OSMANLI DÜNYASI

OSMANLI DÜNYASI, 16.02.2023 saat: 21:00'a kadar internet sitemizden pey verebilirsiniz. 21:02 itibariyle canlı mezat başlayacaktır. Kitap, Dergi ve süreli yayın hariç tüm ürünlerden % 18 ürün KDV'si alınmaktadır. Komisyon Oranı: % 20 + KDV'dir. ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 1 HAFTADIR.

Currency Converter:

Toplam Ürün : 169

RESİMLİ GÜZEL ELİFBÂ, Mustafa Şefik, Tefeyyüz Kitabhanesi, İstanbul 1928, 64 s., 15x23 cm

"Çocukların kolayca okuyub yazabilmeleri için hem usul-i savtî hem de kelime usulü nazar-ı dikkate alınmak üzere tertib edilmişdir. En son programa uygundur." Sayfaları su lekelidir, kapağı kısmen ayrıktır.

YENİ MİLLÎ KIRÂAT (Yedinci Kısım), Köprülüzâde Mehmed Fuad, Kanaat Kütübhane ve Matbaası, İstanbul 1924, 207 s., 14x20 cm

Birkaç hikâyeyi derleyen kitabın, "Bir Nutuktan Müfrez" başlıklı metne denk gelen 7 ilâ 10. sayfaları ile "Başını Vermeyen Şehîd" hikâyesine denk gelen 195 ilâ 206. sayfaları eksiktir. Kapak sırtı epey yıpranmıştır.

Ebru kaplı cildinde TUHFE-İ VEHBÎ, 1263, 61 s., 15x21 cm

Divan şairi Sünbülzâde Vehbî tarafından, Sadrazam Halil Hamid Paşa´nın iki oğlu için kaleme alınmış ve değişik vezinlerde 58 kıtadan oluşan manzum bir Farsça-Türkçe sözlüktür. Eser, önceki sözlüklerde bulunmayan Farsça kelimelere yer verdiği için çok tutulmuş ve okullarda okutulmuştur.

LÜGÂT-İ SÜBHA-İ SIBYÂN, Şirket-i Sahafiye-i Osmaniye Matbaası, İstanbul 1307, 39 s., 15x22 cm

1900´lü yılların başına kadar en az 30 kez basılan "Sübha-i Sıbyân"adlı bu Arapça-Türkçe manzum sözlük, 460 beyit civarında bir hacme sahiptir. Eser, sıbyan mekteplerinde okuyan öğrencilerin Türkçe kelimelerin Arapça karşılıklarını kolayca ve zevk alarak öğrenmelerini sağlayan, öğretici ve ezberlenmesi kolay bir okul sözlüğü olması sebebiyle oldukça rağbet görmüştür. Son sayfasının metin kısmında delik vardır.

KİTÂB-I MÜNTEHABÂT-İ LÜGÂT-İ OSMÂNİYYE (2 cilt bir arada), Ceridehane [Matbaası], İstanbul 1268-69, 416+456 s., 16x22 cm

"İşbu Müntehabât-ı Osmânî´ye namzed olan lügât kitabının müştemil bulunduğu kelimat-ı Arabîden on sekiz bin sekiz yüz doksan yedi ve Farisîden dahi altı bin yedi yüz altmış bir yani cem´an yirmi beş bin altı yüz elli sekiz kelimeden ibaret olarak ..." 2. cildin birkaç sayfasında sıralama hatası yapılmıştır. Sırtı ayrıktır.

AHTERÎ-İ KEBÎR (2 cilt bir arada), el-Hac Muharrem Efendi el-Bosnevi Matbaası, 1292, 488+480 s., 18x26 cm

Ahterî ve Ahterî-i Kebîr diye de anılan bu Arapça-Türkçe sözlük Muslihuddin Mustafa´nın en meşhur eseridir. Belli başlı Arapça kaynaklardan faydalanarak 952 (1545) yılında tamamladığı eser, yaklaşık 40.000 kelime ihtiva etmektedir. Cildinin deri yüzeyi soyulmuştur.

