SAHAFİYE, 10.09.2021 saat: 21:00'a kadar internet sitemizden pey verebilirsiniz. 21:02 itibariyle canlı mezat başlayacaktır. Kitap, Dergi ve süreli yayın hariç tüm ürünlerden % 20 ürün KDV'si alınmaktadır. Komisyon Oranı: % 20 + KDV'dir. ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 1 HAFTADIR.
Nesteren, Abdülhak Hamid Tarhan'ın 1876'da neşredilen ikinci oyunudur. El yazması müsveddenin son kısmında 1894'te yılında yazıldığına dair bir tarih bulunmaktadır.. El yazısının kime ait olduğuna dair bir bilgi yahut ibare bulunmamaktadır.
Platon'un günümüzde "Şöhret" ismiyle de bilinen eserinin Osmanlıcasıdır. Konusu, İ.Ö 416 yılında, ilk tragedyasıyla birincilik kazandığı günün ertesi akşamı, Atinalı tragedya şairi Agathon bir ziyafet verir evinde. Başta Sokrates, Aristophanes ve Alkibiades olmak üzere dönemin ünlü siyasetçilerinin, bilim adamlarının, sanatçılarının ve felsefecilerinin bir araya geldiği bu toplantıda konuşulanlar Platon’un ahlak konulu metinlerinden birine, aşk konusunun sanatla, ahlakla, siyasetle, bilimle ve felsefeyle olan ilişkisinin incelikli bir üslupla ele alındığı; sanatla felsefenin, edebiyatla bilimin içi içe örüldüğü bir edebiyat şaheserine temel olur.
Abdülhak Hamit Tarhan 2 Ocak 1852’de İstanbul’da doğdu. Hekimbaşı Abdülhak Molla'nın torunu, tanınmış tarihçi ve Tahran Büyükelçisi Hayrullah Bey'in oğlu. Kısa süre Rumelihisar Rüşdiyesi’ne devam etti. Yanyalı Tahsin Hoca ile Edremitli Bahaeddin Efendi'den özel dersler aldı. 1862’de 10 yaşındayken ağabeyi ile birlikte Paris’e babasının yanına gitti. Bir süre Paris'te eğitim gördükten sonra 1864'te İstanbul'a döndü. Yaşının küçüklüğüne rağmen Bab-ı Ali’de tercüme odasına katip olarak girdi. Bir yıl sonra Tahran Büyükelçiliği’ne atanan babasıyla birlikte İran’a gitti. Farsça öğrendi. Babasının 1867’de ölümü üzerine İstanbul’a döndü. Maliye Mühimme Kalemi’ne girdi. Şûra-yı Devlet ve Sadaret kalemleri'nde çalıştı.1871'de Fatma Hanım'la evlendi.1876'da Paris Büyükelçiliği İkinci Katipliği'ne atandı. 1878'de görevden alındı, iki yıl açıkta kaldı. 1881'de Gürcistan'da Poti, 1882'de Yunanistan'da Golos konsolosluklarına, 1883'te Bombay Başkonsolosluğu'na atandı. Bombay'dan gemiyle İstanbul'a dönerken uğradıkları Beyrut'ta eşi Fatma Hanım'ı kaybetti. Bu ölümün sarsıntısıyla ünlü şiiri "Makber"i yazdı. 1886'da Londra Büyükelçiliği Başkatipliği görevine getirildi. Londra'da Bayan Nelly ile evlendi. 1895'te Lahey'e elçi olarak gönderildi. Bir yıl sonra Brüksel elçiliğine getirildi. Nelly'nin 1911'de ölmesinden sonra İstanbul'da Cemile Hanım ile evlendi. Bu evlilik 20 gün sürdü.
