IV. SALON MÜZAYEDESİ , 24.11.2024 saat: 14:00'a kadar internet sitemizden pey verebilirsiniz. 14:02 itibariyle canlı müzayedemiz başlayacaktır. Kitap, Dergi ve süreli yayın hariç tüm ürünlerden % 20 ürün KDV'si alınmaktadır. Komisyon Oranı: % 15 + KDV'dir. ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 1 HAFTADIR.
Albüm içinde, Türkiye’de çağdaş resim çalışmalarını başlatan ilk kadın ressam olan Mihri Müşfik Hanım´ın "Aynalı Gözde"si ile bilinmeyen bir başka eserinin, paspartularında bulunan Osmanlıca-Fransızca yazılı, "İnas Sanayi-i Nefise Mektebi Cemiyeti Menfaatine" ibareli vinyetlerden anlaşıldığı üzere bağış için oluşturulmuş fotoğraf baskıları yer almaktadır (Fotoğraflar 16x21 cm, paspartular 25x31 cm). Fotoğrafların sağ alt köşelerinde, Mihri Müşfik Hanım´ın paraf imzası olup olmadığına dair kesin kanaatte bulunmaktan kaçındığımız ıslak imzalar mevcuttur. Bilindiği üzere Mihri Müşfik Hanım, İnas Sanayi-i Nefise Mektebi´nin açılmasında büyük rol oynamış ve burada önce öğretmenlik, sonra da yöneticilik yapmıştır.
Albümün ilk sayfalarında yer alan ve İnas Sanayi-i Nefise Mektebi öğrenci ve öğretmenlerinin görüldüğü toplu hatıra fotoğrafında, Rıza Tevfik ve çok büyük olasılıkla Mihri Müşfik Hanım olduğunu düşündüğümüz bir hanımefendi görülmektedir.
Albüm içinde atölyede çekilmiş; öğretmen ve öğrencilerin, meşhur ziyaretçilerin, nü poz veren erkek ve kadın modellerin görüldüğü çok sayıda belgesel fotoğraf yer almaktadır. Bu fotoğraflar arasında Mihri Müşfik Hanım´ın yeğeni Hale Asaf ile İnas Sanayi-i Nefise Mektebi´nden diploma alan ilk Türk kadını olan Belkıs Mustafa´nın görüldüğü kareler de mevcuttur.
1923 Galatasaray Sergisi´nde çekilen bir başka albüm fotoğrafında ise şu meşhur isimler bir arada görülmektedir:
1) Hikmet Onat 2) Feyhaman Duran 3) Sami Yetik 4) Ali Sami Boyar 5) Hasan Vecih Bereketoğlu 6) Nazmi Ziya 7) İdare memuresi Nimet Remide Hanım 8) İhsan Hanım 9) İbrahim Çallı 10) Bahriye Hanım 11) Güzin Duran 12) Ömer Adil 13) Halil Paşa
Refet Paşa´nın Sanayi-i Nefise Mektebi ziyaretinde çekilen ve okulun tüm öğrencilerinin hocalarıyla görüldüğü fotoğrafta ise şu dikkat çekici isimler göze çarpmaktadır:
1) Elif Naci 2) Şeref Akdik 3) Nurullah Berk 4) İbrahim Çallı 5) Nazmi Ziya 6) Ömer Adil 7) Hikmet Onat 8) Mahmut Cûda
Albümün bir sayfasında, Fahrünnisa Zeyd (Fahr El Nissa Zeid) olduğunu düşündüğümüz hanımefendinin, albüm sahibi Bakiye Hanım, İhsan Hanım ve Mimar Faruk Bey ile bir masada otururken görüldüğü fotoğrafı yer almaktadır.
Mustafa Kemal Atatürk'ün görüldüğü fotoğrafta, Atatürk'ün hemen solunda Rezan Ramiz Hanım, arkasında ise İbrahim Çallı görülmektedir.
İlk Türk heykeltıraşlarından biri olan Mesrur İzzet Bey, İstiklal Madalyası´nın tasarımcısıdır. Çok yönlü bir sanatçı olan Mesrur İzzet Bey, heykel ve resim çalışmalarının yanı sıra Cumhuriyetin ilk yıllarında birçok madalya, madeni para ve pul tasarımına da imza atmıştır.