RESİMLİ KÂMÛS-I OSMÂNÎ (3 cilt bir arada), Ali Seydi, Matbaa ve Kütübhane-i Cihan, İstanbul 1325-1330, 1132 s., 19x25 cm

Daha çok hazırladığı sözlükler ve okullar için yazdığı tarih kitaplarıyla tanınan son devir yazar ve idarecilerinden Ali Seydi Bey, eserleriyle Türk eğitim ve fikir hayatına önemli hizmetlerde bulunmuştur. Arapça ve Farsçadan dilimize girmiş olanlar yanında bilhassa Türkçe kelimelere yer verilen bu sözlük çalışması ise benzeri sözlükler arasında ilk defa 2000 kadar terim içeren sözlük olma özelliğine sahiptir. Künye ile önsöz kısmı arasında 4 sayfalık bir eksik mevcuttur. Cilt sırtı kısmen ayrıktır.

KÜÇÜK LÜGAT-İ NÂCÎ, 902 s., 10x14 cm

Türk dilinde kullanılan Arapça ve Farsça kelimelerle Türkçeye Batı dillerinden girmiş bazı kelimelere de yer veren Lügat-i Nâcî; kelimelerin seçilişi, anlamlandırma ve örnek cümleler bakımından döneminde ileri seviyede kabul edilmiştir. Kelimelerin, asıl dillerindeki anlamlarının değil, Türkçede kazandıkları manaların gösterildiği sözlükte müellifin kendi şiirlerinden veya başka şairlerden örnek çeşitli mısra ve beyitler de yer almaktadır. Sözlük "fetva" kelimesine kadar Muallim Naci tarafından hazırlanıp yayımlanmış, Nâci´nin ölümü üzerine geri kalan kısmı, Müstecabizâde İsmet Bey tarafından tamamlanmıştır. Sayfaları su lekelidir. Son sayfası yıpranmıştır.

TERCÜMETÜ´L-KÂMÛS EL-OKYÂNÛS (1. Cilt), 35+472 (sondan eksik), 21x31 cm

Firuzâbâdi´nin Arapçadan Arapçaya sözlüğü "Kâmûsü´l-Muhît", sözlük çalışmalarında, türe adını verecek ölçüde önemli bir yer tutmuştur. Nitekim "okyanus" anlamına gelen "kâmûs" kelimesi, eserim şöhret bulmasından sonra "sözlük" anlamında da kullanılmaya başlamıştır. Eser iki kez Türkçeye tercüme edilmiştir ki bunlardan ikincisi müzayedeye sunulan "el-Okyânûsü´l-Basît fî Tercemeti´l-Kâmûsi´l-Muhît"tir. Mütercim Asım Efendi, sözlükteki kelimelerin Türkçe karşılıklarını bulurken yalnızca yazı diliyle yetinmeyip halk ağzından da faydalanmıştır. Müstakil bir telif niteliğini haiz görülen "Kâmûs Tercümesi", ilk defa II. Mahmud´un iradesiyle mütercimin büyük oğlu nezaretinde, 1230-33 yıllarında basılmıştır.

NUMÛNE-İ ŞİİR VE İNŞÂ (Birinci Kısım), Reşad, Kasbar Matbaası, İstanbul 1308, 92 s., 13x20 cm

Bazı sayfalarına kurşunkalemle notlar alınmıştır. İki sayfasında yırtık mevcuttur.

DÎVÂN-I REFδ-İ KÂLÂYÎ, Fatih Matbaası, 1284, 142 s., 16x25 cm

Asıl şöhretini dönemin Sünbülzâde Vehbi, Ayıntablı Avni gibi şairleriyle yaptığı muhaverelerle kazanan, özellikle de Sürûri ile karşılıklı hicivleri meşhur olan divan şairi Refi´in şiirleri sanat kıymeti taşımaktan uzak görülmüştür. En çok rağbet ettiği nazım şekillerinden biri tarih olan şairin divanında Ermenice bir manzume ile Çingene terimlerinin yer aldığı bir kaside de mevcuttur.

DÎVÂN-I KÂDI BURHÂNEDDÎN (Gazel ve Rubâiyyâtından Bir Kısım ve Duyguları), Matbaa-i Amire, İstanbul 1922, 61 s., 16x24 cm

"Melikü´l-Ümera" unvanına sahip devlet kurucusu, alim ve şair Kadı Burhaneddin, Timur´un kendisinden çekindiği, döneminin önemli bir hükümdarıdır.

