SAHAFİYE, 05.11.2021 saat: 21:00'a kadar internet sitemizden pey verebilirsiniz. 21:02 itibariyle canlı mezat başlayacaktır. Kitap, Dergi ve süreli yayın hariç tüm ürünlerden % 20 ürün KDV'si alınmaktadır. Komisyon Oranı: % 16 + KDV'dir. ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 1 HAFTADIR.
Öğretmen, Yazar, Filozof Cemil Sena 1894 yılında Konya Seydişehir’de doğmuştur. Kilis Rüşdiyesi’nde başladığı eğitimine İstanbul Sultanisi’ne devam etmiş daha sonra 1925’te Paris’e gönderilerek Sorbonne Üniversitesi'nde felsefe öğrenimini sürdürmüştür. Cemil Sena, başta felsefe olmak üzere, din, pedagoji, ders kitapları, eleştiri, düşünce, psikoloji, kadın, ahlak, sosyoloji ve estetik alanlarında yazılar yazmıştır. 15 Nisan 1981'de vefat etmiştir.
İthaf "Ferah Say'a Saygılar 6.9.99" şeklindedir. Fazıl Hüsnü Dağlarca (1914 - 2008) Türk şair. Türkçeyi, "Türkçe benim ses bayrağım" diyerek önem gösteren Dağlarca Türk edebiyatının en velut yazarlarından biriydi. Bu kitabı 8 bölüme ayrılmış ve "Türk olmak", "Dışarıdan Gazel", "Kazmala", "Ağrı Dağı Bildirisi", "Almanyalarda Çöpçülerimiz", "İkili anlaşma anıtı", "Pir Sultan Abdal Günleri", "Horoz" başlıklarını taşımaktadır
11 Haziran 1923'te Ankara'da doğdu. Asıl adı Halit Özdemir Arun'dur. İlk ve ortaöğreniminin bir bölümünü Galatasaray Lisesi'nde yaptı.1942 yılında Kabataş Erkek Lisesi'nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi'nde, önce Hukuk Fakültesi'ne, sonra İktisat Fakültesi ve Gazetecilik Enstitüsü'ne devam ettiyse de 1947'de yüksek öğrenimini yarıda bıraktı. Bir süre sigorta prodüktörlüğü yaptı. 'Zaman' ve 'Tanin' gazetelerinde çevirmen olarak çalıştı. İlk yazısı 1939'da 'Servetifünun-Uyanış' dergisinde çıktı.1951'de Sanat Basımevi'ni kurarak matbaacılık yaşamına girdi. Kendi şiir kitaplarını bastı. 1955'te Yuvarlak Masa Yayınları'nı kurdu. İkilikler ve dörtlüklerden oluşan ilk şiirlerinde yoğun bir söyleyiş özelliği göze çarpar. İnsan toplum ilişkilerine yönelik temaları konu edinerek düşündürücü bir şiir evreni kurmuştur. Duygu ve düşünce yoğunluğuyla birlikte, alay ve taşlama şiirine egemen olan ögelerdir. İnsan ilişkilerinin toplumsal ve bireysel yanlarını sen ben ikileminde vermiştir. Çok kullandığı sevgi, ayrılık, ölüm temaları, son dönem şiirlerinde giderek yerini kaçış ve umutsuzluğun tedirginliğine bırakmıştır. Şiirin bir görüşü yansıtması, bir iletisinin olması düşüncesinden yola çıkmıştır. Yuvarlağın Köşeleri kitabında şiirin ve yazarın işlevi konusundaki görüşlerini dile getirmiştir. Batı şiiri ve geleneksel Türk şiirinden yararlanarak verdiği bileşim sanatını zenginleştirip geliştirmiştir. 28 Ocak 1981'de İstanbul'da öldü
İthaf "Sayın Suna-Erdoğan Tanaltaylara hep merhaba: Metin Eloğlu" şeklindedir. Metin Eloğlu, 1943'de Güzel Sanatlar Fakültesi'ne girdi. Bedri Rahmi ve Z. Kocamemi ile çalıştı. Edebiyata ise hikaye yazarlığı ile başladı. İlk Öyküsü Servet-i Fünun-Uyanış'ta yayınlanmıştır. Metin Eloğlu, 1943'de Güzel Sanatlar Fakültesi'ne girdi. Bedri Rahmi ve Z. Kocamemi ile çalıştı. Edebiyata ise hikaye yazarlığı ile başladı. İlk Öyküsü Servet-i Fünun-Uyanış'ta yayınlanmıştır.