Bursa Cezaevinde tanıştığı Nazım Hikmet´in sayesinde resim yeteneğini keşfeden ressam-yazar İbrahim Balaban (1921-2019), "Anadolu insanının yaşamından ve halk efsanelerinden yola çıkarak toplumsal gerçekçi yapıtlar üreten bir ressam" olarak tanındı. Yurt içinde ve yurt dışında çok sayıda sergi açtı. Resmin yanı sıra yazıyla da ilgilendi. Nazım Hikmet´le yaşadığı yılları "Şair Baba ve Damdakiler" adlı kitabında anlattı.
"1937´de Uşak´ta doğdum. 1959-69 yılları arasında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisinde resim öğrenimi yaptım. 1962´de asistan, 1970´de doçent oldum. 1981´de profesörlüğe yükseltildim. 1979-82 yılları arasında İstanbul Resim-Heykel Müzesi Müdürlüğü görevinde bulundum. Şimdi Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü üyesiyim. Türkiye´nin çeşitli kentlerinde ve yurt dışında da Madrid, Stuttgart, Sindelfingen ve Hamburg´da 30 kişisel sergi açtım. 1962, Venedik Bienali; 1963 Paris Genç Sanatçılar Bienali, 1966 Tahran Bölgesel Bienali, 1967 Sao Paulo Bienali, 1970 Expo 70 Osaka Sergisi, 1971 Hindistan Trienali ve 1972 İskenderiye Bienaline katılarak ülkemizi temsil ettim. Çağdaş Türk Resim ve Özgün Baskı Sanatlarını yurt dışında tanıtan sergilerde yirmi yıldır resimlerim yer alıyor. 1966 Tahran Bienalinde ´Saray Kraliyet 1. Ödülü´, 1968 Türkiye Çağdaş Ressamlar Derneği ´Genç Ressamlar 1. Ödülü", 1973 ´Atatürk ve Cumhuriyet Ödülü´, 1976 DYO ´Resim Yarışması Ödülü´, 1978 ve 1982 Devlet Resim-Heykel Sergisi ´Başarı Ödülü´nü kazandım. Eserlerim yurt içinde ve dışındaki müzelerde, kurumlarda ve özel koleksiyonlarda yer almaktadır. 16.2.1982, İstanbul - Devrim Erbil"
Kutu içeriği: Müze tipi hahnemühle kâğıt üzerine fine art baskı uygulanarak edisyonlandırılan 19 çizim ve Ergin İnan´ın 7 sayfalık el yazısı anlatım metinleri.
İlk kez #Tarih dergisinin Ocak 2024 tarihli sayısında Sahaf Emin Nedret İşli tarafından gün ışığına çıkarılan bu fevkalade yazma eserin ilk sayfası, Asaf Halet Çelebi tarafından "Nijad Nihad Server Beyefendi´ye şairin büyük sempatisi ve hürmetlerile" ithafıyla, 21 Ocak 1939 tarihinde imzalanmıştır.
Hem şiirleri hem de kişiliğiyle sıradışı bir sima olan Asaf Halet Çelebinin, bu el yazmasında yer alan "Rüyasız Öykü, Sevgili ve Yer Olmayan Yere" başlıklı şiirleri, herhangi bir mecmuada yayımlanmadığı gibi, şairin toplu eserleri arasında da görülmemiştir.
Asaf Halet Çelebi’nin; Fahrünnisa Zeyd, Salih Turan ve Arif Kaptan’ın desenleriyle süslü, kapağını ve Fikret Ürgüp’ün yaptığı, son şiir kitabı… Şairden, Bursa Cezaevinde tanıştığı Nazım Hikmet´in sayesinde resim yeteneğini keşfeden, Abidin Dino’nun ifadesiyle “elleriyle görmeyi bilen ressam” İbrahim Balaban’a “Tanıdığım ve sevdiğim ressamların içinde en çok bana yakın ve benden [Türk] olan büyük kıymet İbrahim Balaban Bey’e sevgilerimle” ithafıyla, 24 Ekim 1953 tarihinde imzalanmıştır.
