Anasayfa /
HALİL İBRAHİM SOFRASI
HALİL İBRAHİM SOFRASI
HALİL İBRAHİM SOFRASI, 21.05.2023 saat: 22:00'a kadar internet sitemizden pey verebilirsiniz. 22:02 itibariyle canlı mezat başlayacaktır. Kitap, Dergi ve süreli yayın hariç tüm ürünlerden % 20 ürün KDV'si alınmaktadır. Komisyon Oranı: % 20 + KDV'dir. ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 1 HAFTADIR.
Toplam : 167 Ürün
Lot: 158 > Kitap
Ulviye Mevlanzade (Civelek) tarafından yazılmıştır. Kitap yaklaşık 300 sayfadır ve içeriği oldukça geniştir. Et, balık, av etleri, sebze ve yumurta ile yapılan yemekler, çorbalar, salatalar reçeller, salçalar hakkında tafsilatlı tarifler verilmiştir. Verdiği tariflerin toplumun her kesimine hitap etmesini önemsediğinden Şark ve Garba mahsus çeşitli tarifler vermiş ve hangi türlerde Şarkın hangi türlerde Garbın üstün olduğunu mukayese etmiştir. Ancak Şark’ta yemek pişirmek sanatının layıkıyla anlaşılmamasından sitem etmiştir. Hazırladığı yemek kitabını da tıpkı dergisi gibi kadınların faydalanabileceği bir kaynak olarak kurgulamıştır. Amacı kadını yemek dâhil her anlamda geliştirebilmektir. Bu sebeple yemeklerin sadece nasıl yapılacağına vurgu yapmamış, ayrıca içerdikleri besin değerleri hakkında bilgi vermiştir. Kitabın önsözüne bakarak amaçları hakkında fikir elde edebiliriz.Ayrıca önsözde dikkati çeken bir diğer husus kadını evin ortaklarından biri olarak konumlandırmasıdır. Kadın ve erkeği ev idaresinden eşit bir şekilde konumlandırmaya çalıştığını yemek kitabının önsözünde görmek mümkündür. Bu tutum dönemiyle kıyaslandığı zaman oldukça avangart bir söylem olarak değerlendirilebilir.
Lot: 159 > Kitap
UMUR-İ BAYTARİYYE MÜDÜRİYYET-İ UMUMİYYESİ tarafından yazılmıştır. *Ön kapağın üzerine kurşunkalemle notlar alınmıştır. Arka kapağı eksik.
Lot: 160 > Kitap
Osmanlı devlet armalı ve ay yıldızlı görkemli cildinde... Geçmiş zaman içinde ailelerin sınıflara ayrıldığı, “hanım hanımcık olan hanımefendilerin” ev iradesinin düzenlerini bildikleri, evlerinin köşe bucaklarının üst başlarıyla aynı; çiçek gibi olduğu, latif ve leziz yemeklerin evin iç idaresinden sorumlu hanımlardan beklendiği, işinin erbabı aşçıların mutfaklarında muhakkak ayrıntılı bir “mutfak takımı cetveli”nin bulunduğu günlere uzanan bir hazine kitap: Ev Kadını. Ayşe Fahriye Hanım’ın ilk kez 1882 yılında yayımlanan bu nadide eseri mutfak ve yemek kültürüyle ilgilenenler için eşsiz bir kılavuz. 887 yemek tarifinin yanında sofra ve hizmetçi düzeninden sofralarda uygulanacak teşrifata, yemeklerin takdim şeklinden kır ziyafetlerine dek incelikli bilgiler de sunuluyor. Ayşe Fahriye’nin “Ev Kadını” isimli eseri yazılmış en önemli Osmanlıca yemek kitaplarından biri kabul edilir. Yazarı hakkında hiç bir bilginin bulunmaması bu ismin o günkü ticari trendlere uygun takma bir isim olduğu konusundaki kanıları güçlendirmektedir. Oldukça yoğun, içerdiği tarifler açısından çok zengin olan “Ev kadını” 1882 yılından 1907 yılına 4 kez basılmıştır. Tariflerlerden bazıları: Tomatisli Pilav, Asma ve Sakız Kabaklarından İmam Bayıldı, Paça Dolması, Tomatisli Midye Pilakisi, Külbastılı Badıncan...