Metin Eloğlu, 1943'de Güzel Sanatlar Fakültesi'ne girdi. Bedri Rahmi ve Z. Kocamemi ile çalıştı. Edebiyata ise hikaye yazarlığı ile başladı. İlk Öyküsü Servet-i Fünun-Uyanış'ta yayınlanmıştır. Metin Eloğlu, 1943'de Güzel Sanatlar Fakültesi'ne girdi. Bedri Rahmi ve Z. Kocamemi ile çalıştı. Edebiyata ise hikaye yazarlığı ile başladı. İlk Öyküsü Servet-i Fünun-Uyanış'ta yayınlanmı
İthaf "Rüksan Günaysu'ya dostça 27 Ocak 1978" şeklindedir. Asıl adı “Mehmet Nusret Nesin” olan, Türk Mizah Edebiyatı alanında ülkemizi dünyada temsil eden yazarlarımızdan “Aziz Nesin” 1915 Heybeliada doğumludur. Hayatında bir çok ödül ve başarının yanı sıra büyük zorluklara göğüs geren Nesin, yaşamında bir çok esere imza atmıştır. 1945 yılında gazeteciliğe başlayan yazar, öncesinde 1939 yılı Askeri Fen Okulu’nu bitirmiş bir üsteğmendi; fakat “görev ve yetkiyi kötüye kullanmak” suçlamasıyla görevinden alındı. Arada kalan zamanda bir süre bakkalcılık yaptı. “Markopaşa” isimli mizah gazetesinin yayımlanmasını “Sabahattin Ali” ile birlikte 1946 yılında gerçekleştirmiştir. 1947 yılında “Nereye Gidiyoruz?” adlı yazısı yayımlanmaya uygun görülmedi. Ayrıca bu yazı nedeniyle 10 ay ağır hapis, 3 ay 15 günde Bursa “emniyet-i umumiye nezareti” cezasına çarptırıldı. 1948’de “Azizname”, 1950 de “Yeni Baştan” dergisinde yayımladığı “Marksist Felsefe Dersleri” kitabının önsözünden bir bölümünü kullandığı için yine hapis cezaları ve emniyet-i umumiye nezareti cezaları aldı. “Azizname” kitabı nedeniyle aldığı 4 aylık bir ceza süresinden sonra aklanmıştır. “Kazan Töreni” isimli öyküsü ie Uluslararası mizah yarışmasında birincilik ile (Altın Palmiye) elde etmiştir ve kariyerinde bir dönüm noktasına ulaşmıştır. 1972 yılında Nesin Vakfı’nı kurmuştur. Bu vakfın amacı kimsesiz çocukları okutmaktır. Çatalca’da kurulan vakıf hala çalışmalarına devam etmektedir. 1975-1989 yıllarında Türkiye Yazarlar Sendikası başkanlığını da üstlenmiştir.
İthaf "Değerli Nazım Hikmet Dikbaş'a candan gönülden sevgilerle Antalya 29.7.95 F Baykurt" şeklindedir. Fakir Baykurt, 1929 yılında Burdur'da doğdu. 1948'de Gönen Köy Enstitüsü'nü bitirdikten sonra köy öğretmeni olarak çalışan yazar, 1955'te Gazi Eğitim Enstitüsü'ndeki eğitimini tamamladıktan sonra Sivas, Hafik ve Şavşat'ta Türkçe öğretmenliği yaptı. Demokrat Parti yönetimi tarafından öğretmenlikten alınarak pasif bir göreve getirildi. 1958'de Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan ilk romanı Yılanların Öcü nedeniyle hakkında kovuşturma açıldı. 1960 yılındaki askeri müdahalenin ardından ilköğretim müfettişliğine getirildi. 1962-63 yıllarında ABD Bloomington Indiana Üniversitesi'nde ders araçları konusunda uzmanlık eğitimi gören Baykurt, Türkiye Öğretmenler Sendikası'nın ve Türkiye Öğretmenler Dernekleri Milli Federasyonu'nun genel başkanlığına seçildi. 1969 yılında Türkiye çapındaki ilk öğretmenler boykotuna katıldığı için bir kez daha açığa alındı ve 12 Mart 1971'deki askeri darbeden sonra uzun süre tutuklu kaldı. Edebiyata şiirle adım atan Fakir Baykurt, yazın hayatını toplumcu gerçekçi bir yaklaşımda yazdığı kısa öyküler ve köy notlarıyla sürdürdü. Yeditepe, Varlık, Cumhuriyet, Evrensel ve Yön gibi dergi ve gazetelerde çeşitli yazıları çıkan Baykurt, 1955'te öykülerini derlediği ilk kitabı Çilli'yi yayımladı. Bunu, köy yaşamını, köylünün arzularını, sıkıntılarını ve çelişkilerini de dile getirdiği hikâye kitapları ve romanları izledi.
İthaf "Fatma'ya sevgi Yaşar Kemal 1984" şeklindedir. Yaşar Kemal, Türk romancı, senaryo ve öykü yazarı. İlk öykü kitabı Sarı Sıcak'ta da yer alan Bebek öyküsü ile ilk romanı İnce Memed, Cumhuriyet'te tefrika edildi. İnce Memed, yaklaşık kırk dile çevrilerek yayımlandı. Kitaplarının yurt dışındaki baskısı yüz kırktan fazladır.Yaşar Kemal pek çok yapıtında Anadolu'nun efsane ve masallarından yararlanmıştır. PEN Yazarlar Derneği üyesiydi. Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterilen ilk Türk yazardır.1952–2001 yılları arasında Thilda Serrero ile evli kalmış, 2002 yılında Ayşe Semiha Baban ile 2. evliliğini yapmıştır. 28 Şubat 2015 tarihinde organ yetmezliği sebebiyle yoğun bakımda olduğu hastanede vefat etmiştir. Cenazesi 2 Mart 2015 tarihinde düzenlenen törenin ardından Zincirlikuyu Mezarlığına defnedilmiştir.
