PHEBUS, 28.11.2021 saat: 21:00'a kadar internet sitemizden pey verebilirsiniz. 21:02 itibariyle canlı mezat başlayacaktır. Kitap, Dergi ve süreli yayın hariç tüm ürünlerden % 20 ürün KDV'si alınmaktadır. Komisyon Oranı: % 20 + KDV'dir. ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 1 HAFTADIR.
İslam dünyasının her tarafında çok yaygın olarak okunan Delâilü'l-Hayrât, Kuzey Afrika tasavvufunun en önemli simalarından biri ve Şâzeliyye tarikatının Cezûlîyye kolunun kurucusu olan Cezûlî tarafından derlenen salavat mecmuasıdır.
Selahaddin Eyyubi'ye devlet idaresinde rehberlik etmek amacıyla yazılan ve Arap coğrafyasında oldukça meşhur olan bu eserin Osmanlı diline kazandırılması, Naima'nin dikkati sayesinde gerçekleşmiştir. Selahaddin'in başarılı olmasını bu esere bağlayan Naima, Eyyubi'nin, bu esere uygun davranarak ve izlediği siyasette bu eserdeki görüşlere uyarak başarılı olduğunu söyler.
Hattat Mahmud Esad Efendi, Trabzon'da doğmuştur. Babası aynı zamanda hocası olan Hüseyin Rüşdi Efendi'dir. Babasından Kuran'ı hıfz etti ve hat meşk etti. Tahsili için İstanbul'a gelmiş ve Süleymaniye Camii'ndeki derslere katılmıştır. Sultan Abdülhamid ve Sultan Reşad zamanında huzur derslerinde bulunmuştur. Nakşibendi tarikatindenin Halidiye koluna mensuptur.
Hattat Mahmud Öncü, 1913 yılında İstanbul Şehzadebaşı’nda doğmuş, Balıkesir Ziraat Okulu'ndan mezun olmuştur. İlkokul Müdürü merhum Süleyman Bey'den yazı çalışmalarına başlamıştır. Sonra Güzel Sanatlar Akademisi'nde Hacı Kâmil Efendi, Hacı Nuri Bey ve Hacı Halim Beylerden meşk alarak sanatını geliştirmiştir. Ankara'da Kocatepe Camiinin elli metre kuşak yazısı ile dört büyük, oniki küçük kubbesinin, büyük kapı ile diğer dört kapısının üstlerindeki yazılarla, mahfil yazılarını yazmıştır. Edirne Selimiye camiinin restorasyonunda bozuk ve silik yazılarını restore etmiştir. Beşiktaş'ta Kaptan İbrahim Ağa Camii'nin yazıları ile İstanbul Ataköy’de bir camiin yazılarını o yazmıştır. *Çerçevenin ölçüsü 77x39 cm'dir.
Meşhur hattatlardan Hasan Hüsni Efendi, Karinâbâd’daki [Bulgaristan'da Kamobat] Hüseyin Çelebi Medresesi’nin müderrisi Abdülvehhâb Efendi’nin oğlu olarak 1840'da doğdu. İlk okulunu memleketinde tamamladıktan sonra 1854 senesinde İstanbul’a giderek medrese eğitimine başladı. Karinâbâdî Hasan Hüsnî Efendi, 1868’de babasının vefâtı üzerine peder-mânend usûlüyle müderrisliğe tayin edilince memleketine döndü. On sene tedrîs-i ilimle meşgul olduktan sonra 1878’de tekrar İstanbul’a dönerek Fetvâhâne’de göreve başladı. 1880’de Ezine Niyâbet-i Şer‘iyyesi’ne tayin edilip 1883’de İ’mâlât-ı Şer‘iyye-i Umûr-ı Tahrîriyye mu’avin-i sânîsi olarak, tekrar Fetvâhâne’ye döndü. 1888’de Fetvâhâne’nin müsevvidliğine terfi edildiği gibi ilâveten Mekteb-i Nüvvâb’ın ta’lik hocalığına tayin edildi. 1900’de rütbesi Hareket-i Altmışlı’ya yükseltildi. 1904’te Trabzon Mevleviyeti’ne gidip 1909’da İ’mâlât-ı Şer‘iyye Odası’nın birinci sınıf müsevvidliğine getirildi. 20 Haziran 1912 tarihinde emekliye sevkedildi. Bu hâl üzere iken H. 3 Muhârrem 1333/M. 22 Kasım 1914 tarihinde vefât ederek Fâtih Cami hazîresine defnedildi. Ancak nâmına mezartaşı dikilmemiştir. *Çerçevenin ölçüsü 24x20 cm'dir.
Seyyid Burhâneddin Belhî, 1849’da Belh’te dünyaya gelmiş, soyu İmam Muhammed Takî yoluyla Hz. Muhammed(s.a.v.)’e dayanan bir hak âşıkı ve ârifidir. Babası Seyyid Süleyman Belhî, ağabeyi ise Hamzavî-Melâmî kutbu Seyyid Abdülkadir Belhî’dir. Mâhir bir hattât ve kuvvetli bir şair olan Burhâneddin Belhî; Arapça, Farsça ve Çağatayca dillerine hâkimdir ve bu hususiyeti şiirlerine de yansır.
Çerçeve 28x32 cm'dir. Ketebe sayfasının tarihi göz önüne alındığında ketebede geçen Derviş Ali'nin Anbarizade Derviş olduğu tahmin edilmektedir. Kendisinden önce yaşamış olan Büyük Derviş Alî Efendi’den tefrîk için hattâtîn meyanında “sânî” ve ismi ma’lûm olmayan babasına nisbetle “Anbârîzâde” lâkablarıyla anılmış olan Derviş Alî Efendi’nin evâ’il-i hâli hakkında, hıfzını ikmâl eylemiş olduğu ve medrese eğitimi aldığı dışında bir bilgi bulunmamaktadır.