1912'da Belçika asıllı Lüsyen Hanım'la evlendi. Aynı yıl görevden alınınca İstanbul'a döndü. Meclis-i Âyan üyeliğine getirildi. İstanbul'un 1920'de işgal edilmmesi üzerine Viyana'ya gitti. Sıkıntı içinde yaşadı. Ankara Hükümeti yurda dönmesini sağladı. Cumhuriyet'in kuruluşundan sonra kendisine maaş bağlandı. İstanbul Maçka Palas'ta bir daire verildi. 1928’de İstanbul Milletvekili seçildi ve ölünceye kadar milletvekili olarak kaldı. 12 Nisan 1937’de İstanbul’da öldü. Mezarı Zincirlikuyu’da. Şiire 1870'lerde başladı. Ebüzziya Tevfik, Recaizade Mahmut Ekrem, Samipaşazade Sezai, Namık Kemal gibi Tanzimat döneminin yeni edebiyatçıları arasında yer aldı.
Kitabın ismiyle alakalı olarak şu hikaye rivayet edilmektedir: Said Paşa'nın Sultan Abdülhamid'e yazdığı bir dilekçe, padişah tarafından "Gazeteci lisanı ile yazmış" denilerek küçümsenmiştir. Said Paşa da Abdülhamid'in bu sözüne içerlemiştir. Kitabında resmi kitabet, yazı dilinin değişimi, dilimizdeki noktalama işaretleri, -ki ekinin kullanımı gibi hususlarda metinler iktibas ederek açıklamalarda bulunmuştur. Dilbilgisi kitabının ismine de Padişahın bahsedilen sözüne işaret olarak "Gazeteci Lisanı" ismini verdiği söylenmektedir.
On Dokuzuncu asır Fransız şair, diplomat, araştırmacı, seyahat yazarı olan Lamartine'in eseri, Osmanlı İmparatorluğu'nun 1299- 1839 yılları arasındaki dönemini kapsamaktadır.
Hüseyin Rahmi, Osmanlı paşalarından Erzurum Mevkii Komutanı iken ölen Mirliva Mehmet Sait Paşa’nın oğludur. 1878’de girdiği Mekteb-i Mülkiyedeki (Siyasal Bilgiler Fakültesi) öğrenimini hastalığı nedeniyle tamamlayamadı. Özel derslerle Fransızca öğrendi. Pek uzun sürmeyen memurluk hayatı süresince Adliye Nezareti Umur-i Cezaiye Kalemi, İkinci Ticaret Mahkemesi, Nafia Nezareti Tercüme Kaleminde çalıştı. Çıraklık devresini geride bırakmış biri olarak Tercüman-ı Hakikat çevresine girdi. Onun bu gazeteyi tercih sebebi Midhat Efendi’nin edebî ve fikri faaliyetlerine duyduğu hayranlık ve Tercüman-ı Hakikat’in, kendi değerlerimizden uzaklaşmadan batılı bir dikkatle edebî ve fikrî problemler üzerinde durmaya gayret etmesidir. Burada maaş karşılığı azı telif, çoğu Fransızcadan çeviri ve alıntı olan çeşitli konuda makaleler yayımladı. Mürebbiye, Bir Muadele-i Sevda, Metres, Tesadüf, Nimetşinas adlı romanlarını tefrika etti. Ben Deli miyim romanının Son Telgraf gazetesindeki tefrikası, savcılıkça ahlâkî bakımdan zararlı görülerek, yazar mahkemeye verildi, beraat etti. Birinci Dünya Savaşı yıllarında İkdam gazetesine tiyatro eserleri ve çeşitli konularda yazılar yazdı. Sabah, Yeni Sabah, Cumhuriyet, Vakit, Milliyet gazetelerinde yazdı. Kütahya milletvekili olarak TBMM’de bulundu. Mezarı, Heybeliada Abbas Paşa Mezarlığı'ndadır.
Hüseyin Rahmi, dönemin İstanbul'unu ve sosyal hayatını iki 'deli' genç üzerinden anlattığı romanı Ben Deli miyim romanı tefrika edildikten sonra gayr-i ahlakik ile suçlanıp mahkemede yargılanmıştır. Bu mahkeme sürecin neticesinde Hüseyin Rahmi Gürpınar beraat etmiştir.
