Anasayfa /
IV. SALON MÜZAYEDESİ
IV. SALON MÜZAYEDESİ
IV. SALON MÜZAYEDESİ , 24.11.2024 saat: 14:00'a kadar internet sitemizden pey verebilirsiniz. 14:02 itibariyle canlı müzayedemiz başlayacaktır. Kitap, Dergi ve süreli yayın hariç tüm ürünlerden % 20 ürün KDV'si alınmaktadır. Komisyon Oranı: % 15 + KDV'dir. ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 1 HAFTADIR.

Canlı: 24 Kasım, 14:02

Toplam : 254 Ürün
Lot: 58 > Efemera
Jean Botter, kaleme aldığı mektupta özetle, avukatı Zohrab Efendi (Kirkor Zohrab Efendi) ile vardığı mutabakat sonrası mektupta ismi zikredilen beyefendiye 250 Türk Lirası ödeme yapmayı kabul ettiğini bildirmiş ve konsolostan "saygılı selamlarının" kabulünü rica etmiştir.
Lot: 59 > Efemera

Evraklarda; Ticaret ve Nafia Nazırı Zihni Paşa'nın nazırlık görevinden başka Memureyn-i Mülkiye komisyonunda görevli olduğunu ve bu görevinin asıl işi olan nazırlığa yeteri kadar vakit ayıramamasına sebep olduğunu dile getirilmiş; bu nedenle Zihni Paşa'nın komisyon görevlerinden azledilmesini istenmiştir.

NOT:  Belgeler müzayedemizde ilk listelendiğinde, her ikisindeki imzanın Damad Ferid Paşa'ya ait olduğu belirtmiştik ancak daha sonraki tetkiklerimizde birinin Avlonyalı Ferid Paşa'nın imzasını taşıdığını tespit ettik. Pey verenlerin bu hususu gözönünde bulundurmasını rica ederiz. 

Lot: 60 > Fotoğraf
Necmeddin Molla, 1905 senesinde Sultan II. Abdülhamid´e karşı düzenlenen Yıldız Suikasti davasında müddeiumumi (başsavcı) olarak görev yapmıştır. Bu görevinin ardından 1908 senesinde dört ay süreyle Bağdat Valiliği yapmış ve 1909 senesinde Adliye Nazırı ve Şura-yı Devlet Reisliği görevlerinde bulunmuştur. Osmanlı Meclis-i Mebusanı´na Kastamonu Mebusu olarak katılmıştır. Cumhuriyet´in kurulmasının ardından Kocataş soyadını almış ve Türkiye Büyük Millet Meclisi´ne 2. Dönem Kastamonu Milletvekili olarak katılım sağlamıştır. Necmeddin Molla Kocataş, Osmanlıca "Phebus" ıslak imzasını taşıyan fotoğrafını, 28 Kanunievvel 1332 tarihinde "Sevgili evlatlarıma yadigarımdır." ithafıyla imzalamıştır.
Lot: 61 > Efemera