DÎVÂN-I NİYÂZÎ, 84 s., 15x23 cm

Halvetiyye´nin Mısriyye kolunun kurucusu mutasavvıf şair Niyazi Mısrî, vaazlarında söylediklerinden ötürü mahkûm edildiği uzun bir sürgünlük hayatından sonra Bursa´ya dönmüş, ertesi yıl Avusturya seferine katılmak üzere müridleriyle hazırlıklara başlamıştır. Ancak sözlerinin halk ve ordu üzerinde etkili olup büyük bir fitne kopacağı ileri sürülerek sadrazam tarafından engellenen şair, Limni´ye sürgün edilmiş ve orada vefat etmiştir. Şiirleri bütün tarikat çevrelerinin beğenisini kazanan Niyazi Mısrî´nin bu divanı, zamanla dervişlerin el kitabı haline gelmiştir. Arka kapak sayfası ayrıktır.

HADÎKA-İ SEMERETÜ´L-FUÂD KASÎDE-İ BÂNET SÜÂD, çev. Ispartalı Zeynelabidin, Ahmed Kâmil ve Şeriki Matbaası, 1928, 50+6 s., 14x19 cm

Cahiliye döneminin tanınmış şairlerinden Ka´b b. Züheyr´in, Hz. Peygamber´e sunduğu ve karşılığında kendisine Peygamberin hırkası [Ar. bürde] verildiği için Kaside-i Bürde ya da başlangıç ifadesine göre Bânet Süâd adını alan bu şiiri, yazıldığı zamandan günümüze kadar İslam edebiyatında önemli bir yer işgal etmiştir. Eserin üzerine yazılan şerh ve nazîrelerden en meşhuru Muhammed Said el-Bûsirî´ye ait olandır. İslam dünyasında Bûsirî´nin Hz. Peygamber için yazdığı bu ünlü kaside kadar şöhret kazanan, üzerine şerh ve haşiye yazılan bir başka kaside olmamıştır. İslam ülkelerinin konuştuğu hemen bütün dillere nazım ve nesir olarak tercüme edilen kaside Grekçe, Latince, İtalyanca, Fransızca, İngilizce ve Almancanın yanı sıra Afrika ve Güney Asya´daki yerel dillere de çevrilmiştir. Bazı sayfaları tükenmez kalemle çizilidir.

ÂSÂR-I İZZET (Maa İlâvât-ı Cedîde 1. ve 2. Cilt), Mihran Matbaası, İstanbul 1298, 112+112 s.;

Ciltte ayrıca İzzet´e ait şu eserler mevcuttur: CÜMLE-İ SÂLİSE-İ MÜNŞEÂT-I İZZET, 148 s.; ÂSÂR-I CEDÎDE-İ İZZET, Mihran Matbaası, İstanbul 1296, 223 s.; ÂSÂR-I İZZET (5. Cilt), Mahmud Bey Matbaası, İstanbul 1297, 128 s.; ÂSÂR-I İZZET (6. Cilt), Mahmud Bey Matbaası, İstanbul 1297, 189 s., 13x16 cm

NAZMÜ´L-EHEMM, Diyarbekirli Şeyhî Mehmed Efendi, 1275, 17 s., 15x22 cm

"Ulum-i aklî ve naklîyyede mahir reisü´l-kurra Diyarbekirli Şeyhî Mehmed Efendi´nin ilm-i âdadan Nazmü´l-Ehemm kitabıdır"

GALATÂT-I TERCÜME (4. Defter), Said, A. Asaduryan Şirket-i Mürettibiye Matbaası, İstanbul 1306, 171 ilâ 297. sayfalar, 13x19 cm

"Fransızca birtakım elfaz ve tabiratın lisan-ı Osmanîye nakil ve tercümesinde vuku bulan galatatı tashih ve elfaz ve tabirat-ı mezkurenin Türkce asıl mukabillerini irae ve makam-ı istimallerini tayin ve lisan-ı mezkurun daha birçok gavamiz ve dakaikini tarif ve izah eder bir eserdir.´Tedkîk-i Galatât´ unvanı altında neşrolunan risale hakkında lazım gelen cevab dahi işbu defterde mündericdir." Kapak sırtı ve formaları ayrıktır.