Lot: 161 > Kitap
Ön kapağı ayrık halde.
Lot: 162 > Kitap
Ebru kapaklı yeni cildinde... Seyyid Mehmed İzzet tarafından yazılmıştır. Çayın doğuşu, yetiştiği coğrafyalar, faydaları, çay çesitleri, çayın pisirme yöntemleri hakkında birçok bilgiyi okuyucuya sunuyor. Alıntılar: -Çay ikinci derecede tıbbî maddedir. Bundan dolayı vücut için ilaçtır. Muhallildir (maraz eseri olan yumurtaları küçültür). Müsehhindir (ısıtıcı), müzevvibdir (eriten, eritici), hâzımdır (hazmettirici), mukavvîdir (takviye eden, kuvvet veren), mürevvih-i ervahtır (ruhları rahatlatıcı). Çaya müdâvemet reng-i insaniye hamret-i (kırmızılık) latife verir ve nermeder, yani yumuşatır ve kalp ve dimağ ve mide ile ciğere kuvvet bahşeyler ve taam iştiha getirdiği gibi hazmettirir. Kabza karşı ilaçtır. Kulunç, sill (göğüs hastalığı), surfe (kurtçuk) ve nefes darlığına iyi gelir. Arslan yaraları da çayla yıkanır ve yaralıya çay içirilir.
Lot: 163 > Kitap
Ön ve arka kapağı ayrık halde... Her devrin “yeni”si zamanının muktediridir. 19. yüzyıl İstanbul mutfağında kebapların, dolmaların, helvaların ve pilavların yanında turta, rozbif, puding gibi “alafranga” yemeklerin yer aldığı Yeni Yemek Kitabı, adından da anlaşılacağı gibi gününün mutfak akımını yansıtan “yeni” kitaplardan biri. İlk kez 1880 yılında yayımlanan eserin yazarının kim olduğu bilinmiyor. Geleneksel yemek çeşitleriyle alafranga mutfağın bir araya geldiği kitabın önsözünde, tariflerin dönemin meşhur aşçılarının İstanbul konaklarında yaptığı yemek tarifleri olduğu belirtilir. Osmanlı mutfağının özelliklerini yansıtan pişirme teknikleri ve malzemelerin yer aldığı Yeni Yemek Kitabı, yüzyıllar öncesinden günümüze uzanan önemli bir kaynaktır. “Her şey mürur-ı zamanıyla tebdîl olduğu gibi yemeklerin tertîbleri dahi şimdiki zamanda bundan yirmi otuz sene mukaddem olanlara bakarak hayli tebdîlât vukû’ bulmuştur. O sebep içündür ki bu kitabın neşrine mübâşeret etmişizdir.”
