Açıldı bâb-ı iclâlin bu günü dest-i meşiyyetle
Mehmet Güleryüz'ün desenleriyle… Bir şairden bir şaire… Çok temiz ve kusursuz…
Doğanın bana verdiği bu ödülden / Çıldırıp yitmemek için İki insan gibi kaldım / Birbiriyle konuşan iki insan. İkinci Yeni şairlerinden farklı olarak şiirden başka hemen hiçbir şeyle ilgilenmeyen ve başka türde hiçbir kitap yayımlamayan Edip Cansever'in (1928 - 1986), ressam Mehmet Güleryüz'ün sekiz adet deseniyle yayımladığı 13. şiir kitabı... Müzayedeye sunulan kitap, 1600 adet basılan ve hepsi numaralanan baskının 46 numaralı nüshasıdır ve yazdığı her türde çok sayıda ödülü bulunan romancı, oyun yazarı ve şair Necati Cumalı'ya (1921 - 2001) imzalanmıştır.
Modern Türk şiirinin hiçbir akımına katılmayan ama her akımdan biraz etkilenen ve daha çok da her akımı önemli ölçüde etkileyen; en çalışkan, en üretken şairi, oyun yazarı, çevirmeni ve edebiyat öğretmeni Behçet Necatigil (1916 - 1979)… Fotoğrafın arka tarafında Ara Güler'in kaşesi ve el yazısıyla "Behçet Necatigil, Şair" ibaresi var.
Hiçbir kalıba sığmayan, hiçbir kurala aldırmayan ve hiç kimseye minnet etmeyen Neyzen Tevfik (1879 - 1953), 74 yıllık hayatı boyunca herhangi bir işte çalışmadı. Neyini hiçbir zaman maddi bir kazanca alet etmedi, yalnızca kendi zevki için ve dostları için üfledi. Günlük hayatında da şiirlerinde de sözünü hiç sakınmadı. Hayatında kendisine maddî imkânlar sağlayacak kişilere iltifat etmedi, bildiği ve inandığı gibi yaşadı.
Türk kültürüne çok önemli katkılar sağlamış olan Ord. Prof. Süheyl Ünver (1898 - 1986); tıp doktorluğunun yanı sıra yazar, araştırmacı, arşivci, minyatürcü, tezyinatçı, hattat ve neyzendi. Çok sayıda kitabı dışında; dergi, gazete ve ansiklopedilere de sayısız yazı yazmıştır. Güzel sanatlar Akademisinde "Türk Minyatürü ve Süslemesi "hocalığı da yapan Sühey Ünver, Arapça, Farsça ve Fransızca bilirdi. Birlikte fotoğraf çektirdiği annesi Rukiye Safiye Hanım, XIX. yüzyılın ünlü hattatlarından Mehmed Şevki Efendi’nin kızıdır. Fotoğrafın arkasında Süheyl Ünver'in Osmanlıca el yazısıyla "Canım sevgili anneciğimle beraber" ibaresi, imzası ve 1931 tarihi yer alıyor.
II: Yeni'nin, şiir dışında hiçbir türde eser vermeyen ama şiir alanında da en üretken şairlerinden biri olan Edip Cansever'in (1928 - 1986) çok nadir bir fotoğrafı… Şair, belki de bu fotoğrafın çekildiği 1958 tarihinde yayımlanan kitabı Umutsuzlar Parkı'nın ilk şiiri olan "Amerikan Bilardosuyla Penguen" şiirine gönderme yapıyordur, kim bilir?
Fotoğrafın ön yüzünde Edip Cansever'in imzası ve altında 28 / 12 / 58 tarihi, arka tarafında da "Photographed By Ara Güler" kaşesi var.
"Foto S. Süreyya" soğuk damgalı, "Tahir Beyefendi'ye takdime-i hürmet…" Fotoğrafın arkasında şairin el yazısıyla beş beyitlik bir şiir var. Servet-i Fünûn şairlerinden Ali Ekrem (1867 - 1937), birinci kuşak Tanzimat edebiyatının öncülerinden, Vatan Şairi Namık Kemal'in oğludur. "Zilal-i İlham, Ruh-ı Kemal, Vicdan Alevleri" gibi kitapları olan şairin fotoğrafın arkasına yazdığı şiirin basılı olduğu bir kaynak bulamadık: Âlâm-ı cihan ruhumu ateşlere yaktı Hâlâ eriyüb gitmedi pulad-ı vücudum ...
Edebiyata Fecr-i Âti topluluğu içinde başlayan ve sonradan Milli Edebiyatçılara katılan Hamdullah Suphi Tanrıöver (1885 - 1966), Türk Ocağı kurucusu ve en uzun süreli başkanı, yazar ve çok ünlü bir hatiptir. Mehmed Akif'in yazdığı İstiklal Marşı'nı milletvekillerinin coşkulu alkışlarıyla mecliste ilk kez o okumuştur.
"İki gözüm, aziz Sabri'ye derin bir muhabbet hatırası…"
Foto j. Weinberg soğuk damgalı.
Bir Meşaleciden bir Meşaleciye:
"Yaşarcığım, Ne var ne yok? 92 numaralı Varlık hiç de güzel olmadı. Bu mecmua niçin belli sayılarda çok güzel, belli sayılarda çok fena çıkıyor... Sana "Yalnızlık" isimli bir şiir göndermiştim... Kazma kürek şiirlerinden evvel onun çıkması lazımdı... Yeni bir şiir daha gönderiyorum. Bakalım nasıl bulacaksın? Abdülhak Şinasi ne alemde? Görürsen sevgi ve saygılarımı kendisine bildir..."