Sırtta yırtık haliyle. Yaşar Kemal, Türk romancı, senaryo ve öykü yazarı. İlk öykü kitabı Sarı Sıcak'ta da yer alan Bebek öyküsü ile ilk romanı İnce Memed, Cumhuriyet'te tefrika edildi. İnce Memed, yaklaşık kırk dile çevrilerek yayımlandı. Kitaplarının yurt dışındaki baskısı yüz kırktan fazladır.Yaşar Kemal pek çok yapıtında Anadolu'nun efsane ve masallarından yararlanmıştır. PEN Yazarlar Derneği üyesiydi. Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterilen ilk Türk yazardır.1952–2001 yılları arasında Thilda Serrero ile evli kalmış, 2002 yılında Ayşe Semiha Baban ile 2. evliliğini yapmıştır. 28 Şubat 2015 tarihinde organ yetmezliği sebebiyle yoğun bakımda olduğu hastanede vefat etmiştir. Cenazesi 2 Mart 2015 tarihinde düzenlenen törenin ardından Zincirlikuyu Mezarlığına defnedilmiştir.
Turgut Uyar 1927'de Ankara doğumlu. Bursa Askeri Lisesi'ni, Askeri Memurlar Okulu'nu bitirdi. Posof, Terme ve Ankara'da subay olarak, ordudan ayrılınca da sivil görevlerde çalıştı, emekliye ayrılıp İstanbul'a yerleşti. İlk şiiri Yedigün dergisinde çıkmıştı. Kaynak dergisinin bir şiir yarışmasında Arz-ı Hal şiiri ikincilik kazanınca Nurullah Ataç'ın güvendiği şairler arasına girdi. İlk dönem şiirlerinde kişisel yaşantılarının ve çevresinin izdüşümleri üzerinde durmuştu. Sonraları (1952) toplum ve törelerle çatışan bireyin sarsıntısı diyebileceğimiz şiirler yazdı. 1950 sonrası şiirimizin biçim ve öz bakımlarından yenileştirilmesiyle İkinci Yeni'nin ilk akla gelen şairlerinden; deneme ve yorumlarıyla da günümüz Türk şiirini anlayışla, yetkili değerlendiren yazarlarımızdan biri oldu.
Turgut Uyar 1927'de Ankara doğumlu. Bursa Askeri Lisesi'ni, Askeri Memurlar Okulu'nu bitirdi. Posof, Terme ve Ankara'da subay olarak, ordudan ayrılınca da sivil görevlerde çalıştı, emekliye ayrılıp İstanbul'a yerleşti. İlk şiiri Yedigün dergisinde çıkmıştı. Kaynak dergisinin bir şiir yarışmasında Arz-ı Hal şiiri ikincilik kazanınca Nurullah Ataç'ın güvendiği şairler arasına girdi. İlk dönem şiirlerinde kişisel yaşantılarının ve çevresinin izdüşümleri üzerinde durmuştu. Sonraları (1952) toplum ve törelerle çatışan bireyin sarsıntısı diyebileceğimiz şiirler yazdı. 1950 sonrası şiirimizin biçim ve öz bakımlarından yenileştirilmesiyle İkinci Yeni'nin ilk akla gelen şairlerinden; deneme ve yorumlarıyla da günümüz Türk şiirini anlayışla, yetkili değerlendiren yazarlarımızdan biri oldu.
İthaf "Levent Atay'a bir anı olsun 83 Mart O. Akbal" şeklindedir. 1923'de İstanbul'da doğan Oktay Akbal edebiyat ve gazetecilik dünyasına Servet-i Fünun dergisinde sekreterlik yaparak adım attı. Vatan ve Cumhuriyet gazetesinde yazdı. Gazetecilikle birlikte başladığı öykü yazarlığının ürünleri edebiyat dergilerinde yayınlandı. Daha çok öykücülüğüyle tanınmaktadır. 28 Ağustos 2015'de vefat etmiştir.
Şiirimizin "modern ustalarından biri" olarak adlandırılan Ece Ayhan 1931'de Muğla'da doğdu, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde okudu.İlk şiiri 1954'te Türk Dili Dergisi'nde yayımlandı. Bu dönemde, kendine özgü çağrışımlar ve göndermelerle örülü şiirleriyle hem Türk şiirinde hem de II. Yeni'nin içinde kendine farklı bir kanal açtı.
Şiirimizin "modern ustalarından biri" olarak adlandırılan Ece Ayhan 1931'de Muğla'da doğdu, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde okudu.İlk şiiri 1954'te Türk Dili Dergisi'nde yayımlandı. Bu dönemde, kendine özgü çağrışımlar ve göndermelerle örülü şiirleriyle hem Türk şiirinde hem de II. Yeni'nin içinde kendine farklı bir kanal açtı.
