OSMANLI DÜNYASI, 25.11.2022 saat: 21:00'a kadar internet sitemizden pey verebilirsiniz. 21:02 itibariyle canlı mezat başlayacaktır. Kitap, Dergi ve süreli yayın hariç tüm ürünlerden % 20 ürün KDV'si alınmaktadır. Komisyon Oranı: % 20 + KDV'dir. ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 1 HAFTADIR.
Osmanlı Devleti´nde 1868-1876 yılları arasında hazırlanan ve daha çok borçlar, eşya ve yargılama hukuku esaslarını içeren kanun metni olup, İslam hukukuna dayalı olarak hazırlanan ilk kanunlar olduğu için sadece Osmanlı hukuk tarihi bakımından değil İslam hukuk tarihi bakımından da dikkate değer bir öneme sahiptir ve İslam ülkeleri tarafından hazırlanan kanunlara öncülük ve örneklik etmiştir.
Cildi yorgun haldedir.
Tefsîru Tibyân, Ayıntabî Mehmed Efendi tarafından kaleme alınan, Kur´ân-ı Kerîm´in ilk Türkçe matbu tefsiridir.
Bazı sayfaların numaralandırmasında karışıklık mevcuttur. Birinin iç sırtı kısmen ayrıktır.
İsmail Ferruh Efendi´nin, Hüseyin İbn Ali el-Kaşifî´nin el-Mevâhibü´l-Aliyye adlı Farsça tefsirinden hareketle yazdığı bir tefsirdir.
Bir sayfasının boşluk kısmında kesik mevcuttur.
Osmanlı alimi İbrahim b. Muhammed Halebî tarafından kaleme alınan ve taharet ve namaz konularını Hanefi fıkhına göre ayrıntılı biçimde ele alan Gunyetü´l-Mütemellî adlı eserin özet halidir.
İç sırtı ayrık haldedir. Bazı sayfaların üzerine pilot kalemle notlar alınmıştır.
Uzun yıllar kadılık ve kazaskerlik yapmış olan Osmanlı hukukçusu Molla Hüsrev, daha önce Hanefi fıkıh kitaplarını esas alarak Gurerü´l-Ahkâm´ı kaleme almış ve bu eser kadılar tarafından gayriresmi bir kanun metni olarak kullanılmıştır. Yazar daha sonra bu kitabını bizzat şerh ederek Dürerü´l-Hükkâm adlı eseri yazmış ve Fatih Sultan Mehmed´e de hediye etmiştir. Eser, Osmanlı Devleti´nin yarı resmî hukuk külliyatı olarak kabul edilmiştir.
Şeyhülislam Çatalcalı Ali Efendi´nin, Osmanlı Devleti´nde günlük hayatta karşılaşılan konularla ilgili fetvalarını içeren bu eser, Osmanlı Fetvahanesi´nin en muteber gördüğü 4 fetva kitabından biridir.
Sırtı ayrık, bazı sayfaları yıpranmış, cilt bezi kısmen soyulmuş haldedir.
Osmanlı döneminde Arap dilbilgisi alimi olan Adalı Şeyh Mustafa´nın hazırlaması sebebiyle Adalı diye tanınan bu şerh, çeşitli sahalarda eser veren ünlü alim Birgivî´nin, Arapça nahiv ilmine dair yazdığı İzharu´l-Esrar adlı esere yazılan en meşhur şerhtir.
Üzerinde çok çalışıldığından ötürü epey yorgun düşmüş haldedir. Bazı sayfalarına pilot kalemle notlar alınmıştır. Cildinin mıklebi kısmen ayrık haldedir.
Mülteka´l-Ebhur, Hanefî fıkhına dair bir eser olup, 17. yy´da hem saraydaki eğitim kurumlarına hem İstanbul ve taşra medreselerinin müfredatına hâkim olduğu bilinmektedir.
Cildi yıpranmış, bazı sayfaları ayrık haldedir. Bazı sayfalarının üzerine kurşun kalemle not alınmıştır.