VAK´A-İ KERBELÂ, 95 s., 13x18 cm

Bir sayfanın numaralandırması yahut sıralamasında hata mevcuttur.

Farsça KİTÂB-I GÜLİSTÂN, Şeyh Sadi-i Şirazi, Matbaa-i İraniyye, 1291, 228 s., 13x20 cm

Yazıldığı tarihten bu yana büyük ilgi gören Sadi Şirazi´nin ünlü Farsça eseri Gülistan, çoğunlukla günlük hayatta karşılaşılan olaylar dikkate alınarak ahlaki ve edebî sonuçlar çıkarılabilen hikâye ve nüktelerle süslenmiş; Farsça ve Arapça şiirlerin yanı sıra ayet, hadis ve atasözlerine de yer vermiştir. Sırtı ayrıktır.

KİTÂB-I DEDE KORKUD ALÂ LİSÂN-I TÂİFE-İ OĞUZÂN, müstensih: Kilisli Muallim Rifat, Matbaa-i Amire, İstanbul 1332, 181 s., 17x25 cm

Arapça, Farsça, tarih, coğrafya, akaid, dinî ilimler ve ceza hukuku dersleri öğretmenliği yapan Kilisli Rifat Bilge, uzun meslek hayatında mevkice kayda değer bir yükseliş görmemiş ancak Türk dili, kültürü ve tarihinin nadir eserlerini ilim dünyasına kazandırma yolunda gerçekleştirdiği çalışmalarla adını duyurmuştur. İstanbul´daki vakıf kütüphaneleri ile kitap meraklılarının zengin özel kütüphaneleri üzerinde gösterdiği çabalarla kültür mirasının korunmasındaki etkisi oldukça önemli olan Rifat Bilge, Türkçe´ye yerleşmiş Arapça ve Farsça kelimelerin yerini tutacak karşılıklar bulunmasında da büyük yardım sağlamıştır. Kapak sırtı ve formaları ayrık, sayfaları açılmamıştır.

BÂLÂDAN BİR SES, Abdülhak Hâmid [Tarhan], F. Lefler Matbaası, İstanbul, 15 s., 12x24 cm

Eserin bir kısmı, şairin el yazısının tıpkıbasımı şeklindedir. Tıpkıbasım metin 9. sayfadan 19. sayfaya kadardır. Tıpkıbasım metni içeren bu nüsha, Celal Nuri´nin 1327 tarihinde kaleme aldığı "Abdülhak Hâmid" başlıklı bir sunuşla başlamaktadır. Kapak sayfaları kısmen ayrıktır.

KEMÂLÜ´L-İSMET, İbnülemin Mahmud Kemal [İnal], Ruşen Matbaası, İstanbul 1328, 40 s., 9x18 cm

"Müverrih Fındıklılı İsmet Efendi merhumun menakıbını havidir" Kapağı alt kenardan yırtıktır. Bazı satırları kurşunkalemle çizilidir.

11 eser bir arada: İKİ ÖKSÜZ EVLÂDLAR YÂHÛD HİKMETLE Nİ´MET, Ahmed Cemil, Matbaa-i Cemal, İstanbul 1304, 30 s.; MESMÛÂT, 96 s.;

RİSÂLE-İ AHLÂK, Rifat Paşa, Matbaa-i Amire, 1297, 24 s.; MUHTASAR TÂRÎH-İ OSMÂNÎ, Selim Sabit, 1295, 38 s.; MUHTASAR HESÂB, Selim Sabit, Matbaa-i Amire, İstanbul 1296, 32 s.; ZÂLİM VÂLİDE YÂHÛD MAZLÛM KERÎME, Mustafa Tevfik, Mehmed Cemal Efendi Matbaası, İstanbul 1304, 107 s.; HİKÂYE-İ PÎREZEN, Mehmed Rauf, İstanbul 1297, 80 s.; İLM-İ HÂL, Süleyman Paşa, Mihran Matbaası, İstanbul 1302, 52 s.; HİKÂYE-İ MEŞHÛR: KAHVECİ GÜZELİ, 15 s.; ASIM BEYLE ŞEMSBÂNÛ YÂHÛD HİNDİSTÂN GÜZELİ, 30 s., 12x16 cm Bir sayfası kenardan yırtıktır.