Lot: 164 > Kitap
"Melceü’t- Tabbâhîn” yani “Aşçıların Sığınağı” Osmanlı dönemi basılmış ilk Türkçe yemek kitabıdır. İlk baskısı 1844 yılında İstanbul’da yapılmıştır. Yazarı, II. Mahmut tarafından açılmış batılı anlamda ilk tıp fakültesi Mekteb-i Tıbbıye-i Adliye-i Şahane hocalarından Mehmet Kamil’dir. Kitap, 1844 – 1888 arasında 9 baskı daha yapmış ve kendisinden sonra basılan bir çok yemek kitabına temel teşkil etmiştir. Kitap, Türabi Efendi tarafından 1864 ve 1884 yıllarında İngilizce olarak iki kere basılmış olup bu baskıların Osmanlı (Türk) mutfağının Avrupa’da tanınmasında önemli etkisi olmuştur. Kitap 12 bölümden ve 288 tariften oluşmaktadır. Ancak baskılarına göre bölüm ve tarif sayısı değişiklik göstermektedir. Tariflerin 46 tanesi kitabın bölümleri içinde sayfaların kenarlarına yazılmıştır. Kitabın bölümleri: 1 çorbalar (5 tarif) 2 kebaplar (22 tarif) 3 yahniler (31 tarif) 4 tavalar (11 tarif) 5 börekler (21 tarif) 6 hamur tatlıları (44 tarif) 7 sütlü tatlılar (15 tarif) 8 bastılar (26 tarif)
Lot: 165 > Kitap
1933 öncesi (Kitabın en arka sayfasında 1932 tarihli başka bir kitap ilanı var) Amerikalıların 1886’da Merzifon’da kurduğu Anadolu Koleji’nin aşçısıydı Boğos Piranyan. Çorbadan böreğe, külbastıdan reçel ve hamurişine toparladığı 243 tarifi yazmıştır. Bir yıl sonra tehcir kararını duyunca şehrinden ayrılmak yerine zehir içmeye yeltenen, son anda vazgeçen Piranyan’ın akıbeti meçhul. Geriye bir fotoğrafı bile kalmadı. Ancak kitabı, yıllar sonra rastlantı sonucu araştırmacı, tarihçi Turgut Kut tarafından sahafta bulundu. Takuhi Tovmasyan tarafından Türkçeleştirildi. Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Zafer Yenal kitabın yemek kültüründeki yerini inceledi, Sabancı Üniversitesi’nden Nazan Maksudyan kolejin tarihini araştırdı. Türkiye’nin en geniş kitap koleksiyonlarından birine sahip olan Kut, sınırlı Ermenice bilgisiyle metnin Yemek Tarifleri içerdiğini anladı, kitabı satın aldı. Daha sonra dostu Kevork Pamukçuyan’ın kapısını çaldı. Tahmininde yanılmamıştı, Cumhuriyet öncesi Anadolu’da yayımlanan nadir yemek kitaplarından biriydi elindeki. Osmanlı’da yayımlanan ilk yemek kitabı kabul edilen Mehmet Kamil’in 1844 tarihli Melceü’t Tabbahin’i (Aşçının Sığınağı) dahil tüm önemli yemek kitaplarını koleksiyonunda bulunduran Kut, bu eseri de kütüphanesine kaldırdı. "Aslında Pamukçuyan’la Türkçeleştirip yayımlamayı düşünmüştük, ancak ömrü vefa etmedi" diyor Kut, kitabın öyküsünü anlatırken. "Piranyan, Ermeni mutfağı konusunda bilgi vermekle kalmıyor, 1914’te Anadolu’da hangi yemeklerin hazırlandığını da bize gösteriyor. Donat, elmalı pay gibi Cumhuriyet sonrası Türkiye’ye geldiği sanılan hamur işlerinin bile o dönemde Merzifon’da bilindiğini görüyoruz. Bu açıdan çok önemli. Ermeni mutfağı konusunda da kaynak niteliği taşıyor.
Lot: 166 > Kitap
Rabia Hanım tarafından kaleme alanan kitapta 43 ana yemek, 3 börek, 12 tatlı ve hoşaf tarifi yer almaktadır.
Lot: 167 > Kitap
Yazarından, Doktor Necmeddin Bey´e İmzalı. Her varlığın az çok bir tarihi ve tarihçesi vardır. Memleketin önemli doğal servetlerinden birisi olan bu mâhluktan ulvi bir varlık gibi bahsedilebilir. Konumuz ciddi mizahi yahut mizahi ciddi olmakla beraber, işin bilimsel yönleri de göz ardı edilmemiştir. Anatomi ve yaşam biliminde dilbilim ve edebiyatta, avcılıkta, ticarette, nakliyatta, ziraatte, iktisatta, istatistikte, gıda sanayinde, sağlık ve ilaç sanayinde, mutfakta, hayvan mumyalamakta hatta müzikte ve dansta, mizahta hamsi... Divan Edebiyatı´nın "divan sahibi son şairi" olan Hamâmîzâde İhsan Bey Trabzonluydu ve 1928´de yayınladığı bir eserle sadece Türk edebiyatında değil, dünya edebiyatında da kendisine bir yer edinmişti. Kitabı hamsi hakkındaydı, "Hamsinâme" adını taşıyordu ve hamsiyle uzaktan yakından alâkalı ne varsa bu eserde biraradaydı.