Asaf Halet Çelebi´nin yakın çevresinde yer alan sanatçılardan biri olan Ârif Kaptan (1906 - 1979), şairin kitaplarındaki bazı desenlerin de ressamıdır. Ressamlığa Nazmi Ziya´dan ders alarak başlayan ve ilk dönem eserlerinde hocasının etkisinde kalan Arif Kaptan, Fransa dönüşü sonrasında Türkiye´nin ilk lirik soyutlamacı ressamlarından biri oldu. Yurt içinde ve yurt dışında çeşitli sergilere katılan ve ödüller alan ressamın eserleri, Ankara Devlet Resim Heykel Müzesinde, Milli Kütüphanede ve özel koleksiyonlarda yer almaktadır. Resmin arka yüzünde, Selanik doğumlu, Galatasaray Lisesinde ve İstanbul Edebiyat Fakültesinde dersler veren Fransız Edebiyatı Profesörü Max Bilen´in bir notu ve imzası yer almaktadır.
Sabahattin Ali´nin bütün hikâyelerinin, bütün yazılarının derlendiği toplu basımlarda yer almayan, ilk kez gün ışığına çıkan küçük ve çok sevimli bir hikâyesi...
Sabahattin Ali külliyatına katkı...
Türk edebiyatında otuzdan fazla romanı, yüzlerce hikâyesi, gazete yazısı ve röportajlarıyla bir araya getirilmesi neredeyse imkânsız bir külliyata sahip olan Suat Derviş’in, yayımlanmış hikâyeleri arasında rastlayamadığımız, “Ben Gördüm - Tek´in Yardımı” başlıklı küçük bir hikâyesi, 22x32 cm...
Suat Derviş külliyatına katkı...
Şairin toplu şiirleri ve eleştirel basımları arasında yer almayan, 1915 yılında kaybettiği annesine duyduğu özlemi dile getirdiği, "Gurbette Bir Gece" başlıklı şiiri...
Şair, 4 Teşrinievvel 1926 tarihinde Üsküdar'da el yazısıyla kaleme aldığı bu gençlik şiirini, daha sonraki şiirine dair ipuçları vermekle birlikte, muhtemelen; acemiliği, naifliği ve duygusallığı nedeniyle, külliyatına dâhil etmeyi tercih etmemiş ve belki de unutmuş olmalıdır.
Ahmet Hamdi Tanpınar külliyatına katkı...
Ahmet Hamdi Tanpınar´dan "Çobanların en latifi ve en güzeli Zehra hanımefendiye yazarın hayranlıklarıyla" ithafıyla, 7 Mayıs 1956 tarihinde imzalanmıştır. (Kitabın imzalandığı kişinin, sahneye çoban kıyafetiyle, şalvar ve çarık giyerek çıkan "Türkü Ana" Zehra Bilir olduğu kanaatindeyiz.)
"20-8-959
Pek muhterem Sefir Beyefendi,
Bugün burada, Cambridge´de buluştuk. Geçen pazarki davetinizi, hararetli kabulünüzü, müstesna sofrayı, faydalı ve müstesna konuşmalarınızı derin bir haz ile yâdettik.
Bu vesile ile buradan teşekkür ve selamlarımızı saygılarımızla sunarız.”
Ahmet Hamdi Tanpınar - Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu - Tahsin Bekir Balta
Tanpınar, 15 ağustos tarihli günlüğünde, teşekküre vesile olan bu davetten şöyle söz ediyor: "Bugün sefirde yemek. Lüks içinde. Meyve salatası ve Brüksel lahanası. Güzeldi."
"Aşk-ı Memnu, Mai ve Siyah" gibi romanlarıyla Servet-i Fünûn edebiyatının ve Cumhuriyet öncesi Türk edebiyatının en büyük romancısı olan Halid Ziya Uşaklıgil´in anılarının ilk bölümü... Dili ve üslubuyla büyük bir edebi eser olan "Kırk Yıl" edebiyat tarihimiz açısından olsuğu kadar, siyasi tarihimiz açısından da önemli bir vesika niteliğindedir. Beş ciltten oluşan eserin birinci cildi, yazarın oğlu ve gelinine imzalıdır.
