SAHAFİYE, 05.11.2021 saat: 21:00'a kadar internet sitemizden pey verebilirsiniz. 21:02 itibariyle canlı mezat başlayacaktır. Kitap, Dergi ve süreli yayın hariç tüm ürünlerden % 20 ürün KDV'si alınmaktadır. Komisyon Oranı: % 16 + KDV'dir. ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 1 HAFTADIR.
Türk Temaşası: Meddah-Karagöz, Ortaoyunu, Meddah, Karagöz ve orta oyununun asıl değerini ilk defa ortaya koyan bu kitap, özellikle yazarın kendi yaşadığı zamana ait oyuncular ve oyunlar hakkında orijinal bilgiler vermesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Eser başvuru kitabı özelliğini hâlâ korumaktadır.
Selim Nüzhet, Türk matbaacılığı, gazeteciliği ve tiyatrosu hakkındaki araştırmalarıyla tanınan yazardır. Onun hayatı boyunca biriktirdiği kitap, dergi ve gazetelerle diğer matbu evrak sadece kütüphane raflarında kalmamış, aynı zamanda bu konuyla ilgili ilk araştırmaların da malzemesini meydana getirmiştir. Selim Nüzhet bir taraftan Türkiye'de gazetecilik, matbaacılık ve kitap basımının tarihine dair ilk ciddi araştırmaları yaparken diğer taraftan da daha İsviçre’de iken büyük ilgi duyduğu tiyatro konusundaki neşriyatına ölünceye kadar durup dinlenmeden devam etmiştir. Kitapları ölümünden sonra ağabeyi tarafından Millî Kütüphane’ye satılmıştır.
Abdülhak Şinasi Hisar 1883'de İstanbul'da doğdu. Edebî tenkidler ve şiirler yazmaya başladı. Daha sonraları mensur şiirler ve hatıralar kaleme aldı. Asıl ününü, emekliye ayrıldıktan sonra meydana getirdiği eserleriyle kazandı. 3 Mayıs 1963'te İstanbul'da vefat etmiştir.
Şair, tiyatro ve sinama sanatçısı Cahit Irgat 1916 tarihinde Kırklareli'nde doğdu. 1932 yılında girdiği Ankara Devlet Konservatuvarı'ndan 1936'da ayrıldı. İstanbul Şehir Tiyatroları, Küçük Sahne, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü, Adana Şehir Tiyatrosu, Dormen Tiyatrosu, Oda Tiyatrosu ve Cahitler Tiyatrosu’nda çalıştı. 5 Haziran 1971 tarihinde İstanbul'da vefat etti.
Şair, tiyatro ve sinama sanatçısı Cahit Irgat 1916 tarihinde Kırklareli'nde doğdu. 1932 yılında girdiği Ankara Devlet Konservatuvarı'ndan 1936'da ayrıldı. İstanbul Şehir Tiyatroları, Küçük Sahne, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü, Adana Şehir Tiyatrosu, Dormen Tiyatrosu, Oda Tiyatrosu ve Cahitler Tiyatrosu’nda çalıştı. 5 Haziran 1971 tarihinde İstanbul'da vefat etti.
Ferit Edgü, 1936'da İstanbul'da doğdu. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü'nde başladığı öğrenimini Paris'te sürdürdü. 1976-1990 yılları arasında, kurucusu olduğu Ada Yayınları'nda, çağdaş Türk ve dünya yazarlarının, şairlerinin yapıtlarını yayınladı. Edebiyatın çeşitli alanlarında ürünler verdi. Bir Gemide adlı kitabıyla 1979 Sait Faik Armağanı, Ders Notları ile 1979 Türk Dil Kurumu Ödülü, Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı ile 1988 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü'nü aldı. Hakkâri'de Bir Mevsim romanından uyarlanan ve Erden Kıral'ın yönettiği film, Berlin 33. Film Festivali'nde, aralarında Gümüş Ayı'nın da olduğu 5 ödül kazandı. Romanları, öyküleri, denemeleri Japonca ve Çince dahil birçok dile çevrildi.
Ferit Edgü, 1936'da İstanbul'da doğdu. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü'nde başladığı öğrenimini Paris'te sürdürdü. 1976-1990 yılları arasında, kurucusu olduğu Ada Yayınları'nda, çağdaş Türk ve dünya yazarlarının, şairlerinin yapıtlarını yayınladı. Edebiyatın çeşitli alanlarında ürünler verdi. Bir Gemide adlı kitabıyla 1979 Sait Faik Armağanı, Ders Notları ile 1979 Türk Dil Kurumu Ödülü, Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı ile 1988 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü'nü aldı. Hakkâri'de Bir Mevsim romanından uyarlanan ve Erden Kıral'ın yönettiği film, Berlin 33. Film Festivali'nde, aralarında Gümüş Ayı'nın da olduğu 5 ödül kazandı. Romanları, öyküleri, denemeleri Japonca ve Çince dahil birçok dile çevrildi.
İthaf "Bir Gemide'n Sn. Yahya Özgenç'e selam, dostluk 7.II.87" şeklindedir. Ferit Edgü, 1936'da İstanbul'da doğdu. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü'nde başladığı öğrenimini Paris'te sürdürdü. 1976-1990 yılları arasında, kurucusu olduğu Ada Yayınları'nda, çağdaş Türk ve dünya yazarlarının, şairlerinin yapıtlarını yayınladı. Edebiyatın çeşitli alanlarında ürünler verdi. Bir Gemide adlı kitabıyla 1979 Sait Faik Armağanı, Ders Notları ile 1979 Türk Dil Kurumu Ödülü, Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı ile 1988 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü'nü aldı. Hakkâri'de Bir Mevsim romanından uyarlanan ve Erden Kıral'ın yönettiği film, Berlin 33. Film Festivali'nde, aralarında Gümüş Ayı'nın da olduğu 5 ödül kazandı. Romanları, öyküleri, denemeleri Japonca ve Çince dahil birçok dile çevrildi.
