ORIENT, 05.06.2022 saat: 21:00'a kadar internet sitemizden pey verebilirsiniz. 21:02 itibariyle canlı mezat başlayacaktır. Kitap, Dergi ve süreli yayın hariç tüm ürünlerden % 20 ürün KDV'si alınmaktadır. Komisyon Oranı: % 20 + KDV'dir. ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 1 HAFTADIR.
"Bilinmesi gayet mühim olan itikad hükümlerinin açık bir şekilde beyan ve ispatını içermekte olarak "Risâle-i Hamîdiyye"nin ünlü mütercimi İsmail Hakkı Efendi tarafından kaleme alınmış ve tüm askerî ve mülkî liselerde okutulması kararlaştırılmıştır."
el-Keşşâf adlı ünlü tefsir kitabının yanı sıra Arap dili ve edebiyatına dair çalışmaları ile tanınan çok yönlü İslam alimi Zemahşerî´nin kaleme aldığı bu eser, kısa vecizeler tarzındaki edebî metinlerden oluşmaktadır.
Son devir Osmanlı alimlerinden Edirne Müftüsü Fevzi Efendi tarafından kaleme alınan eserde dine uygun yaşamanın gerekliliği ve aksi bir tavrın kötülüğü anlatılmaktadır.
Başta dayısı Necmeddin Okyay’dan olmak üzere ciltçilik ve ebru eğitimi alan Mustafa Düzgünman (1920-1990) hem ebru sanatındaki eserleri hem de pek çok öğrenci yetiştirmesi sebebiyle ebru sanatının Türkiye’de yayılmasını ve tanıtılmasını sağlamış önde gelen sanatçılarımızdan biridir.
Adını “lak” (vernik) kelimesinden alan ve ruganî veya edirnekârî de denilen lake ciltlerde kapağın yapıldığı mukavva veya deri perdahlanıp tamamen pürüzsüz hale getirilerek verniklenir. Bu cilâlı satıh üzerine altın ve boya ile nakışlar yapıldıktan sonra cam gibi parlak bir yüzey elde edilinceye kadar birkaç kat daha vernik çekilir. Türk cilt sanatında ilk lake örnekler XV. yüzyılda Osmanlılar ve Timurlularda görülür; bu asırdan itibaren Safevîlerde ve Bâbürlülerde de uygulanmıştır
Sadi Şirazî´nin yazıldığı tarihten bu yana büyük ilgi gören ünlü Farsça eseri Gülistan, çoğunlukla günlük hayatta karşılaşılan olaylar dikkate alınarak ahlakî ve edebî sonuçlar çıkarılabilen hikâye ve nüktelerle süslenmiş; Farsça ve Arapça şiirlerin yanı sıra ayet, hadis ve atasözlerine de yer vermiştir.
Zaman ve yön tayininde yararlanılan gözlem, ölçü ve hesap aleti rubu tahtası, Batlamyus´un yüksekliklerin ölçülmesi için öngördüğü büyük çaplı duvar kadranlarından ilham alınarak İslam devri astronomları tarafından geliştirilmiş ve daha çok namaz vakitlerini belirlemek isteyen muvakkitler tarafından kullanılmıştır.
"... Abdülaziz Han Efendimiz Hazretlerinin asrında musıki ilmine rağbet artmış olduğundan bu ilme istekli olanlar için daha önce muhtasar bir mecmua hazırlanıp basılmışsa da 5-6 sene zarfında yeniden birtakım şarkılar yapılmakta bulunmuş olduğundan bu kere dahi yeniden bir mecmuanın düzenlenmesiyle beraber edvarın dahi eklenmesine lüzum görünmüş..." *Sayfa numaralandırmasında karışıklık mevcuttur.