Nazım Hikmet´in Latin harfleriyle yayımlanan ikinci kitabı olan bu eserini, yaşadığı devirde "üstat" olarak kabul edilen kişilere itibar etmemesine karşın; eserlerinde hurafelere, yobazlara, sonradan görmelere, paşazadelere ve mütegallibeye karşı bir tutum alan ve halk için sade bir dille yazan Hüseyin Rahmi´ye "Büyük Üstat" olarak imzalaması manidardır. İthaf ve imzasını, "Sanat, Manat, Eser, Meser, Filan, Falan..." dizeleriyle biten eserinin son sayfasına koyan şair, muhtemelen, çağdaşlarının aksine, süslü ve sanatlı söyleyişten pek hazzetmeyen Hüseyin Rahmi´ye bir gönderme yapmak istemiş olmalıdır. Müzayedemizde sunduğumuz eser, Hüseyin Rahmi Gürpınar´ın yakın akrabalarının kütüphanesinden çıkmıştır.
Nâzım Hikmet´in imzasız olarak yayımlanan ilk şiir kitabı... “Kartal” mahlasıyla Akbaba dergisinde yayımlanan bu manzum aşk hikâyesi, muhtemelen gizli komünist partisi üyeliğinden 15 yıl kürek cezasına çarptırıldığı ve bu nedenle de SSCB´ye kaçtığı dönemde Nazım Hikmet adı sakıncalı olduğu için, imzasız bir kitap olarak yayımlandı ve muhtemelen Nazım Hikmet de bu eseri kitap halinde hiç görmedi. Çünkü ne kendisi ne de eserlerini yayıma hazırlayan Memet Fuat, Ekber Babayef, Asım Bezirci gibi isimler bu kitaptan hiç söz etmediler. Kitap, ÖZEGE kataloğunda da yayınevi sahibi Yusuf Ziya Ortaç´ın eseri olarak yer aldı. Ancak BİLİM ve SANAT dergisinin 1982 tarihli 18. sayısında Kemal Sülker´in "Nazım Hikmet´in Bilinmeyen Bir Manzum Romanı" başlıklı yazısıyla eserin Nazım Hikmet´e ait olduğu ortaya çıktı ve şairin Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanan toplu basımlarına dâhil edildi. Dağların Havası, Librairie de Pera´nın 22 Aralık 2002 tarihindeki 45. Müzayedesinde "Nâzım Hikmet´in ilk şiir kitabı" adıyla satışa sunulmuştu.
Özellikle "Tutunamayanlar" adlı kült romanıyla modern Türk edebiyatının en büyük yazarları arasında gösterilen Oğuz Atay´ın kütüphanesinden çıkan, 5 şair ve 3 yazarın kendisine imzaladığı kitaplar...
1) ŞAPKAM DOLU ÇİÇEKLE, Cemal Süreya, 1976, Ada yayınları, 224 sayfa, 12x20 cm… “Oğuz, Arkadaşım!”
2) DİZİN, Metin Eloğlu, 1971, Güney yayınları, 132+ sayfa, 12,5x19,5 cm… “Dost Atay’lara, hep selam – sabah”
3) GÜNIŞIĞI HOŞÇAKAL, Ülkü Tamer, 1975, Cem yayınevi, 80 sayfa, 12,5x19,5 cm… "Atay’lar için sevgiyle”
4) SIRTIMIZDA KIZGIN GÜNEŞ, Ali Püsküllüoğlu, 1965, Ap Yayınları, 32 sayfa, 13x19,5 cm… “Sayın Pakize ve Oğuz Atay’a dostluklarla”
5) ÇİN ASKERİ AH DEVRAN, Egemen Berköz, 1966, Kardeş Matbaası, 32 sayfa, 13,5x20 cm… “Oğuz’a dostluk”
6) EVLİLİK ŞİRKETİ, Bekir Yıldız, 1972, Sinan Yayınları, 110 sayfa, 12x19,5 cm… “Kardeşim, sanatçı Oğuz Atay’a içtenlikle”
7) TÜRK DİLİ, ATATÜRK VE BİZ, Rüştü Ergun, 1973, Fatih Yayınevi, 110 sayfa, 13x19 cm… “Değerli yazar Bay O. Atay’a saygılarla”
Bedri Rahmi’nin kendi desenleriyle süslediği, üçüncü şiir kitabı… Şairden, Bursa Cezaevinde tanıştığı Nazım Hikmet´in sayesinde resim yeteneğini keşfeden, Abidin Dino’nun ifadesiyle “elleriyle görmeyi bilen ressam” İbrahim Balaban’a "Balaban´a sevgilerle" ithafıyla imzalanmıştır.