Tarihçi Hüseyin NamıkOrkun, 1902'de İstanbul'da doğdu. Nişantaşı Sultanisini, İstanbul Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde eğitim gördü. Budapeşte Üniversitesi, Polis Koleji, Tıp Fakültesi, Ankara Devlet Konservatuarında tarih ve devrim tarihi dersleri verdi. 1944’te Irkçılık ve Turancılık Davası'nda yargılanarak tutuklandı. Hakimiyeti Milliye, Türk Yurdu, Ülkü, Varlık dergilerinde yazıları yayımlandı. 1956'da Ankara'da vefat etmiştir.
Atilla İlhan 1925 yılında İzmir’in Menemen ilçesinde doğdu. Babası Bedri Bey aruzla şiir yazan bir divan şairiydi. Ortaokuldan sonra İzmir Atatürk Lisesinde okurken Türk Ceza Kanuna aykırı davrandığı gerekçesi ile tutuklandı ve okuldan uzaklaştırıldı. Danıştay kararı ile eğitimini sürdürme kararı ile İstanbul Işık Lisesinden mezun oldu. Üniversite eğitimini hukuktan yana kullandı fakat okulunu bitirmeden yarıda bıraktı. 6 yıl Paris’te yaşadı ve ülkeye döndü. Birçok gazete ve dergide çalıştı. Babasının ölümü ile İzmir’e döndü burada Demokrat İzmir gazetesinin genel yayın yönetmenliği ve başyazarlığını üstlendi. Bilgi Yayınevi danışmanlığını da yapmıştır. Atilla İlhan aynı zamanda sinemaya da merak sarmıştı. Bu alanda 15 adet senaryo yazdı ve senaryolarında Ali Kaptanoğlu takma adını kulandı. İlk şiiri Balıkçı Türküsü Yeni Edebiyat dergisinde yayınlandı. Nevin Yıldız ve Beteroğlu takma ismi ile Yücel dergilerinde şiirleri yayınlandı. CHP şiir yarışmasında Cebberoğlu Mehemmed şiiriyle ikinci oldu. Bu başarısından sonra çok sevildi. Dönemin ünlü edebiyat dergilerinde şiirleri ve yazıları yayınlandı. Türk edebiyatının önemli isimleri arasına girmeyi başardı. Atilla İlhan Garip Akımı ve İkinci Yeni Şiire karşı gelen şairlerden oldu. Maviciler adı ile bilinen toplumcu gerçekçi şiir akımını başlattı.
Arka kapak haliyle. Atilla İlhan 1925 yılında İzmir’in Menemen ilçesinde doğdu. Babası Bedri Bey aruzla şiir yazan bir divan şairiydi. Ortaokuldan sonra İzmir Atatürk Lisesinde okurken Türk Ceza Kanuna aykırı davrandığı gerekçesi ile tutuklandı ve okuldan uzaklaştırıldı. Danıştay kararı ile eğitimini sürdürme kararı ile İstanbul Işık Lisesinden mezun oldu. Üniversite eğitimini hukuktan yana kullandı fakat okulunu bitirmeden yarıda bıraktı. 6 yıl Paris’te yaşadı ve ülkeye döndü. Birçok gazete ve dergide çalıştı. Babasının ölümü ile İzmir’e döndü burada Demokrat İzmir gazetesinin genel yayın yönetmenliği ve başyazarlığını üstlendi. Bilgi Yayınevi danışmanlığını da yapmıştır. Atilla İlhan aynı zamanda sinemaya da merak sarmıştı. Bu alanda 15 adet senaryo yazdı ve senaryolarında Ali Kaptanoğlu takma adını kulandı. İlk şiiri Balıkçı Türküsü Yeni Edebiyat dergisinde yayınlandı. Nevin Yıldız ve Beteroğlu takma ismi ile Yücel dergilerinde şiirleri yayınlandı. CHP şiir yarışmasında Cebberoğlu Mehemmed şiiriyle ikinci oldu. Bu başarısından sonra çok sevildi. Dönemin ünlü edebiyat dergilerinde şiirleri ve yazıları yayınlandı. Türk edebiyatının önemli isimleri arasına girmeyi başardı. Atilla İlhan Garip Akımı ve İkinci Yeni Şiire karşı gelen şairlerden oldu. Maviciler adı ile bilinen toplumcu gerçekçi şiir akımını başlattı.
Cevat Şakir'in asıl ismi Musa Cevat Şakir'dir. Afyonlu Kabaağaçlızade’lerdendir. Soyadı yasasısı çıkınca Kabaağaçlı soyadını aldı. Bodrum'un antik çağdaki adı olan Halikarnas'ı imza olarak seçti ve bu adla tanındı. Kabaağaçlıgil soyadını ve Hüseyin Kenan, Musa Cevat, M.C., H.B., Sina imzalarını da kullandı. Babası Sadrazam Müşir Ahmet Cevat Paşa'nın kardeşi Mehmet Şakir Paşa'dır. Çocukluğu 1895’e kadar babasının elçi olarak bulunduğu Atina'da ve Büyükada'da geçti. Özel öğretmenlerden aldığı derslerle İngilizce öğrendi. İstanbul Robert Kolej ile İngiltere Oxford Üniversitesi Yeni Çağlar Tarihi Bölümü'nü bitirdi. İngiltere’den Türkiye'ye dönüşünde gazete ve dergilerde yazarlık ve çevirmenlik yaptı. 1913'te evlendiği eşinin İtalyan olması nedeniyle bir yıl kadar İtalya'da kaldı. Bu arada İtalyanca ve Latince öğrendi. 1914'te babası Şakir Paşa, Cevat Şakir'in tabancasından çıkan bir kurşunla Afyon'da öldü. Cevat Şakir 14 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Cezasının yedi yılını çektikten sonra, verem olması nedeniyle, salıverildi. Bir süre kendisini tekke hayatına verdi. Yazı ve basın hayatına atılarak, Diken, İnci, Resimli Hafta, Güleryüz, Resimli Ay, Resimli Gazete gibi yayınlarda yazılar yazdı, çeviriler yaptı, karikatürler ve resimler çizdi. Zekeriya Sertel’in çıkardığı Resimli Hafta dergisinde Hüseyin Kenan takma adıyla yazdığı "Hapishanede İdama Mahkûm Olanlar Bile Bile Asılmağa Nasıl Giderler" adlı yazısı yüzünden Sertel’le birlikte Ankara İstiklâl Mahkemesi'nde yargılandı. Sertel Sinop’ta, Cevat Şakir Bodrum'da olmak üzere üçer yıl sürgün cezasına çarptırıldılar. Cevat Şakir, cezasını çektikten sonra, çok sevdiği Bodrum'a yerleşti ve 1947'ye kadar orada yaşadı. Bodrum Belediyesinin resmi bahçıvanı olarak çalıştı. Özel olarak elde ettiği çiçek ve ağaç tohumlarının Bodrum'da yetişip büyümesini sağladı. 1947'de İzmir'e yerleşti, gazetecilik ve turist rehberliği yaptı. Rehberlik kurslarında öğretmen olarak görev aldı. Cevat Şakir ikinci evliliğini dayısının kızı Hamdiye, üçüncü evliliğini Hatice Hanımla yaptı, bu evliliklerden dört çocuğu oldu. Kemik kanserinden öldü. Vasiyeti üzerine Bodrum Gümbet'te Türbe Tepesi'nde toprağa verildi.
