Adı Osman olup Bağdat’ta doğdu. Bağdâdî nisbesi kendisine “Rûhî” mahlasıyla şiir yazan on kadar şairden ayırmak için sonradan verilmiştir. Vahdet-i vücûd anlayışını benimseyen Rûhî tasavvufu şiirine bir malzeme olarak kullanan kalender, hoş edalı, derviş gönüllü bir şairdir. Rûhî’nin günümüze ulaşan ve satışa sunulan eseri Külliyyât-ı Eş‘âr-ı Rûhî-i Bağdâdî adıyla 1287’de İstanbul’da basılan divanıdır. Divanda şaire ait kasideler, değişik kişiler için yazılmış mersiyeler,terkibibend ve terciibend, murabbalar, gazeller ve padişahı öven dokuz beyitlik bir manzume yer almaktadır.
Ankara'nın başkent olacağını önceden bildiren meşhur sufî Müştak Baba'nın çok nadir divanı.
Kitabın künye sayfasında, "Bizden uzaklardaki "Nini"ye" 5 Şubat 1336 (1920), İstanbul" şeklinde bir şahıs ithafı ve imzası yer almaktadır.
Mehmet Tevfik Efendi (Safoğlu), Kastamonulu âlim, mütefekkir, yazar ve sûfî şairdir. Sofuzâde olarak tanınmıştır. Sofuzâde Mehmet Tevfik Efendi, çok sayıda şiir kaleme almıştır. Bunlardan bir kısmı 1911 yılında Kastamonu'da Hulviyyât adıyla basılmıştır.Hulviyyȃt Tevfik Efendi’nin, gençlik hatta çocukluk yıllarından itibaren kaleme aldığı pek çok şiirden meydana gelen, divanı niteliğindeki eseridir. Eserin ön yüzünde, edebiyatın, milletin, ruhunu besleyen bir kaynak olduğunu vurgulayan "Edebiyat mugaddi-i ruh-ı milledir/ Edebiyat milletin nişane-i tealisidir" beyitleri yer almaktadır.
Hazirelerde kimlerin medfun olduğunu da bildiren en güvenilir İstanbul camileri tarihi... İki cilt takım.
Ernest Renan’ın “İslam ve Bilim” isimli konferansında İslamiyet’in bilimle bağdaşmadığı şeklindeki fikirleri, İslam dünyasının birçok bölgesinde tepkiyle karşılandı ve onun bu tezini çürütmeye çalışan reddiyeler Cemaleddin Afgani, Namık Kemal, Ali Ferruh, Emir Ali, Reşid Rıza ve Celal Nuri gibi mütefekkirler tarafından kaleme alındı. Satışa sunulan bu eser, dönemin Petersburg Baş İmamı olan Ataullah Bayezidof tarafından Renan’ın iddialarını çürütmek maksadıyla kaleme alınan eserler arasındadır.
Babanzade Ahmed Naim'in tercüme dışında yaptığı eklemelerle anılagelen meşhur eser...
Eserin sonunda, erken dönem matematik eseri ilavesi mevcuttur.
Sünnet ve sünnetçilik konulu nadir bir çalışma...
Kalenderiler ve afyon müptelası derviş kıssaları ile öne çıkan bir sufî klasiği...
Hacı Mehmed Zihnî Efendi'nin Arap dilini öğretmek için yazdığı el-Müntehab, el-Muktezab ve el-Müşezzeb adlı eserlerinin, âlim Ali Nazîma tarafından özetlenerek "Miftâhu'l-Müntehab ve'l Muktezab ve'l-Müşezzeb" yahut "Sarf-ı Arabî Defteri" adıyla basılan Arapça Sarf (kelime bilgisi) ilmine dair eserdir.
Bu eser, Abdurrahman Câmî’nin Divan’ında yer alan Cilâü’r-rûh adlı kasidenin, Erzurum Müftüsü Lütfullah Vehbi Efendi tarafından yapılan Türkçe şerhidir. Lütfullah Vehbi Efendi eseri şerhetme sebebini şöyle ifade etmektedir: “Abdurrahman Câmî’nin Cilâü’r-rûh (Ruhun Cilâsı) isimli kasidesinin ahlâk ilmine ve sıfatlarına dair pek faydalı inciler, kıymetli mücevherler ihtiva ettiğini görünce, içimdeki arzular beni kolları sıvayıp bunları, olgunluk ve hayrın yöntemlerini, bu davaya gönül vermiş kardeşlerle müzakere etmeye sevk etti. Onlar benden bu kasideyi Türk diline tercüme etmemi istediler ve bunda ısrarcı oldular. Ne var ki onlar yağmursuz buluttan yağmur yağmasını, çöldeki seraptan susuzluklarını gidermesini istediklerinin farkında değillerdi. İçimdeki arzu ve tutku artıp buna bu değerli dostların teklifleri de eklenince, kendisine muhtaç olunan Allah’ın yardımıyla o kasidenin şerhine başladım…” *Kitabın künye sayfasında, Narmanlızade Mustafa Efendi'nin mührü yer almaktadır.
Üç cilt bir cilt içinde takım...