ORIENT, 10.07.2022 saat: 21:00'a kadar internet sitemizden pey verebilirsiniz. 21:02 itibariyle canlı mezat başlayacaktır. Kitap, Dergi ve süreli yayın hariç tüm ürünlerden % 20 ürün KDV'si alınmaktadır. Komisyon Oranı: % 20 + KDV'dir. ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 1 HAFTADIR.
Octavian Dalvimart, 1798 yılında Sultan III. Selim döneminde İstanbul´a gelerek Osmanlı kostümleri ve tipleriyle alakalı 60 renkli gravür çizmiş ve bu çizimler, İngilizce ve Fransızca açıklamalar eklenerek 1802 yılında "The Costume of Turkey" ismiyle Londra´da yayımlanmıştır. Devlet görevlilerinden, Osmanlı kadınlarının kostüm çeşitliliğine; farklı ırklara mensup bireylerin giyim tarzından dini inançlara göre şekillenen giyim tarzına kadar geniş bir yelpaze aktarımında bulunan bu özel eser, her dönem büyük bir beğeni toplamış; yakın tarihli tıpkı basımı dahi koleksiyonerler tarafından ilgiyle karşılanmıştır.
Octavian Dalvimart, 1798 yılında Sultan III. Selim döneminde İstanbul´a gelerek Osmanlı kostümleri ve tipleriyle alakalı 60 renkli gravür çizmiş ve bu çizimler, İngilizce ve Fransızca açıklamalar eklenerek 1802 yılında "The Costume of Turkey" ismiyle Londra´da yayımlanmıştır. Devlet görevlilerinden, Osmanlı kadınlarının kostüm çeşitliliğine; farklı ırklara mensup bireylerin giyim tarzından dini inançlara göre şekillenen giyim tarzına kadar geniş bir yelpaze aktarımında bulunan bu özel eser, her dönem büyük bir beğeni toplamış; yakın tarihli tıpkı basımı dahi koleksiyonerler tarafından ilgiyle karşılanmıştır.
Octavian Dalvimart, 1798 yılında Sultan III. Selim döneminde İstanbul´a gelerek Osmanlı kostümleri ve tipleriyle alakalı 60 renkli gravür çizmiş ve bu çizimler, İngilizce ve Fransızca açıklamalar eklenerek 1802 yılında "The Costume of Turkey" ismiyle Londra´da yayımlanmıştır. Devlet görevlilerinden, Osmanlı kadınlarının kostüm çeşitliliğine; farklı ırklara mensup bireylerin giyim tarzından dini inançlara göre şekillenen giyim tarzına kadar geniş bir yelpaze aktarımında bulunan bu özel eser, her dönem büyük bir beğeni toplamış; yakın tarihli tıpkı basımı dahi koleksiyonerler tarafından ilgiyle karşılanmıştır.
Octavian Dalvimart, 1798 yılında, Sultan III. Selim´in hükümdarlığı döneminde İstanbul´a gelerek Osmanlı kostümleri ve tipleriyle alakalı 60 renkli gravür çizmiştir. Bu çizimler, İngilizce ve Fransızca açıklamalar eklenerek 1802 yılında "The Costume of Turkey" ismiyle Londra´da yayımlanmıştır. Devlet görevlilerinden, Osmanlı kadınlarının kostüm çeşitliliğine; farklı ırklara mensup bireylerin giyim tarzlarından, dini inançlara göre şekillenen giyim tarzlarına kadar geniş bir yelpaze aktarımda bulunulan bu özel eser, her dönem büyük bir beğeni toplamış; yakın tarihli tıpkı basımı dahi koleksiyonerler tarafından ilgiyle karşılanmıştır.
Octavian Dalvimart, 1798 yılında Sultan III. Selim döneminde İstanbul´a gelerek Osmanlı kostümleri ve tipleriyle alakalı 60 renkli gravür çizmiş ve bu çizimler, İngilizce ve Fransızca açıklamalar eklenerek 1802 yılında "The Costume of Turkey" ismiyle Londra´da yayımlanmıştır. Devlet görevlilerinden, Osmanlı kadınlarının kostüm çeşitliliğine; farklı ırklara mensup bireylerin giyim tarzından dini inançlara göre şekillenen giyim tarzına kadar geniş bir yelpaze aktarımında bulunan bu özel eser, her dönem büyük bir beğeni toplamış; yakın tarihli tıpkı basımı dahi koleksiyonerler tarafından ilgiyle karşılanmıştır.