Cevat Şakir'in asıl ismi Musa Cevat Şakir'dir. Afyonlu Kabaağaçlızade’lerdendir. Soyadı yasasısı çıkınca Kabaağaçlı soyadını aldı. Bodrum'un antik çağdaki adı olan Halikarnas'ı imza olarak seçti ve bu adla tanındı. Kabaağaçlıgil soyadını ve Hüseyin Kenan, Musa Cevat, M.C., H.B., Sina imzalarını da kullandı. Babası Sadrazam Müşir Ahmet Cevat Paşa'nın kardeşi Mehmet Şakir Paşa'dır. Çocukluğu 1895’e kadar babasının elçi olarak bulunduğu Atina'da ve Büyükada'da geçti. Özel öğretmenlerden aldığı derslerle İngilizce öğrendi. İstanbul Robert Kolej ile İngiltere Oxford Üniversitesi Yeni Çağlar Tarihi Bölümü'nü bitirdi. İngiltere’den Türkiye'ye dönüşünde gazete ve dergilerde yazarlık ve çevirmenlik yaptı. 1913'te evlendiği eşinin İtalyan olması nedeniyle bir yıl kadar İtalya'da kaldı. Bu arada İtalyanca ve Latince öğrendi. 1914'te babası Şakir Paşa, Cevat Şakir'in tabancasından çıkan bir kurşunla Afyon'da öldü. Cevat Şakir 14 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Cezasının yedi yılını çektikten sonra, verem olması nedeniyle, salıverildi. Bir süre kendisini tekke hayatına verdi. Yazı ve basın hayatına atılarak, Diken, İnci, Resimli Hafta, Güleryüz, Resimli Ay, Resimli Gazete gibi yayınlarda yazılar yazdı, çeviriler yaptı, karikatürler ve resimler çizdi. Zekeriya Sertel’in çıkardığı Resimli Hafta dergisinde Hüseyin Kenan takma adıyla yazdığı "Hapishanede İdama Mahkûm Olanlar Bile Bile Asılmağa Nasıl Giderler" adlı yazısı yüzünden Sertel’le birlikte Ankara İstiklâl Mahkemesi'nde yargılandı. Sertel Sinop’ta, Cevat Şakir Bodrum'da olmak üzere üçer yıl sürgün cezasına çarptırıldılar.
Cevat Şakir'in asıl ismi Musa Cevat Şakir'dir. Afyonlu Kabaağaçlızade’lerdendir. Soyadı yasasısı çıkınca Kabaağaçlı soyadını aldı. Bodrum'un antik çağdaki adı olan Halikarnas'ı imza olarak seçti ve bu adla tanındı. Kabaağaçlıgil soyadını ve Hüseyin Kenan, Musa Cevat, M.C., H.B., Sina imzalarını da kullandı. Babası Sadrazam Müşir Ahmet Cevat Paşa'nın kardeşi Mehmet Şakir Paşa'dır. Çocukluğu 1895’e kadar babasının elçi olarak bulunduğu Atina'da ve Büyükada'da geçti. Özel öğretmenlerden aldığı derslerle İngilizce öğrendi. İstanbul Robert Kolej ile İngiltere Oxford Üniversitesi Yeni Çağlar Tarihi Bölümü'nü bitirdi. İngiltere’den Türkiye'ye dönüşünde gazete ve dergilerde yazarlık ve çevirmenlik yaptı. 1913'te evlendiği eşinin İtalyan olması nedeniyle bir yıl kadar İtalya'da kaldı. Bu arada İtalyanca ve Latince öğrendi. 1914'te babası Şakir Paşa, Cevat Şakir'in tabancasından çıkan bir kurşunla Afyon'da öldü. Cevat Şakir 14 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Cezasının yedi yılını çektikten sonra, verem olması nedeniyle, salıverildi. Bir süre kendisini tekke hayatına verdi. Yazı ve basın hayatına atılarak, Diken, İnci, Resimli Hafta, Güleryüz, Resimli Ay, Resimli Gazete gibi yayınlarda yazılar yazdı, çeviriler yaptı, karikatürler ve resimler çizdi. Zekeriya Sertel’in çıkardığı Resimli Hafta dergisinde Hüseyin Kenan takma adıyla yazdığı "Hapishanede İdama Mahkûm Olanlar Bile Bile Asılmağa Nasıl Giderler" adlı yazısı yüzünden Sertel’le birlikte Ankara İstiklâl Mahkemesi'nde yargılandı. Sertel Sinop’ta, Cevat Şakir Bodrum'da olmak üzere üçer yıl sürgün cezasına çarptırıldılar. Cevat Şakir, cezasını çektikten sonra, çok sevdiği Bodrum'a yerleşti ve 1947'ye kadar orada yaşadı. Bodrum Belediyesinin resmi bahçıvanı olarak çalıştı. Özel olarak elde ettiği çiçek ve ağaç tohumlarının Bodrum'da yetişip büyümesini sağladı. 1947'de İzmir'e yerleşti, gazetecilik ve turist rehberliği yaptı. Rehberlik kurslarında öğretmen olarak görev aldı. Cevat Şakir ikinci evliliğini dayısının kızı Hamdiye, üçüncü evliliğini Hatice Hanımla yaptı, bu evliliklerden dört çocuğu oldu. Kemik kanserinden öldü. Vasiyeti üzerine Bodrum Gümbet'te Türbe Tepesi'nde toprağa verildi.