Kitap Mehmet Güleryüz'ün 8 desenini içermektedir. Şiire çocuk yaşlarda ilgi duyan Edip Cansever’in ilk şiiri, 1 Mart 1944’te İstanbul dergisinde çıktı. İstanbul, Yücel, Fikirler, Edebiyat Dünyası ve Kaynak dergilerinde yayımlanan ilk dönem şiirlerini İkindi Üstü (1947) adlı ilk kitabında topladı. 1951 yılında Salâh Birsel ve Alp Kuran’la birlikte Nokta adlı bir dergi çıkardı. Nokta, sekizinci sayısında kapandı (15 Ocak 1951-15 Kasım 1951). Bundan sonra Yenilik, Yeditepe, Pazar Postası, Dost, a, Dönem, Yeni Dergi, Papirüs, Yazı, Hürriyet Gösteri, Sanat Olayı, Düşün ve Adam Sanat’ta şiir ve yazıları yayımlandı. Yazı hayatı boyunca çok az düzyazı yazdı. İlk kitabı İkindi Üstü’yle döneminin şairlerinden ve eleştirmenlerden iyi not alamadı. İkindi Üstü hakkında yazan Orhan Veli, kitabı beğenmediğini söyledi. Bunun üzerine Edip Cansever ilk kitabını yok kabul ederek piyasadan toplattı. 1954’te yayımladığı ikinci kitabı Dirlik Düzenlik’e ilk kitabındaki şiirlerinden sadece dördünü aldı. Bundan sonra, bütün şiirlerinin toplandığı kitaplarına ilk kitabından hiçbir şiirini almadı. Şiire hece vezni ve Garip şiiri etkisinde başlayan Edip Cansever, 1950’li yılların ortalarına doğru Ece Ayhan, Turgut Uyar, Cemal Süreya ve Sezai Karakoç’un öncülük ettiği İkinci Yeni şiiri tarzında imge yoğunluklu şiirler yazmaya başladı. Hikâye eder gibi bir söylem kullanmasına karşın, imgeyi aynı zamanda şiirin bütününe yayarak oluşturduğu şiirlerle İkinci Yeninin büyük ustalarından bir oldu. 1957’de yayımlanan Yerçekimli Karanfil adlı kitabıyla 1958 Yeditepe Şiir Armağanını, 1976’da yayımlanan Ben Ruhi Bey Nasılım’la 1977 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülünü, 1981’de bütün şiirlerini bir araya getiren Yeniden adlı kitabıyla da 1982 Sedat Simavi Edebiyat Ödülünü kazandı. Bütün eserleri ölümünden sonra Yapı Kredi Yayınlarınca yeniden basıldı.
Şiire çocuk yaşlarda ilgi duyan Edip Cansever’in ilk şiiri, 1 Mart 1944’te İstanbul dergisinde çıktı. İstanbul, Yücel, Fikirler, Edebiyat Dünyası ve Kaynak dergilerinde yayımlanan ilk dönem şiirlerini İkindi Üstü (1947) adlı ilk kitabında topladı. 1951 yılında Salâh Birsel ve Alp Kuran’la birlikte Nokta adlı bir dergi çıkardı. Nokta, sekizinci sayısında kapandı (15 Ocak 1951-15 Kasım 1951). Bundan sonra Yenilik, Yeditepe, Pazar Postası, Dost, a, Dönem, Yeni Dergi, Papirüs, Yazı, Hürriyet Gösteri, Sanat Olayı, Düşün ve Adam Sanat’ta şiir ve yazıları yayımlandı. Yazı hayatı boyunca çok az düzyazı yazdı. İlk kitabı İkindi Üstü’yle döneminin şairlerinden ve eleştirmenlerden iyi not alamadı. İkindi Üstü hakkında yazan Orhan Veli, kitabı beğenmediğini söyledi. Bunun üzerine Edip Cansever ilk kitabını yok kabul ederek piyasadan toplattı. 1954’te yayımladığı ikinci kitabı Dirlik Düzenlik’e ilk kitabındaki şiirlerinden sadece dördünü aldı. Bundan sonra, bütün şiirlerinin toplandığı kitaplarına ilk kitabından hiçbir şiirini almadı. Şiire hece vezni ve Garip şiiri etkisinde başlayan Edip Cansever, 1950’li yılların ortalarına doğru Ece Ayhan, Turgut Uyar, Cemal Süreya ve Sezai Karakoç’un öncülük ettiği İkinci Yeni şiiri tarzında imge yoğunluklu şiirler yazmaya başladı. Hikâye eder gibi bir söylem kullanmasına karşın, imgeyi aynı zamanda şiirin bütününe yayarak oluşturduğu şiirlerle İkinci Yeninin büyük ustalarından bir oldu. 1957’de yayımlanan Yerçekimli Karanfil adlı kitabıyla 1958 Yeditepe Şiir Armağanını, 1976’da yayımlanan Ben Ruhi Bey Nasılım’la 1977 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülünü, 1981’de bütün şiirlerini bir araya getiren Yeniden adlı kitabıyla da 1982 Sedat Simavi Edebiyat Ödülünü kazandı. Bütün eserleri ölümünden sonra Yapı Kredi Yayınlarınca yeniden basıldı.
