OSMANLI DÜNYASI, 05.01.2023 saat: 21:00'a kadar internet sitemizden pey verebilirsiniz. 21:02 itibariyle canlı müzayedemiz başlayacaktır. Kitap, Dergi ve süreli yayın hariç tüm ürünlerden % 20 ürün KDV'si alınmaktadır. Komisyon Oranı: % 20 + KDV'dir. ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 1 HAFTADIR.
"Resimli Ay Almanakı, elde taşınır, basit, fakat mütenevvi malumatı en mütekâsif bir şekilde toplayan küçük bir ansiklopedidir. Bütün Avrupa ve Amerika almanakları tedkik edildikden sonra yapılmışdır. Türkiye´de şimdiye kadar salname ismi altında çıkan almanaklarla kâbil-i kıyas bile değildir. Bu küçük cild içinde hayatda herkesin bilmesi lazım gelen her dürlü malumat mütekâsif bir şekilde toplanmışdır."
2 sayfası kenardan yırtıktır.
Salname, Osmanlı Devleti´nde merkezî yönetimin, bakanlıkların, askerî kurumların, vilayetlerin ve bazı özel kurum ve kişilerin senelik olarak ve çeşitli konularda bilgilendirme amaçlı yayınladıkları yıllıkların genel adıdır.
Sırtı tamirlidir.
Tanzimat´tan sonraki Türk fikir hayatının ve Jön Türklerin önde gelen isimlerinden fikir adamı, gazeteci ve yazar Mizancı Murad, gerek Mekteb-i Mülkiye´deki hocalığı gerekse memleketi Dağıstan´a yaptığı ziyaretin dönüşünde çıkardığı ve II. Abdülhamid´in önce teveccühüne, ardından sansürüne mazhar olan "Mizan" gazetesindeki yazılarıyla özgürlük ve meşrutiyet arayışındaki genç nesle öncülük etmiş ve tarih bilinci kazandırmıştır. Devletin resmî ideolojisinin Osmanlılık, kültürel ideolojisinin de İslam birliği olması gerektiğini savunan Mizancı Murad´ın tarihçiliği, ilmî olmaktan ziyade ideolojiktir.
Sırrı Paşa´nın valilik görevleri sırasında yaptığı resmi yazışma ve konuşmalarla birçok şahsi mektup ve yazıları içermektedir. Bu eserde, Paşa´nın özellikle vilayet gazetelerine ilişkin görüş, faaliyet ve uygulamaları yer almaktadır.
İlk cildinin künye sayfası eksiktir.
"Dokuzuncu Kolordu Kumandanı İhsan Paşa Sarıkamış´da şanlı bir taarruzdan sonra Rus kaydına esir düşmüşdü. Müşarun-ileyh Rusya´da, Sibirya´da bir müddet mevkuf kaldıkdan sonra şayan-ı hayret bir azim ve bir kuvve-i teşebbüssiyye gösterüb menfâsından firar etmiş ve Çin, Japonya, Pasifik, Amerika, Atlantik tarikıyle Avrupa´ya ve oradan buraya avdet etmek harikasını göstermişdi. İhsan Paşa´nın menakıbı Jules´in sergüzeştini andırır. Bu muharebe esnasında böyle bir azm-i mütecellidâne gösterüb de Sarıkamış´dan yine Sarıkamış´a bu gibi şerait tahtında giden bir diğerini bilmiyoruz. Paşa´nın seyahatnamesini memleketimiz evladına bir ders-i iradet ve tecellüd olmak üzere İleri ile neşr etmeği bir vazife bildik. Karilerimize tefrika-i âtiyede hem pek parlak bir roman, bir Robinson Crouse hikâyesi, hem de bir besalet-i medeniyye kitabı okumuş olacaklardır. Maruz-ı hatimede şurasını da zikredelim ki bir tefrikayı eski devirde neşr etmek mümkün değildi. Çünkü teaküb edecek satırlarda Enver Paşa´nın marazisine mugayir bir çok fıkarata tesadüf edilecekdir. 24 Şubat 1335"
Milli edebiyat akımına mensup edebiyat eleştirmeni, şair ve yazar Ali Canib, Türkçeye Arapça ve Farsçadan giren tamlamalarla dilbilgisi kurallarının kullanılmaması ve yazı dilinde İstanbul Türkçesinin esas alınması konusunda Fuad Köprülü, Cenab Şahabeddin ve Süleyman Nazif´le tartışmaya girmiş, Milli Edebiyat anlayışına karşı çıkanlara ağır cevaplar vermiştir.
Baskı hatalı bir sayfası vardır. Bazı sayfaları kurşunkalemle çizilmiştir.
Halvetiyye´nin Mısriyye kolunun kurucusu mutasavvıf şair Niyazi Mısrî, vaazlarında söylediklerinden ötürü mahkûm edildiği uzun bir sürgünlük hayatından sonra Bursa´ya dönmüş, ertesi yıl Avusturya seferine katılmak üzere müridleriyle hazırlıklara başlamıştır. Ancak sözlerinin halk ve ordu üzerinde etkili olup büyük bir fitne kopacağı ileri sürülerek sadrazam tarafından engellenen şair, Limni´ye sürgün edilmiş ve orada vefat etmiştir. Şiirleri bütün tarikat çevrelerinin beğenisini kazanan Niyazi Mısrî´nin bu divanı, zamanla dervişlerin el kitabı haline gelmiştir.
Fıkıh, lügat ve edebiyat alanında eserler verip tercümeler yapan el-Vânî´ye ait bu lügat, Cevherî´nin Tâcü´l-Luga ve Sıhahu´l-Arabiyye adlıyla bilinen Arapça sözlüğünün Türkçe tercümesidir. Vankulu Lügati adı ile bilinen ve İbrahim Müteferrika tarafından yayımlanan eser, Osmanlı müellifinin kaleminden çıkmış olup Türkiye´de basılan ilk kitap sayılmaktadır. Müzayedeye sunulan nüsha ise kitabın daha sonra yayımlanan baskılarındandır.
Cilt kapakları ayrık haldedir.
Tefsîru Tibyân, Ayıntabî Mehmed Efendi tarafından kaleme alınan, Kur´ân-ı Kerîm´in ilk Türkçe matbu tefsiridir. Tefsîru Mevâkib ise İsmail Ferruh Efendi´nin, Hüseyin İbn Ali el-Kaşifî´nin el-Mevâhibü´l-Aliyye adlı Farsça tefsirinden hareketle yazdığı bir tefsirdir.
1. cildin 49 ilâ 65. sayfaları eksiktir.