Ahmed Midhat Efendi 1844'te İstanbul'da doğmuştur. Tuna gazetesinde yazdıkları dikkat çekti ve terfi ettirildi. Yaşamı boyunca matematik, kimya, ekonomi, felsefe, tarih, coğrafya, hukuk, eğitim, konularında yüzlerce makale yazdı, çeviriler yaptı. İki yüze yakın kitabı vardır.
1949 yılında Mimar Sinan Üniversitesi iç mimari bölümünü bitirdi. Aynı yıl müzikle ilgilenmeye başladı ve Üsküdar Musiki Cemiyeti'nde özellikle kemençe dalında dersler aldı. 1949 yılında İstanbul Radyosu yayınlarına katılan Orhon, TRT'nin kurulmasıyla birlikte bu kurumda kemençe icracısı göreviyle çalışmaya başladı ve 1951'den 1985 yılına kadar TRT'nin çeşitli kademelerinde idarecilik yaptı. 1976 yılından itibaren İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı'nda "tel boyları eşitlenmiş 4 telli klasik kemençe" öğretmenliği yapan Orhon, 2006 senesinde vefat etmiştir.
İthaf, "Sayın Hasan Vardar'a, 2.5. 1989 Turani" şeklindedir. Adnan Turani, İstanbul Öğretmen Okulu’nda öğrenim gördü. Bu yıllarda (1941-1944) Akademi’de akşam kurslarına katıldı. 1948’de Ankara GEE Resim-İş Bölümü’nü bitirdikten sonra, Avrupa sınavını kazanarak devlet bursuyla Münih’e gönderildi. Münih Güzel Sanatlar Akademisi’nde Franz Nagel’den, Stuttgart Akademisi’nde Henninger ve W.Baumeister’in çalışmalarından yararlandı. Daha sonra Hamburg’da 1959’a kadar H.Trökes ile çalıştı. Resim anlayışının biçimlenmesinde Trökes’in doğrudan katkısı oldu. Sanatçıya Anadolu Üniversitesi tarafından Fahri Doktora unvanı verilmiştir.
İthaf, "Gülümsün Adalı'ya en içten duygularla, Devrim Erbil" şeklindedir. Devrim Erbil 1937’de Uşak’ta doğdu. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) Resim Bölümü’nde öğrenim gördü, Halil Dikmen ve Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun öğrencisi oldu. Çeşitli ülkelerde araştırma ve incelemelerde bulundu. Devrim Erbil’in 1960’lı yılarda doğadan/ağaç motiflerinden yola çıkarak başlayan çizgisel karakterli resimleri, giderek bir kısmı minyatür sanatımızın kompozisyon düzenlerinden de etkilenerek kuş bakışı bir görüş açısından bakışla yüzeye indirgenmiş çizgisel ağırlıklı bir kompozisyon düzenine ulaşır.
İthaf, "Necdet Kaygun'a Dostça, sevgiyle, Neşet Günal" şeklindedir. Neşet Günal, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde eğitim görmüştür. Leopold Levy’in atölyesinde çalışmıştır. Günal, Türkiye'de figüratif resim sanatının öncüsü olarak görülmektedir.