Asıl şöhretini dönemin Sünbülzade Vehbi, Ayıntablı Avni gibi şairleriyle yaptığı muhaverelerle kazanan, özellikle de Sürûri ile karşılıklı hicivleri meşhur olan divan şairi Refi´in şiirleri sanat kıymeti taşımaktan uzak görülmüştür. En çok rağbet ettiği nazım şekillerinden biri tarih olan şairin divanında Ermenice bir manzume ile Çingene terimlerinin yer aldığı bir kaside de mevcuttur.
Molla Abdurrahman Câmî´nin Sultan Hüseyin Baykara´ya ithafen kaleme aldığı ahlakî ve edebî eseri Baharistan; eğitici ve eğlendirici özelliğiyle Osmanlı döneminde çok okunan birkaç Farsça eser arasında yer almış ve ilk defa Mehmed Şakir´in bu şerhiyle birlikte İstanbul´da basılmıştır.
İran´ın önde gelen şairi Hafız-ı Şirazî´ye ait Divan, Türkiye´de Mesnevî ve Gülistan´dan sonra en çok okunan Farsça metinlerin başında gelmekte, divan edebiyatının İran etkisi altında kalması da çoğunlukla Hafız´ın etkisine bağlanmaktadır. Osmanlı alimi ve şarihi Bosnevi´nin yazdığı bu şerh ise daha önce yapılan şerhlerin yeterli olmadığına kanaat getirilerek kaleme alınmış ve kendisinden önceki şerhlerin hatalarına işaret etmiştir.
Ebu Hafs en-Nesefî´nin akaide dair risalesi Akâidü´n-Nesefî´ye yapılan şerhlerin en meşhuru Teftâzânî´nin Şerhu´l-Akâid´idir. Bu şerh üzerine yapılan şerh ve haşiyeler ise Nesefî´nin metnine yapılan şerhlerden çok daha fazladır ki bunlardan biri tefsir, kelâm ve mantık alanlarındaki haşiyeleriyle tanınan Hindistanlı alim Siyalkutî´ye ait olan bu eserdir. *Yeni cildinde Üsküdar Matbaası´nda kullanılan motif kullanılmıştır.
Bir hayali kahramanın maceraları üzerinden toplumdaki çelişki ve çarpıklıklara dikkat çekmek amacıyla yazılan ve elli kısa hikâyeden oluşan eser, devrinin toplumsal, siyasi, ekonomik ve fikrî durumunu yansıttığı için büyük bir değer taşımaktadır. *Eser, yenilenmiş şemseli cildindedir.
Yazarına şöhret kazandıran Envâru´l-Âşıkîn, Anadolu´da Müslüman-Türk kimliğinin şekillenmesinde etkili olmuş dinî ve didaktik bir eserdir. *Yeni sahtiyan cildinde Bulak Matbaası´nda kullanılan motif kullanılmıştır.
Fransız yazar, şair ve siyasetçi olan Lamartine 1830´da ailesiyle beraber Osmanlı topraklarına seyahat etti. Bir “Türk dostu” olan yazarın, Türk tarihi ve Türkiye izlenimlerini aktardığı eseri Türklere minnetinin bir ifadesidir.
Türkiye´de matbaacılığın kurucusu İbrahim Müteferrika´nın matbaası´nda basılan bu eser, Osmanlı medreselerinde okutulan nahiv klasiklerine yazdığı mu´rib kitaplarıyla tanınan Arap dili alimi Zeynizâde´nin, İbn Hacib´e ait olan el-Kâfiye adlı eser için yazdığı mu´ribdir.
Bernardo da Parigi (ö. 1669) Türkiye, Suriye ve Filistin´de uzun yıllar misyonerlik yapmış bir Fransız keşişti. Osmanlı İmparatorluğu´nda kaldığı süre boyunca edindiği derin Türkçe bilgisi, dilbilimcilere ışık tutacak anıt niteliğindeki bu eseri yazmasını sağladı. İtalyanca kelimelerin, Osmanlı sözlüklerinde alışılmış olduğu gibi, sadece Türkçe değil, aynı zamanda Arapça ve Farsça olmak üzere çeşitli karşılıkları vardır.
