Askeri tarihte "93 Harbi" olarak bilinen 1877 - 1878 Osmanlı - Rus Savaşı'nın birinci elden tanıklığı...
İranlı şair Nizami Gencevî tarafından 1197 yılında yazılan bu eser, Nizami'nin hamsesinin son mesnevisidir. Sâsâni hükümdarı Behram'a; 7 prensesin, 7 farklı renkteki köşkte, 7 gece boyunca anlattıkları hikâyeden oluşan Heft Peyker (7 Güzel), Fars edebiyatının, bütün modern dillere çevrilmiş ve nazireler yazılmış klasiklerindendir.
17. yüzyıl Mevlevi şairlerinden İsmetî'nin divanı...
Kaşgarlı Mahmud tarafından, 1072 yılında Araplara Türkçe öğretmek amacıyla, Türkçe - Arapça ansiklopedik bir sözlük olarak yazılan ancak varlığı bilinmesine karşın, 1915 yılına kadar mevcut bir kopyasına rastlanmayan ve Ali Emiri Efendi tarafından gün yüzüne çıkarılan bu eser, İslamlık öncesi ve geçiş dönemi Türk dili ve kültürü hakkındaki bütün bildiklerimizin neredeyse tamamını içermektedir. El yazma tek nüshası bugün Fatih Yazma Eserler Kütüphanesi'nde bulunan Divanü Lugat-it Türk'ün bu ilk basımı, Talat Paşa'nın ricasıyla Kilisli Rıfat gözetiminde hazırlanmıştır.
Tuğgeneral Mayevski tarafından yazılarak Rus Genelkurmayına sunulmuş resmî bir rapordan oluşan bu eser; genelde Van ve Bitlis vilayetlerinin coğrafyası, nüfusu, idari, sosyal, ekonomik, etnik ve dini yapısı hakkında önemli bilgiler içermekle birlikte, özelde Doğu Anadolu ve Ermeni Meselesi hakkında tarafsız bir gözle yazılmış çok önemli bilgiler içerir. *Arka kapağı eksiktir.
Önceleri İttihat ve Terakki içinde yer alan ancak Meşrutiyet sonrasında İttihatçılarla arası açılan Mehmed Şerif Paşa'nın Paris'te yayımladığı hatıraları ve hükümete yönelik eleştirileri... Muhaliflerinin, yakışıklılığı dolayısıyla Fransızların taktığı "Beau (güzel) Şerif" (Bö Şerif) lakabını "Boş Herif"e çevirerek alay ettiği Şerif Paşa, 10 Ekim 1915'te New York Times'ta yayımladığı yazısında, İttihatçıların uzun süreden beri Ermenileri yok etmek niyetinde olduğunu belirtmiştir. Cihan Harbi sonrasında Kürdistan Teali Cemiyeti delegesi olarak Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları bölgenin haritasını çıkarmış ve Ermenilere toprak verilmesi halinde Kürdistan'ın da bağımsız bir devlet olarak kurulması gerektiğini savunmuştur.
Yayımlandığı 1919 yılından itibaren tartışmalara konu olan, 2000'li yıllara kadar Latin harfleriyle defalarca tekrar baskıları yapılan ancak dikkatli araştırmacıların, Abdülhamid'e ait olmadığını ve Süleyman Nazif tarafından yazıldığını keşfettiği eserin ilk baskısı...
"Merhumun hâtırası olmadığı ve hâtıra yazmak hatırından geçmediği hâlde, Süleyman Nazif, tarihle oynarcasına ve -hassa-i temyizden mahrum oldukları için- her şeye, hâttâ kendi malumatlarına inanan birtakım sade diller ve cahillerle eğlenircesine merhumun hâtıratı olmak üzere bir risâle yazıp tab’ ettirmişti (İbnülemin Mahmut Kemal İnal)." *Sayfa kenarlarında ve sırtında yıpranmalar vardır. Alt kısmı su görmüştür.
Münif Paşa tarafından hazırlanan ve Cemiyet-i İlmiye-yi Osmaniye'nin yayını olarak yalnızca 33 sayı yayımlanabilen mecmua, Türkçede yayımlanan ilk bilim dergisi ve Vaka-yı Tıbbiye'den sonra yayımlanan ikinci dergi olma özelliğine sahiptir.
Türkiye'ye Einstein'in Görelilik Teorisi'ni ilk kez tanıtan Mehmed Refik'in (Fenmen) "Aynştayn Nazariyyesi: Mekân, Zaman ve
Kütle Mefhumlarının Tebeddülü" adlı kitabından sonra, Hüsnü Hamid'in (Sayman) bu eseri, Görelilik Teorisi ve Einstein üzerine yayımlanan ikinci kitaptır.
Döneminin en ileri teknolojisiyle basılan eser, özellikle renkli taş baskısı levhalarıyla dikkat çeker.