1933’de Diyarbakır'da doğdu. İlkokulu Ergani’de, ortaokulu Diyarbakır ve Maraş’ta, liseyi Gaziantep’te okudu. Lise sonda Necip Fazıl Kısakürek’le tanıştı. Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde eğitim gördü. Büyük Doğu, Hisar, Akpınar, Dernek, Düşünen Adam, A dergilerinde deneme ve şiirler, Yeni İstanbul, Sabah ve Milli Gazete’de fıkra yazılarını yayımlamıştır.
Kapak ve ilk sayfalarda yırtık mevcut. 1927'de Diyarbakır'da doğan Ahmed Arif, Diyarbakır Lisesi'nden mezun olunca Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü’nde okudu. İlk şiirini 1942 yılında Taşpınar dergisinde yayınladı. Gazete ve dergilerde yayınlanan düz yazıları ile 1950 kuşağı yazar ve şairlerde derin izler bıraktı. 1991 yılında vefat.
İthaf "Sayın Attila Büyüktunçay'a 1970" şeklindedir. Öykü yazarı Cengiz Yörük 1928’de Aydın’da dünyaya geldi. Cengiz Yörük’ün köy notları türünde kaleme aldığı ilk yazısı 1950’de Varlık’ta, ilk öyküsü ise 1952’de Küçük Dergi’de yayımlandı. Varlık, Küçük Dergi, İstanbul ve Yeditepe dergilerinde yazıları yayınlandı. 12 Nisan 2008’de İstanbul’da vefat etmiştir.
İthaf "Sayın Dost Attila Büyüktunçay'a en iyi dileklerle" şeklindedir. Şair Nurten Çelebioğlu 1930'da Ünye'de doğdu. Şiirleri Varlık Kıyı ve Damar dergilerinde yayınlandı. İlk şiir kitabı Islak Gün (1964) ile 1970 TRT Sanat Ödülleri Yarışmasında başarı ödülü kazanmıştır.
İthaf "Aziz Dost Ozan Attila Büyüktunçay'a sevgilerimle" şeklindedir. 1925'de Antalya'da doğan Kemal Kandaş, Antalya Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde eğitim aldı. Eleştiri yazıları, denemeler ve roman yazdı.Konak, Varlık, Yenilik, Kaynak dergilerinde yazıları yayımlandı. Şiirlerinde sade bir dil kullandı.
İthaf "Çok Değerli Şair Dostum Attila Büyüktunçay kardeşimize en içten sevgi ve saygılarımla 18 Haz 1998 Bekir Sıtkı Erdoğan" şeklindedir. 1926'da Karaman'da doğan Bekir Sıtkı Erdoğan Kuleli Askeri Lisesi'ni, Harp Okulu'nda okudu. Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nden mezun oldu. İstanbul'da heybeliada Deniz Lisesi'nde edebiyat öğretmenliği yaptı. Aruz ve hece vezniyle şiirler yazmıştır.2014'te İstanbul'da vefat etti.
İthaf "Çok Değerli Şair Dostum Attila Büyüktunçay kardeşimize en içten sevgi ve saygılarımla 18 Haz 1998 Bekir Sıtkı Erdoğan" şeklindedir. 1926'da Karaman'da doğan Bekir Sıtkı Erdoğan Kuleli Askeri Lisesi'ni, Harp Okulu'nda okudu. Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nden mezun oldu. İstanbul'da heybeliada Deniz Lisesi'nde edebiyat öğretmenliği yaptı. Aruz ve hece vezniyle şiirler yazmıştır.2014'te İstanbul'da vefat etti.
İthaf "Turgay'a 1967 S.M" şeklindedir. Samim Kocagöz, 1942'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi. 1942-1945 arasında Lozan Üniversitesi'nde sanat tarihi eğitimi aldı. Türkiye'ye döndükten sonra bir süre İzmir Ticaret Okulu'nda edebiyat, Devlet Konservatuvarı'nda sanat tarihi dersleri verdi. Söke'de çiftçilikle uğraştı. 1950'den sonra İzmir'e yerleşti. İlk romanı İkinci Dünya 1938'de yayınlandı. Servet-i Fünun Uyanış, Ses, Hep, Bu Topraktan, Vatan, Fikirler, Yenilikler, Yeditepe gibi dergilerle Demokrat İzmir gazetesinde yayımlanan Telli Kavak, Kalpaklılar ve benzeri öyküleriyle bilinir. Kalpaklılar ve Dolu Dizgin romanları Türk Kurtuluş Savaşı'na değindiği eserleridir. 1950'de Yeni İstanbul gazetesi ve New York Herald Tribune gazetesinin ortaklaşa düzenlediği Dünya Hikâye Yarışması'nda "Sam Amca" öyküsüyle birincilik kazandı. Bir şehrin iki kapısı adlı kitap 'nabi'nin park kahvesi adıyla da bilinir' Söke de yaşayan insanların hikâyelerinden oluşur, 1989'da "Eski Toprak" kitabıyla Orhan Kemal Roman Armağanı'nı kazandı.
Oğuz Atay'ın İTÜ İnşaat Fakültesi'nde Hocası olan Mustafa İnan'ın babası seyyar posta memuru Hüseyin Avni Bey, annesi Rabia Hanım’dır. Kurtuluş Savaşı yıllarında Fransız saldırısından kurtulmak için Konya’ya göç ettiler. İnan orada Şehit Muhtar Bey Mektebi’nde okula başladı. Öğrenimine savaştan sonra döndükleri Adana’da devam etti. Ortaokulun son sınıfında öğrenim gördüğü yatılı okulda Riyaziyeci (matematikçi) lakabıyla anıldı. Sonrasında girdiği Yüksek Mühendis Mektebi (sonradan İstanbul Teknik Üniversitesi)’ni birinci olarak bitirip doktora yapmak üzere İsviçre’ye gitti. Zürih Üniversitesi’nde öğrenimini tamamlayıp Türkiye’ye döndüğünde Yüksek Mühendis Mektebi’nde Teknik Mekanik ve Mukavemet Muallim Muavinliği'ne tayin edildi (1941). Yüksek Mühendislik Mektebi'nin isminin İstanbul Teknik Üniversitesi olarak değiştirilmesi üzerine doçentliğe getirildi (1944). Bir yıl sonra da profesörlüğe atandı. Daha sonraları Teknik Mekanik ve Genel Mukavemet Kürsüsü başkanı, fakülte dekanı ve rektör olarak hizmet verdi. 1961 seçimlerinden sonra Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu'nun (TÜBİTAK) kanunu çıkarıldıktan sonra oluşturulan bilim kurulunda, vefatına kadar görev aldı.
