OSMANLI DÜNYASI, 08.04.2022 saat: 21:00'a kadar internet sitemizden pey verebilirsiniz. 21:02 itibariyle canlı mezat başlayacaktır. Kitap, Dergi ve süreli yayın hariç tüm ürünlerden % 20 ürün KDV'si alınmaktadır. Komisyon Oranı: % 20 + KDV'dir. ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 1 HAFTADIR.
Uzun yıllar kadılık ve kazaskerlik yapmış olan Osmanlı hukukçusu Molla Hüsrev, daha önce Hanefi fıkıh kitaplarını esas alarak Gurerü'l-Ahkâm'ı kaleme almış ve bu eser kadılar tarafından gayriresmi bir kanun metni olarak kullanılmıştır. Yazar daha sonra bu kitabını bizzat şerhederek Dürerü'l-Hükkâm adlı eseri yazmış ve Fatih Sultan Mehmed'e de hediye etmiştir. Eser, Osmanlı Devleti'nin yarı resmi hukuk külliyatı olarak kabul edilmiştir.
Birgivî Mehmed Efendi'nin Kur'an'a ve sünnete uygun bir dini hayatın esaslarını ortaya koyup bid'atlara karşı uyarılarda bulunduğu et-Tarikatu'l-Muhammediye'ye, sufî alim el-Hadimî tarafından yapılan bu şerh, eserin asırlar boyunca en çok okunan şerhleri arasındadır.
Eser, Kanuni Sultan Süleyman devri müderrislerinden Kara Davud'un neslinden geldiği tahmin edilen Mehmed Efendi tarafından, el-Cezuli'nin Delâilü'l-Hayrât adlı salavat mecmuası üzerine yapılmış en meşhur Türkçe şerhtir. Kitabın en önemli özelliği , tasvirlerde ve menkıbelerle dolu anlatımlarda halkın duygularına ve hayal dünyasına hitap edecek bir üslubun kullanılmasıdır.
Son devrin mutasavvıf şairlerinden Kâtib Fevzi Efendi tarafından kaleme alınan eser, yaklaşık 1000 beyitlik tasavvufî bir mesnevi olup tevhid, tevhidin mertebeleri ve vahdet-i vücud konusunda Nakşi-Halidi bakış açısını yansıtır.
Divan şairi Sünbülzâde Vehbî tarafından, Sultan 3. Selim'e ithafen yazılan Arapça-Türkçe manzum bir sözlük olup, Cumhuriyet dönemine kadar okullarda okutulmuş ve yazarına alim şöhreti kazandırmıştır.
Ahteri ve Ahteri-i Kebir diye de anılan bu Arapça-Türkçe sözlük Muslihuddin Mustafa'nın en meşhur eseridir. Belli başlı Arapça kaynaklardan faydalanarak 952 (1545) yılında tamamladığı eser, yaklaşık 40.000 kelime ihtiva etmektedir.
Fikirleri yalnızca Rusya ile sınırlı kalmayarak başta Hindistan, Mısır ve Türkiye olmak üzere çeşitli bölgelere yayılan Tatar alim ve düşünür Musa Carullah, sosyal hayattan ve modern ilimlerden kopuk eğitimin yanlışlığına işaret etmekle birlikte İslamiyet'in reforma ihtiyacı olmadığını vurgulamış, ayrıca kadınların sosyal hayatın dışına itilmesini ve eğitimden mahrum bırakılmasını da şiddetle eleştirmiştir.
Harirî'nin, Arap edebiyatında makâme türünde yazdığı eseri el-Makâmât, toplumdaki çelişki ve çarpıklıklara dikkat çekmek maksadıyla kaleme alınmış ve Farsça, İbranice, Almanca vd. birçok dile tercüme edilmiştir.
Molla Hüsrev'den ders alan ve Sultan 2. Bayezid devri alimlerinden olan Ahi Çelebi'ye ait Zübdetü't-Ta'rîfât nahiv, mantık ve belagatla ilgili tarifleri şemalarla gösteren bir eserdir.
Osmanlı alimi Molla Fenari tarafından yazılan ve Esirüddin el-Ebheri'nin İsaguci adlı mantık kitabına dair şerhlerin en meşhurlarından olan eser, Osmanlı medreselerinde son zamanlara kadar okutulmuştur.
Karahanlılar döneminin önde gelen alimlerinden biri olup çeşitli alanlarda eserler kaleme alan Ömer en-Nesefi'nin, kendisini üne kavuşturan ve İslam akadini öğretici bir tarzda özetlemesiyle meşhur olan eseri Akaid-i Nesefi'ye, Ramazan Efendi tarafından yazılan şerhtir.