Şiire çocuk yaşlarda ilgi duyan Edip Cansever’in ilk şiiri, 1 Mart 1944’te İstanbul dergisinde çıktı. İstanbul, Yücel, Fikirler, Edebiyat Dünyası ve Kaynak dergilerinde yayımlanan ilk dönem şiirlerini İkindi Üstü (1947) adlı ilk kitabında topladı. 1951 yılında Salâh Birsel ve Alp Kuran’la birlikte Nokta adlı bir dergi çıkardı. Nokta, sekizinci sayısında kapandı (15 Ocak 1951-15 Kasım 1951). Bundan sonra Yenilik, Yeditepe, Pazar Postası, Dost, a, Dönem, Yeni Dergi, Papirüs, Yazı, Hürriyet Gösteri, Sanat Olayı, Düşün ve Adam Sanat’ta şiir ve yazıları yayımlandı. Yazı hayatı boyunca çok az düzyazı yazdı. İlk kitabı İkindi Üstü’yle döneminin şairlerinden ve eleştirmenlerden iyi not alamadı. İkindi Üstü hakkında yazan Orhan Veli, kitabı beğenmediğini söyledi. Bunun üzerine Edip Cansever ilk kitabını yok kabul ederek piyasadan toplattı. 1954’te yayımladığı ikinci kitabı Dirlik Düzenlik’e ilk kitabındaki şiirlerinden sadece dördünü aldı. Bundan sonra, bütün şiirlerinin toplandığı kitaplarına ilk kitabından hiçbir şiirini almadı. Şiire hece vezni ve Garip şiiri etkisinde başlayan Edip Cansever, 1950’li yılların ortalarına doğru Ece Ayhan, Turgut Uyar, Cemal Süreya ve Sezai Karakoç’un öncülük ettiği İkinci Yeni şiiri tarzında imge yoğunluklu şiirler yazmaya başladı. Hikâye eder gibi bir söylem kullanmasına karşın, imgeyi aynı zamanda şiirin bütününe yayarak oluşturduğu şiirlerle İkinci Yeninin büyük ustalarından bir oldu. 1957’de yayımlanan Yerçekimli Karanfil adlı kitabıyla 1958 Yeditepe Şiir Armağanını, 1976’da yayımlanan Ben Ruhi Bey Nasılım’la 1977 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülünü, 1981’de bütün şiirlerini bir araya getiren Yeniden adlı kitabıyla da 1982 Sedat Simavi Edebiyat Ödülünü kazandı. Bütün eserleri ölümünden sonra Yapı Kredi Yayınlarınca yeniden basıldı.
Şiire çocuk yaşlarda ilgi duyan Edip Cansever’in ilk şiiri, 1 Mart 1944’te İstanbul dergisinde çıktı. İstanbul, Yücel, Fikirler, Edebiyat Dünyası ve Kaynak dergilerinde yayımlanan ilk dönem şiirlerini İkindi Üstü (1947) adlı ilk kitabında topladı. 1951 yılında Salâh Birsel ve Alp Kuran’la birlikte Nokta adlı bir dergi çıkardı. Nokta, sekizinci sayısında kapandı (15 Ocak 1951-15 Kasım 1951). Bundan sonra Yenilik, Yeditepe, Pazar Postası, Dost, a, Dönem, Yeni Dergi, Papirüs, Yazı, Hürriyet Gösteri, Sanat Olayı, Düşün ve Adam Sanat’ta şiir ve yazıları yayımlandı. Yazı hayatı boyunca çok az düzyazı yazdı. İlk kitabı İkindi Üstü’yle döneminin şairlerinden ve eleştirmenlerden iyi not alamadı. İkindi Üstü hakkında yazan Orhan Veli, kitabı beğenmediğini söyledi. Bunun üzerine Edip Cansever ilk kitabını yok kabul ederek piyasadan toplattı. 1954’te yayımladığı ikinci kitabı Dirlik Düzenlik’e ilk kitabındaki şiirlerinden sadece dördünü aldı. Bundan sonra, bütün şiirlerinin toplandığı kitaplarına ilk kitabından hiçbir şiirini almadı. Şiire hece vezni ve Garip şiiri etkisinde başlayan Edip Cansever, 1950’li yılların ortalarına doğru Ece Ayhan, Turgut Uyar, Cemal Süreya ve Sezai Karakoç’un öncülük ettiği İkinci Yeni şiiri tarzında imge yoğunluklu şiirler yazmaya başladı. Hikâye eder gibi bir söylem kullanmasına karşın, imgeyi aynı zamanda şiirin bütününe yayarak oluşturduğu şiirlerle İkinci Yeninin büyük ustalarından bir oldu. 1957’de yayımlanan Yerçekimli Karanfil adlı kitabıyla 1958 Yeditepe Şiir Armağanını, 1976’da yayımlanan Ben Ruhi Bey Nasılım’la 1977 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülünü, 1981’de bütün şiirlerini bir araya getiren Yeniden adlı kitabıyla da 1982 Sedat Simavi Edebiyat Ödülünü kazandı. Bütün eserleri ölümünden sonra Yapı Kredi Yayınlarınca yeniden basıldı.