Fransız İhtilali´nden 7 yıl sonra ikamet elçisi olarak üç yıllığına Paris´e gönderilen Seyyid Ali Efendi, Fransız halkı tarafından coşkuyla karşılanmıştı. Kısa bir süre içinde Paris sosyetesinin gözbebeği haline gelmiş, kibarlığı ve zerafetiyle büyük beğeni toplamıştı. Ancak tüm bunlar olurken, Napolyon Bonapart kendisini şüphelendirmeden Mısır´a asker çıkarmayı başarmış, haber İstanbul´a ulaştığında Sultan III. Selim elçi için "Ne eşek herifmiş!" şeklinde veryansın etmişti.
Uzun yıllar yaşadığı Kahire başta olmak üzere Doğu ve Akdeniz seyahatleriyle bu bölgelerde yer alan ülke ve şehirleri ustaca resmeden İngiliz asıllı oryantalist ressam John F. Lewis (1804-1876) tarafından resmedilen ve Küçüksu Kasrı´nın yanında bulunan çeşme, 1806 yılında Sultan III. Selim tarafından annesi Mihrişah Sultan adına yaptırılmıştır. Barok ve ampir üslupları arasındaki geçiş döneminin bir eseri olan çeşme, eski Boğaziçi resimlerinde Batılı ressamlar tarafından sıkça tasvir edilmiştir.
Harita, Küçük Asya bölgeleri ile Ermenistan, Mezopotamya, Suriye ve Arap Çölü´nü göstermektedir. Felix Delamarche, meşhur Fransız coğrafyacı ve haritacılarından Charles François Delamarche´ın oğludur. Kendisi de babasının izinden giderek ardında birçok mühim çalışma bırakan bir coğrafyacı ve haritacı olmuştur.
17. yy sonları ile 18. yy başlarında faaliyet gösteren Hollandalı gravürcü P. Starckman tarafından yayımlanan antik Akdeniz haritası, İsa´nın vaazlarını ve öğretilerini, pagan inanışındaki Roma´ya öğreten Pavlus´un yola çıktığı Kudüs´ten, idam edileceği Roma´ya uzanan yolculuğunu göstermektedir.
4 Ekim 1853-30 Mart 1856 tarihleri arasında Osmanlı ve Rus İmparatorluğu arasında cereyan eden Kırım Savaşı; Birleşik Krallık, Fransa ve Sardinya Krallığı´nın Osmanlı Devleti´nin yanında saf tutmasıyla beraber Rusların hezimetiyle sonuçlanmıştır.
Fransa´nın en büyük coğrafyacı ve haritacılarından biri olan Jean-Baptiste Bourguignon d´Anville (1697-1782), yaşadığı dönemde Fransa´nın en büyük kartografik koleksiyonunu üretmiş; tüm eserleri Fransa kralı tarafından satın alınmıştır. Tamamı titiz araştırmalarının ürünü olan güvenilir haritaları, kendisinden sonra gelen coğrafyacı ve haritacılar tarafından referans olarak kullanılmış, kâşif ve gezginler uzun yıllar onun haritalarıyla seyahate çıkmıştır.
Kırım Savaşı esnasında, Müttefik kuvvetler Birleşik Krallık, Fransa, Sardinya Krallığı ve Osmanlı İmparatorluğu tarafından Sivastopol´da bulunan Rus güçlerine karşı 17 Ekim 1854 tarihinde başlayıp 11 Eylül 1855´te nihayete eren "Sivastopol Kuşatması", Müttefik kuvvetlerin galibiyetiyle sonuçlanmıştır.
Haliç´te, İstanbul [tarihî yarımada] ve Beyoğlu kıyılarındaki iskele ve limanları gösteren planda Yemiş İskelesi, Azapkapı, Eskikapı, Karaköy, Tophane, Salı Pazarı gibi mühim noktalar detaylarıyla gösterilmiştir.
