OSMANLI DÜNYASI, 09.09.2022 saat: 21:00'a kadar internet sitemizden pey verebilirsiniz. 21:02 itibariyle canlı müzayedemiz başlayacaktır. Kitap, Dergi ve süreli yayın hariç tüm ürünlerden % 20 ürün KDV'si alınmaktadır. Komisyon Oranı: % 20 + KDV'dir. ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 1 HAFTADIR.
ELHÂN-I VATAN, Faik Âli, Amire Matbaası, İstanbul 1333, 105 s.; ABDULLAH ES-SAGÎR- NAZÎFE, Abdülhak Hâmid [Tarhan], Amire Matbaası, İstanbul 1335, 129 s.; SARDANAPAL, Abdülhak Hâmid [Tarhan], Amire Matbaası, İstanbul 1335, 170 s.; KANİJE MUHÂSARASI, Namık Kemal, Amire Matbaası, İstanbul 1335, 235 s., 13x20 cm
İranlı alim ve filozof Ömer Hayyam; astronomi, fizik ve tıpla ilgilenmiş, müzikle uğraşmış; özellikle cebir ve analitik geometrinin gelişimine önemli katkılar sağlamıştır. Tüm bu özelliklerinin üzerinde Hayyam´a asıl şöhretini sağlayan ve pek çok dile çevrilerek dünyaca tanınırlık kazandıran eseri, rubaileri olmuştur.
Babasının İstanbul Aksaray´daki; Ziya Paşa, Ahmed Vefik Paşa, Ali Suavi gibi devrin önemli edebiyatçılarının uğrak mekânı haline gelmiş konağının kültür ortamında yetişen Samipaşazâde Sezai, Tanzimat sonrası Türk edebiyatına mensuptur. Milli Edebiyat akımının başlangıcından sonra Türk dilinin sadeleşmesi fikrini destekleyen ve Osmanlı Devleti´nin iç ve dış politikası ile mevcut rejimi ağır bir dille eleştirdiği yazılar kaleme alan yazarın bu eseri; hikâye, hatıra, gezi notları ve sohbet yazılarından oluşmaktadır.
Mevlidlerde yer alan bütün bölümleri içeren ve Osmanlı dinî ve tasavvufî kültürünün oluşmasına katkıda bulunan bu manzum eseri ile ünlenen Yazıcıoğlu Mehmed Efendi, Osmanlı döneminin mutasavvıf şairlerindendir.
Daha çok, filozoflara yönelttiği eleştirilerle tanınan mutasavvıf İslam alimi İmam Gazzali, İslam düşünürleri arasında en çok eser veren isimlerden biridir. Öğrencilerinden birinin, kendisine, tahsil ettiği bilgilerden hangisinin ahiret için faydalı olduğu sorusunu yöneltmesi üzerine kaleme aldığı nasihatname türündeki bu eserinde Gazzali, öğrencisini çalışmaya, ibadete ve nefsini arındırmaya teşvik etmiştir.
Ünlü Fransız arkeolog ve gezgin Charles Texier, 19. yy Anadolu´sunda yıllarca süren seyahat ve incelemeleri sırasında Türkiye´nin çok büyük bir kısmını baştan başa gezip dolaşmış, kazılar yapmış, araştırmalarda bulunmuş ve bütün bu çalışmalarının sonuçlarını yayımlamıştır. Yazarın bu eseri ise, yayınlandığı andan itibaren büyük yankı uyandırmış, Anadolu´yu ilgilendirmesinden ötürü Türk aydınlarının da ilgisini çekmiş ve henüz Milli Mücadele devam ederken Ali Suat Bey tarafından Türkçeye tercüme edilmiştir.
İlk olarak 1285/1868´de basılan eser, Türk edebiyatında romana geçiş sürecinin en önemli dönüm noktalarından birini temsil etmektedir. Benimsediği sembolik anlatım tarzı ile devrine yönelik siyasi, sosyal ve ekonomik bazı eleştiriler içeren eser, kimilerince ilk Tanzimat romanı sayılmaktadır.
Kaşgarlı Mahmud tarafından Araplara Türkçeyi öğretmek, Türkçenin de en az Arapça kadar zengin bir dil olduğunu göstermek amacıyla yazılan ilk Türk dili sözlüğü olup, çeşitli Türk boylarından derlenmiş bir ağızlar sözlüğü niteliği taşımaktadır. Eser yalnızca bir sözlük olmayıp aynı zamanda Türkçenin dönemindeki dil özelliklerini belirten bir gramer kitabı; Türk tarihi, edebiyatı ve kültürünün yanı sıra tıp ve tedavi yöntemleri hakkında da bilgiler içeren ansiklopedik bir eser mahiyetindedir.
Yazıldığı tarihten bu yana büyük ilgi gören Sadi Şirazî´nin ünlü Farsça eseri Gülistan, çoğunlukla günlük hayatta karşılaşılan olaylar dikkate alınarak ahlakî ve edebî sonuçlar çıkarılabilen hikâye ve nüktelerle süslenmiş; Farsça ve Arapça şiirlerin yanı sıra ayet, hadis ve atasözlerine de yer vermiştir.
Milli edebiyat akımına mensup edebiyat eleştirmeni, şair ve yazar Ali Canib, Türkçeye Arapça ve Farsçadan giren tamlamalarla dilbilgisi kurallarının kullanılmaması ve yazı dilinde İstanbul Türkçesinin esas alınması konusunda Fuad Köprülü, Cenab Şahabeddin ve Süleyman Nazif´le tartışmaya girmiş, Milli Edebiyat anlayışına karşı çıkanlara ağır cevaplar vermiştir.