Şiire çocuk yaşlarda ilgi duyan Edip Cansever’in ilk şiiri, 1 Mart 1944’te İstanbul dergisinde çıktı. İstanbul, Yücel, Fikirler, Edebiyat Dünyası ve Kaynak dergilerinde yayımlanan ilk dönem şiirlerini İkindi Üstü (1947) adlı ilk kitabında topladı. 1951 yılında Salâh Birsel ve Alp Kuran’la birlikte Nokta adlı bir dergi çıkardı. Nokta, sekizinci sayısında kapandı (15 Ocak 1951-15 Kasım 1951). Bundan sonra Yenilik, Yeditepe, Pazar Postası, Dost, a, Dönem, Yeni Dergi, Papirüs, Yazı, Hürriyet Gösteri, Sanat Olayı, Düşün ve Adam Sanat’ta şiir ve yazıları yayımlandı. Yazı hayatı boyunca çok az düzyazı yazdı. İlk kitabı İkindi Üstü’yle döneminin şairlerinden ve eleştirmenlerden iyi not alamadı. İkindi Üstü hakkında yazan Orhan Veli, kitabı beğenmediğini söyledi. Bunun üzerine Edip Cansever ilk kitabını yok kabul ederek piyasadan toplattı. 1954’te yayımladığı ikinci kitabı Dirlik Düzenlik’e ilk kitabındaki şiirlerinden sadece dördünü aldı. Bundan sonra, bütün şiirlerinin toplandığı kitaplarına ilk kitabından hiçbir şiirini almadı. Şiire hece vezni ve Garip şiiri etkisinde başlayan Edip Cansever, 1950’li yılların ortalarına doğru Ece Ayhan, Turgut Uyar, Cemal Süreya ve Sezai Karakoç’un öncülük ettiği İkinci Yeni şiiri tarzında imge yoğunluklu şiirler yazmaya başladı. Hikâye eder gibi bir söylem kullanmasına karşın, imgeyi aynı zamanda şiirin bütününe yayarak oluşturduğu şiirlerle İkinci Yeninin büyük ustalarından bir oldu. 1957’de yayımlanan Yerçekimli Karanfil adlı kitabıyla 1958 Yeditepe Şiir Armağanını, 1976’da yayımlanan Ben Ruhi Bey Nasılım’la 1977 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülünü, 1981’de bütün şiirlerini bir araya getiren Yeniden adlı kitabıyla da 1982 Sedat Simavi Edebiyat Ödülünü kazandı. Bütün eserleri ölümünden sonra Yapı Kredi Yayınlarınca yeniden basıldı.
Ülkü Tamer'in on üç şiirden oluşan eseri Gök Onları Yanıltmaz, basımevince kitap olarak tescil ettirilmeyip yetkili kuruluşlara gönderilmeyince mesele hukuki zemine taşınmış ve mahkeme bu eserin bir kitap sayılmayacağı yönünde karar vermiştir.
İlhan Berk, Necatigil’in deyimiyle “şiirimizin uç beyi”, 1918’de Manisa’da doğdu. İlk şiirleri Manisa Halkevi dergisi, Uyanış, Varlık, Çığır gibi dergilerde çıktı. 1944 yılında Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’nün Fransızca Bölümü’nü bitirdi. Destansı yönünün ağır bastığı, adeta bir Türk Walt Whitman’ı olarak adlandırıldığı dönemde İstanbul (1947), Günaydın Yeryüzü (1952), Türkiye Şarkısı (1953) ve Köroğlu’nu (1955) yayımladı.
İthaf "Sevgili Turgay Gönenç'e sevgi özlemle İlhan Berk bu kitaba sayende kavuştum Bodrum 13 Kasım 2003" şeklindedir. İlhan Berk, Necatigil’in deyimiyle “şiirimizin uç beyi”, 1918’de Manisa’da doğdu. İlk şiirleri Manisa Halkevi dergisi, Uyanış, Varlık, Çığır gibi dergilerde çıktı. 1944 yılında Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’nün Fransızca Bölümü’nü bitirdi. Destansı yönünün ağır bastığı, adeta bir Türk Walt Whitman’ı olarak adlandırıldığı dönemde İstanbul (1947), Günaydın Yeryüzü (1952), Türkiye Şarkısı (1953) ve Köroğlu’nu (1955) yayımladı.
Cemal Süreya, 1 Ağustos 1960’ta, sonradan değişik aralıklarla çıkardığı Papirüs dergisinin ilk sayısını yayımladı. Dört sayfalık tabloid bir dergi olan Papirüs ikinci sayısından sonra kapandı. Sekiz aylık bir aradan sonra Mayıs 1961’de Papirüs’ü tekrar çıkardı. Bu sefer üç sayı süren Papirüs, Temmuz 1961’de yeniden kapandı. Süreya, 1961 yılında Maliye Bakanlığı tarafından bir yıllığına Paris’e gönderildi. Yurda döndükten sonra İstanbul’a (1964) tayin edildi. Mart 1977’de kurucularından biri olduğu Türkiye Yazıları dergisinin başına getirildi. İki sayı sonra buradaki sorumluluklarını devrederek bu dergiden ayrıldı. 1974 yılından itibaren baş yazılarını yazdığı Oluşum dergisini 1977 yılında bir süre yönetti. Oluşum, Papirüs’ten sonra başyazı yazdığı tek dergidir. Mayıs 1974’ten Temmuz 1978’e kadar Oluşum’da düzenli yazan Cemal Süreya, bu tarihten sonra bu dergide bir defa yer aldı: “Ne Var Ne Yok” (Haziran 1987). Edebiyat dünyamızın en verimli yazarlarından biri olan Cemal Süreya, yazı hayatı boyunca pek çok takma ad kullandı. Bugüne değin tespit edilenler şunlardır: Osman Mazlum, Adil Fırat, Ali Fakir, Ali Hakir, Ahmet Gürsu, Hüseyin Karayazı, Birsen Sağnak, Dr. Suat Hüseyin, Hasan Basri, Genco Gümrah, Suna Gün. Kimi dergi yazılarında da ad kullanmadı. Takma adlar, çok yazmanın getirdiği biçimsel bir zorunluluk oldu onu için. Desen ve karikatürlerinde de Cemasef ve Charles Suares adını kullandı. Bir kısmı takma adlarla olmak üzere kırktan fazla kitap çevirdi.
