OCAK ÖZEL, 07.01.2023 saat: 21:00'a kadar internet sitemizden pey verebilirsiniz. 21:02 itibariyle canlı müzayedemiz başlayacaktır. Kitap, Dergi ve süreli yayın hariç tüm ürünlerden % 20 ürün KDV'si alınmaktadır. Komisyon Oranı: % 20 + KDV'dir. ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 1 HAFTADIR.
Lirik aşk şiirleriyle tanınan divan şairi Leyla Hanım, münevver bir aile çevresinde yetişmiş, şiirde kendisine yol göstermiş olan dayısı Keçecizâde İzzet Molla´yı örnek almıştır. Şiirlerinden saray çevresiyle ilgili olduğu anlaşılan, aileden gelme bir tesirle Mevleviliği benimseyen Leyla Hanım´ın şiirlerinde büyük Mevlevi şair Şeyh Galib´in etkisi görülmektedir. Parlak bir şair olmamakla beraber divan şiirinin son dönemde yetişen şairlerinden geri sayılmayan Leyla Hanım´ın divanı, önce Bulak´ta (1260), daha sonra yazdığı şiirlerinin de eklenmesiyle İstanbul´da taşbaskı olarak (1267) yayınlanmıştır.
Amerikalı bir diplomat olan Samuel S. Cox'un (1824 -
1899), ilk kez 1851'de geldiği İstanbul'a ikinci kez 1885'te ve bu kez diplomat
olarak gelmiş ve İstanbul'da görev yaptığı iki yıllık sürenin izlenimlerini,
diplomatik yaklaşımdan uzak bir anlatımla, son derece zengin bir gözlem gücüyle
ve hikâyelerle süsleyerek anlatmıştır.
Başta, tamamlanamamış olmasına karşı, bir başyapıt
özelliği taşıyan İstanbul Ansiklopedisi olmak üzere, Türk tarihi ve edebiyatına
birbirinden ilginç ve değerli çok sayıda eser armağan etmiş olan Reşat Ekrem
Koçu'nun (1905 - 1975), Osmanlı İmparatorluğuna başkaldıran eşkıyaları
incelediği eseri.
Kitabın ilk sayfasında, "Edibem İçin Uzun Bir Ömür Giresun, Ankara, Samsun Zonguldak, Kırşehir İstanbul… İzmir… Garibanlık, Fukaralık... Anılarımız İlgilenmediğmiz Serçeler Deli Huriyenin Saçları Seni Çok Seviyorum, İlhan Berk" yazılıdır.
İlk kitabının yayımlanmasından itibaren toplumcu şiirin önemli temsilcilerinden biri sayılan İlhan Berk, İkinci Yeni tarzında şiirler yazıp "salt şiir" dediği bu tarzı savunan yazılar kaleme alarak İkinci Yeni´nin en çok anılan şairleri arasına da katılmıştır. Daha sonra yayımladığı kitaplarıyla dilin tüm imkânlarından faydalanarak "şiirin kırk türlü yazılabileceğini" gösteren, hayata dair her şeyden şiiri için ilham alabilen Berk´in şiir antolojilerinin yanı sıra Ezra Pound, Rimbaud gibi şairlerden çevirdiği eserleri de mevcuttur.
Evinin önünde uğradığı silahlı
saldırıda hayatını kaybeden Sosyoloji Profesörü Cavit Orhan Tütengil´in
(1921 - 1979) doçentlik döneminde yazdığı bir eseri… Felsefeci, yazar ve
sahaf Arslan Kaynardağ'a imzalı...
Orhan Veli ve Oktay Rifat´la birlikte Türk şiirinde en köklü devrimi gerçekleştiren Garip Hareketinin üç şairinden biri olan Melih Cevdet (1915 - 2002), büyük bir şair olmanın yanı sıra; entelektüel düzeyi çok yüksek denemeler, çok nitelikli romanlar ve tiyatro oyunları yazmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk´ün manevi kızı olan Afet İnan; Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi´nde ilk Türk devrim tarihi kürsüsünü kurmuştur.
Attila İlhan, edebiyatın birçok türünde eserler kaleme almış ve entelektüel çalışmalarıyla Türk edebiyatına önemli katkılar sağlamıştır.
Kapak ve birkaç sayfası kenardan yırtıktır.