Hollanda´nın önde gelen coğrafi harita yayıncısı ailelerinden biri olan Danckerts ailesine mensup olan Justus Danckerts (1635-1701) tarafından yayımlanan harita, Mısır, Yunanistan ve Arap yarımadası dahil olmak üzere dönemin Osmanlı İmparatorluğu topraklarını ayrıntılı bir şekilde göstermektedir. Sol alt köşede yer alan harita künyesinin etrafı kostümlü Osmanlı tipler, aslanlar ve çadır gibi egzotik görsellerle süslenmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu´nda zevkin, eğlencenin ve sefahatin zirve noktasına ulaştığı Lale Devri´nde Fransız elçinin maiyetinde İstanbul´a gelen ve burada kaldığı yıllarda devrin tüm ihtişamını ustalıklı eserlerine yansıtan Jean-Baptiste Van Mour´un "Illustrations of Ottomans" ismiyle 1714 yılında Paris´te basılan Osmanlı Kıyafet Albümü, 102 adet tablosunun gravür tekniğiyle çoğaltılmasıyla meydana gelmiş ve son nefesini kendisini büyüleyen İstanbul şehrinde veren ressama asıl şöhretini kazandırmıştır. Ayrıca "Turquerie" isimli Türk Modası akımının da Avrupa´da yayılmasına hız kazandırmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu´nda zevkin, eğlencenin ve sefahatin zirve noktasına ulaştığı Lale Devri´nde Fransız elçinin maiyetinde İstanbul´a gelen ve burada kaldığı yıllarda devrin tüm ihtişamını ustalıklı eserlerine yansıtan Jean-Baptiste Van Mour´un "Illustrations of Ottomans" ismiyle 1714 yılında Paris´te basılan Osmanlı Kıyafet Albümü, 102 adet tablosunun gravür tekniğiyle çoğaltılmasıyla meydana gelmiş ve son nefesini kendisini büyüleyen İstanbul şehrinde veren ressama asıl şöhretini kazandırmıştır. Ayrıca "Turquerie" isimli Türk Modası akımının da Avrupa´da yayılmasına hız kazandırmıştır.
Tanzimat devrinin etkin siyaset adamlarından Sadık Rıfat Paşa, 1807 yılında İstanbul´da doğmuş, aldığı iyi eğitimle kısa sürede mühim mevkilere gelmiştir. Kendisini devlet içinde himaye eden Pertev Paşa´nın, rakibi Akif Paşa´nın gayretleriyle gözden düşüp idam edilmesinden sonra Pertev Paşa´nın taraftarı olduğu gerekçesiyle Viyana´ya büyükelçi olarak atanarak İstanbul´dan uzaklaştırılan Paşa, burada geçirdiği yıllarda "İtalya Seyahatnamesi" ve "Avrupa Ahvaline Dair" kitaplarını kaleme almıştır. Mısır Meselesi patlak verdiğinde Kavalalı Mehmet Ali Paşa ile sulh yolları bulmaya çalışmış, ancak bir netice elde edememiştir. Yine de İstanbul´a dönüşünde üstün gayretleri sebebiyle Tanzimat Fermanında yer alan sözlerin hayata geçirilmesi gibi mühim bir görevle onurlandırılmış, daha sonra da Hariciye Nazırlığına atanmıştır. 1857 yılındaki ölümüne dek inişli çıkışlı bir kariyer sergileyen Sadık Rıfat Paşa, Hariciye Nazırlığından birkaç kez azledilip, yeniden atanmıştır.
14 Nisan-12 Kasım 1900 tarihleri arasında düzenlenen Paris -Uluslararası- Sergisi, Paris´te düzenlenen beşinci ve en büyük uluslararası sergidir. Birçok ülkenin katıldığı ve pavyonlarında bilimsel buluşlardan sanat eserlerine, tarım ürünlerinden sanayi ürünlerine uzanan geniş bir yelpazedeki eserlerini teşhir ettiği sergiye Osmanlı İmparatorluğu da davet edilmiş, dönemin padişahı Sultan II. Abdülhamid´in onayıyla katılım sağlanmıştı. Ziyaretçiler tarafından beğeniyle karşılanan Osmanlı pavyonunda Arap atlarından dönemin askerî araçlarına, ıtriyat ve tütün numunelerinden Uşak halılarına kadar imparatorluğun zenginliğini gözler önüne seren çok çeşitli eser ve ürünler sergilenmişti.
Üzerinde "Mit Gott Für Koenig Und Vaterland", yani "Kral ve Anavatan İçin Tanrı İle" yazısıyla, askerî başarıları ve ülkesini kalkındırma yolundaki çabalarından dolayı "Büyük Friedrich" olarak anılan Prusya Kralı II. Friedrich´i simgeleyen "FR" ibaresi yer alan kartallı arma, 19. yy ortaları ile 20. yy başlarında Prusya Ordusu tarafından kullanılan "Pickelhaube" isimli miğferlerde de yer almaktaydı.