Lot içeriği: 1) Osmanlı Devleti´nin Cihan Harbi´ne dahil olmasını meşru kılan Cihad-ı Ekber´in müftisi Ürgüplü Mustafa Hayri Efendi´nin kuşaklı Şeyhülislam üniforması 2) Ürgüplü Mustafa Hayri Efendi´nin adliye nazırı ve şeyhülislamlık görevindeyken çekilmiş 3 adet fotoğrafı... 3) Şeyhülislam Üryanizade Ahmed Esat Efendi´nin Şeyhülislam üniforması ile çektirdiği hatıra fotoğrafı... 4) Osmanlı Devleti´nin son dönemlerinde görev yapmış bir Şeyhülislam´ın madalyaları ve ünifotmasıyla çektirdiği agrandisman fotoğrafı... 5) Şeyhülislam Ürgüplü Mustafa Hayri Efendi´ye ait gömlek.... 6) Sırma işçilikli 3 adet kuşak... 7) Bez kuşak... 8) Sadrazam "Küçük" Sait Paşa ve Şeyhülislam Mehmed Cemaleddin Efendi bir törende arabadayken çekilmiş fotoğraf... 9) Osmanlı´nın son dönem Şeyhülislamları´ndan üçünün madalyalı ve üniformalı fotoğrafları... 10) Sultan Mehmed Reşat´ın kılıç alayının görüldüğü bir kartpostal... 11) Surre Alayı´nda at üzerinde bir Şeyhülislam´ın görüldüğü kartpostal... 12) Yıldız Camii´nde Sultan II. Abdülhamid´e düzenlenen bombalı suikastte, kendisine soru sorarak padişahın zaman ayarlı bombadan kurtulmasına vesile olan Şeyhülislam Mehmed Celaleddin Efendi´nin mührünü taşıyan Tokat Mutasarrıflığı´na gönderilmiş evrak... 13) Şeyhülislam Ürgüplü Hayri Efendi´ye gönderilmiş iki adet telgrafname 14) İki adet bez kese.. 15) Sedef işçilikli 6 adet üniforma düğmesi... 16) Ürgüplü Mustafa Hayri Efendi´nin oğlu ve Türkiye Cumhuriyeti´nin 11´inci başbakanı Suat Hayri Ürgüplü´nün, Gümrük ve Tekel Bakanı olarak görev yaptığı yıllarda çekilmiş portre fotoğrafı... 17) Hüseyin Hüsameddin Efendi tarafından dönemin şeyhülislamına yazılmış 43 beyitlik methiye... 18) "Bab-ı Fetava-yı Beytülmal Müdüriyeti" ve "Dar´ül-Hikmet´il-İslamiye" antetli evraklar... 19) "Cenab-ı hak doğruların yardımcısıdır" yazılı ittifak kartpostalı 20) Türkistan Harekatı iane bileti... 21) OSmanlı Devlet Armalı ve ay yıldızlı cildinde VESİLETÜ´N-NECAT, Ahmed Ziyaeddin, 1317, Şirket-i Mürettibiye Matbaası, 111 sayfa, 14x20 cm... 21) Osmanlı Dönemi'nden deve kırbacı...


