HÜSN-İ HAT, 03.08.2024 saat: 23:00'a kadar internet sitemizden pey verebilirsiniz. 23:02 itibariyle canlı mezat başlayacaktır. Kitap, Dergi ve süreli yayın hariç tüm ürünlerden % 20 ürün KDV'si alınmaktadır. Komisyon Oranı: % 20 + KDV'dir. ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 1 HAFTADIR.
Yazının aslı muhtemelen Osmanlı dönemi hattatlarından Kazasker Mustafa İzzet Efendi´nin talebelerinden Mehmed Zekai Dedeefendi´nin talebesi Aziz Azmi Efendi´nin yazısıdır. Bu lottaki zerendut levha Aziz Azmi Efendi´nin yazısının kalıbından günümüze yakın bir tarihte yapılmıştır.
Yazı: "Şerefü´l mekan bi´l-mekîn"
Manası: Bir mekanın şerefi, o mekanda bulunanlara göredir.
"1940 tarihinde Sultanahmet Cami-i Şerifi´nin cümle kapısı tamiratı sırasında, mezkur kapının üstüne tesadüf eden küçük kubbenin bâlâsında yazdığım işbu yazıyı Maarif Matbaası´nda müstahdem çinkograf ustası Tevfik Efendi´nin oğlu Mustafa Bey tarafından fotografisi alınıp matbaa-i mezkurede yeni harfler hattatlığı yapan sabıkan Matbaa-i Askeriye´de birlikte askerliğimizi hattatlıkla yaptığımız Hattat Şevket Efendi tarafından bir nüshası alınıp gönderildi. fi 15 Mayıs 1944 imza Mustafa Halim"
"Hak tecelli eyleyince her işi âsân eder / Halk eder esbabını bir lahzada ihsan eder"
Birbiri üzerine oturmayacak şekilde hem iğnelenmiş, hem de mürekkeple yazılmıştır.
Yazı: "Vallahu yuhibbü´s-sabirîn"
Manası: Allah sabredenleri sever.
Mektupta Naci adlı talebesi hocadan özür dilemekte ve birkaç adet yazı talep etmektedir. "Muhterem hocam, Şu güne kadar anlaşamamamızdaki kabahati ben üzerime alıyorum...Her ne ise hepsini şöyle bir tarafa bırakarak, size yalvarırım Cenabı Hakkın rızası için... Naci"
Hattat Arif Hikmet Bey; Hâfız Hamza Efendi’nin oğlu olarak 1886 senesinde Ustrumca’da dünyaya geldi. Daha sonra ailesi ile birlikte İstanbul’a göçerek Üsküdar’a yerleşti. Bir müddet Enderûn Mektebi’ne ve daha sonra Davûd Paşa İdâdîsi’ne devam ettiyse de, hüsn-i hatta olan merakı nedeniyle bırakarak, yazı çalışmalarına ağırlık verdi. İzzet Efendi’den rık‘a ve Bakkal Ârif Efendi’den sülüs ve nesih meşkederek her ikisinden de icâzet aldı. Ayrıca Sâmî Efendi’den ta’lik, Hasan Tahsîn Efendi’den dîvânî, Ebû’z-ziyâ Tevfîk Efendi’den de kûfî yazının inceliklerini öğrendi. Ancak kendi ifâdesine göre tüm icâzetleri bir yangında hânesi ile birlikte yandı. H. 1326/M. 1908'de Matbaa-i Âmire hattatlığına ta’yin edildi. Birkaç yıl hizmetten sonra istifa ederek, Galata Köprüsü’nde denetim memurluğu yaptı. Daha sonra Hattat Hâlid Bey ile müştereken Bâb-ı Âlî’nin karşısında bir yazıhâne açarak, ilan, kartvizit, mühür ve sâire imâli ile meşgul olmağa başladı. Bu esnâda Tuhfe-i Hutut adlı bir hat risâlesi neşrettiği gibi, Dârü’l-hilâfeti’l-âliyye Medresesi’nin hüsn-i hat muallimliğini yaptı. Evkaf Nâzırı Hayrî Efendi’nin himâyesi ile açılan Medresetü’l-hattâtîn’in ilk müdürü olduysa da, bir hayli geçimsiz olduğu için bir müddet sonra azledildi. Bunun üzerine Sirkeci’de, Ankara Caddesi üzerinde “Yazı Yurdu” nâmıyla bir yazıhâne açtı. Ayrıca üyesi olduğu İttihâd ve Terâkkî Cemiyeti tarafından Nişantaşı, Cihângir, Beşiktaş ve Fâtih’te açılan vakıf mekteplerinde hüsn-i hat muallimi olarak görev aldı. 29 Eylül 1916 tarihinde Yüksek Ticâret Mektebi’nin hüsn-i hat muallimliğine ta’yin edildiyse de, H. 8 Safer 1337/M. 13 Kasım 1918 tarihinde bir müddetten beri muzdarip olduğu veremden vefât etti. Koca Mustafa Paşa Cami hazîresinde medfundur.
Mecmuada eserler makamlarına göre tasnif edilerek yazılmış. Eser; serlevhalı, tüm sayfaları tahrirli altın cetvelli, bir sayfası güllü tezyinatlı ve deri dönem cildindedir.
10 Muharrem 1271’de (3 Ekim 1854) Beşiktaş Mevlevîhânesi’nde doğdu. Mevlevîhane´nin şeyhi Hasan Nazif Dede´nin oğludur. Babasının vefatı üzerine, Beşiktaş Mevlevîhânesi meşihatına tayin edildi. Bir zaman sonra mevlevîhâne Haliç’in Bahariye sahiline taşındı. 1872 yılında hocası Osman Selâhaddin Dede’nin kızı Fatma Aliye ile evlenen Hüseyin Fahreddin Dede, yeni yapılan Bahariye Mevlevîhânesi’nin açıldığı 1877 yılından itibaren otuz dört yıl meşihat görevini sürdürdü ve 21 Ramazan 1329’da (15 Eylül 1911) koleradan vefat etti. Fahrî mahlasıyla Türkçe ve Farsça şiirler yazan Hüseyin Fahreddin Dede geniş mûsiki kültürü, dinî ve din dışı besteleri yanında nazarî çalışmalarıyla da zamanın önemli mûsikişinasları arasında yer alır. Hüseyin Fahreddin Dede güzel sesi, hâfızasındaki eserlerin çokluğu ve sağlamlığı yanında iyi bir bestekâr ve neyzen olarak da tanınmıştır.