BUREYDÂN, Michel Zevaco, çev. Rafıb Rıfkı, Şems Matbaası, İstanbul 1331, 927 s., 17x24 cm

"Şövalye Bureydan´ın muhayyiru´l-ukûl kahramanlıklarından, Kraliçe Margarette …´un müdhiş cinayetlerinden … hayat-ı fuhş-âludundan bâhis ve esrarengiz, meraklı, acıklı, facialı, sahneleri, kahramanlık, bahadırlık … ile memlû insana pek heyecanlı dakikalar geçirten bir kitab-ı hayret-fezadır." Sayfa kenarları yıpranmıştır.

TERCÜMETÜ´L-HAYÂTİ´L-HAYEVÂN (2 cilt bir arada), Kemaleddin Ebu´l-Bakâ Mehmed b. Musa ed-Demîrî, çev. Abdurrahman b. el-Hac İbrahim Efendi, Matbaa-i Amire, 1272, 475+331 s., 20x29 cm

Mısırlı hadis ve fıkıh alimi Demîrî, Doğu´da ve Batı´da yazdığı bu hayvanlar ansiklopedisi ile şöhret kazanmıştır. Bazı sayfaları tamirlidir. Nüshada eksik olan birkaç sayfa ise tamir esnasında eklenen sayfalar üzerine el yazısı ile tamamlanmıştır. Basım ve künye bilgilerinin olduğu son sayfa da el yazısıyla tamamlanan sayfalar arasındadır.

TÂRÎH-İ CEVDET TERTÎB-İ CEDÎD (3 ilâ 8. Ciltler), Ahmed Cevdet Paşa, Matbaa-i Osmaniye, İstanbul 1303, 323+300+304+342+307+300 s.,

Tanzimat devrinin önde gelen ismi Cevdet Paşa, büyük bir devlet adamı olduğu kadar tarihçi, hukukçu, eğitimci ve sosyologdur. Gelenekçi Türk-İslam Doğu kültürü ile yenilikçi Batı arasında bir senteze varmaya çalışan, Avrupa kanun ve kurumlarının olduğu gibi alınmasına karşı çıkarak Türk-İslam hukuk tarihi açısından öncü niteliğindeki Mecelle´nin hazırlanmasında en önemli rolü oynayan Ahmed Cevdet Paşa, klasik Osmanlı tarihçiliğine de yeni bir bakış açısı getirmiştir. Tarihini yazarken kaynak eserleri ve diğer malzemeleri topladıktan sonra titiz bir değerlendirmeye tâbi tutan Paşa, yeri geldiğinde eski tarihleri de ciddi bir şekilde eleştirmiş, ayrıca olayları aktarmakla kalmayıp aralarındaki sebep-sonuç ilişkisini de ortaya koymaya çalışmıştır. 5. cildin birkaç sayfasında, satırbaşındaki kelimelerin ilk harflerini götürecek şekilde bir kesim hatası mevcuttur. 7 ile 8. bölümü içeren cildin arka kapağı ayrıktır.

2 eser bir arada: TÂRÎH-İ UMÛMÎ (1. Cilt: Kurûn-ı Ûlâ), Ali Reşad, Tefeyyüz Kitabhanesi, İstanbul 1340, 437 s.;

KURÛN-I CEDÎDE VE ASR-I HÂZIRDA TÜRKİYE TÂRÎHİ (İstanbul´un Fethinden Zamânımıza Kadar), Ahmed Hâmid & Mustafa Muhsin, Matbaa-i Amire, İstanbul 1924, 240 s., 14x21 cm Her iki eserin de sayfa sıralamasında hata mevcuttur.

