa'da yayımlanan "Asri Çiftçi" mecmuasının eki olarak verilmiş afişi...
Henüz "Gençliğe Hitabe" adıyla okullarda kullanılmak üzere Nutuk'tan ayrılmamış olan metin, "Bugün vasıl olduğumuz netice, asırlardan beri çekilen musibetlerin intibahı ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir. Bu neticeyi Türk gençliğine emanet ediyorum." ifadesiyle başlar. Müzayedemizde sunduğumuz bu afiş, bugün bütün okullarımızdaki sınıfların duvarlarında yer alan "Gençliğe Hitabe'nin ilk baskısı olarak görülebilir.
Hançerin bir yüzünde Kelime-i Tevhid, diğer yüzünde ise numarası (2414), Sultan Mehmed Reşad´ın tuğrası ve imal tarihi yer almaktadır. Genellikle pek çıkmayan kemer bağlantı tokası da mevcuttur...
Hatt-ı Hümayun metni:
"Silahdarağa tarafına mebus işbu tezkirenin müfadı malum-u hümayunum olmuştur. Vakıa müşarünileyh Emin Paşa ordu-yu hümayunumuz çarkçılığına memur kılınmıştır ve şimdi Dersaadet´imize dahi vürud eylemiş olduğundan tezayüd-i şevk ve gayretini mucib olmak için hakpa-yi hümayunumuza ... ubudiyet şerefiyle müşerref olması münasip olacağından müşarünileyh inkısamdan sonra kapıçuhadarı ile Çırağan Mabeyn-i Hümayun´umuza gönderesin."
İran'da 1794 - 1925 yılları arasında hüküm süren, Azeri kökenli Kaçar hanedanının 5. hükümdarı Muzafferüddin Şah'ın akşam yemeğinin menüsü... Fransızca olan menünün en üst kısmında Şah´ın ismi yazılıdır.
Babası Sultan II. Abdülhamit´e dair hatıralarını yayımlatmak isteyen Ayşe Osmanoğlu, Hayat mecmuası sahibi Şevket Rado ile anlaşmış ancak mukavelede belirtilen süre geçtiği halde, hatıratın yayımlanmasına başlanılmamıştır. Ayşe Osmanoğlu Şevket Rado´ya gönderdiği mektupta hatıratın yayımlanmasının neden geciktiğini sormakta ve eğer yayımlanmayacaksa kitap halinde yayımlamayı düşündüğünü dile getirmektedir. Şevket Rado da dönemin koşullarında böyle bir hatıratın yayımlanmasının yol açabileceği tepkilerden söz ederek anlaşmadan vazgeçtiğini bildirmektedir. Nitekim Ayşe Osmanoğlu´nun hatıraları "Babam Sultan Abdülhamid" adıyla 1960 yılında kitap halinde Güven Yayınevi tarafından yayımlanmıştır.
Meali: "Allah´a itaat edin, Peygambere de itaat edin ve sizden olan emir sahibine (idarecilerinize) de itaat edin." (Nisa suresi 59. ayet.)
Zahide Selma hanım sadrazamlardan Ali Paşa’nın küçük kızı olarak H. 1274/M. 1857 senesinde babasının Bebek’teki yalısında doğdu. Yalı komşusu olan Kazasker Mustafa İzzet Efendi’den talik meşkederek icazet aldı. H. 1313/M. 1895’de vefat etti. Süleymâniye Camii hazîresinde babasının mezarının yakınına defnedildi.
Okunuşu: "Allahü veliyyüt-tevfîk ve hüve ni´me´r-refîk."
Anlamı: "Başarı ancak Allah´tandır. O en iyi dost ve en iyi yardımcıdır."
Eser dönemine ait altın tezhiple süslenmiştir.
Seyyid Mehmed Bâhir Efendi, 1790 yılında İstanbul’da doğmuştur. Kazasker Yağlıkçızade Abdülkadir Bey´den talik hattı meşk etmiş, bu yazıdaki ustalığı sayesinde Enderun-ı Hümayun´da talik hocalığıyla görevlendirilmiştir. Vefatına kadar bu görevini sürdürmüştür. Döneminin en büyük hattatlarından sayılacak derecede güçlü bir sanatkâr olduğu, pazartesi günleri Enderun-ı Hümayun’da, perşembe günleri ise Molla Gürani civarında, Molla Şeref Mahallesi’ndeki evinde öğrencilere talik yazısı öğrettiği bilinmektedir. Bu şekilde hizmet verirken 1865 senesinde vefat etmiş ve Eyüp’te Kaşgarî Dergahı’nın önüne defnedilmiştir. Cumhuriyet döneminde vefat eden okçu hattatlardan Mehmed Bahir Özok’un dedesidir.
İsmail Hakkı Altunbezer´in Güzel Sanatlar Akademisi'nden tezhip talebesi Piraye İz hanımın koleksiyonundandır. Tezhip imzasızdır. Ancak Piraye Hanım´a veya hocası İsmail Hakkı Bey´e ait olması muhtemeldir. Yazısı usta hattat eliyle üst düzey bir nesih hattı ile kaleme alınmıştır.
İsmail Hakkı Altunbezer´in Güzel Sanatlar Akademisinden tezhip talebesi Piraye İz hanımın çalışmalarından ve koleksiyonundandır. Tezhibin tarihi, içindeki yazının tarihinden 26 sene öncedir. Piraye hanımın önceden boş olarak yaptığı tezhibe sonradan Ali Alparslan tarafından esere uygun bir istif yapılmıştır.
Eserde İmad el-Hasenî ketebesi bulunmakla beraber İmad´ın eski dönemlerde yazılmış üst düzey bir taklidi olduğu kanaatindeyiz. Eser İsmail Hakkı Altunbezer´in Güzel Sanatlar Akademisi'nden tezhip talebesi Piraye İz hanımın çalışmalarından ve koleksiyonundandır.
Sultan 2. Abdülhamid´i öven şiir.
Mehmed Arif Efendi, eserin ketebe bölümünde Matbaa-i Mekteb-i Şâhâne müdürü olduğunu yazmıştır.
Şiirde Jüpiter ve Venüs´ün aynı burçta birleşip "Kıran" oluşturduğunu, Nevruz gününün de koç burcunda olduğu anlatılmıştır.
Şiir:
"Bârekellahu sâye-i Sultân Hamîd´de ân be ân / Eylesin mes´ûd ve tahsîn sûrin ehl-i âsimân,
Anlamı: "Resulullah aleyhisselam şöyle buyurdu: Allah kulunu sünnete tabi olması ile cennetine koyar. Kim kabrimi ziyaret ederse şefaatim ona vacib olur.
Hz. Ömer (radıyallâhu anh) anlatıyor: 'Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: Dua sema ile arz arasında durur. Bana salat okunmadıkça, Allah´a yükselmez.'
Resulullah aleyhisselam mescide girdiği zaman 'Allah´ım bana rahmet kapılarını aç ve rızkının kapılarını kolaylaştır.' diye dua ederdi."
Meali: "O inkâr edenler Kur´an´ı işittikleri zaman, neredeyse seni gözleriyle devirivereceklerdi. Hâla da (kin ve hasetlerinden:) «Hiç şüphe yok o bir delidir» derler. Oysa o (Kur´an), âlemler için ancak bir öğüttür." (Kalem suresi, 51-52. ayetler.)