Attila İlhan’ın Türkiye Sosyalist Partisi ve Gerçek dergisi yıllarından beri yakın yoldaşı ve yakın dostu, eleştirmen Asım Bezirci’ye “aziz kardeşim asım bezircioğlu’na ağırlığını yaşadığımız yıllardan ezgiler” ithafıyla imzaladığı ve “ben türkiyeli şair attila ilhan / insan evvel insan ahir demişim / ve hürriyet insanları coşturasıya” dizelerini eklediği, ilk kitabının eklerle genişletilmiş ikinci baskısı… Kitap, toplumcu şiir eleştirisinin en önde gelen ismi Asım Bezirci’nin, neredeyse her sayfaya kurşunkalemle yazdığı okuma notlarıyla belgesel bir nitelik taşıyor. Attila İlhan’ın, birinci ve ikinci baskı arasındaki farklılıkları belirtmek için, özenli bir el yazısıyla pelür kâğıda yazdığı ilk baskıda yer alan şiirlerin bir listesiyle birlikte…
Bir fikir ve edebiyat yoldaşlığı…
Edip Cansever’in; Nerde Antigone, Tragedyalar, Çağrılmayan Yakup adlı şiir kitaplarında olduğu gibi, dramatik şiir anlayışını sürdürdüğü bu eseri, özellikle de şiirseverlerin hafızasına kazınan antikahramanı "Ruhi Bey" karakteriyle, onun en çok sevilen eserlerinin başında gelir. İkinci Yeni´nin öbür şairlerinin aksine, yalnızca şiirle ilgilenen ve yalnızca bu alanda eser veren Edip Cansever, bu kitabını, İkinci Yeni´nin bir başka büyük şairine, şiir ve masa arkadaşı, sevgili dostu Cemal Süreya´ya "Sevgili Cemal´e, merhaba!" ithafıyla imzalamıştır.
İkinci Yeni´nin, durmadan yatak değiştirerek kendini yenileyen, en deneysel ve üretken şairi İlhan Berk´ten; İkinci Yeni´nin neredeyse tüm yükünü sırtlanan ve en önde gelen şairi Cemal Süreyaya "Cemal´e, aşkla" ithafı ve Şeyh Galib alıntısıyla, 1980 yılında imzalı: "Gele bir devr ki bu Gâlibi yâd eyleyeler."
Aziz Nesin´in, dünya görüşleri farklı olsa da her zaman "usta" olarak gördüğü ve sanatını ve mizah anlayışını hep takdir ettiği Refik Halid´e "Sayın Refik Halid Karay´a saygılarımla" ithafıyla, 28 Temmuz 1958 tarihinde imzaladığı eseri...
Son büyük halk ozanı Âşık Veysel’in kitap halinde yayımlanan ikinci eseri… Ratip Tahir Burak çizimi kapağıyla ve görme engelli olmasına karşılık, kalp gözü ardına kadar açık olan ozanın parmak izi ve mührüyle...
Nahit Sırrı Örik´ten; önceleri Komintern´in 4. kongresine İstanbul temsilcisi olarak katılmış partili bir komünist, sonra parti belgelerini polise teslim ederek arakadaşları aleyhine şahitlik yapmış bir dönek (Rivayete göre, Nazım Hikmet´in "Benerci Kendini Niçin Öldürdü" adlı kitabındaki Roy Dranat Vedat Nedim´dir), daha sonra da Kadro dergisi kurucularından bir kemalist ve en son olarak da Yapı Kredi Bankası ve Akbank´ta kültür - sanat danışmanı olmuş olan Vedat NedimTör´e "Kıymetli edip ve mütefekkir Vedat Nedim Bfye hürmetleriyle." ithafıyla imzalanmıştır.
Halide Edip Adıvar´ın Türkçede "Maske ve Ruh" adıyla yayımlanan eserinin Fransızca tercümesi... Yazar tarafından, sosyolog, akademisyen ve yazar Ord. Prof. Dr. Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu´na "Profesör Fındıkoğlu´na yazarın hürmetleriyle" ithafıyla imzalanmıştır.