Prusya ordusunda uzun yıllar görev yaptıktan sonra 1911 yılında emekliliğe ayrılmış olan Prusyalı-Alman mareşal Paul von Hindenburg, 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı´nın başlaması üzerine tekrar orduya çağrılmış ve Sekizinci Ordu´nun komutasına verilmiştir. Masurian Gölleri Savaşı ile Tannenberg Muharebesi´nde kazandığı zaferle ulusal kahraman haline gelen Hinderburg, Kasım 1914´te gerçekleşen Lodz Savaşı´ndan sonra mareşallik rütbesine terfi etmiş; 1916´da ise tüm Alman Kara Kuvvetlerinin komutanı olmuştur. Paul von Hinderburg´un halk nezdindeki itibarının hayli yüksek olduğu 1915 yılında üretilen madalyon, Hinderburg´u cesaret, yiğitlik ve şövalyeliği temsil eden mitolojik kahraman Siegfried ile özdeşleştirmektedir. Madalyonun arka yüzünde Rusya´yı temsil eden ayıyı bağlarken tasvir edilen Siegfried, 19. yüzyılda Alman milliyetçiliğinin yükselmesinde tarihsel bir öneme sahiptir.
Prusya ordusunda uzun yıllar görev yaptıktan sonra 1911 yılında emekliliğe ayrılmış olan Prusyalı-Alman mareşal Paul von Hindenburg, 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı´nın başlaması üzerine tekrar orduya çağrılmış ve Sekizinci Ordu´nun komutasına verilmiştir. Masurian Gölleri Savaşı ile Tannenberg Muharebesi´nde kazandığı zaferle ulusal kahraman haline gelen Hinderburg, Kasım 1914´te gerçekleşen Lodz Savaşı´ndan sonra mareşallik rütbesine terfi etmiş; 1916´da ise tüm Alman Kara Kuvvetlerinin komutanı olmuştur.
Prusya ordusunda uzun yıllar görev yaptıktan sonra 1911 yılında emekliliğe ayrılmış olan Prusyalı-Alman mareşal Paul von Hindenburg, 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı´nın başlaması üzerine tekrar orduya çağrılmış ve Sekizinci Ordu´nun komutasına verilmiştir. Masurian Gölleri Savaşı ile Tannenberg Muharebesi´nde kazandığı zaferle ulusal kahraman haline gelen Hinderburg, Kasım 1914´te gerçekleşen Lodz Savaşı´ndan sonra mareşallik rütbesine terfi etmiş; 1916´da ise tüm Alman Kara Kuvvetlerinin komutanı olmuştur.
Hint-İngiliz avukat ve Müslüman bilgin Abdullah Yusuf Ali (1872-1953) tarafından kaleme alınan İngilizce Kur´ân meali ve tefsiri, yalın anlatımı ve yoğun dipnot kullanımıyla en açıklayıcı ve en bilinen Kur´ân tercümesi olarak günümüzde dahi şöhretini ve değerini korumaktadır.
İlk baskısı 1952 yılında yapılan kitap, alanında çığır açmış ve otuz yıla yakın bir süre bölgeye giriş hususunda mühim bir referans kaynağı olarak çeşitli otoritelerce kabul görmüştür. Türkiye hakkında da kıymetli bilgilere yer verilen kitapta, Cumhuriyetin kuruluşu, Kemalist İnkılaplar, erken Cumhuriyet döneminde gerçekleşen isyanlar, Musul, Balkanlar, II. Dünya Savaşı, Sovyet ve ABD ilişkileri ekseninde Türk dış politikası ve Türkiye´nin 1950´li yıllardaki uluslararası konumu kapsamlı bir şekilde masaya yatırılmaktadır.
Ava olan merakı sebebiyle Avcı Mehmed olarak da bilinen IV. Mehmed, babası Sultan İbrahim´in tahttan indirilmesi sonucu henüz 6 yaşında 19. Osmanlı padişahı olarak tahta çıkan en genç hanedan mensubu olmuştur. Saltanatında Batı´da en geniş sınırlara ulaşılan IV. Mehmed, 39 yıl tahtta kalarak Kanuni Sultan Süleyman´dan sonra en uzun süre hükümdarlık yapan Osmanlı padişahı olmuştur. Döneminin en önemli olayı ise bir kez daha hüsranla sonuçlanan İkinci Viyana Kuşatması´dır.
Sakızlı bir Rum aileye mensup olan ve Balıklı Rum Hastanesi´nde doktor ve yönetici olarak çalışan Aleksandros Paspatis tarafından kaleme alınan çalışma, 37 adet taş baskı gravür ile bezelidir. İstanbul´da yer alan Bizans dönemi yapılarının izini süren Paspatis, kitabı üç bölüme ayırmış; ilk bölümde Kara Surları ve Büyük Saray´ı, ikinci bölümde ortaçağ İstanbul´unda yaşayan Cenevizlileri ve üçüncü bölümde İstanbul´un Bizans devrinden kalan ve bilinen-bilinmeyen kiliselerini incelemiştir. Gravürler ağırlıkla kiliselerle ilgili bölümde yoğunlaşmıştır. Kendisinden önce Bizans´a dair çalışma yapan araştırmacıların makalelerinden de yararlanan Paspatis´in bu kapsamlı çalışması, sağlam bir kaynak olarak kendisinden sonra gelen Bizans araştırmacılarına miras kalmıştır.