1958 yılında ilk kitabı Üvercinka ile Yeditepe Şiir Ödülünü Arif Damar İle paylaştı. İkinci kitabı Göçebe’yle Türk Dil Kurumu 1966 Edebiyat Ödülünü, Sıcak Nal ve Güz Bitigi kitaplarıyla 1988’de Behçet Necatigil Şiir Ödülünü kazandı. Bazı kitapları ölümünden sonra yayımlanan Cemal Süreya’nın, adına konmuş bir şiir ödülü bulunmaktadır.
Cemal Süreya, 1 Ağustos 1960’ta, sonradan değişik aralıklarla çıkardığı Papirüs dergisinin ilk sayısını yayımladı. Dört sayfalık tabloid bir dergi olan Papirüs ikinci sayısından sonra kapandı. Sekiz aylık bir aradan sonra Mayıs 1961’de Papirüs’ü tekrar çıkardı. Bu sefer üç sayı süren Papirüs, Temmuz 1961’de yeniden kapandı. Süreya, 1961 yılında Maliye Bakanlığı tarafından bir yıllığına Paris’e gönderildi. Yurda döndükten sonra İstanbul’a (1964) tayin edildi. Mart 1977’de kurucularından biri olduğu Türkiye Yazıları dergisinin başına getirildi. İki sayı sonra buradaki sorumluluklarını devrederek bu dergiden ayrıldı. 1974 yılından itibaren baş yazılarını yazdığı Oluşum dergisini 1977 yılında bir süre yönetti. Oluşum, Papirüs’ten sonra başyazı yazdığı tek dergidir. Mayıs 1974’ten Temmuz 1978’e kadar Oluşum’da düzenli yazan Cemal Süreya, bu tarihten sonra bu dergide bir defa yer aldı: “Ne Var Ne Yok” (Haziran 1987). Edebiyat dünyamızın en verimli yazarlarından biri olan Cemal Süreya, yazı hayatı boyunca pek çok takma ad kullandı. Bugüne değin tespit edilenler şunlardır: Osman Mazlum, Adil Fırat, Ali Fakir, Ali Hakir, Ahmet Gürsu, Hüseyin Karayazı, Birsen Sağnak, Dr. Suat Hüseyin, Hasan Basri, Genco Gümrah, Suna Gün. Kimi dergi yazılarında da ad kullanmadı. Takma adlar, çok yazmanın getirdiği biçimsel bir zorunluluk oldu onu için. Desen ve karikatürlerinde de Cemasef ve Charles Suares adını kullandı. Bir kısmı takma adlarla olmak üzere kırktan fazla kitap çevirdi.
1958 yılında ilk kitabı Üvercinka ile Yeditepe Şiir Ödülünü Arif Damar İle paylaştı. İkinci kitabı Göçebe’yle Türk Dil Kurumu 1966 Edebiyat Ödülünü, Sıcak Nal ve Güz Bitigi kitaplarıyla 1988’de Behçet Necatigil Şiir Ödülünü kazandı. Bazı kitapları ölümünden sonra yayımlanan Cemal Süreya’nın, adına konmuş bir şiir ödülü bulunmaktadır.
Şair ve yazar Metin Altıok 1941'de İzmir'de doğdu. İzmir Alibey İlkokulu, Karşıyaka Lisesi, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü'nde okudu. Dost, Köken, Soyut, Halkoyu, Türkiye Yazıları, Türk Dili, Sesimiz, Varlık, Oluşum, Yazın Dergisi, Gösteri, Sombahar dergileri ile Cumhuriyet ve Aydınlık gazetelerinde şiirleri ve yazıları yayınlandı. Sivas’ta 2 Temmuz 1993 tarihinde meydana gelen Madımak Oteli yangınında ağır yaralanarak vefat etmiştir.
Arif Nihat Asya (7 Şubat 1904- 5 Ocak 1975) Şair, Çatalca'nın İnceğiz köyünde doğdu. Balkan Savaşı'nın sonunda İstanbul'a geldi. Kocamustafapaşa ve Haseki mahalle mekteplerinde okudu. Gülşen-i Maarif Rüşdiyesi'nde iken Bolu Sultanîsi'ne, buradan Kastamonu Sultanîsi'ne geçti. Lise öğrenimini tamamladıktan sonra İstanbul Darulmuallimîn-i Âliyyesi'ne girdi. Buraya bağlı olarak Edebiyat Fakültesi'ni bitirdi (1928). 14 yıl edebiyat öğretmenliği ve idarecilik yaptıktan sonra 1950-1954 yılları arasında Adana milletvekili olarak Meclis'te bulundu. 1959-1961 yılları arasında Kıbrıs'ta öğretmenlik yaptı. 1962'de emekli oldu. Ankara'da vefat etmiştir.