Tehlikeli Oyunlar, Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar'dan sonraki ikinci romanıdır. Tehlikeli Oyunlar, Hikmet Benol isimli kahramanın hayatını konu edinmektedir. Roman, yeni boşanmış ve mutsuz bir karakter olan Hikmet Benol'ün hayatına düşünceleri ve yalnızlığına odaklanmaktadır. Roman ve hikaye yazarı olan Atay, Roman ve hikâye yazarı olan Atay, Tutunamayanlar, yayınlanmasının ardından 1930’lardan 1960 sonrasına uzanan dönemde; topluma ilişkin gözlemleri, aydınların yaşamına, toplumsal kurumlara yönelen eleştirileri yüzünden önemli bir tartışmanın merkezini oluşturdu. Öncü bir roman niteliği taşıyan Tutunamayanlar, 1950’li yılların köy romanlarından da, 1960’ların toplumsal kaygıları yoğunlukla öne çıkaran romanlarından farklılaştı. Yazar, bireyi ve bireyin iç dünyasını, iç konuşma, diyalog, psikanaliz, hiciv, taklit, parodi, pastiş, yabancılaştırma tekniği olarak alay gibi çeşitli post-modern teknikleri kullanmak suretiyle, romanın merkezine koydu. Metinler arası ilişkiler bağlamında zengin çağrışımlar yüklü bu romanın ana renklerinden biri ironidir. Yazar, ilgisini özellikle kendileriyle sürekli bir iç hesaplaşma yaşayan bireye yöneltti. Bu süreçte en önemli araçlarından biri “oyun” kavramı oldu.
İthaf "Sevgili Ozan Turgay Gönenç'e özlemle 981 S. K. Aksal" şeklindedir. Sabahattin Kudret Aksal [1920-1993] yazar ve şair. İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'nü bitirmiştir. İlk şiiri 1961'de Varlık dergisinde yayınlanmıştır. İlk dönemlerinde Garip akımı etkisinde şiirler yazarken daha sonra şiirlerinde İkinci Yeni tesiri görülmüştür.
İthaf "Turgay Gönenç için Salah" şeklindedir. Salah Birsel, 1919'da doğdu. İlk şiiri 1937'de Gündüz dergisinde çıktı. Günlüklerini 1950'de Beş Sanat dergisinde yayımlamaya başladı. Türk şiirinde özgün bir yer edinen Birsel, daha çok aklın ve zekânın egemenliğini ön planda tutan, şairanelikten uzak, yergici şiirlere ağırlık verdi. Asıl ününü 1970'ten sonra yayınladığı 1001 Gece Denemeleri ve Salâh Bey Tarihi olarak adlandırdığı dizi kitapları ve günlükleriyle elde etti. Şair ve deneme yazarı Salâh Birsel 1999'da vefat etmiştir.
İthaf "Aziz Dost Şair Attila Büyüktunçay'a Ayhan Hünalp" şeklindedir.1927 yılında Bitlis'te doğan yazar, şair ve gazeteci Ayhan Hünalp, Ankara Mimar Kemal İlkokulu, Ankara Atatürk Lisesi, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Türkoloji Bölümü'nü bitirdi. Ulus, Tercüman, Hürriyet, Son Saat gazetelerinde çalıştı. 21 Mart 2013 tarihinde İstanbul'da vefat etti.
İthaf " Sayın Attila Büyüktunçay'a sevgiler, en iyi dilekler Necati Cumalı, 5 Kasım 976" şeklindedir. Şiir, roman, hikâye, deneme, tiyatro, günce gibi pek çok edebi türde eser vermiş çok yönlü bir yazardır. Cumhuriyet devri Türk edebiyatının tanınmış kişilerinden olan Cumalı, Yaşar Kemal'in ifadesiyle "Yaşlanmaz Şair Çocuk" olarak anılır. 13 Ocak 1921 tarihinde Yunanistan sınırları içinde bulunan o dönemin Rumeli Vilayet-i Celilesine (Manastır'a) bağlı ve Cuma beyleriyle meşhur olan Cuma kazasında doğdu. Altı çocuklu ailenin en büyük evladı idi. Ailesi 1923 Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi kapsamında Türkiye'ye göç ederek İzmir'in Urla ilçesine yerleşti. Ortaöğrenimini 1938’de İzmir Atatürk Lisesi'nde tamamladıktan sonra Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne girdi. İlk şiiri, 1939'da Urla Halkevi Dergisi olan "Ocak"'ta "A. N. Acar" ismiyle yayımlandı. Sanatsal değere sahip ilk şiiri ise 1940'ta Varlık dergisinde "Netice" ismiyle yayımlandı. Orhan Veli, Oktay Rıfat, Cahit Sıtkı, Nurullah Ataç gibi önemli edebiyatçılarla tanıştı ve onların etkisiyle şiirine yön verdi. Çocukluğundan başlayarak hayatında yer alan olayları şiirlerinde konu edindi. Yüksek öğrenimini Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde (1941) tamamladı.