İthaf, "Kari Çağatay'a sevgilerimizle, Filiz-Fikret Otyam" şeklindedir. Fikret Otyam,19 Aralık 1926 yılında Aksaray'da doğmuştur. Ünlü besteci ve orkestra şefi olan ağabeyi Nedim Vasıf Otyam ve diğer ağabeyleri gibi altı yaşından itibaren babasının eczanesinde çalışmaya başlamıştır. Eczaneye gelen köylülerden dinlediği hikayeleri defterine günübirlik not etmiş, sonra bunlar 1945-1946 yıllarında İstanbul'da Gece Postası gazetesinde yayınlanmıştır. Aksaray'daki eczanelerini boyamaya gelen bir tabelacıda ilk kez samur fırça ve tüp boyaları görmüş, ve tabelacının verdiği boyalarla yaptığı ilk sergisini aylar sonra Aksaray Halk evinde açmıştır. Fotoğrafı Nedim ağabeyinden öğrenmiş, Aksaray'da arkadaşı ve resim öğretmeni ile birlikte "Foto Üç Yıldız" adlı bir fotoğrafçı dükkanı açmıştır. İkinci Dünya savaşı yıllarına rastlayan lise eğitimi Ankara ve Kayseri'deki liselerde kesintilere uğrayarak geçmiştir. Resme olan ilgisi sonunda 1945 yılında girdiği Devlet Güzel Sanatlar Akademisini 1953 'de Bedri Rahmi Eyüboğlu atölyesinde bitirmiştir.
İthaf, "Tuğba'ya sevgiyle, Mayıs 2007, Doğan Kuban" şeklindedir. Doğan Kuban 1926’da, babasının Fransız Harp Akademisi’nde eğitim gördüğü Paris’te doğdu. 1949’da yüksek mühendis ve mimar olarak İTÜ’den mezun olarak meslek hayatına atıldı, 1952’de Mimarlık Tarihi kürsüsünde asistan olarak girdi. 1958’de doçent, 1965’te profesör oldu. Bu yıllarda katıldığı pek çok mimari yarışmada dereceler ve mansiyonlar kazandı. Avrupa’da ve Amerika’da çeşitli üniversitelerde konuk öğretim üyesi olarak bulundu ve eski eserlerin korunması konusundaki çalışmalarıyla öne çıktı. 1966-76 arasında İstanbul-Vezneciler’deki Kalenderhane Camisi’ndeki kazı ve restorasyon çalışmalarını yönetti. Başta TÜBA şeref üyeliği, American Institute of Architects yabancı şeref üyeliği, Alman Arkeoloji Enstitüsü muhabir üyeliği olmak üzere, önde gelen pek çok ulusal ve uluslararası koruma kurumu ile mesleki örgütte görevler üstlendi. Aralarında Türk Hayatlı Evi, Selçuklu Çağında Anadolu Sanatı, Sinan’ın Sanatı ve Selimiye, İstanbul – Bir Kent Tarihi ve Osmanlı Mimarisi’nin de bulunduğu 25 kitap, yayın yönetmenlerinden olduğu İstanbul Ansiklopedisi’nde 68 madde ile düzenli olarak yazmaya devam ettiği gazete yazılarının yanı sıra 150’yi aşkın bilimsel makalesi vardır.
İthaf, "Turgay Gönenç'e sevgilerle, Güngör Kabakçıoğlu [20]03" şeklindedir. 1932 yılında Antalya'nın Serik ilçesinde doğdu. İlkokul ve lise öğreniminin bir kısmını İzmir Karşıyaka ilçesinde tamamlayan Kabakçıoğlu, İstanbul Işık Lisesi'nden mezun oldu. Resim ve karikatür faaliyetleri henüz İzmir'deki öğrencilik yıllarında başlayan Kabakçıoğlu'nun ilk karikatürleri İzmir Anadolu Gazetesi'nde yayınlandı. Sanatçı, 1952-54 yılları arasında ise Doğan Kardeş Dergisi'nin kapak ve iç resimlerini çizdi.
