PHEBUS HAT, 07.07.2024 saat: 22:00'a kadar internet sitemizden pey verebilirsiniz. 22:02 itibariyle canlı mezat başlayacaktır. Kitap, Dergi ve süreli yayın hariç tüm ürünlerden % 20 ürün KDV'si alınmaktadır. Komisyon Oranı: % 20 + KDV'dir. ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 1 HAFTADIR.
Celi sülüs besmele ve dua yazılıdır. En altta nesih yazı ile duanın anlamı Osmanlıca olarak yazılıdır: "Manası: Ya rabbi salih kullarını ıslah buyurduğun sebepler ile beni de ıslah eyle."
Tezhip: Safiye Ocaklı.
Dualar ve bir hadis-i şerif metninin baş kısmı yazılıdır: "Konuşmamdaki davranışlarımdaki hatalarımdan dolayı Allah´tan affımı talep ederim. Ancak Allah´tan ister ve ancak ona tevekkül ederiz. Kim cehennemden azad edilmiş birini görmek isterse şu kişiye baksın..."
İcazeti alan: Zühdi İsmail Efendi.
İcazeti veren: Ahmed Zihni.
Sülüs kısım: "Allahu veliyyü´t-tevfik ve ni´me´r-refîk" Anlamı: Başarıyı veren Allah´tır. O ne güzel yoldaştır.
Nesih kısımdaki hadis-i şerif: "Sizin en hayırlınız Kuran´ı öğrenen ve öğretreninizdir."
Sülüs kısım: "Ölüm kişiye vaiz olarak yeter. Kalpte yerleşmiş bir iman da zenginlik olarak yeter."
Nesih kısım: "Ölümü çokça zikredin. Onu zikretmek günahları siler, dünyada zahit kılar."
Sülüs kısım: "Allahı çokça zikredin" anlamındaki Ahzab Suresi 41. ayet-i kerime.
Nesih kısım: "Rasülullah s.a.v. buyurdu: Allah´ı zikreden ve zikretmeyen kişilerin misali ölü ile diri kişiler gibidir."
Şiir: "Fazl u lütf u kereminle ni´amın nâ madûd / Nasıl ifa olunur şükrün acep yâ Ma´bûd"
Manası: Kullarına yaptığın yücelikler, lütufların, ikramların, nimetlerin sınırsızdır. Ey ancak kendisine kulluk edilen Allah´ım şükrün nasıl yerine getirilir.
Liste başlığı: "Amasya İdadisinde bu sene ikmal-i tahsil ederek idadi şehadetnamesini ahza muvaffak olan efendiler"
Muhtemelen önceki lottaki liste ile aynı döneme ait.
Manastırlı İsmail Hakkı (1846-1912), Ayasofya Camii kürsü şeyhliği, Fâtih Camii kürsü müderrisliği gibi yüksek vazifeler yaptı. Ayasofya Camii’ndeki vaazlarında büyük bir dinleyici kitlesi topladı. Öte yandan Eyüp Askerî Rüşdiyesi’nde, Mekteb-i Hukuk, Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyun ile Askerî Tıbbiye, Mekteb-i Mülkiyye, İstanbul Dârülfünunu gibi son dönem Osmanlı okullarında muhtelif dersler verdi. Yirmi dört yıl süren müderrislik görevinde gösterdiği başarıdan dolayı dördüncü rütbeden Osmanlı nişanı ile taltif edildi. 16 Aralık 1908’de Meclis-i A‘yân üyeliğine seçildi ve bu görevi yürütürken Sultan Reşad’la birlikte Rumeli seyahatine çıktı. 5 Aralık 1912’de Anadoluhisarı’ndaki evinde vefat etti, cenazesi Fâtih Camii hazîresine defnedildi.
Batılılaşma sürecinin hızlandığı bir dönemde yaşayan İsmâil Hakkı, İslâm diniyle ilgili olarak Batılı yazarlarca ileri sürülen itirazları cevaplandırmaya çalışmış, bu arada nikâh, talâk, tesettür konularını, ayrıca kısas ve had cezaları gibi amelî hükümleri savunmuştur. Kelâm konularını genellikle klasik çerçevede ele almıştır.
1869’da Eskişehir’de doğan Abdullah Azmi Efendi, eşraftan Müftüzâde Hacı Kasım Efendi’nin oğludur. İlk ve orta öğrenimini mahalle mektebi ve Eskişehir Rüştiyesi’nde tamamladıktan sonra, bir süre amcası Eskişehir Müftüsü Süleyman Hakkı Efendi’den özel ders aldı. 1895 yılı Haziran ayında İstanbul’a gelerek Fatih Medresesi’nde Dersiam Çarşambalı Hacı Ahmet Efendi’nin derslerine devam etti ve 1901’de Müderrislik icazeti aldı. Bu arada Hukuk Mektebi’nde öğrenim yaparak 1902’de mezun oldu. Muhtelif mahkemelerde hakimlik yaptı. Meclis-i Mebusan´da, 1. ve 2. TBMM dönemlerinde mebus olarak bulundu. 11 Mayıs - 5 Kasım 1922 arası, üçüncü ve dördüncü TBMM hükümetlerinde Şer’iye ve Evkaf Vekilliği yaptı.
Şiir: "Ol rasül-i mücteba hem rahmeten li´l-âlemîn / Bende medfundur deyu eflâke fahr eyler zemin / ravzasın edip ziyaret dedi Cibril-i Emin / Hazihi cennatü adnin fedhulûhâ hâlidîn"
Manası: O seçilmiş Peygamber ki alemlere rahmettir / Bende yatıyor diyerek yeryüzü göklere karşı övünür ) Cebrail a.s. onun kabrini ziyaret edip dedi ki / İşte bu Adn cennetidir, ebedi kalmak üzere oraya giriniz.
Hat sanatı dünyasının göbeğinde bir doktor... Oprt. Dr. Sadi Belger (1916-1976), kendisine tedaviye gelen Halim Özyazıcı ile ahbab olarak hat sanatına ilgi duymuş, 1963 senesinde Necmettin Okyay´dan talik icazeti almış, Hamid Aytaç´ın doktorluğunu yapmıştır.