Ön kapağında Pera Palas Otel´in reklamı bulunan Almanca rehber, tarihî yarımada içerisinde bulunan Bizans ve Osmanlı dönemi yapılarına dair kapsamlı bilgiler içermektedir.
İçerisinde eski İstanbul´a dair 100´e yakın görsel bulunan kitap, sanat tarihçisi Cornelius Gurlitt´in İstanbul hakkında kaleme aldığı eserin resimleriyle bunların detaylı açıklamalarından meydana gelmiştir. İstanbul´un tarihî yapılarının, mezarlıklarının ve caddelerinin çok sayıda görseline yer verilen eserin ilk sayfasında yer alan katlanır panoramik İstanbul levhası ne yazık ki eksiktir. Son sayfada Nihad Vedad´a ait şahıs damgası mevcuttur.
Şanlı Osmanlı İmparatorluğu´nun incisi İstanbul´un antik ve modern tarihi, şehrin zerafetine yaraşır şık ciltlerde okurlarıyla buluşuyor... Hıristiyanlıkta simgesel bir öneme sahip olan ve tamamı Türkiye sınırları içerisinde bulunan "Yedi Kilise" de anlatıma dahil... Masalsı İstanbul gravürleriyle tanınan İngiliz mimar ve ressam Thomas Allom´un 90´u aşkın gravürünün yer aldığı eser, İstanbul araştırmacılarının ve kitap koleksiyonerlerinin her daim aradığı ve yararlandığı bir kaynak olarak nesilden nesile ulaşmıştır.
6. yüzyılda, I. Justinianus döneminde faaliyet gösteren Stephanos, kaleme aldığı "Ethnica" isimli coğrafya sözlüğü ile tanınmaktadır. Günümüze bazı parçaları ulaşabilmiş olan eser, Antik Yunanistan hakkında çok mühim coğrafi, mitolojik ve dinî bilgiler içermektedir.
İçerisinde yer alan 19 adet enfes taş baskı ve renkli/renksiz gravürlerle dünya Masonluğuna ve Masonluk tarihine ışık tutan eser, kapsamlı bir çalışmanın ürünüdür. Masonluğun başlangıcından Orta Çağ Avrupa´sındaki faaliyetlerine, yaşadığı çağın Mason localarından Masonik ritüellere ve kostümlere değin birçok hususu detaylıca kaleme alan Almedia´nın yalnızca belli başlı kütüphanelerde ve sayılı koleksiyonda bulunan bu çok nadir eseri, yazıldığı tarihten bu yana özgünlüğünü ve prestijini korumuş, araştırmacılar için mühim bir referans kaynağı olmuştur. *Kitap hayli yıpranmış vaziyette olup, metin kısmı sırttan ve birbirinden ayrılmıştır.
İlk kez 1817 yılında Constantin Iconomos tarafından Yunanca kaleme alınan "İzmir Üzerine İnceleme" kitabı, 1868 yılında Bonaventure F. Slaars tarafından aslına sadık kalınıp, birtakım eklerle zenginleştirilerek Fransızcaya çevrilmiştir. Bu çeviri, İzmir hakkında kaleme alınmış ilk Fransızca eser olmuştur. İzmir gibi kadim bir şehrin tarihini yazacak bir tarihçi çıkmamasından hayıflanan Slaars´ın bu kültür hizmeti, İzmir tarihi için oldukça önemli bir yer tutmaktadır.
Pierre Loti, Bulgaristan başta olmak üzere Balkan ülkelerinin Türkleri bölgeden atmak için giriştikleri çabaları, Türklerin Balkanlar ve Trablusgarp´ta uğradığı zulüm ve katliamları dönemin hâkim Batılı bakış açısının aksine Türklerden yana bir tutumla kaleme aldığı için Avrupa´da yoğun eleştirilere maruz kalmıştır.
Yunan asıllı Kanadalı tarihçi Stavrianos tarafından tarafsızca kaleme alınan ve birçok Balkan tarihçisi tarafından büyük beğeni toplayan çalışma, Bizans İmparatorluğu´nun yıkılmasından 1940´lı yılların sonlarına kadarki Balkanların siyasi, askerî, ekonomik ve kültürel tarihini mercek altına almaktadır.