İthaf, "Sanatçı ustalıkları çeşitli Gönenç'gilleriden özellikle fidanlar ince çiçeklerle temiz kızlarıma surları açık, başarıları sürekli olsun, 2 Kasım 1979, Oğuz Tansel" şeklindedir. Oğuz Tnasel, 1915'te Batı Toroslar'ın kuzeye bakan yamaçlarında, Meyre köyünde doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümündeki öğrenimini bitirmeden yeterlik sınavı vererek öğretmenliğe geçti. Ortaokullarda öğretmenlik yaptı. 1969'da sağlık nedeniyle emekliye ayrıldı. Ölçülü uyaklı ilk şiirleri 1937'de Servetifünun'da ve Varlık dergisinde çıktı. Toplumsal gerçekçi çizgide sevgi, kardeşlik, özgürlük, barış, eşitlik temalarını işlediği şiirlerinde yalın bir söyleyişe ulaştı. Türkçeyi ustalıkla kullanarak, halk söyleminden, folklorik ögelerden yararlandı. Doğayı betimleyen ikilemelerden özellikle yararlanması ondaki şiirsel coşkunun bir sonucudur. Doğayı betimlerken anlattığı hep insandı. Masallar derledi. Sözcük ekonomisine ve matematiğe dayalı, titiz dil işçiliği şiirlerinde olduğu kadar masallarında da görülür. Türk Dil Kurumu Çocuk Yazını Ödülü ilk kez 1977'de Oğuz Tansel'e verildi. Oğuz Tansel 30 Ekim 1994'te Ankara'da öldü.
İthaf, "Fatoş ve Turgay'a sevgi ve dostlukla" şeklindedir. Özdemir Nutku, ilkokuldan sonra 1942'de Robert Kolej'e girdi. Orta eğitimden sonra 1950'de B.A. derecesiyle mezun oldu. Tiyatroya olan ilgisi Robert Kolej yıllarında başladı. Okulun Temsil Kolu'nda amatör olarak çeşitli roller oynadı. 1946'da Kadıköy Süreyya Sineması'nda sahnelenen Franz Lehar'ın Tarla Kuşu operetinde ilk kez profesyonel oldu. 1952 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Kürsüsü'ne yazıldı. 1956 yılında mezun oldu. Aynı yıl Almanya'ya gitti. Göttingen'de Georg-August Üniversitesi Tiyatro Bölümüne alındı. Burada, Göttingen Devlet Tiyatrosu Sanat Yönetmeni Heinz Hilpert'in üç yıl boyunca asistanlığını yaptı. Almanya'daki çeşitli özel tiyatrolarda oyunlar sahneye koydu. 1959'da yurda dönerek Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Enstitüsü'ne asistan olarak alındı. 1961'de Doktor, 1967'de Doçent, 1974'te de Profesör oldu. 1976'da Ege Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi bünyesinde Tiyatro Bölümü'nü kurdu. Daha sonra Dokuz Eylül Üniversitesi'ne bağlanan ve Sahne ve Görüntü Sanatları Bölümü adını alan bölümün başkanı olarak uzun yıllar çalıştı. Aynı zamanda "Sahneleme" dersi hocası olarak altmıştan fazla oyun sahneye koydu. İki bine yakın makalesi, çeşitli uluslararası tiyatro şenliklerinde yönetmenlik, tiyatro yazarlığı ve tiyatroya genel katkıları nedeniyle çok sayıda ödüller kazandı.
İthaf, "Değerli dost Turgay Gönenç'e sevgiyle, Semih Balcıoğlu, 1999 İstanbul" şeklindedir. 1928 İstanbul'da doğdu. Işık Lisesi'ni ve Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nin Grafik Bölümü'nü bitirdi. İlk karikatürünü 1943 yılında Akbaba Dergisi'ndeki Genç Fırçalar bölümünde yayınladı, o günden sonra karikatürü hiç bırakmadı. Amcabey, Akşam, Dünya, Hürriyet ve Tercüman, Politika, Yeni Yüzyıl gazetelerinde çalıştı. Çarşaf ve Çivi dergilerini yönetti. Meslek hayatı boyunca 49 ödül kazandı ve Gabrova Mizah Evi'nin yaptığı oylama sonucu dünyanın en iyi 106 çizerinden birisi oldu. Türkiye’de ilk üç boyutlu karikatürü gerçekleştirdi. 67 kişisel sergi açtı. 1969'da iki arkadaşıyla beraber Karikatürcüler Derneği'ni kurdu ve 7 dönem derneğin başkanlığını yaptıktan sonra 1996'da derneğin onursal başkanı seçildi. 1973-1979 arasında Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın başkanlığında bulundu. Karikatürlerini 60 kişisel sergide sergiledi, 19 karikatür kitabı yayımlandı. 27 Ekim 2006 günü geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.