Edebiyata şiirle başlayan ve Yedi Meşale topluluğunun yedi üyesinden biri olan Cevdet Kudret (1907 - 1992) zamanla şiirden uzaklaşsa da edebiyattan hiç uzaklaşmadı; romanlar, öyküler, eleştiriler ve çok değerli edebiyat incelemeleri yazdı. Mektubu gönderdiği arkadaşı, bir başka Yedi Meşaleci Yaşar Nabi Nayır (1908 - 1981) da şiirden zamanla uzaklaştı ve Türk edebiyatına "Varlık" dergisi ve "Varlık Yayınları" gibi, bugün hâlâ yaşayan iki ölümsüz eser bıraktı. Cevdet Kudret, bu mektubu Yaşar Nabi'ye Kayseri Lisesinde edebiyat öğretmenliği yaptığı sırada göndermiş.
Son devir Osmanlı devlet adamları, şairleri, mûsikişinasları ve hattatları üzerine yazdığı eşsiz biyografilerle tanınan, arşivci, müzeci, şair ve yazar İbnülemin Mahmut Kemal İnal (1871 - 1957), "nevi şahsına münhasır" sıfatını sonuna kadar hak eden bir geç Osmanlı ve erken Cumhuriyet münevveridir. Kendisinin geç dönem Osmanlı tarihi ve edebiyatına, Cumhuriyet devri arşivciliği ve kütüphaneciliğine katkıları, başka hiç kimseyle karşılaştırılamayacak ölçüde büyüktür. Müzayedeye sunulan mektubu gönderdiği Korgeneral Naci Eldeniz (1875 - 1948) ise İbnülemin'in "Fazilet ve necabetin nümune-yi mücessemi" olarak tarif ettiği ve "Son Asır Türk Şairleri" adlı eserinin 12. cildinde yer verdiği, Mustafa Kemal Atatürk'ün Harbiye'den hocası olan, asker kökenli bir şairdir.
"Merhaba Nabi bey, Merhaba!"
Cevat Şakir Kabaağaçlı ya da eserlerinde kullandığı adıyla Halikarnas Balıkçısı (1890 - 1973), bir hikâyesinden ötürü İstiklal Mahkemesi'nce Bodrum'a sürgün edildi. Üç yıllık sürgününden sonra tekrar Bodrum'a dönerek ömrünün büyük bir kısmını orada geçirdi. Konularını Ege ve Akdeniz Bölgesi kıyı ve açıklarında gelişen, denize bağlı olaylardan seçtiği öyküler ve romanlar yazdı. Müzayedeye sunulan mektup, imzasına ve özellikle de mektubuna çok nadir rastlanan Balıkçı'nın kendine özgü, teklifsiz üslubunu çok güzel yansıtan bir örnek... "Dün bir resimle bir yazı gönderdim. Bugün iade ettiğiniz hikâyeleri aldım. Yirmi üç tane alıkoymuşsunuz! Merhaba! Helal olsun! Çabuk yazıyorum. Benim hikâye kitabı var ya, onun baş tarafındaki sahifesine 'Musikisini duyduğum Cemal Reşit Rey'e ithaf ederim.' Merhaba! Allah'a ısmarladık. Bugün niyetim fena! Yaradılışın verdiği koca sevinç yetmiyor. ---- Hiç sebepsiz yere sanki içimde -hiç aşağıya değil- bir milyon kuş birden ötüyor. Merhaba ve yine merhaba! Bizi akıllı sananlara Allah akıl versin. ----"
Hayatını şiire adayan, içki ve sigarayı bile "hayatı daha kesif yapmak için" şiir adına ve uğruna içtiğini söyleyen, Türkçenin en has şairlerinden Cahit Sıtkı Tarancı (1910 - 1956), "ömrün yarısı eder" dediği "Otuz Beş Yaş" ne yazık ki yalnızca on bir yıl geçebildi. Geriye yaşama sevinciyle, ölüm kaygısıyla, çocukluk özlemiyle, yitik aşklarla dolu harikulade şiirler, küçük ve sevimli hikâyeler, kızkardeşine ve dostlarına yazılmış sıcacık mektuplar bıraktı. "Yaşarcığım, Kabahatler, ihmaller, kusurlar, hatalar, münasebetsizlikler, hepsi bende, biliyorum. ---Kitap Ankara'da iyi gidiyor intibaındayım, tabii rakam veremem. Esasen sormadım ve bilmiyorum da. İnşallah İstanbul'da daha iyidir. ---- Ziya'ya ve sana ciltli" yollayacağım, gecikmesi bundandır. ----"
Türkiye'nin dünyaca tanınmış fotoğrafçısı Ara Güler, 2015 yılının sonlarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın evinde ve makamında fotoğraflarını çekti. Bu olaya tepki gösteren bazı kesimlere ve gazetecilere Ara Güler'in yanıtı şöyle oldu: "Cumhurbaşkanı değil mi? Çekmeyecek miyiz? Tabii Cumhurbaşkanı’nı çekeceğim, onu çekmeyip sizin gibi serserileri mi çekeceğim! Biz gazeteciyiz, her şeyi çekeriz." Ara Güler'in fotoğrafı imzalarken çekilmiş bir fotoğrafıyla birlikte… Çok şık çerçevesi içinde (Çerçeve boyutları: 42 X 37 cm).