OSMANLI DÜNYASI, 19.04.2025 saat: 22:00'a kadar internet sitemizden pey verebilirsiniz. 22:02 itibariyle canlı müzayedemiz başlayacaktır. Kitap, Dergi ve süreli yayın hariç tüm ürünlerden % 20 ürün KDV'si alınmaktadır. Komisyon Oranı: % 20 + KDV'dir. ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 1 HAFTADIR.
Lutfi Paşa (ö. 1564) eserin yazılış sebebinden bahsederken, sadârete geldiğinde devlet teşkilâtını karışık bulduğunu, kanun ve nizamların eski dönemlerden farklı uygulandığına şahit olduğunu, bu yüzden kendisinden sonra iş başına geçeceklere faydalı olmak üzere tecrübesine ve görüp işittiklerine dayanarak bu risâleyi kaleme aldığını söyler.
Çalışma, 1800´lü yıllarda Fransa´nın ormanlarında bulunan ve hiçbir uyarana tepki vermemesi nedeniyle Ulusal Sağır ve Dilsiz Enstitüsü´ne havale edilen bir çocuk hakkındadır. Enstitünün doktoru olan Itard, duyular ve zihinsel bileşenlerin uyandırılmasına dair değerli çalışmalarını raporlaştırmış ve rapor, eğitim alanında ilk sistematik gözlem ve bireyselleştirilmiş eğitim planı olarak kabul edilmiştir. Eser, TBMM´nin kurulduğu ilk yıllarda Maarif Vekaleti tarafından Balaban´a tercüme ettirilip basılmıştır.
12. yy. Türk şairlerinden Edib Ahmed Yükneki´nin Doğu Türkçesi ile yazdığı nasihatname türündeki bu eseri, Türk-İslam edebiyatının Kutadgu Bilig´den sonra yazıya geçirilmiş en eski ikinci eseri sayılmaktadır. Necib Asım´ın "Hibetü´l-Hakayık", Reşit Rahmeti Arat´ınsa "Atebetü´l-Hakaik" şeklinde okuduğu eser, ilk defa Necib Asım Yazıksız tarafından ilim dünyasına tanıtılmış ve yayımlanmıştır.
Yazıldığı tarihten bu yana büyük ilgi gören Sadi Şirazî´nin ünlü Farsça eseri Gülistan, çoğunlukla günlük hayatta karşılaşılan olaylar dikkate alınarak ahlaki ve edebî sonuçlar çıkarılabilen hikâye ve nüktelerle süslenmiş; Farsça ve Arapça şiirlerin yanı sıra ayet, hadis ve atasözlerine de yer vermiştir. Son sayfası yırtık haldedir.
Milli Edebiyat´ın ve Türkçü şiirin öncü isimlerinden Mehmed Emin'in ilk şiiri kitabı olan eserin önsözleri, dönemin en önemli muharrirleri Abdülhak Hamid ve Recaizade Mahmud Ekrem tarafından yazılmıştır. Fausto Zonaro'nun çizimlerinin de yer aldığı eserin sonunda, şairin en meşhur şiiri "ben bir Türk´üm dinim cinsim uludur" şiirinin müzikal bestesinin notaları yer almaktadır. *Yer yer kurt yenikleri vardır.
Ahmet Reşit Bey´in Mekteb-i Sultani´ de edebiyat derslerinde kullanılması için, Türk Edebiyatı´nın ünlü isimlerinin metinlerinden örneklerle belagat sanatını anlattığı eserdir.
Döneminin "reîsü’ş-şuarâsı” olarak nitelendirilen Sünbülzâde Vehbî´nin yazdığı manzum Farsça-Türkçe sözlüktür. Şiir formunda olup ezberlenmesinin kolay olması dolayısıyla yaygın bir teveccüh gören eser, yazıldığı tarihten itibaren medrese ve rüşdiyelerde ders kitabı olarak okutulmuştur.
19. Yüzyıl Osmanlı bürokratlarından aynı zamanda şairlik mahareti ile Istılahat-ı Edebiye eserinde metinlerinden faydalanılan Akif Paşa´nın biyografisinin ve şiirlerinin yer aldığı taşbaskı dönem cildi eser...