Lot: 62 > Defter
Mefharet Hakkı Hanım, Köprülü Eşrafından Hazinedarzade İsmail Hakkı Bey’in kızıdır ve 1927 yılında bir uçak kazasında çok genç yaşta hayatını kaybetmiştir. Ailesinin Hanedan üyeleriyle olduğu kadar, devrin edipleriyle de yakın olduğu anlaşılıyor. İşgal yıllarında yazıldığı anlaşılan yazılar samimi bir üslupla kaleme alınmış. 40 sayfası yazılı ya da resimli olan defter, filigranlı ve yüksek gramajlı 48 kâğıt yapraktan oluşuyor. 15 Osmanlıca, 19 Fransızca yazı ve 6 resim bulunan deterde 38 farklı imza bulunuyor. Defterde “Nazım” imzasıyla yazılmış yazının; yazarının Feneryolu’nda oturması, Fransızca bilmesi, ileriki yıllarda olduğu gibi “Nazım” imzası kullanması, yaş olarak da denk düşmesi (biraz da âşık tabiatı!) itibariyle, çok büyük olasılıkla Nazım Hikmet’e ait olduğu düşüncesindeyiz. “Sevgili ailenle bahtiyar, viran vatanına ve ölmeyecek yüksek milletine edeceğin hizmetle medar-ı iftiharımız ol.” (Şehzade Ömer Faruk) “Size burada bir masal söyleyeceğim. Bir varmış bir yokmuş. Günlerden bir gün “Laman” gölü, kendine benzeyen Boğaziçi’ni davet etmiş…” (Sami Paşazade Sezai) “Şu dakikada, kalemi elime alırken, bilsen kızım, ne garip bir tereddütle lerze-şiarım…” (Halid Ziya) “Herkes ne derse desin, ne lügatler paralarsa paralasın ve ne hikmetler saçarsa saçsın, sen beni, sade ruhlu, basit akıllı amcanı dinle: aile hayatında üç mühim iş vardır ki onları temin saadeti tesis eder: …” (Refik Halid) “Öyle zannediyorum ki hayat bir hayal olmadığı gibi memat da bir rüya değil…” (Prens Sabahaddin) “Mefharet Hanım bana müstakbel bir Türk kadının ne olacağını tebşir etti…” (Ağaoğlu Ahmed) “Çok Sevgili Mefaret, Senin defterine bir şeyler karalamadan önce bizim evde kaldığın kısa süre içinde seni tanıyan bazı kişilerin düşüncelerini toplamak istedim. Hepsinin müşterek fikri şu: O çok sevimli bir kız!...” (Nâzım Hikmet)
Lot: 63 > Kitap
Ekmeleddin İhsanoğlu tarafından, "İsmetli, iffetli Neslişah Sultanefendi´ye en samimi muhabbet, hürmet ve tazimlerle" ithafıyla, 7 Eylül 1988 tarihinde Sultan Vahdettin´in torunu Neslişah Sultan´a imzalanmıştır.
Lot: 64 > Nişan
29 Ağustos 1852´den 1922 yılına kadar ilmiye ve askeriye mensuplarından üstün hizmet ve muvaffakiyet gösterenlere verilen Mecidi Nişanı, beş rütbeden oluşmaktaydı. Müzayedemizde sunduğumuz ikinci rütbesinden 50 adet üretilmiştir. Nişanın merkezinde, kırmızı mine üzerine altın yaldızlı "Gayret, Hamiyyet, Sadakat” kelimeleri; altındaysa, 1268 (1851) tarihi yazılıdır. Bu tipteki nişanların tuğralı göbeği altındır.
Lot: 65 > Nişan
29 Ağustos 1852´den 1922 yılına kadar ilmiye ve askeriye mensuplarından üstün hizmet ve muvaffakiyet gösterenlere verilen Mecidi Nişanı, beş rütbeden oluşmaktaydı. Müzayedemizde sunduğumuz ikinci rütbesinden 150 adet üretilmiştir. Nişanın merkezinde, kırmızı mine üzerine altın yaldızlı "Gayret, Hamiyyet, Sadakat” kelimeleri; altındaysa, 1268 (1851) tarihi yazılıdır.
Lot: 66 > Osmanlı Madalya
23 Eylül 1882 tarihinden itibaren verilmeye başlanan İmtiyaz Madalyası, altın ve gümüş olmak üzere iki çeşittir. Kaidelere göre devlete karşı hizmeti görülenlere önce gümüş, ikinci defa verilmesi gerektiğindeyse altın madalya takılırdı. Madalyanın bir yüzünde Osmanlı devlet arması, diğer yüzünde, “Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye uğrunda fevkalâde sadakat ve şecaat ibraz edenlere mahsus madalyadır” ibaresi ve bunun hemen altında iç kısmına verilen kişinin adının yazıldığı bir hilal bulunmaktadır. Müzayedemizde yer alan gümüş İmtiyaz Madalyası, 1914 yılında, altın versiyonuyla birlikte aynı anda Başkumandan Vekili Enver Paşa´ya verilmiştir.
Lot: 70 > Nişan
Nişanın göbek kısmı ay-yıldız şeklinde altından, gövdesi beyaz mine ile kaplanmış gümüşten imal edilmiştir. Nişanın göbeğinde yer alan altından imal edilmiş hilal formundaki ayın üzerinde “1332 Meclis-i Mebusan-i Osmani 1335” yazmaktadır. *Nişanın sol tarafında tamir edilmiş bir mine atığı yer almaktadır.
Lot: 71 > Osmanlı Madalya
Ön yüzünde umumi Bursa tasviri, arka yüzünde ise (soldan sağa) gönye-pergel, buğday ve orak-çekiç sembolünü andıran bir formda kumpas-çekiç sembolleri yer almaktadır. "Bursa Sergisi -339- Kurtuluş Günü: 11 Eylül" Osmanlı Devleti, ekonomik olarak dış dünyayla daha etkin bir ilişki kurma ihtiyacıyla Avrupa’nın büyük merkezlerinde açılan sergilere katılmış ve ilki 1863’te Sultanahmet Meydanı’nda olmak üzere, Bursa ve Konya gibi Anadolu’nun diğer şehirlerinde sergiler düzenlemiştir. Bursa’daki ilk sergi 1906 yılında II. Abdülhamid döneminde, “Bursa Mamulat ve Mahsulat Sergisi” adıyla, ikincisi de 1909 yılı temmuz ayında II. Meşrutiyet’in birinci yıldönümü kutlamaları kapsamında açılmıştır. 1923 Sergisi ise Büyük Zafer sonrası Bursa’nın kurtuluşunun birinci yıldönümüne denk getirilerek Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın yüksek himayelerinde açılması planlanmıştır. Ancak sergiyle ilgili birçok ön hazırlığın tamamlanmış olmasına karşın, dönemin koşulları bu serginin hayata geçirilmesine fırsat vermemiştir.
Lot: 72 > Osmanlı Madalya
Lot içeriği: 1) Osmanlı devlet arması, 2007, arka yüzü "Tebası arasında ırk, dil, din ayrımı yapmamış hoşgörülü ve adaletli son devlet (1299-1923)" yazılı. 2) "Osmanlı Devleti´nin Kurucusu Osman Bey (Osman Gazi I) - 1281-1326, arka yüzü Osmanlı devlet damgalı, 2008 üretim. 3) Orhan Gazi (Sultan Orhan I) - 1326-1359, arka yüzü tuğralı, 2008 üretim. 4) Gazi Sultan Murad Han I - 1359-1389, arka yüzü tuğralı, 2008 üretim. 5) Gazi Sultan Yıldırım Bayezid Han I - 1389-1403, arka yüzü tuğralı, 2008 üretim. 6) Çelebi Sultan Mehmed Han - 1413-1421, arka yüzü tuğralı, 2008 üretim. 7) Gazi Sultan Murad Han II - 1421-1451, arka yüzü tuğralı, 2009 üretim. 8) Fatih Sultan Mehmed Han II - 1451-1481, arka yüzü tuğralı, 2009 üretim. 9) Sultan Bayezid Han (Veli) II - 1481-1512, arka yüzü tuğralı, 2011 üretim. 10) Yavuz Sultan Selim Han I - 1512-1520, arka yüzü tuğralı, 2013 üretim. 11) Kanuni Sultan Süleyman Han I - 1520-1566, arka yüzü tuğralı, 2016 üretim. 12) Boğazlıyan Kaymakamı Milli Şehit Kemal Bey - Beyrut 1885-1919 İstanbul, arka yüzü Osmanlıca "Türkiye Cumhuriyeti Reisicumhuru Gazi Mustafa Kemal - Ne mutlu Türk´üm diyene" yazılı, 2007 üretim. 13) İstiklal Madalyasının Sanatkarı Mesrur İzzet Bey - 1873-1952, arka yüzü "Ne mutlu Türk´üm diyene" yazılı, 2007 üretim.
Lot: 73 > Fotoğraf