Fikret Otyam, 19 Aralık 1926 yılında Aksaray'da doğmuştur. Ünlü besteci ve orkestra şefi olan ağabeyi Nedim Vasıf Otyam ve diğer ağabeyleri gibi altı yaşından itibaren babasının eczanesinde çalışmaya başlamıştır. Eczaneye gelen köylülerden dinlediği hikayeleri defterine günübirlik not etmiş, sonra bunlar 1945-1946 yıllarında İstanbul'da Gece Postası gazetesinde yayınlanmıştır. Aksaray'daki eczanelerini boyamaya gelen bir tabelacıda ilk kez samur fırça ve tüp boyaları görmüş, ve tabelacının verdiği boyalarla yaptığı ilk sergisini aylar sonra Aksaray Halk evinde açmıştır. Fotoğrafı Nedim ağabeyinden öğrenmiş, Aksaray'da arkadaşı ve resim öğretmeni ile birlikte "Foto Üç Yıldız" adlı bir fotoğrafçı dükkanı açmıştır. İkinci Dünya savaşı yıllarına rastlayan lise eğitimi Ankara ve Kayseri'deki liselerde kesintilere uğrayarak geçmiştir. Resme olan ilgisi sonunda 1945 yılında girdiği Devlet Güzel Sanatlar Akademisini 1953 'de Bedri Rahmi Eyüboğlu atölyesinde bitirmiştir.
1917'de Tokat'da doğan Cahit Külebi, İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. Yalın söyleyişlerle anlatım yoğunluğu ve derinliği bir arada sağlayabilen ender şairlerden biri olarak büyük ilgi topladı. 1997'de vefat etmiştir.
Türk şair ve yazar olan Özel, Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne kayıt olduğu 1962 yılından itibaren ilk şiirlerini de yayımlamaya başladı. Bu dönemde şairin ikisi Yelken dergisinde ikisi de Dost dergisinde olmak üzere dört şiiri yayımlandı. Edebiyat ortamında da yavaş yavaş tanınmaya başlayan Özel, Edip Cansever, Turgut Uyar gibi II. Yeni şairleriyle tanışıp mektuplaşmaya başladı. Bu ortamda, “kendi olanı” yine kendinden hareketle ortaya koyan şair, bu dönemdeki kimi şiirlerinde, II. Yeni şiirinin biçimsel özelliklerine de yaklaştı. Ancak bir “ergen” olarak hayat karşısında yaşadığı deneyimleri, gerek çocukluğundan gerekse tavrından hareketle oluşturup özgün imgelerle parlatarak meydana getirdiği şiirlerinde, içerik ve şiirsel kurgu itibariyle II. Yeni şiirinden ve şairlerinden ayrıldı. 1964 yılından itibaren kaleme aldığı ve daha sonra Şiir Okuma Kılavuzu’nda yer alacak poetik metinlerle kendi şiir poetikasını da oluşturmaya çalışan İsmet Özel, şiirin özüne ve estetiğine uygun olarak bireysel odaklı şiirler kaleme almıştır. Bu noktada en önemli dayanağı, zihinsel işleyişi tamamen serbest bırakıp ortaya çıkan her ne ise onu, sonradan bilinçli bir düzene sokarak şiirin sınırlarına dâhil etmekti. Şairin ilk şiirleriyle edebiyat ortamında çarpıcı bir biçimde yer bulması da söz konusu olan bu dayanaktan hareket ederek “şair oluş ile insan oluş” arasındaki boşluğu yaratıcı söyleyişle dolduruyor olmasıyla mümkün oldu. Böylelikle Özel, 1965 yılının ortalarına kadar Türk Dili, Şiir Sanatı, Dönem, Dost, Evrim, Yapraklar, Mülkiye ve DevinimLX gibi dergilerde yayımladığı yirmi şiirinden on sekizini, Mart 1966 yılında Geceleyin Bir Koşu adıyla kitaplaştırdı. Bu anlamda şiirinin evrenini de giderek genişleten Özel, belli başlı izleklerine de anlam dünyasında açılım meydana getirdi ve Şiir Sanatı, Papirüs, Yeni Dergi ve Halkın Dostları gibi dergilerde yayımlanan on dört şiirini 1969 yılında Evet, İsyan adıyla kitaplaştırdı. Sözü edilen bu açılım şimdilik, Geceleyin Bir Koşu’'daki kimi şiirlerin yazılması için “itici güç” görevi gören “yıkıcılığın” şairin bedeninden, toplumu kendi güdümüne çekmeye çalışan değerlere yönelmesiyle derinlik kazandı. 1969 yılında büyük yankılar uyandıran Evet, İsyan adlı ikinci şiir kitabını çıkardı. İkinci Yeni etkisinin hissedildiği ilk şiirlerini Geceleyin Bir Koşu’da toplayan İsmet Özel, bu kitabıyla, modern şiirimizin İkinci Yeniyle kazandığı aşamayı özümsediğini gösterdi. İkinci kitabı Evet, İsyan’da şiirini bir ana fikre dayandırmaya, bir dünya görüşüyle buluşturmaya, yaşanan hayat ve yaşayan insanı merkeze alarak kurmaya ayrı bir önem atfetti. İmge yoğunluğunun öne çıktığı şiirlerini, şiirin yapısını zedelemeden insan ve hayatla buluşturmada gösterdiği başarı, modern şiirimizin İkinci Yeniyle elde ettiği kazanımlara yeni bir açılım getirdi. Evet, İsyan’ın gördüğü büyük ilgi bu açılımın beklendiğinin, bağlantının doğru kurulduğunun bir başka kanıtıydı.
İsmet Özel’i, ikinci kitabı Evet, İsyan’a ve oradan Halkın Dostları’na ulaştıran süreç, 1965 yılında Şiir Sanatı dergisinde yayımlanan “Partizan” şiiriyle başlatılabilir. “Partizan”la başlayan süreç, aynı yıl yayımlanan “Çağdaş Bir Ürperti”, “Bir Devrimcinin Armonikası”, “Sevgilime Bir Kefen” şiirleriyle güçlenmiş, 1966 yılında Cemal Süreya’nın dergisi Papirüs’te yayımlanan “Kan Kalesi” ve “Evet, İsyan” şiirleriyle iyice somutlaşmıştır. İlk kitabını 1966 yılında çıkarmasına karşılık, 1965’te yazdığı ve şiirini yeni bir aşamaya taşıdığının göstergesi sayılan bu şiirleri ilk kitabına almayışı, İsmet Özel’in kendi şiirine dair bilinçli bir istikamet fikrine sahip olduğunu göstermektedir.
