PHEBUS HAT, 26.11.2022 saat: 21:00'a kadar internet sitemizden pey verebilirsiniz. 21:02 itibariyle canlı mezat başlayacaktır. Kitap, Dergi ve süreli yayın hariç tüm ürünlerden % 20 ürün KDV'si alınmaktadır. Komisyon Oranı: % 20 + KDV'dir. ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 1 HAFTADIR.
"Hutut-ı mütenevvia-i İslâmiyye ile elvah-ı mukaddese, her nev kabartma ve çinkograf kartvizitlerle zarf ve mektubluklar, Türkçe markalar, eczahane ve müessesata mahsus pul ve etiketler […] tahrir ve tersim ve tab´ olunur."
Hat, ebru ve kitap sanatları üstadı Necmeddin Okyay, Medresetü´l-Hattâtîn´de Hacı Kâmil Akdik´ten sülüs hattını ilerletip, Tuğrakeş İsmail Hakkı Altunbezer´den de celî sülüs ve tuğra meşketmiştir. Diploma almadan önce Medresenin ebru ve âhar muallimliğine tayin edilen Okyay, hocalığı sırasında yazılı ebru tarzı ile çiçekli ebruyu bulmuştur, nitekim çiçekli ebrulara sanat çevrelerinde "Necmeddin ebrusu" adı verilmiştir. Eski bir mücellit terekesinden eline eski tarzda cilt kalıplarının geçmesiyle mücellitliğe de merak saran Necmeddin Okyay, bu sahada da kendini geliştirmiştir. Süheyl Ünver, Emin Barın, yeğeni Mustafa Düzgünman, Uğur Derman ve Bekir Pekten, Okyay´ın çeşitli dallarda yetiştirdiği sanatkârlar arasındadır.
Aile mesleğini sürdürerek eczacılık okuluna devam ettiği sırada Hezarfen Hattat Necmeddin Okyay´ın da talebeliğine devam eden Uğur Derman, ta´lîk hattan icazet aldıktan sonra diğer hat türlerinin de inceliklerini öğrenmiştir. Aynı yıllarda Süheyl Ünver, Macid Ayral ve Halim Özyazıcı gibi üstatlardan da müzakere yoluyla istifade eden Derman, geleneksel sanatlar alanında dersler vermiş, yayın faaliyetlerinde bulunmuştur.
Sayfaları açılmamıştır.
Okunuşları: "Hikmet-i Yûnâniyyân peygâm-ı nefs u hevâ est; Hikmet-i İslâmiyyân fermûde-i Peygamber est [Yunanların felsefesi nefs ve heva sözüdür; Müslümanların hikmeti ise Peygamber buyruğudur]; "Tahammül güçdür amma tavr-ı nâ-bercâsına halkın; Medâr-ı râhat-ı âlem rehîn olmuş müdârâya"; "Sânii gör, yüz bin dürlü sanat gösterir; Kendini bildirmek içindir bu sanatdan garaz"
Döneminin önde gelen sanatkârlarından dersler alan Mustafa Halim Özyazıcı, Medresetü´l-Hattâtîn´e devam ettiği sırada askerliğe çağırılmış ve müracaatı üzerine Matbaa-i Askeriyye hattatlığına getirilmiştir. Terhis edilince kendisine bir yazıhane açarak her türlü hatla levha, kitap başlığı, kartvizit vs. tasarlayarak yazan Halim Efendi, Latin yazısının da her türlüsünü en güzel şekilde yazabilmiştir. Vakıflar Umum Müdürlüğü tarafından tamiri kararlaştırılan camilerin yazılarının yenilenmesinde çalışan Özyazıcı, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi´nde hüsn-i hat muallimliği yaptığı esnada da pek çok öğrenci ile yakından ilgilenmiş ancak devamlılık sağlayamadıkları için kendisinden icâzet alan talebesi olmamıştır.