Edebiyat tarihçisi ve eğitimci İsmail Habib Sevük tarafından kaleme alınan ve Tanzimat Edebiyatı, Servet-i Fünun Edebiyatı ve Milli Cereyan Edebiyatı şeklinde bölümlenen eserde Türk edebiyatı, Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar yer yer Fransız edebiyatı ile karşılaştırmalı olarak anlatılmaktadır. Eser öznel değer yargılarından dolayı Mehmed Rauf, Ahmed Haşim ve Cenab Şahabeddin´in de katıldığı tartışmalara yol açmıştır.
Eser, Fransız savaş muhabiri Remond´un I. Balkan Savaşı esnasında Kırklareli, Lüleburgaz, Vize ve Çatalca´da Bulgarlarla yapılan savaşlardaki tanıklıkları ve hislerini aktarmaktadır. Olayların bizzat yazar tarafından yaşanarak ya da ilk ağızdan dinlenerek kaleme alınmış olması, esere başvuru kaynağı niteliği kazandırmaktadır.
Şiirleri, Türk edebiyatında milliyetçilik hareketinin başlangıcı kabul edilen Mehmet Emin Yurdakul, Cumhuriyetten sonraki yıllarda ortaya çıkan memleketçi edebiyatın oluşmasına da ön ayak olmuştur. Şiiri, içinde yetiştiği halkın dertlerini dile getirip bunlara çare bulmak için bir araç olarak benimseyen şairin, milli duyguları herkesin anlayabileceği bir dille ifade ettiği şiirleri devrin edebiyat çevrelerinde büyük ilgi görmüştür.
Osmanlı başvekili ve sadrazamı Said Paşa’nın, en büyük rakibi durumunda olan Kâmil Paşa’nın Şarkî Rumeli, Mısır ve Ermeni meseleleri konusunda kendisine yönelttiği ithamlara cevap niteliğindedir.
"Tarihi sevdiren adam" olarak tanınan Ahmed Refik, tarih yazımına katkıda bulunan pek çok esere imza atmış, ilgili çalışmalarından dolayı İsveç hükümeti ve Bulgar İlimler Akademisi tarafından nişan ve madalya ile taltif edilmiştir. Kendisi eski tarihçiliğin son, modern tarihçiliğin ilk ve popüler tarihçiliğin en iyi temsilcisi sayılmaktadır.
Fransız tarihçi Albert Sorel´in kaleme aldığı, Avrupa tarihi mahiyetindeki eser Avrupalı devletlerin kendi aralarında yaşadıkları anlaşmazlık esnasında Osmanlı İmparatorluğu´nu nasıl algıladıklarını ve Şark meselesinin Avrupa devletlerinin bir sorunu olarak nasıl ortaya çıktığını anlatmaktadır.
Güçlü bir medrese öğrenimi gören, hem Doğu hem Batı´yı yakından tanıma imkânı bulan Şemseddin Günaltay, düşünceleri, eserleri ve devlet adamlığıyla Cumhuriyet devrinde din-devlet ilişkilerinin şekillenmesinde önemli bir rol oynamış, özellikle başbakanlığı döneminde gerçekleştirilen değişiklik ve yeni düzenlemelerde etkili olmuştur. Türk tarihine dair yazılarının yer aldığı bu eserinde Günaltay, İslam´dan önceki Türkleri ele almış ve Ziya Gökalp´in de etkisiyle kurtuluşu; İslamlaşmak, muasırlaşmak ve Türkleşmekte bulduğunu açıklamıştır.
Güçlü bir medrese öğrenimi gören, hem Doğu hem Batı´yı yakından tanıma imkânı bulan Şemseddin Günaltay, düşünceleri, eserleri ve devlet adamlığıyla Cumhuriyet devrinde din-devlet ilişkilerinin şekillenmesinde önemli bir rol oynamış, özellikle başbakanlığı döneminde gerçekleştirilen değişiklik ve yeni düzenlemelerde etkili olmuştur. Bu eserinde ise Günaltay, İslam dünyasının fikrî çöküşünün sebepleri ve kurtuluş yolları üzerinde durarak İslam´ın üstünlüklerini anlatmıştır.
Tanzimat devrinin önde gelen ismi Cevdet Paşa, büyük bir devlet adamı olduğu kadar tarihçi, hukukçu, eğitimci ve sosyologdur. Gelenekçi Türk-İslam Doğu kültürü ile yenilikçi Batı arasında bir senteze varmaya çalışan, Avrupa kanun ve kurumlarının olduğu gibi alınmasına karşı çıkarak Türk-İslam hukuk tarihi açısından öncü niteliği taşıyan Mecelle´nin hazırlanmasında en önemli rolü oynayan Ahmed Cevdet Paşa, klasik Osmanlı tarihçiliğine de yeni bir bakış açısı getirmiştir. Tarihini yazarken kaynak eserleri ve diğer malzemeleri topladıktan sonra titiz bir değerlendirmeye tâbi tutan Paşa, yeri geldiğinde eski tarihleri de ciddi bir şekilde eleştirmiş, ayrıca olayları aktarmakla kalmayıp aralarındaki sebep-sonuç ilişkisini de ortaya koymaya çalışmıştır.