İçeriği: İslamiyetin hal ve istikbâli, İslamiyette yenilik, ictihad kapısının açılması, taklid kapısının kapanması, itikadlar, vicdaniyyat ve hukukiyyatı derleyen Mecelle-i İslamiyye, mezheb ihtilaflarının ortadan kaldırılması, tevekkül ve kaza ve kader meselelerinin halli, imanın itikadat ve ictimaiyyata göre tarifi, İslamî toplum kuruluşunda kadının haklarının tayini, Müslümanlık vahdeti ve tevhid ve ittihadı emreder, uhuvvet-i İslamiyye"
Mülteka´l-Ebhur, Hanefî fıkhına dair bir eser olup, 17. yy´da hem saraydaki eğitim kurumlarına hem İstanbul ve taşra medreselerinin müfredatına hâkim olduğu bilinmektedir.
Bir sayfasında numaralandırma hatası vardır. Künye sayfasına yapıştırılmış Kayseri Şeker Fabrikası etiketi, yazının bir kısmını kapatmıştır.
1. ciltte 297-313 arası; 2. ciltte 175-177 sayfalar eksiktir. Cilt bezi kısmen soyulmuş ve iç sırtı kısmen ayrık haldedir. Diğer cildin ön kapağı kısmen ayrıktır.
Tanzimat devrinin önde gelen ismi Cevdet Paşa, büyük bir devlet adamı olduğu kadar tarihçi, hukukçu, eğitimci ve sosyologdur. Gelenekçi Türk-İslam Doğu kültürü ile yenilikçi Batı arasında bir senteze varmaya çalışan, Avrupa kanun ve kurumlarının olduğu gibi alınmasına karşı çıkarak Türk-İslam hukuk tarihi açısından öncü niteliğindeki Mecelle´nin hazırlanmasında en önemli rolü oynayan Ahmed Cevdet Paşa, klasik Osmanlı tarihçiliğine de yeni bir bakış açısı getirmiştir. Tarihini yazarken kaynak eserleri ve diğer malzemeleri topladıktan sonra titiz bir değerlendirmeye tâbi tutan Paşa, yeri geldiğinde eski tarihleri de ciddi bir şekilde eleştirmiş, ayrıca olayları aktarmakla kalmayıp aralarındaki sebep-sonuç ilişkisini de ortaya koymaya çalışmıştır.
Birinin cildi Osmanlı armalı ve tuğralı olup, sırtı ayrıktır. Birinin cilt sırtı kopuktur.
Düstur´un 4. kısmının yer aldığı cildin sonunda, 145-153 ve 232-241. sayfalar arası eksik olmak üzere ŞARKÎ RUMELİ´NİN DÂHİLÎ NİZÂMNÂMESİ İLE ZEYLİ (264 sayfa, 1295 tarihli) de mevcuttur.
Bir sayfasında metin bölümü kısmen yırtıktır. Bazı sayfalar üzerine pilot kalemle notlar alınmıştır.
"Ümmetin elsine-i selâse menâvîli üzere mensûc ve ma´mûl olan her türlü meâsir-i bedîasına ma´rez olarak [güzel eserine zemin açarak] her şehr-i Arabî gurresinde ber-küşâd olunur suhen [söz] sergisidir."
Son devrin mutasavvıf şairlerinden Kâtib Fevzi Efendi tarafından kaleme alınan eser, yaklaşık 1000 beyitlik tasavvufî bir mesnevi olup tevhid, tevhidin mertebeleri ve vahdet-i vücud konusunda Nakşi-Halidi bakış açısını yansıtır.
Kapak sırtı yıpranmış haldedir.
Ayrıca, "1- Mîsâk-ı Millî Beyannamesi, 2. Meclisin kendi intihabını gösteren talimatname, 3. nisab-ı müzakereye, 4. icra vekillerinin intihabına, 5. İstanbul´un işgalinden sonra İstanbul´ca vaki olan ukûdâta dair kanunlarla Mustafa Kemal Paşa hazretlerinin irad buyurdukları nutuklardan esas noktalar."