Ahmed Refik´in kaleminden 2 eser bir arada: PRUSYA NASIL YÜKSELDİ?, Muhtar Hâlid Kitabhanesi, İstanbul 1331, 115 s.; TÂRÎH SAHÎFELERİ, Matbaa-i Ahmed İhsan, İstanbul 1325, 144 s., 13x19 cm

"Tarihi sevdiren adam" olarak tanınan Ahmed Refik, tarih yazımına katkıda bulunan pek çok esere imza atmış, ilgili çalışmalarından dolayı İsveç hükümeti ve Bulgar İlimler Akademisi tarafından nişan ve madalya ile taltif edilmiştir. Kendisi eski tarihçiliğin son, modern tarihçiliğin ilk ve popüler tarihçiliğin en iyi temsilcisi sayılmaktadır. İkinci eserin künye sayfası tamirlidir.

ÜSS-İ İNKILÂB (Birinci Kısım), Ahmed Midhat, Takvimhane-i Amire, İstanbul 1294, 440 s., 14x20 cm

"Abdülaziz Han´ın İcraat-ı Askeriyye ve Harbiyyesi" bölümüne denk gelen, 87 ilâ 90. sayfalar eksiktir.

3 eser bir arada: TAHLÎLÎ VE TENKÎDÎ TÂRÎH-İ İSLÂM (1. Cilt), Esad, Evkaf-ı İslamiye Matbaası, İstanbul 1336, 146 s. (113. ilâ 126. sayfalar eksik);

Arapça MECMÛATÜ´L-FEVÂİD, Mustafa Şevket, Mahmud Bey Matbaası, İstanbul 1318, 39 s.; Arapça BASÎRETÜ´S-SÂLİKÎN VE HETKÜ´L-MÂKİRÎN MİN ULEMÂİ´S-SÛİ VE´L-MEŞÂYİHİ´L-MÜBTEDİÎN, Mahmud Bey Matbaası, 1341, 240 s. (217 ve 218. sayfalar eksik), 15x20 cm Sırtı ayrıktır.

LOGARİTMA VE CEDÂVİL-İ FELEKİYYE, Bahriye Matbaası, 1307, 24+442 s., 19x28 cm

Eserin kendine has bir numaralandırma biçimi mevcut olup, sayfa bilgisi ona uygun olarak yazılmıştır.

Deri cildinde RÛHU´L-BEYÂN (1 ve 3. Ciltler), Şeyh İsmail Hakkı, Matbaa-i Amire, 1285-86, 979+683 s., 23x32 cm

Celvetî şeyhi müfessir şair İsmail Hakkı Bursevi, şeyhi Osman Fazlı´nın yanı sıra İbn Arabi, Mevlana Celaleddin Rûmi, Sadreddin Konevî ve Aziz Mahmud Hüdayi´den oldukça etkilenmiş ve Türkçe-Arapça 100´den fazla eser kaleme almıştır. Bir-iki istisna dışında hemen tüm tasavvufi çevrelerde geniş kabul görmüş, birçok eseri basılarak yaygın biçimde okunmuş olan Bursevi´nin tefsir ilmine katkı sağlamak üzere 1117 yılında tamamladığı bu eseri ise mevizaya [vaaz-nasihat] ağırlık verdiğinden sonraki dönemlerde meviza türü için önemli bir kaynak olmuştur. 1. cildin 373 ilâ 376. sayfaları eksiktir. Ciltleri ve bazı sayfaları yıpranmış ve üzeri yazılıdır.

Deri cildinde KİTÂB-I MUHAMMEDİYYE FÎ KEMÂLÂT-I AHMEDİYYE, Yazıcıoğlu Mehmed Efendi, Vefalı el-Hac Ali Rıza Efendi Taş Destgâhı, 1279, 478 s., 19x26 cm

Mevlidlerde yer alan bütün bölümleri içeren ve Osmanlı dinî ve tasavvufî kültürünün oluşmasına katkıda bulunan bu manzum eseri ile ünlenen Yazıcıoğlu Mehmed Efendi, Osmanlı döneminin mutasavvıf şairlerindendir. Nüshada eksik olan 6 sayfa, el yazısı ile tamamlanmıştır. Yıpranmış ve tamir görmüş sayfaları vardır. Birkaç sayfasında numaralandırma hatası mevcuttur.

