HÜSN-İ HAT, 28.08.2023 saat: 22:00'a kadar internet sitemizden pey verebilirsiniz. 22:02 itibariyle canlı mezat başlayacaktır. Kitap, Dergi ve süreli yayın hariç tüm ürünlerden % 20 ürün KDV'si alınmaktadır. Komisyon Oranı: % 20 + KDV'dir. ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 1 HAFTADIR.
Bulgaristan Aziz Kiril ve Methodius Ulusal Kütüphanesi´nde bulunan 16. yüzyıldan kalma Farsça yazma eserlerde bulunan peygamberler, Mekke´nin fethi ve Timur´la alakalı 20 adet minyatürün tıpkı basımını içeren eserdir. Orijinal muhafaza cildinde.
Kanuni Sultan Süleyman devrinde yaşamış Derviş Mehmed´in, Adem ile Havva´dan başlayarak IV. Mehmed´e kadar minyatürle süslediği, cihan tarihine dair şeçere tarzında kaleme aldığı eserdir. Satışa sunulan bu nüsha, aslı Avusturya Milli Kütüphanesi´nde "Cod AF 50" numarada kayıtlı bulunan 17. yüzyıla ait 102 minyatürden mürekkep el yazmasının, Şevket Rado gözetiminde İstanbul´da Doğan Kardeş Matbaası´nda yapılan tıpkıbaskısıdır. Yalnızca 200 adet basılmıştır.
Asıl adı Abdülcelil Çelebi olup, mesleğinden ilham alarak renk anlamına gelen "levn" kelimesinden türettiği Levnî mahlasını kullanmıştır. Genç yaşta İstanbul’a gelmiş ve saraya girip nakkaşhânedeki ustaların yanında müzehhip olarak yetişmiştir. Ancak daha sonra minyatür alanında ilerleyerek II. Mustafa zamanında nakkaşbaşılığa yükselmiş, III. Ahmed döneminde de aynı görevi sürdürmüştür; vefatında Ayvansaray Mezarlığı’na gömüldüğü bilinmektedir. Levni´nin ünü, geleneksel minyatür üslubundan ayrılarak onu diğer saray ressamlarından ayıran daha realistik çizimlerinden gelmektedir. En önemli minyatürleri, III. Ahmed’in şehzadelerinin 1720’deki sünnet düğününü anlatan Seyyid Vehbî’nin Surnâme’si için hazırladıklarıdır.
1985 yılında Üsküdar’da doğdu. Anadolu Üniversitesi Okulöncesi Öğretmenliği lisans programından mezun olan Alpaydın, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü’nde yüksek lisansını sürdürmektedir. Ta’lîk yazıyı hattat Tahsin Kurt’tan öğrenmiştir. Çeşitli yarışmalarda ödül kazanmış, çalışmalarıyla birçok sergide yer almıştır. Yazı: "Ya Hafız"
Hattat Mahboubi, günümüzün “reisü’l-hattatin”i addedilen Hasan Çelebi´den ve Fuat Başar´dan icazet almıştır. Aynı zamanda İran´ın Reis´ül-Hattatini Golam Hüseyin Emirhanî´nin yanında meşk edip ondan da icazet almıştır.
İstanbul’un çeşitli mekteplerinde muallim, müderris ve müdür olarak görev yapan İsmail Hakkı, Osmanlı´nın son dönemlerinde yeni ilm-i kelam hareketininin temsilcileri arasındadır. Kelâm ilminin zamanın ihtiyaçlarına göre yeni bir metotla ele alınması amacıyla kaleme aldığı eserleriyle tanınmaktadır. *Dönem cildinde. İlk cildin kapağı yırtılmıştır.
Kur´an-ı Kerim´in halkın kendi dili olan Türkçe ile temel anlamda din biligisi verebilmek ve tahrip edildiği düşünülen İslâmî değerleri modern bilgilerle hazırlanmış yeni kalıplar içinde yerli yerine oturtma amacıyla Diyanet İşleri Başkanlığı ve Elmalılı Hamdi Yazır ortaklığında belirlenen nir program dahilinde oluşturulan eserdir. Belirlenen programda yeni bir tefsir yazılmasından çok Kur’an’ı Türk okuyucusuna, klasik tefsir kaynakları ışığında doğru biçimde tanıtmanın ve ihtiva ettiği değerler sistemini kavratmanın hedeflendiği görülür. Nitekim Kur’an hakkında yabancı yazarlar tarafından öne sürülen, yahut yerli taklitçileri tarafından ifade edilen yanlış iddiaların ve tahriflerin uyandırabileceği şüphelerin silinmesine yönelik açıklama ve düzeltme isteğinde de aynı amaç vardır. Eser, Diyanet İşleri Riyâseti bütçesinden ayrılan tahsisatla sözleşmede belirlenen esaslar dahilinde on iki yıllık (1926-1938) bir çalışma ile tamamlanmış, 1935-1939 yıllarında İstanbul’da dokuz cilt ve 10.000 takım olarak basılmış, 2000 takımı müellife verilirken geri kalanları ücretsiz dağıtılmıştır.
Şeyh Muhammed b. Süleyman el-Cezûlî tarafından derlenen salavat mecmuası. Türkler arasında daha çok Delâʾil-i Şerîf, Delâʾil-i Ḫayrât ve Delâʾil diye bilinen risâlenin tam adı Delâʾilü’l-ḫayrât ve şevâriḳu’l-envâr fî ẕikri’ṣ-ṣalât ʿale’n-nebiyyi’l-muḫtâr’dır. Şâzeliyye tarikatının Cezûliyye kolunun kurucusu olan Şeyh Cezûlî’nin bu risâlesi müridleri arasında bir tarikat evrâdı olarak okunmuştur. Delâʾil’in yazılış sebebini anlatan bir menkıbeye göre keramet sahibi bir kız çocuğu, Cezûlî’ye bu mertebeye Hz. Peygamber’e salavat okuyarak ulaştığını söylemiş, ancak onun ısrarına rağmen bu salavatın metnini kendisine söylemeyip belli salavatların içinde bulunduğunu ifade etmiş, bunun üzerine Cezûlî bütün meşhur salavatları derleyip kıza göstermiş, kız da söz konusu salavatın bu derlemede birkaç defa geçtiğini bildirmiştir. Diğer bir menkıbeye göre ise Cezûlî’nin bu eseri yazmasına keramet sahibi olan hanımı sebep olmuştur.