İthaf, "Bayan ve Bay N. Uluşahin'e saygılarımla, Mehmed Salihoğlu" şeklindedir. Mehmed Selimoğlu, Rize’nin Çayeli ilçesine bağlı Limanköy’de dünyaya geldi. Çayeli İlkokulu, İstanbul Eyüp Ortaokulu ve İstanbul Erkek Lisesi'nde öğrenim gören Mehmet Salihoğlu, 1947’de İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi'nden mezun oldu. 1962’de Türkiye ve Orta Doğu Amme İdadisi'ni tamamladı. Daha sonra Devlet Demiryolları ve Karayolları’nda çalıştı. Uzun süre İmar ve İskân Bakanlığı'nda Genel Müdür Yardımcılığı, Genel Müdürlük ve Tetkik Kurulu Üyeliği görevlerinde bulundu. 1971'de müsteşar, 1973’te ise danışman olarak görev yapan Mehmet Salihoğlu, 1982’de kendi isteği ile emekliye ayrıldı. Mehmet Salihoğlu’nun ilk şiiri 1941’de İstanbul dergisinde yayımlandı. Şiir, deneme ve eleştiri yazılarını Türk Dili, Yeditepe, Varlık, Dost, Salkım, Ilgaz, Yeni Ufuklar, Akşam, Milliyet, Güney ve Yeni Ortam gibi pek çok dergi ve gazetede yayımladı. Alfred de Musset ve Baudelaire’in bazı yapıtlarını Türkçeye kazandırdı. Türk Dil Kurumu’nda yöneticilik yapan Mehmet Salihoğlu, uzun yıllar Türk Dili dergisinin yazı kadrosunda bulundu. 1955'te Türk Dil Kurumu'nun Öztürkçe Deneme Yarışması'nda birincilik ödülüne layık görülen Salihoğlu, 1970-1971’de TRT Bilim Kültür ve Sanat Ödüllerinde Deneme Başarı Ödülü’nün sahibi oldu. Daha çok öz Türkçeyi savunduğu yazıları ile dikkat çekti. Şiirlerinde aşk, doğa, dostluk, yurt ve insan sevgisi gibi konuları işleyen şair, eserlerini sade bir Türkçe ile kaleme aldı. Yazar, düz yazılarında ise çoğunlukla toplumsal sorunlara eğildi.
İthaf, "Kardeşim Turgay Gönenç'e sevgilerimle, 23.11.1972, Suat Taşer" şeklindedir. Suat Taşer, İstanbul’da doğdu. İlköğretimini Kızılırmak İlkokulu'nda tamamladıktan sonra Avanos’un bir köyünde yaşamaya başlayan şair burada yoksulluk ve köy hayatıyla tanıştı. 1940’ta konservatuar sınavına giren sanatçı, ses tonu ve Raskolnikov rolüyle tüm jüriyi etkiledi. Beş yıl süren bu eğitim onun tüm sanat yaşamının temellerini attı. Konservatuardaki eğitimin yetersizliğinden dolayı tiyatro araştırmacılığına yönelen Taşer, 1942’de spikerlik sınavını kazanıp beş sene bu mesleği sürdürmüştür. Öğrenimini tamamladıktan sonra Devlet Tiyatrosu'na girerek oyunculuk ve yönetmenlik yaptı. Çeşitli dergilerde tiyatro ile ilgili çok sayıda yazı yazdığı yoğun bir dönemden sonra 1971 yılında emekli olup İzmir’e yerleşti. Radyo ve tiyatro aşkını İzmir’e taşıyarak burada da yoğun faaliyetler içine girdi. Suat Taşer, 16 Kasım 1982’de astım rahatsızlığı sebebiyle vefat etti.