Kitabın künye sayfasındaki imzanın kime ait olduğu tespit edilememiştir. Samet Ağaoğlu, Bakü’de doğdu. Fikir ve siyaset adamlarından Ahmet Ağaoğlu’nun oğludur. Fevziye Mektebi’nden sonra girdiği Ankara Lisesi’ni ve Ankara Hukuk Fakültesi’ni bitirdi (1931). Doktora yapmak üzere gittiği Strazburg’da on altı ay kaldıktan sonra çalışmalarını tamamlayamadan döndü. İktisat ve Ticaret bakanlıklarında çalıştı. 1946’da memuriyetten ayrılarak avukatlığa başladı ve yeni kurulan Demokrat Parti yöneticileri arasına katıldı. 1950-1960 yılları arasında üç devre milletvekili seçildi, çeşitli bakanlıklarda bulundu. 27 Mayıs İhtilâli’nden sonra diğer parti yöneticileriyle birlikte yargılandı ve ömür boyu hapse mahkûm edildi. Ekim 1964’te Yassıada hükümlüleri için çıkarılan özel afla serbest bırakıldı. Son yıllarını hikâye ve hâtıralarını yazıp yayımlamakla geçirdi. 6 Ağustos 1982’de öldü ve Feriköy Mezarlığı’na defnedildi.
Gülten Akın, 1955’te Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. 1956’da Yaşar Cankoçak’la evlendi. Avukatlık ve öğretmenlik yaptı. 1980 sonrası İnsan Hakları Derneği, Halkevleri, Dil Derneği gibi demokratik kitle örgütlerinde kurucu ve yönetici olarak çalıştı. Şiirleri İngilizce, Almanca, Flamanca, Danca, İtalyanca, Bulgarca, Arapça, Lehçe, İspanyolca ve İbraniceye çevrildi, çeşitli akademik çalışmalara konu oldu. Kırkı aşkın şiiri bestelendi. Kimi kısa oyunları yurtiçinde ve yurtdışında sahneye kondu. Şiir kitaplarıyla pek çok edebiyat ödülü aldı. 2004 TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı’nın Onur Yazarı seçildi. 2006 Yunus Emre Şiir Ödülü’nü, 2008 Erdal Öz Edebiyat Ödülü’nü, 2008 Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Sanat Hizmet Ödülü ve 2014 Metin Altıok Şiir Ödülü’nü aldı
İthaf "Altan'a sevgilerle M. Hekimoğlu" şeklindedir. Müşerref Hekimoğlu 1921 yılında İstanbul’da doğdu. Ankara Kız Lisesi’nden ve DTCF Alman filolojisi’nden mezun oldu. Yeni Sabah, Akşam, Cumhuriyet gazetelerinde yazdı. 83 yaşında karaciğer ve kalp yetmezliği nedeniyle yaşama gözlerini yumdu.
İthaf "Çok Muhterem Ferit Nazmi Gürman beyefendiye Necdet Evliyagil'in hürmetleriyle. 20.2.61" şeklindedir. Şair Necdet Evliyagil 1926'da İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde okudu. Son Posta, Yeni Sabah, Cumhuriyet gazetelerinde çalıştı. İlk şiirleri lise öğrencisiyken, 1945 yılında yayımlandı. 1960 yılından itibaren düşüncenin şiirini yazma çabası içinde, duyduklarını değil düşündüklerini dile getirdi. Eski Yalı adındaki kitabında eski yalıları, yaşlı balıkçıları, mavi gökyüzünü, yağmur kokan rüzgârı, mevsimleri, bahçeleri, çiçekleriyle İstanbul‘u anlattı. Ankara'da 1992 tarihinde vefat etti.
1888 yılında Selanik'te doğan Ahmet Emin Yalman, Alman Lisesi ve İstanbul Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesinde Ziya Gökalp'in yanında Sosyoloji asistanlığı yaptı. 1917 yılında Vakit gazetesini, 1923 yılında Vatan gazetesini çıkardı. 1936 yılında Tan gazetesini satın alarak bir süre çalıştırdı. 19 Aralık 1972’de İstanbul'da hayatını kaybetti.
1910 yılının Mart ayında, İstanbul'da doğdu. Galatasaray Lisesi'nde ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde tahsil gördü. Servet-i Fünun'da yayımlanan şiiriyle edebiyata başlayan Ziya Osman Saba, Yedi Meşale topluluğu içinde yeralmıştır. 1957 tarihinde İstanbul'da vefat etmiştir.
İsmail Ali Sarar 1925'de Eskişehir’de doğdu. İstanbul Haydarpaşa Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde eğitim aldı. Daha sonra eğitimine Almanya’da 1952 yılında pedagoji alanında yüksek lisans eğitimini tamamladı. İstanbul'da öğretmenlik ve bankacılık yaptı. Eskişehir Eğitim Enstitüsü'nde edebiyat ve Almanca dersleri verdi. “İnönü Zaferleri" adlı ilk yazısı 1938 yılında Kocatepe dergisinde yayımlandı. Sanat Hayatına 1939'da başladı. Şiirleri Çığır, İstanbul, Kaynak, Fikirler, Edebiyat Dünyası, Çağrı, Varlık, Zeytin Dalı, dergilerinde yayınlandı. İsmail Ali Sarar, 2003 yılında hayata gözlerini yumdu.
Şair ve yazar Ahmet Haşim Bağdat'da 1884 tarihinde doğdu. Eski ve saygın bir aile olan Alûsizâde'lere mensuptur. Sanat hayatı Galatasaray'da öğrenci iken başlamıştır. Burada şiir zevkini geliştiren ilk tesir, edebiyat öğretmeni Ahmet Hikmet'ten gelir. Ahmet Haşim'in nesri şiirinden çok farklı bir karakter gösterir. Şiirindeki müphemiyete, vuzuhsuzluğa, aşırı santimantalizme mukabil, nesirde açık, berrak, nisbeten sade ve bazen nüktedan, hattâ müstehzî bir ifâdesi ve üslûbu vardır. 4 Haziran 1933'de İstanbul'da vefat etmiştir.