Cosimo Comidas de Carbognano, Osmanlı İmparatorluğu başkentinde İki Sicilya Krallığı adına tercümanlık ve bakanlık yapan bir Ermeni Katoliktir. Osmanlı topraklarında yaşayan gayrimüslimlerin Türkçe eğitiminde yararlanılan bu eser, İtalyanca olarak basılan ilk Türkçe dilbilgisi kitabıdır.
Kuşe kağıda basılmış İslam sanatı eserlerinin görselleri, Fransızca, İngilizce ve Arapça olmak üzere 3 dilde anlatılmıştır. İslam dünyasındaki çok kültürlülüğün sanata yansımalarını incelemek açısından harikulade bir eser.
Zengin görsel içerikleriyle kapsamlı bir Suriye Seyahatnamesi! Bazıları renkli toplam 192 levha ile Suriye topraklarında bir gezintiye çıkıyoruz. Kudüs, Beyrut, Lübnan, Halep, İskenderun gibi önemli beldelerin genel görünümlerinden, içerdikleri tarihi eserlere; şehirlerde benimsenen kostüm çeşitliliğinden birçok kültürel öğeye rastlamak mümkün.
İskoç bir sanat tarihçisi ve politikacı olan William Stirling Maxvell aynı zamanda Kraliyet tarafından bir İskoç´a verilebilecek en yüksek onur olarak kabul edilen Devedikeni Şövalyesiydi. 1563´te Venedik´te Domenico de´Franceschi tarafından yayınlanan Ahşap Gravürler Serisi´nden ´´Kanuni Sultan Süleyman Camiye Gidiyor´´ eseri 1877 yılında Maxvell için özel olarak yeniden bastırılmıştır. 1563´te basılan gravürler ise British Museum´da sergilenmektedir.
Devlet görevlilerinden, Osmanlı kadınlarının kostüm çeşitliliğine; farklı ırklara mensup bireylerin giyim tarzlarından, dini inançlara göre şekillenen giyim tarzlarına kadar geniş bir yelpazede aktarımda bulunulmuştur. Osmanlı İmparatorluğu sakinlerinin gelenek göreneklerinin ele alındığı bu çok nadir eserde 60 renkli gravür ile anlatım ziyadesiyle güçlendirmiştir.
Toderi´nin bu eseri Türklere ve Türk kültürüne ait birçok konuyu Batı dillerinde ele alan ilk kaynaklardan biri olması bakımından oldukça önemlidir. Müellifin konuların çeşitliliği yanında verdiği doğru bilgileri ve o günün Türk toplumuna ait gözlemleriyle yorumlarını da içeren çalışma, Avrupalı Türkolog ve şarkiyatçıların uzun zaman en önemli başvuru kaynağı olmuştur. Eserin birinci cildinde Türklerin ilgilendikleri ilimler (Kur’an’dan savaş araç gereçlerine kadar), ikinci cildinde medrese ve kütüphaneler ele alınmış olup, kitabın bir bölümü de Türk musikisi hakkındadır.
Theophile Lavallee bu kapsamlı tarih çalışmasında Osmanlı İmparatorluğu´nun kuruluşundan Sultan Abdülmecid devrine kadar gelişen tarihî olayları anlatır. Beş bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde Osmanlı İmparatorluğu’nun coğrafi tasvirini yapan yazar, ikinci bölümde İslam tarihini, Selçukluları ve Haçlı seferlerinden İstanbul’un fethine kadar olan dönemi anlatır. Üçüncü bölüm İstanbul’un fethinden Karlofça Antlaşması’na (1699), dördüncü bölüm de Yaş Antlaşması’na (1792) kadar olan dönemi kapsar. Son bölümde ise 1852’ye kadar olan olan gelişmeler anlatılır. Gravürleri bulunmamaktadır.