İthaf, "Sevgili Turgay Gönenç'e, -Bu şiirlerim için ne düşüneceksin acaba?, Özlemle 984, Sabahattin Kudret Aksal" şeklindedir. Sabahattin Kudret Aksal [1920-1993] yazar ve şair. İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'nü bitirmiştir. İlk şiiri 1961'de Varlık dergisinde yayınlanmıştır. İlk dönemlerinde Garip akımı etkisinde şiirler yazarken daha sonra şiirlerinde İkinci Yeni tesiri görülmüştür.
İthaf, "Sevgili , eski günlerin özlenen dostu değerli arkadaşım Turgay Gönenç'e uzaktan izlenebilen etkinliklerine küçük bir katkısı olabileceği ümidiyle, özlemle, 10 Ekim 982 Ünsal Oskay" şeklindedir. Ünsal Oskay, niversite eğitimini 1963'te Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitiren Oskay, daha sonra 67-68 yıllarında ABD'de yüksek lisans-konuk öğrenci olarak iletişim üzerine eğitimi almıştır. 70'li yıllarda Ankara Üniveritesi SBF Basın Yayın Yüksek Okulu'nda başlayan akademik hayatı sonrasında doçentlik tezi "19 y.y.dan Günümüze Kitle İletişimin Kültürel işlevleri" adlı çalışmasını yayınladı. Varlık, Argos, Gergedan, Milliyet Sanat gibi çok sayıda bilim ve sanat kaynaklı dergilerde makale ve incelemeleri yayınlandı. Daha sonraki çalışmalarında gelişkin bir Marksist söylem oturtmaya çalışan Oskay, Frankfurt Okulu'nun popüler kültür konusundaki çalışmalarının Türkiye'de tanınmasına yazıları ve çevirileriyle büyük katkıda bulunmuştur. Siyasetbilimi, iletişim teorileri, sosyoloji, estetik ve sosyal teori konularında çok sayıda eserin Türkçeye çevrilmesini sağladı. 80'lı yıllardan itibaren İstanbul ve Marmara Basın yayın Yüksekokulu'unda dersler verdi. 90'lı yıllarda Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon bölüm başkanlığını ve 1998-2001 arasında İletişim Fakültesi dekanlığını yaptı. 2002 yılında Marmara Üniversite'sinden emekliye ayrıldıktan sonra İstanbul Kültür Üniversitesi, Beykent Üniversitesi, Yakın Doğu Üniversitesi gibi özel üniversitelerde öğretim üyeliği yaptı ve idari görevlerde bulunmuştur.
İthaf, "Turgay'a Fatoş'a sevgilerle" şeklindedir. Bu şiir kitabına ismini veren Arz-ı Hal şiiriyle Turgut Uyar, 1948'de Kaynak dergisinin başlattığı şiir yarışmasında ikinci olmuştur.
Eli değnek tutar tutmaz Çoban oldu; Sardılar sırtına bazlamayı Onaltı yıl güne verdi karnını, Onaltı yıl koyun güttü, kavalsız İnsanlardan ağayı tanır, Adını bilmez sorarsan, Hayvanlardan Karabaş'ı Günü yetti, bıyığı bitti, Okundu künyesi, Gitti, davulsuz zurnasız.