Adolf Hitler´in 1939-1942 yılları arasında Berlin´de büyükelçi olarak görev yapan Hüsrev Gerede´ye imzalı bir fotoğraf hediye etmesi üzerine, Cumhurbaşkanlığı Genel Kâtibi Kemal Gedeleç´in, Hüsrev Bey´e hitaben kaleme aldığı, tebriklerini ilettikten sonra İsmet İnönü´nün de bu diplomatik jeste karşılık olarak, yılbaşı vesilesiyle Türkiye´deki Alman büyükelçisi Franz von Papen´e imzalı bir fotoğrafını ulaştırdığını bildirdiği mektubu...

Kemal Gedeleç´in, "Türkiye Riyaseticümhur Umumî Kâtipliği (Hususî)" antetli kâğıda, 3 Ocak 1942 tarihinde kaleme aldığı mektup, şu ifadeleri içermektedir:

"Ekselans Bay Husrev Gerede, Berlin Büyük Elçisi, 

Pek Sayın Bayım;

II İlkteşrin 1941 tarihli mektubunuzu aldım. Führer´in size fotoğrafını ihda etmesi, yüksek vazifenizdeki kıymetli başarılarınızın bir nişanesi olmak itibarile çok sevindim, bilhassa tebrik ederim. Keyfiyeti Reisicümhur hazretlerine arzettim. Memnun oldular. Yüce Millî Şefimizin de yıl başı vesilesile Protokol Umum Müdürü vasıtasile Von Papen´e bir fotoğrafilerini ihda buyurmuş oldukları derin saygılarımla arzeder, sağlığınızın ve başarılarınızın devamını dilerim, Sayın Kardeşim."