Sanat ve edebiyata dair çalışmalarıyla tanınan, aynı zamanda eğitimci ve yöneticilik özelliğine de sahip olan Suut Kemal Yetkin, yurt içinde ve dışında faaliyetlerini başarıyla sürdürebilmiş aydınlardandır. Gelecek kuşaklara Türk-İslâm sanatı, Batı uygarlığı, çağdaş sanat ve felsefe alanlarında, Türkçe ve yabancı dilde farklı eserler bırakan yazarın müzayedeye sunulan bu eseri de edebiyat üzerine denemelerini içermektedir.
Köy Enstitüsü’nden mezun olmuş ve beş yıl köy öğretmenliği yapmış olan Fakir Baykurt, edebiyat hayatına 1945’te Türke Doğru dergisinde yayınlanan Fesleğen Kokulum adlı şiiriyle başlamış ve Köy Enstitüleri dergisinde Tahir Baykurt imzasıyla şiirler kaleme almıştır.
Kapağı bantla tamir edilmiştir. Künye sayfası ile metin arasında yer alan bir sayfa eksiktir.
İstanbul´un, özellikle de Boğaziçi´nin güzelliklerini anlattığı eserleriyle tanınan Cumhuriyet dönemi yazarı Abdülhak Şinasi Hisar´ın çocukluğu, kültürlü bir aile ortamı içinde bütün gelenekleriyle canlılığını koruyan Boğaziçi yalılarıyla Büyükada ve Çamlıca köşklerinde geçmiş, edebî kişiliğinin ağırlık noktasını da geçmiş zamanın hikâye edilmesi oluşturmuştur. Nitekim Cumhuriyet devri yazarları eserlerinde Türkiye´nin modernleşme süreçlerini anlatırken o, daha güzel ve anlamlı bulduğu geçmiş zamanı, bütün ayrıntılarıyla Boğaziçi medeniyetini anlatmayı tercih etmiştir. Nitekim bu roman denemesinde de yine çocukluk hatıralarından yola çıkarak uzak akrabalarından olan Ali Nizami Bey´in hayatını hikâye etmiştir.
Mektup, "Kurban olmamak için şimdi sarih olarak benden kat´i cevab almadan mecmuayı çıkarmakdan vazgeçmemenizi hasren rica ederim." ifadeleri ile başlamaktadır.
Yeni yıl tebriğiyle girizgâh yapılan mektup, "Yaşar Bey, ben son zamanlarda epeyce şiir yazdım Neşredilmemiş dokuz, on kadar şiirim var. Bunlardan birini bu mektubla size yolluyorum. Bedelini benim namıma Orhan´ın mezarı için toplanan paralar arasına katarsanız çok müteşekkir kalırım. Yaşar Bey Coldwell´in kitabından bir dane rica etsem ayıb etmiş olur muyum? Ne yapalım, bizi alışdırdınız. Biz de yüzsüzlüğü ele aldık." ifadeleri ile sona ermektedir.
Servet-i Fünun edebiyatının önde gelen temsilcilerinden şair ve yazar Cenab Şahabeddin, 1895 yılından başlayarak ölümüne kadar devam eden yazı faaliyetlerinde, özellikle Cumhuriyet dönemine kadar, başta şiir olmak üzere edebiyatın çeşitli alanlarında otorite kabul edilmiş şahsiyetlerdendir.
Fotoğrafın arka yüzünde,
"Âlâm-ı cihan ruhumu ateşlere yakdı;
Hâlâ eriyip gitmedi pulad vücudum
[…]
Kalbim ölü, canım ölü, lakin yaşarım ben;
Tesbit ederim cismimi bir zıll ile hâlâ... " dizelerini içeren bir şiir bulunmaktadır.
Behçet Necatigil, modern Türk şiirinin hiçbir akımına katılmayıp her akımdan biraz etkilenmiş, aynı zamanda her akımı önemli ölçüde etkilemiş, oldukça üretken bir şair, oyun yazarı, çevirmen ve de öğretmendir.
Mektup, "Muhterem Beylerim, Birkaç gün evvel kendisinden bahsetdiğim 4. Ordu Seryaveri Yüzbaşı Cevad Bey´i takdim ediyorum." ifadeleri ile başlamaktadır.
Sadrazam Avlonyalı Ferid Paşa tarafından kaleme alındığı düşünülen mektup, "Nur-ı aynım oğlum, Mektubumu postaya tevdi eyledikden sonra Nice´e giderek Rüşdi Paşa ile Mustafa Bey´i … hotelinde her ikisini gördüm. Handan Hanım´ın büyük ve ağır hastalık geçirdiğini anladım." ifadeleri ile başlamaktadır.