Naht sanatı, hat sanatıyla yazılan yazıların oyma, kakma, kabartma ve yakma teknikleriyle ahşaba işlenmesiyle ortaya çıkan desenin veya motifin, ahşap oyma ve işleme teknikleriyle ayrıştırılmasıyla oluşur. Tarih kısmındaki kırık dolayısıyla tarihin tesbiti zorlaşmaktadır. *Çerçevenin ölçüsü 60x42 cm'dir.
Gubari yazının önde gelen temsilcilerinden Mehmed Nuri Sivasi, Bab-ı Meşihat Kalemi katiblerinden Sivaslı Ahmed Efendi’nin oğludur. İstanbul’da doğmuştur. Abdullah Rüşdi Efendi'den yazı icazeti almıştır. Hilafet'in lağvı sonrası emekliye ayrılmıştır. *Çerçevenin ölçüsü 36x63 cm'dir.
Osmanlı Hat Sanatı'nda "Şevki Mektebi" isimli yazı ekolünün sahibi Mehmed Şevki Efendi ile dayısı ve aynı zamanda hocası olan Mehmed Hulusi Efendi'yle birlikte verdikleri bu icazetame hat sanatımızın tarihine örnek teşkil edebilecek bir icazetnamedir. İlk icazetini kendisi gibi hattat olan dayısı Mehmed Hulusi'den alan Mehmed Şevki Efendi, Hafız Osman ve Mustafa Rakım'ın yazılarını inceleyerek sülüs, nesih ve rik'ada "Şevki mektebi" ismiyle anılan bir üslûbun sahibidir. Sanat hayatı boyunca her gün ilerleme gösteren Şevki Efendi, 1873 yılından itibaren daha narin bir üslupla son derecesine eriştirdiği bu yazı türlerinde günümüze kadar son merhale sayılmaktadır. Hattat Şevki Efendi'ye sülüs-nesih ve rik'a dersleri veren ve onun ilk hocası sayılan Mehmed Hulusi, Koca Râgıb Paşa Kütüphanesi birinci hâfız-ı kütübü, Nusretiye Camii kürsü şeyhi ve birçok hattat yetiştiren bir hocadır. Ali Vasfi'nin talebesi olmakla beraber hat sanatındaki yeri orta derecede olduğu için kabiliyetli bulduğu yeğenine icazet verdikten sonra onu, hattını ilerletmesi için Kazasker Mustafa İzzet Efendi'ye götürmek istemiş ancak Şevki Efendi bunu kabul etmemiştir. *Çerçevenin ölçüsü 31x25 cm'dir.
Hattat Şevki Efendi'ye sülüs-nesih ve rik'a dersleri veren ve onun ilk hocası sayılan Mehmed Hulusi, Koca Râgıb Paşa Kütüphanesi birinci hâfız-ı kütübü, Nusretiye Camii kürsü şeyhi ve birçok hattat yetiştiren bir hocadır. Ali Vasfi'nin talebesi olmakla beraber hat sanatındaki yeri orta derecede olduğu için kabiliyetli bulduğu yeğenine icazet verdikten sonra onu, hattını ilerletmesi için Kazasker Mustafa İzzet Efendi'ye götürmek istemiş ancak Şevki Efendi bunu kabul etmemiştir. Bu reddediş Osmanlı hat sanatında yeni bir üslub oluşturmuştur. *Çerçevenin ölçüsü 41x32 cm'dir.
Son devir hattat ve mücellitlerinden Mehmet Emin Barın, Güzel Sanatlar Akademisi'nde reîsülhattâtîn Kamil Akdik'ten hat, Necmettin Okyay'dan da klasik Türk ciltçiliği dersleri almıştır. Bir dönem Latin harfleri, geleneksel ve endüstriyel cilt yapımı ve restorasyonu üstünde yoğunlaşmış, daha sonra ise grafik sanatları konusundaki birikimi ile birlikte geleneksel hat sanatına yönelip bu alanda yüzyıllar boyu yerleşmiş kural ve üslupların dışına çıkarak özgün ve çağdaş eserler meydana getirmiştir.
Mıstar, ince bir mukavva üzerine eşit aralıklarla gerilmiş ipliklerden ibaret olan ve yazılacak kâğıdın altına konup üstüne elle bastırılmak suretiyle kâğıda çıkan çizgiler üzerinde düzgün yazı yazılmasını sağlayan alete denir.
Mıstar, ince bir mukavva üzerine eşit aralıklarla gerilmiş ipliklerden ibaret olan ve yazılacak kâğıdın altına konup üstüne elle bastırılmak suretiyle kâğıda çıkan çizgiler üzerinde düzgün yazı yazılmasını sağlayan alete denir.
Berat, bir tayini, bir vazife veya muafiyetin verildiğini gösteren, üzerinde padişahın tuğrası bulunan belgedir. Timar beratlarında ise tahsis edilen miktarın hangi köylerin ne kadarlık gelirlerinden meydana geleceği tek tek gösterilerek siyâkat yazısıyla ve bir öbek halinde yazılmış olan kısım “nakil-iblâğ”dan “emir-hükm”e geçişte “verdim” ve “buyurdum ki” kelimeleri arasında bulunur. [Diyanet İslam Ansiklopedisi "Berat" maddesinden.]