İthaf "Sevgili arkadaşımız Güzin Benibol'a Arada. B Necatigil 27.XI.958" şeklindedir. Şair ve yazar, çevirmen Behçet Necatigil’in edebiyata ilgisi 1927 yılında Kastamonu’da ortaokul öğrencisi iken başladı. O yıl el yazısı ile Küçük Muharrir dergisini çıkardı. Böylece ilk okuyucuları arkadaşları ve akrabaları oldu. Türkçe öğretmeni şair Zeki Ömer Defne’den teşvik gördü. 1931-32’de Akşam gazetesinin çocuk sayfalarında yayımladığı şiir, fıkra ve hikâyelerde de Küçük Muharrir imzasını kullandı. İlk şiiri “Gece ve Yas”, lise öğrencisiyken Varlık dergisinde (1 Ekim 1935), sonraki yıllarda şiir ve çevirileri Varlık, Türk Dili, Yeditepe, Oluş, Gençlik, Yeni Dergi, Yeni Edebiyat, Yelken, Ataç, Yenilikler, Yeni İnsan vb. gibi tanınmış dergilerde, yazıları Cumhuriyet gazetesinde yayımlandı. Necatigil’in şiiri başlangıçta, günlük nafakasının peşinde olan halktan insanların şiiridir. Halk için şiir yazmadı; ama, bir anlamda halktan insanın günlük dertlerinin, duygulanmalarının, duyarlılıklarının şiirini yazdı, kentsoylu insanın sorunlarını dert edindi. Bunu yaparken de halk ve divan şiirinden edindiği sesi modern şiire aktardı. Hatta bu şiir anlayışını 1960’lı yılların ortalarına kadar taşıdı. Bu dönemden sonra yeni şiir arayışlarına girerek, şiirin biçimsel yönünü öne çıkarmaya başladı. Bu arayışın ilk örnekleri de Divançe kitabında görülebilir. Divan şiiri biçimlerini kullanarak girdiği arayış dönemini bir anlamda Kareler Aklar kitabı ile doruğa ulaştırdı. Bu kitaptaki şiirlerin sağdan sola, soldan sağa, yukarıdan aşağıya ve çapraz olarak okunmasıyla farklı şiir tatları, farklı anlam katmanları elde etmeyi amaçladı. Sözcük ve biçim deformasyonları ile, simgesel anlatımlarla şiirinin önünü açmayı denedi.
İthaf "Attila Büyüktuncay için içtenlikle Ocak 1961" şeklindedir. Onat Kutlar, Babası Ali Rıza Bey'in hakim olarak görevli bulunduğu Alanya'da doğdu. Ailesi, babasının görevinden isitfa etmesiyle Gaziantep'e döndü. Kutlar, ilk ve orta öğrenimini Gaziantep'te tamamladı. 1953'te okumaya hak kazandığı Güzel Sanatlar Akademisi mimarlık bölümündeki öğrenimine devam etmedi. Hemen arkasından başladığı İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ndeki öğrenimini de tamamlamadı. Hukuk fakültesinde okuduğu yıllardan başlayarak Demir Özlü, Adnan Özyalçıner, Ülkü Tamer, Konur Ertop, Doğan Hızlan, Engin Ertem, Önay Sözer gibi isimlerle üniversite yıllarında 1961'de felsefe öğrenimi görmek üzere Paris'e gitti. Paris'te sinema ile ilgilenmeye başladı. Türkiye'de üniversite yıllarında olduğu gibi Paris'te bulunduğu yıllarda da entelektüel bir çevreye sahipti. Fikret Mualla, Hakkı Anlı, Selim Turan, Mübin Orhon gibi Türk sanatçılarla birarada oldu. Sinemaya duyduğu ilgi ile Henri Langlois'nin yöneticiliğini yürüttüğü Fransız Sinematek Derneği'ne kaydoldu. Onat Kutlar, ilk şiir ve hikâyelerini ilkokul yıllarında yazmaya başladı. İlk şiiri 1950’de Küçük Dergi’de, ilk öyküsü “Volan Kayışı” da Seçilmiş Hikâyeler dergisinde 1955’te yayımlandı. İlkokul yıllarından başlayarak konuşma, okuma ve yazma konusunda çok başarı olan Kutlar, öğretmenlerinin dikkatini çeken bir öğrenci oldu. Dergilerde yayımlanan eserlerinin ardından basılan ilk öykü kitabı 1959'da yayımlanan İshak ismini taşır. Dokuz hikayeden oluşan eser modern Türk öykücülüğü için önemli bir aşamayı gösterir. Demir Özlü, Ferit Edgü, Adnan Özyalçıner, Ergin Ertem, Tarık Dursun K., Muzaffer Buyrukçu, Muzaffer Erdost, Erdal Öz, Orhan Duru, Leyla Erbil, Bilge Karasu, Yusuf Atılgan ve Doğan Hızlan gibi isimlerle birlikte 1950 Kuşağı öykücüleri arasında yer alan Kutlar, kaleme aldığı öyküler ile bu kuşağın yazarlarını da etkiler. İshak, aynı zamanda büyülü gerçekçiliğin edebiyattaki yansımasının görüldüğü ilk eserlerden biri olarak kabul edilir. Onun etkilendiği yazarlar arasında Camus, Dostoyevski, Sartre ve Kafka yer almaktadır.
Ön ve arka kapağı eksik haliyle. Türkiye'de bir dönem yasaklı olan kitap, Nâzım Hikmet ve Nail Çakırhan'ın şiirlerinden oluşmaktadır. Nazım Hikmet'in 5. şiir kitabıdır. Nazım Hikmet'in bu kitaptan başka ortak yayınlanan başka kitabı yoktur.
Asıl adı Hikmet Süreyya Kanıpak'dır. Çanakkale Lisesi. 2 yıl Hukuk Fakültesi’nde, 4 yıl İÜEF Felsefe Bölümü’nda okumuştur.
İlk şiiri 1962’de Yön dergisinde çıktı. Şiirlerini Süreyya Düzlem, Zeren, Yelken, Türk Dili, Soyut, Papirüs, Yeni Dergi, Yazı, Forum, Oluşum, Soyut, Ant, Yeni Edebiyat, Yeni a, Birikim, Milliyet Sanat, Defter, Kitap-lık, Gösteri dergileriyle Yeni Gazete ve Ulus gazetelerinde yayımladı. Şiirleri 17 dile çevrilmiştir.