Lot: 74 > Efemera
27 Mayıs Darbesi sonrasındaki Yassıada duruşmalarında bütün Türkiye´nin "Adnan Menderes´in yasak aşkı" olarak tanıdığı Suzan Sözen; Fransızca, Rusça ve Lehçe bilen, döneminin oldukça başarılı bir popüler roman yazarıdır. Ancak yazarlığından çok, kendisinden yaklaşık 30 yaş büyük olan Başbakan Adnan Menderes´le yaşadığı fırtınalı yasak aşkıyla tanınmıştır. Suzan Sözen´in Menderes´e yazdığı tutkulu aşk mektupları Yassıada duruşmalarında teşhir edilmiş ve hatta bu mektuplar, yazarın iznine bile başvurulmadan kitaplaştırılarak yayımlanmıştır. Müzayedemizde sunduğumuz, Suzan Sözen´in sitem, özlem, aşk ve tutku dolu bu mektubu hiçbir yerde yayımlanmamıştır.
Lot: 75 > Fotoğraf
Halid Ziya Uşaklıgil´in altı çocuğundan dördüncüsü olarak 1904 senesinde İstanbul´da doğan Halil Vedad Uşaklıgil, Latife Hanım´ın amcaoğlu olması dolayısıyla Mustafa Kemal Atatürk ile tanışma fırsatı bulmuş ve Atatürk´ün emriyle Londra ve Arnavutluk´ta diplomatik görevlerde bulunmuştur. Arnavutluk Tiran´da başkatiplik görevi yaptığı dönemde, henüz 33 yaşındayken intihar ederek hayata veda etmiştir. Oğlunun intiharı üzerine, babası Halid Ziya´nın yazdığı "Bir Acı Hikâye" adlı eser, Türk edebiyatının en acılı ve en hüzünlü eserlerinden biridir. Ölüm nedenine dair, yıllarca asılsız spekülasyonlar yapılan Halil Vedad´ın, müzayedemizde sunduğumuz bu fotoğrafının arka yüzünde "A mon grand ami Raghib, un souvenir d´amitie" (Büyük dostum Ragıp´a, dostluk hatırası) ithafı ve "Uşşakizade" ibaresini taşıyan imzası yer almaktadır.
Lot: 77 > Efemera
Osmanlı Devleti´nin kurtuluşunu "İslamcılık" akımında gören Ahmet Cevdet, Mustafa Sabri, Mustafa Tevfik Efendi ve Said Nursi gibi isimlerin kurduğu Dârü´l-Hikmeti´l-İslâmiye Cemiyeti´ne bağlı Medresetü´l-İrşad Müdüriyetine hitaben, cemiyetin Başkatibi ve medresenin Edebiyat-ı Türkî Müderrisi Mehmed Akif (Ersoy) tarafından kaleme alınmış ve imzalanmış olan "Dârü´l-Hikmeti´l-İslâmiye" antetli ve mühürlü dilekçe, öğlene kadar ders gören öğrencilerin geriye kalan vakitlerinin değerlendirilmesiyle hususiyle ilgilidir.
Lot: 78 > Albüm

Tarih Dergisi´nin Mayıs 2024 tarihli 113. sayısında, albüme ve Kitabi Hamdi Efendi´ye dair Emin Nedret İşli imzasıyla yayımlanan makale:

"Kitabi Hamdi Başman ve Ailesinin Müstesna Hikayesi


Trabzon´da ´özel´ bir kitapçı yayımladığı işlerle tarih yazdı 1862 Trabzon doğumlu Hamdi Efendi, 1883´ten itibaren hem babasının tütüncü dükkanını kitabevine dönültürdü hem de sözlüklerden fotoğrafçılık kitaplarına, kartpostallara kadar birçok çalışma ve belgeyi yayımladı. Çocukları ve torunları onun kültürel mirasını günümüze taşıdı, Trabzon´un ´taşra´ değil metropol olduğunu çeşitli yayınlarla kanıtladı. Trabzon kentinin önemli ve en eski yayıncılarından Kitabi Hamdi (Başman), 6 Şubat 1862´de şehrin Kasımağa Mahallesi´nde doğdu. Trabzonlu İmamzade Rasim Efendi´nin oğlu Kitabi Hamdi, Zeytinli Sıbyan Mektebi´nde ilköğreniminden sonra medresede okumuştu. 1883´te ilk kitabı Mürşid ü´l Mübtedi´yi yayımladı. Aynı yıllarda babasının tütüncü dükkanını ´Asar-ı Cedide´ adıyla şehrin ilk kitapçısına dönüştürdü. Nalbandzade Salih Efendi kerimesi Hafize Şükriye Hanım ile evlendi ve 7 evlat sahibi oldu. Kitabi Hamdi Efendi, yayınlarının çoğu ders kitabı olmakla birlikte sözlükler, tarım ve fotoğrafçılık kitapları da basmış, satmıştır. Fotoğrafçılık üzerine eski ve yeni harfli kitap da basan Hamdi Başman, aynı zamanda Trabzon kenti ile ilgili bir seri kartpostal yayımlamış; büyük boyutlu Türkiye haritaları da basmıştır. İlmiye sınıfına mensup çok yakın arkadaşı Muallim Cudi Efendi´nin lugatini basması, döneminde çok büyük yankı uyandırmıştır; bu sözlük hâlâ dilciler tarafından kullanılmakta olan temel eserlerdendir. Ruslar´ın 1916´da Trabzon´u işgal etmeleri üzerine kitabevi kapanmıştır. 2 yıl sonra Trabzon´un kurtuluşu ile birlikte Hamdi Bey şehre dönmüş, dükkanının yağmalandığını görmüş; Uzunsokak´ta oğulları ile birlikte ´Kitabi Hamdi ve Mahdumları Ticarethanesi´ adıyla kitabevini yeniden açmıştır. 1928´deki Harf Devrimi sonrasında dükkanını evlatlarına bırakan Hamdi Başman, 1946´da 84 yaşında iken sağlık sorunları nedeniyle tedavi için İstanbul´a gelmiş; burada kırtasiye işleri ile uğraşan oğulları Hami ve Sami´nin yanında kalmış; rahatsızlığının artması nedeniyle 1948 başında Trabzon´a geri dönmüş ve 25 Ocak 1948´de doğduğu bu kentte vefat etmiştir. Hamdi Başman´ın erkek evlatları Hadi, Naci, Hami, Sami; kız evlatları ise Belkıs, Zakire, Samiye adlarını taşıyordu. Başman hakkında önce İhsan Hamamioğlu (şair Hamamizade İhsan Bey), sonra Prof. Önder Küçükerman müstakil birer kitap yazmışlardır. Torunlarından Murat Başman 2010´da ´Trabzon´dur Yolumuz´ isimli yayın serisi içinde kitabevinin bulunduğu sokağı ve aile tarihini içine alan önemli bir çalışma yapmıştır. Kentin Odağında Bir Uzunsokak (Heyamola Yayınları) başlıklı bu çalışma, Murat Başman´ın görüp yaşadıklarını aileden gelen bilgi ve belgelerle harmanlayarak kaleme aldığı önemli bir anı/tarih kitabıdır. Murat Başman yakın tarihte Trabzon Uzunsokak´ta, bir zamanlar kitabevinin bulunduğu binayı ´Kitabi Hamdi Müzesi´ yapmak için girişimlerde bulunmuştur. Hamdi Başman´ın 1903 doğumlu üçüncü oğlu Hami Başman tarafından oluşturulduğunu sandığımız 16 cmx24 cm boyutundaki fotoğraf albümü, basit kumaş kaplı, yeşil renkli sayfalardan oluşmaktadır. Fotoğraf albümünün ilk 20 sayfasında muhtelif ölçülerde siyah-beyaz fotoğraf bulunmaktadır. Trabzon´da Başman ailesinin oturduğu evin ve Hamdi Bey´in Reşid Paşa vapurunda çekilmiş fesli bir fotoğrafıyla başlayan albümde, Ordu, Sinop, Samsun, Trabzon´un gemiden çekilmiş panoramik fotoğrafları bulunur. Ayrıca Karadeniz seferi icra eden Sakarya, İsmet Paşa, Karadeniz vapurlarının denizde çekilmiş fotoğrafları vardır. Kimi fotoğrafların altına eklenmiş bilgiler, albümdeki karelerin 1923 Haziran´ından itibaren çekildiğini göstermektedir. Albümün son sayfaları, ailenin İstanbul - Yeşilköy´de oturdukları köşkün ve Florya, Taksim gibi önemli semtlerin fotoğraflarını içermektedir. 1927-1928 yıllarında deniz yoluyla yapılan seyahatler ve aile fertlerinin görüntüleri, Trabzon´un bu ünlü ailesinin tarihini yansıtır..."