97 adet muhteşem gravürüyle Jouannin’in bu eseri, Osmanlı tarihinin en önemli Batılı kaynak eserlerinden biridir. Osmanlı İmparatorluğu´nun başlangıcından II. Mahmud´un saltanatına kadar olan dönemi kapsayan eserde Türklerin örf ve adetleri, padişahları, askerî disiplinleri, dinî inançları ve önemli semtleri gibi birçok konu ustaca anlatılmıştır. Gravürler ise d´Ohsson, Grelot, Bartlett gibi ünlü kaynaklardan alınmıştır.
İlk cildinde 2771 gravür, 49 siyah-beyaz resim ve 20 renkli çizim; ikinci cildinde ise 2445 gravür, 53 siyah-beyaz resim ve 20 renkli çizim yer almakla görsel anlamda çok zengin, detaylı bir tarım ansiklopedisi! Künye sayfasındaki imza okunamamıştır.
Johann Baptist Homann (1664-1724) bir Alman coğrafyacı ve haritacıdır. 1715´te imparatorluk coğrafyacısı olarak atanmış ve çok sayıda eser vermiştir. Çerçeve: 84x74 cm
Bir Alman gravür sanatçısı ve hakkak olan Lotter, ünlü haritacı Seutter´ın kızıyla evlendikten sonra Seutter´ın birçok haritasının gravürlerini hazırladı ve 1756 yılında kendi işini kurarak 18. yy Alman ekolünün en önemli haritacılarından biri oldu. Numaralandırılmış bölgeler liste halinde isimleriyle verilmiştir. Çerçeve: 64x58 cm
Bu haritanın yapımcısı olan Georg Matthaus Seutter (1678- 1756), Jean Baptist Homann´ın yanında stajını tamamladıktan sonra kendi işini kurdu ve imparatorluğa coğrafyacı olarak atandı. Oğlu Albrecth ve damadı Conrad Lotter ile 1741´lerde bir dizi şehir planı yaptı. Hayatının büyük bir bölümünde Homann ile rekabet içinde oldu ve haritaları ustasının haritalarıyla pek çok benzerlik taşıdı. Çerçeve: 66x58 cm
1600´lü yılların başında Osmanlı İmparatorluğunu gösteren bu haritanın Felemenk haritacı Jodocus Hondius´un (ö.1602), meşhur haritacı Gerardus Mercator´un işini takip ederek ürettiği ´´Atlas sive Cosmographicae Meditationes de Fabrica Mundi et Fabricati Figura´´ isimli atlasın bir parçası olduğu düşünülmekte. Köşede resmedilen ise Fatih Sultan Mehmed.
John Speed (1551-1629), erken dönem İngiltere´nin en tanınmış haritacılarından biridir. Osmanlı toplumunda turistlere çok enteresan gelen kostüm çeşitliliğini adeta bir desen gibi haritasına işleyen Speed; Yunanlar, Mısırlılar, Suriyeliler, Araplar ve Perslerin karı koca tiplerini göstermiştir. Çerçeve: 60x48 cm
Fossati, Tanzimat devrinde geldiği İstanbul’da 20 yıl yaşamış ve başta Ayasofya’nın restorasyonu olmak üzere çok sayıda mimari proje gerçekleştirmiştir.1847 yılında Sultan Abdülmecid, Fossati kardeşleri Ayasofya´nın bakımı ve onarımı ile görevlendirmiştir. Yaşamı boyunca en önemli uygulaması olarak sözünü ettiği bu restorasyon sırasında hazırladığı resimlerden 25’ini Sultan Abdülmecid’in desteği ile bir albüm halinde 1852´de Londra’da yayımladı. Eserdeki taş gravürler ise Louis Haghe imzasını taşımaktalar. Çerçeve:50x40 cm
Pierre M. Lapie Fransa´nın ünlü haritacılarından biridir. Fransız ordusunda topografik mühendisler birliğinde albay olarak görev yapan Lapie 19. yüzyılda Alman ticari harita yapımcıları üzerinde etkili olmuştur. Çerçeve: 78x64 cm