Mehmet Rıfat Ilgaz [7 Mayıs 1911 Cide, Kastamonu - 7 Temmuz 1993, İstanbul], Türk şiir, roman ve öykü yazarı. Özellikle Hababam Sınıfı romanıyla tanındı. Hem yazılarında hem de kişisel hayatında toplumcu bir çizgi devam ettirdi. Türkiye'nin en çalkantılı siyasi dönemlerinde devam ettiği dergiciliği, aynı dönemdeki birçok yazar gibi, onun da adliye koridorlarında ve hapishanede zaman geçirmesine neden oldu. Oldukça üretken olan yazın hayatına şiirden mizah öykülerine, romandan çocuk kitaplarına birçok farklı alanda eser sığdırdı. Bir zamanlar toplatılan Karartma Geceleri eseri 2004 yılında 100 Temel Eser listesine girdi. Yazarın eserleri günümüzde, oğlu Aydın Ilgaz ile birlikte kurduğu, Çınar Yayınları'ndan çıkmaktadır.
"Ne zaman elleri zambaklı padişah olursam/ Sana uzun heceli bir kent vereceğim/ Girilince kapıları yitecek ve boş/ Azizim güzel atlar da güzel şiirler gibidirler/ Öldükten sonra da tersine yarışırlar"
1931 yılında İzmir'de doğan Tarık Dursun K. çağdaş Türk edebiyatının ilgi çekici yazarlarından biridir. Toplumsal gerçekleri, çarpıcı fakat duygulu bir dille veren hikaye ve romanları, Almanca, İngilizce, İtalyanca ve Sırpça'ya çevrilmiştir.
Fethi Naci (1927-2008) Türk yazar, eleştirmen, yayıncı. İlk yazısını Erzurum adlı yerel bir gazetede yayımlayan (1943) Fethi Naci, hikaye şiir ve denemelerini daha sonraları Yeşilgiresun, İstanbul, Yedigün gibi gazete ve dergilerde neşretti. 1959 yılında Dost dergisinin düzenlediği bir soruşturmada yılın en beğenilen eleştirmeni seçildi. Eleştiride metne daha çok toplumsallık ve estetik perspektifinden odaklanması onun metodunun en belirgin hususiyetidir. Şiir ve öyküden çok romana odaklanması, kendisine roman eleştirmeni sıfatını kazandırmıştır.
İthaf, "Hasan Yaşar Akın'a çok çok çok sevgi, 7. 6. 92" şeklindedir.
Salah Birsel, 1919'da doğdu. İlk şiiri 1937'de Gündüz dergisinde çıktı. Günlüklerini 1950'de Beş Sanat dergisinde yayımlamaya başladı. Türk şiirinde özgün bir yer edinen Birsel, daha çok aklın ve zekânın egemenliğini ön planda tutan, şairanelikten uzak, yergici şiirlere ağırlık verdi. Asıl ününü 1970'ten sonra yayınladığı 1001 Gece Denemeleri ve Salâh Bey Tarihi olarak adlandırdığı dizi kitapları ve günlükleriyle elde etti. Şair ve deneme yazarı Salâh Birsel 1999'da vefat etmiştir.
İthaf, "Sayın Dr. Erdoğan Tanaltay'a hürmetlerimle, Hilmi Yücebaş" şeklindedir.
Karikatürist Cemal Nadir Güler [1902-1947], Amca Bey, Yeni Zengin, Dede ile Torun gibi karakterlerle anılan sanatçının karikatürlerinin yayınlandığı başlıca yayınlar şunlardır: Akşam, Akbaba, Köroğlu ve Yedigün.
İthaf, "Zafer Can Köksal için sevgiyle, Genco Erkal" şeklindedir.
Birtakım Azizlikler, tiyatrocu Genco Erkal'ın Aziz Nesin'in eserlerinden sahneye uyarlaığı tek kişilik oyunudur. 1998 senesinde Genco Erkal Dostlar Tiyatrosu sahneye koyulmuştur.
Yaşar Kemal'in "İnce Memed" romanı, Cumhuriyet döneminin ilk yıllarına rastlayan bir isyan hikayesidir. Anadolu halkının geri kalmışlığı, cahil bırakılmışlığı, köy hayatının sefaleti ve ağaların tüm yöreye hakimiyeti göler önüne serilir.