Cahiliye döneminin ünlü şairlerinden Züheyr bin Sülma, ölmeden önce gördüğü rüya üzerine oğulları Ka´ab ve Büceyr´e Medine´de zuhur edecek peygamberin yanına gitmeleri ve ona tabi olmalarını söylemiştir. Babalarının bu vasiyetini yerine getirmek için yola çıkan kardeşlerden Büceyr yolculuğu tamamlamış ve Hz. Muhammed´e tabi olarak müslüman olmuş; Ka´ab ise Medine yakınlarında bir yerde kalmıştır. Ka´ab kardeşinin peygamberin ümmetinden olduğunu öğrendiğinde, Hz. Muhammed ve kardeşi Büceyr´i hicveden bir şiir kaleme almıştır. Şiiri duyan Hz. Muhammed Ka´ab´ın katline ferman vermişse de Ka´ab´ın kardeşi peygamberden özür dilerse affa nail olacağını bildirmiştir. Ka´ab bu sefer peygamberi öven "Kaside-i Banet Suad" ismini verdiği kasidesini kaleme alarak Hz. Muhammed´in huzuruna çıkarak, şirini sunar ve af diler. Hz. Peygamber´in affına nail olmakla kalmayıp günümüzde Topkapı Sarayı´nda sergilenen ve "Bürde" adı verilen hırkayı peygamberden hediye olarak almıştır. Kaside böylece, hediye edilen hırkadan yola çıkılarak "Kaside-i Bürde" ismiyle ünlenmiştir.
Eserleri, yaşadığı dönem içerisinde geniş bir okur kitlesi tarafından okunan Güzide Sabri, genellikle aşk romanları yazmış ve aşırı duygusal romanlarıyla en çok okunan ilk kadın romancılar arasında yer almıştır.
Namık Kemal´in ikinci romanı olan Cezmi, 16. yüzyılda İran savaşında savaşan asker Cezmi hakkında bir eserdir. 1180 yılında tefrika edilen roman Türk Edebiyatında "İlk Tarihi Roman" olarak geçmektedir.
Ahmed Şuayib, Servet-i Fünun neslinin,yegane felsefecisi olarak bilinir. Beşir Fuad´la başlayan pozitivist düşüncenin devamı ve gelişimi çizgisinde, İkinci Meşrutiyet´ten sonraki tefekkür hayatındaki mühim mütefekkirlerdendir. Hayat ve Kitaplar, Servet-i Fünun edebiyatı ve fikriyatının felsefesini içermektedir
Servet-i Fünun edebiyatının genel eğiliminden farklı olarak Namık Kemal çizgisini izleyen ve şiirleriyle olduğu kadar, ateşli düzyazılarıyla ve incelikli nükteleriyle de haklı bir üne sahip olan Süleyman Nazif, İstanbul´un işgal günlerinde yazdığı "Kara Bir Gün" adlı, son derece sert bir üslupla kaleme alınmış yazısıyla büyük bir etki yaratmış, kitlesel gösterilere yol açmış ve Malta´ya sürgün edilmişti. Batarya ile Ateş, Süleyman Nazif´in Plevne, Balkan, Giirit cephelerinde canını siper eden askerlerimizin fedakârlıklarını coşkulu bir üslupla dile getirdiği, en ünlü eserlerinden biridir.
Celal Sahir´in Beyaz Gölgeler´i yayımlanan ilk şiir kitabıdır. Türk şair, yazar, yayıncı ve politikacı olan Erozan; “Aşk ve kadın şairi” olarak tanınan sanatçı, dilin sadeleşmesi gerektiğini savunmuş, Türk Dil Kurumunun kurucu dört üyesi arasında yer almıştır
Türk tarihinin meraklı ve hakiki maceralarına ve özellikle Osmanlı Türklerinin Anadolu´ya göçlerine sebep olan tarihî olaylara dayanarak yazılan bu kitap, her Türkün okuması lazım olan bir romandır.
Aslı Sanskritçe olan ve bir papağanın (tûtî) ağzından, çoğunlukla kadın - erkek ilişkilerine dair hikâyelerin anlatıldığı ve hikâye türünün en erken örneklerinden kabul edilen bu eser, Doğu edebiyatının, bütün dillere çevrilmiş klasiklerindendir. Kenarında Kâmilü´l-kelâm vardır.
Romanlarının çoğunde evlilik dışı ilişkiler, komplo, düello gibi temalara yer veren Fransız yazar Gastyne´in "Aşkın pençesinde fenalıklara uğrayan zavallı kızlara" dair romanının Hasan Bedreddin tarafından dilimize çevirisidir.
1926 yılında tefrika edilmeye başlanan ve bizzat Mehmet Rauf tarafından “Eylül ’den bile kuvvetli ve şahsiyetli bir eser” olarak değerlendirilen Son Yıldız, edebiyatımızın büyük aşk romanlarından...
Burhan Cahid Morkaya bu eserinde Adana´da yaşayan ancak yaz aylarında eğlenmek için geldiği İstanbulda kendisini yasak aşklar sarmalında bulan bir gencin serencamını okurlarına sunuyor...
Uzun yıllar yurtdışında yaşamış Abdülhak Hamid´in kaleme aldığı ve hane halkına gönderdiği mektupların, Süleyman Nazif tarafından bazı notlar ve açıklamalar ile birlikte yayımlanmasıyla meydana gelmiş eserdir.
Cumhuriyet´in ilk Türkologlarından Fuad Köprülü´nün ilk olarak 1917 yılında Talebe Defteri adlı dergide tefrika ettirip 1918 yılında kitaplaştırdığı Nasreddin Hoca manzumeleri...