Sırttan ayrı haldedir. Oktay Rifat, 10 Haziran 1914'de Trabzon'da doğdu. Babası, o doğduğu sırada Trabzon valisi olan şair ve dilbilimci Samih Rıfat, annesi Hasan Enver Paşa’nın kızı Münevver Hanım’dır. Pek çok sanatçı ve yazar içeren bir ailede yetişti. Büyük dedesi Macar Hurşid Bey, hem Türk hem batı müziği konusunda donanımlı bestekardı; dedesi Albay Hasan Rıfat Bey şiir ilgilenirdi, amcası Ali Rıfat Bey değerli bir udî ve besteci, annesinin teyzesinin oğlu Ali Fuat Bey cumhuriyet devrinin ünlü asker ve siyaset adamı, teyzesi Celile Hanım bir ressam, teyzesi Celile Hanım’ın oğlu Nazım Hikmet ünlü bir şairdir.
11 Haziran 1923'te Ankara'da doğdu. Asıl adı Halit Özdemir Arun'dur. İlk ve ortaöğreniminin bir bölümünü Galatasaray Lisesi'nde yaptı.1942 yılında Kabataş Erkek Lisesi'nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi'nde, önce Hukuk Fakültesi'ne, sonra İktisat Fakültesi ve Gazetecilik Enstitüsü'ne devam ettiyse de 1947'de yüksek öğrenimini yarıda bıraktı. Bir süre sigorta prodüktörlüğü yaptı. 'Zaman' ve 'Tanin' gazetelerinde çevirmen olarak çalıştı. İlk yazısı 1939'da 'Servetifünun-Uyanış' dergisinde çıktı.1951'de Sanat Basımevi'ni kurarak matbaacılık yaşamına girdi. Kendi şiir kitaplarını bastı. 1955'te Yuvarlak Masa Yayınları'nı kurdu. İkilikler ve dörtlüklerden oluşan ilk şiirlerinde yoğun bir söyleyiş özelliği göze çarpar. İnsan toplum ilişkilerine yönelik temaları konu edinerek düşündürücü bir şiir evreni kurmuştur. Duygu ve düşünce yoğunluğuyla birlikte, alay ve taşlama şiirine egemen olan ögelerdir. İnsan ilişkilerinin toplumsal ve bireysel yanlarını sen ben ikileminde vermiştir. Çok kullandığı sevgi, ayrılık, ölüm temaları, son dönem şiirlerinde giderek yerini kaçış ve umutsuzluğun tedirginliğine bırakmıştır. Şiirin bir görüşü yansıtması, bir iletisinin olması düşüncesinden yola çıkmıştır. Yuvarlağın Köşeleri kitabında şiirin ve yazarın işlevi konusundaki görüşlerini dile getirmiştir. Batı şiiri ve geleneksel Türk şiirinden yararlanarak verdiği bileşim sanatını zenginleştirip geliştirmiştir. 28 Ocak 1981'de İstanbul'da öldü
İthaf, Osmanlıca olarak, "Pek büyük ve aziz üstadım ulu'l-azmdan Refi' Cevad Ulunay Beyefendi'ye 47. naçiz kitabımı pâyansız tazimlerimle, ellerini öperek takdim ederim. 8 Mayıs 1967 İ. H. Konyalı" şeklindedir. İbrahim Hakkı, Konya’da doğdu. Babası Nalbantzade Mustafa Efendi’dir. Islâh-ı Medâris-i İslâmiyye’ye devam etti. Burada Arapça öğrendi. Medrese eğitimi sırasında Erzurumlu İbrâhim Hakkı’nın Mârifetnâme’sinin etkisinde kaldı ve Hakkı ismini benimsedi. I. Dünya Savaşı esnasında açılan Şimendifer Mektebi’ni bitirerek Türkiye’nin ilk demiryolcusu oldu. İlk devlet görevi Batum’da istasyon müdürlüğüdür. Ardından Konya Sanayi Mektebi’nde Türkçe öğretmenliği, İstanbul Meşihat Dairesi’nde ders vekâleti halifeliği, Başbakanlık Arşivi, Askerî Müze ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde uzmanlık yaptı. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün Türk Vakıf Hat Sanatları Müzesi’nin kuruluşunda büyük payı oldu. İbrahim Hakkı Konyalı yazı hayatına ilk defa Konya’da Meşrik-i İrfân gazetesinde başladı, Babalık gazetesinde yazılarını sürdürdü. Bu arada Hak Yolu isimli dergiyi ancak altı sayı yayımlayabildi. İntibah’ta başyazarlık yaptığı gibi Mütareke yıllarında Tercümân-ı Hakîkat’te daha çok tarihî konuları ele alan makaleler yazdı. İstanbul’a geldiği yıllarda Zekeriya Sertel, Halil Lütfi Dördüncü, Selim Ragıp Emeç ve Ali Ekrem Uşaklıgil’in çıkardığı Son Posta’da çalıştı.
İthaf "Sayın Ayten Duysak'a Kasım Gülek 19.9.1958" şeklindedir. Türk siyasetçi, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri Kasım Gülek (1905, Adana, Osmanlı Devleti - 19 Ocak 1996, Washington, ABD)
İthaf, "Sayın Dr. Necdet Akalın Dostum'a diyâr-ı gurbette Türk musikisini yüceltici çalışmaları için minnet ve şükranlarımı sunuyorum. 26.12.1991" şeklindedir.Türk Müziği Sanatçısı, Koro Şefi Nevzat Atlığ (Doğum 14 Ekim 1925)
Denizli