Deri cildinde FERAHU´R-RÛH (Şerhu´l-Muhammediyye- 1. Cilt), Şeyh İsmail Hakkı, 469 s., 24x31 cm

Mevlidlerde yer alan bütün bölümleri içeren ve Osmanlı dinî ve tasavvufî kültürünün oluşmasına katkıda bulunan Muhammediye´ye İsmail Hakkı Bursevî tarafından yazılan şerhtir. 337 ilâ 344. sayfalar eksiktir. Bir sayfasında, metin kısmının bir bölümünü götürecek kadar yırtık mevcuttur. Cildinin mıklebi kısmen ayrıktır.

TEKMİLE-İ TARÎKAT-I MUHAMMEDİYYE, Birgivî Mehmed Efendi, 664 s., 17x26 cm

Birgivî Mehmed Efendi´nin, Kur´ân´a ve sünnete uygun bir dinî hayatın esaslarını ortaya koymak ve bidatlara karşı uyarılarda bulunmak amacıyla yazdığı bu eser üzerine çok sayıda tercüme ve şerh faaliyeti olmuştur. Yapılan tercümelerden biri de yazılışından yaklaşık bir asır sonra müellifin torunu Kazasker İsmetî Mehmed Efendi ile başlayıp Vedâdî ile devam Tekmile-i Terceme-i Tarîkat-ı Muhammediyye adlı bu eserdir. Sayfa sıralamasında hata mevcuttur. 653. ilâ 662. sayfaları eksiktir. Metnin sonuna, el-Halebî´nin Gunyetü´l-Mütemellî adlı eserinin şerhine İbrahim el-Babadağî tarafından yapılan tercümenin bitiş metni konmuştur. Cilt sırtı kısmen yeniktir.

ŞERH-İ PEND-İ ATTÂR, Feridüddin Attâr, şerh eden: Şeyh İsmail Hakkı, Matbaa-i Muhibb, 1287, 651 s., 17x24 cm

İranlı meşhur mutasavvıf şair Feridüddin Attar, nazım ve nesir türünde önemli birçok eser ortaya koymuştur. Eserlerinde en çok hikâye anlatımına yer veren şair olmakla bilinen Attar, kasidelerinde de özellikle dünyanın geçiciliği üzerinde durarak insanoğlunu uyarma yolunu tutar. Şiirlerinin hepsinde insana ömrünü nasıl geçireceği konusunda etkili ikazlarda bulunarak iyiliğe teşvik eden Şairin bu eseri de bu anlayışla kaleme aldığı bir nasihatnamedir.

TERCÜME-İ EYYÜHE´L-VELED [EY OĞUL], İmam Gazzâlî, 1302, 104 s., 16x24 cm

Daha çok, filozoflara yönelttiği eleştirilerle tanınan mutasavvıf İslam alimi İmam Gazzali, İslam düşünürleri arasında en çok eser veren isimlerden biridir. Öğrencilerinden birinin, kendisine, tahsil ettiği bilgilerden hangisinin ahiret için faydalı olduğu sorusunu yöneltmesi üzerine kaleme aldığı nasihatname türündeki bu eserinde Gazzali, öğrencisini çalışmaya, ibadete ve nefsini arındırmaya teşvik etmiştir. Sırttan ayrıktır.

TERCÜME VE ŞERH-İ MESNEVÎ-İ ŞERÎF (3., 5 ve 6. Cilt), Âbidin Paşa, Matbaa ve Kütübhane-i Cihan & İkdam Matbaası, İstanbul 1325-26, 269+254+240 s., 17x25 cm

Mevlânâ Celâleddin Rumî´nin tasavvuf anlayışını içeren ve İslam kültürünün önemli eserlerinden biri olan Mesnevi´ye Abidin Paşa tarafından yapılan bu şerh, son dönemdeki meşhur Türkçe şerhlerdendir. Paşa´ya şöhret kazandıran ve her şeyden ziyade bu eseriyle tanınmasını sağlayan çalışma, Mesnevî´nin 1. cildinin şerhi olup toplamda 6 ciltten oluşur ve daha çok Sarı Abdullah Efendi, Bursevî ve Ankaravî şerhlerine dayanır. 3. cilt kapaksızdır.