Dr. Rıza Nur´un 1928 yılında yayımladığı "Oğuz Kağan Destanı" adlı incelemesi hakkında “Sur la legende d’Uguz-Khan en écriture ouigoure" başlıklı bir inceleme ve eleştiri yayımlayan Paul Pelliot'nun bu yazısına karşılık, yine Rıza nur tarafından cevap niteliğinde yazılan kitapçık... Müzayedeye sunduğumuz nüsha, Dr. Rıza Nur tarafından "Mehmed Tayyip Okiç Bey´e samimi Paris hatırası" ithafıyla imzalanmıştır.
Son dönem Osmanlı Devleti ve ilk dönem Türkiye Cumhuriyeti'nin en enteresan simalarından biri olan Dr. Rıza Nur, Son Osmanlı Meclis-i Mebusanı'nda, Birinci ve İkinci Dönem Türkiye Büyük Millet meclisinde yer almış, Moskova ve Lozan anlaşmalarında müzakereci olarak bulunmuş, Cumhuriyet sonrasında yönetimle ters tüşerek 1926 yılından itibaren yurt dışında yaşamıştır. her dönem muhalif yapısı, Türkçülüğü ve ölümünden sonra 4 cilt halinde yayımlanan, oldukça tartışmalı hatıralarıyla tanınan Dr. Rıza Nur'un, çeşitli mesleki ve politik eserlerinin yanı sıra, 12 cilt halinde yayımladığı "Türk tarihi" ve 8 cilt halinde yayımladığı "Türk Bilik Revüsü" adlı eserleri de vardır.
Kitabın iç sayfasında, altında şair Cemal Oğuz Öcal´ın yazısıyla "Atsız´ın kitaptan çıkardığı ve tahrif ettiği kısımlar iç sayfalarda gösterilmiştir." notu yer almaktadır. Kitapta yer alan bütün şiirler Atsız tarafından tek tek elden geçirilmiş, hemen hepsinde değişiklikler, düzeltmeler, ekleme ve çıkarmalar yapılmıştır. Örneğin şiirlerde geçen "düşman" kelimesi "Moskof" ile değiştirilmiş, bazı şiirler ise dönemin olaylarına göre neredeyse yeniden yazılmıştır. "Türk Geliyor Erzurum!" şiiri "Güney Kore´ye Selam" olarak değiştirilmiş; bir kısım şiire de Atsız tarafından dörtlük ya da beyit eklenmiştir. Tashihler kimi yerde Osmanlıca kimi yerde yeni harflerle yapılmıştır.
Kitabın içinde Cemal Oğuz Öcal´ın masa başında çekilmiş küçük boy (4,5x3 cm) bir fotoğrafı mevcuttur.
"Haftada bir çıkar, ilmî, edebi, siyâsî, iktisâdî mecmuadır." sloganıyla 5 Haziran 1922 tarihinde yayımlanmaya başlayan derginin sahibi ve müdür-ü imtiyazı Ziya Gökalp´tir. Ortalama 16 ila 20 sayfadan oluşan dergide, Ziya Gökalp´in, sosyoloji, felsefe, Türk tarihi, Türk dili, Türk kültürü ve gündelik olaylara dair kaleme aldığı makaleleri yer almaktadır. Bunun yanı sıra dergide Türk halk edebiyatından derlediği masallar ve kaleme aldığı çeşitli manzumeleri yer almaktadır. Enver Ziya Karal, Ziya Gökalp hakkında yazdığı monografide, bu derginin bir takımının kütüphanelerde bile bulunamadığını belirtmiştir. Satışa sunduğumuz ciltte, 15. sayı sayı haricinde, ilk sayıdan başlayarak sırasıyla 22. sayısına kadar mevcuttur.
Türk tarihi ve edebiyatının en önemli eserlerinin başında gelen Dîvânü Lugati´t-Türk´ü çevirerek yayımlayan ve bütün dünyaya tanıtan, döneminin önde gelen aydınlarından Kilisli Muallim Rıfat (Bilge) tarafından, "Edebiyat simasının mehtabı, âfitâbı, harikalar gösteren Halide Edib Hanımefendi Hazretlerine, yüksek kitabhanesine, âciz mütercimin hakdâr-ı nâçiz bir hediyesidir." ithafıyla Halide Edib Adıvar´a ithaf edilmiştir.