Lot: 79 > Efemera

Türk müzeciliğinin kurucusu, ilk Türk arkeoloğu, Kadıköy'ün ilk Belediye Başkanı ve ressam Osman Hamdi Bey´in, piyanoda Mozart´ın 2 numaralı konçertosunu çalan kızı Nazlı´ya, icradaki başarısından ötürü hediye ettiği saatle birlikte takdim ettiği, Nazlı Hamdi´nin hem genç hem de yetenekli bir piyanist olduğunu vurgulayan el yazısı mektubu:

"Mozart´ın İkinci Konçertosu anısına bu saati küçük büyük piyanist Nazlı´ya hediye ediyorum. O. Hamdi 17 Şubat 1907" *** "En souvenir du deuxième Concerto de Mozart, je donne celte pendule a la petite grande pianiste, Nazli. O. Hamdy Le 17 Fevrier 1907"

Lot: 80 > Fotoğraf
1875 yılında iflasını ilan eden ve 93 Harbi´nde kredi bulmakta zorlanan Osmanlı Devleti´ni fonlayacak denli kudrete erişen Galata bankeri Yorgo Zarifi, şehzadelik yıllarında borç batağı içinde yüzen Abdülhamid´in mali danışmanlığını üstlenerek parasını idare etmiş ve hatırı sayılır bir servet edinmesine yardımcı olmuş; Abdülhamid tahta çıktığındaysa 1881 yılında işleri devralan büyük oğlu Leonidas Zarifi bu parayı değerlendirmeye devam etmiştir.
Lot: 85 > Efemera
II. Meşrutiyetin ilanı sonrasında 32 yıllık bir aradan sonra yeniden açılan meclisin birinci devresinde yer alan mebusların, intihab ettikleri vilayetlere göre sınıflandırılarak yer aldıkları albüm... Devrin bütün uleması, üdebası, meşahiri...
Lot: 87 > Efemera
Türkçeye "yas zarfı" olarak çevrilebilecek olan "mourning cover", 19. yüzyılın sonlarından 20. yüzyılın başlarına kadar pek çok ülkede ölüm haberi iletmek için kullanılan siyah kenarlı zarfları tanımlamak için kullanılmış bir terimdir. Kraliçe Viktorya´nın imzasını taşıyan kısa mektubun konulduğu zarf da bu kabilden olup, Birleşik Krallık´ın resmi armasının yer aldığı siyah mumla mühürlenmiştir.
Lot: 97 > Obje
Formada imzası bulunan futbolcular: 1) Manuel Fernandes 2) Tomas Sivok 3) Hugo Almeida 4) Julien Escude 5) Ömer Şişmanoğlu 6) Necip Uysal 7) Gökhan Töre 8) Tolga Zengin Formanın sırt iç ense bölümünde kulüp tarihinde yer almış üç logo birlikte görülmektedir.
Lot: 101 > Obje

Fener odası bir kez kurulduktan sonra iki gün boyunca dönebilmektedir.

Saat kadranında yer alan "Johan Paluka - Constantinople" ibaresindeki "Johan Paluka" çok büyük oranda silinmiştir. İkiz termometreler eksiktir. Saatin kurma mekanizması çalışmamaktadır.

Phebus Hakkında
“Phebus Müzayede Evi, alıcılar ve satıcıları online ortamda bir araya getiren bir açık artırma platformudur.”
Bizi Takip Edin
Copyright © 2020 PHEBUS Müzayede