Lot: 168 > Kitap
1910-1917 yılları arasında İstanbul Balıkhanesi müdürlüğü ve daha sonra da balık işleri başmüfettişliği yapmış olan Karekin Efendi Deveciyan´ın (1867, Harput - 1964, İstanbul), İstanbul´da, 1915´te Osmanlıca, 1926´da ise geliştirilmiş Fransızca basımı yapılan "Türkiye´de Balık ve Balıkçılık" adlı eseri, Türkiye´de balıkçılık konusunda yazılmış en önemli eserlerin başında gelir. Eser, konuyla ilgilenen herkesin takdirini kazanmış olmasının yanı sıra, son yıllarda sayıları hızla artarak yayımlanan balık ve balıkçılıkla ilgili kitapların hemen hepsinin başvuru kaynağı da olmuştur. Türkiye´de Balık ve Balıkçılık, alanındaki ilk çalışmadır. Yazarının konuya olan hâkimiyeti, büyük tecrübesinin ürünü olarak verdiği ayrıntılı bilgiler, yaptığı hassas çizimler, bugün onu yalnızca balıkçılık alanında değil, folklorik ve tarihsel bakımlardan da benzersiz bir eser olarak değerlendirmemize neden olacak kadar önemlidir. Avrupa bilim çevrelerinde de takdirle karşılanan eser, Türkiye´deki deniz ve tatlısu balıklarıyla deniz canlılarını, av aletleriyle volileri, dalyanları, göl ve akarsularla ilgili bilgilerle avlanma tekniklerini içererek, balıkçılık konusuna ilgi duyan herkes için zengin bir kaynak oluşturur. Eserin değerini tarihçi Reşat Ekrem Koçu, ünlü eseri İstanbul Ansiklopedisi´nin dördüncü cildinde şu sözlerle teyit eder: "Balık ve Balıkçılık" milli kütüphanemizde benzerine ender rastlanan muazzam eserlerdendir; kendi mevzuunda ise tek eserdir. Bugün, Türkiye balıkları ve balıkçılığı konusunda Karekin Deveciyan´ın bu dev eseri kadar zengin ve canlı ayrıntılarla bezeli bir kitabın hâlâ yazılamadığını iddia etmek abartılı sayılmaz.
Lot: 169 > Kitap
Aşçılık, sofra adabı ve yemek yapımı üzerine sözler, dualar… Aşevi, bir zamanlar nükteleri, hazırcevaplığı ile bütün İstanbul´un tanıdığı bir yemek tutkununun, aşçı yetiştirilmesinden sofra düzenine, günlük besin ihtiyacından sindirim sistemine, sağlığın korunmasından çorba ve et suyu tariflerine uzanan, kendi çağı için sıra dışı bir yemek kültürü kitabı ve bu türün ilk örneklerinden biri. Bektaşi, mason, münevver gibi birçok sıfat taşıyan Hacıbeyzade Ahmed Muhtar Bey, Osmanlıların nevi şahsına münhasır dedikleri türden bir şahsiyet. Osmanlı dünyasında yemek kültürüne gerçek anlamda kafa yormuş ilk kalem erbaplarından biri. Hem Doğu´dan hem Batı´dan beslenen bir geç Osmanlı erken Cumhuriyet aydını. Hacıbeyzade, saray ve konak mutfaklarının dağılmaya başlamasıyla geleneksel mutfak kültürümüzün yok olmaya yüz tuttuğunu ilk fark eden isimlerden biridir; zerdesiz düğünleri gördükçe üzülür, Müslümanlardan garson yetişmemesine hayıflanır, imaretlerle aşevlerinin kapanmasına esef eder. Aşçılığın "güzel sanatların üzerinde bir yüksek ilim" olduğuna inanır ve "bir ırkın milli hayatında ve geleneklerinde konuştuğu dil ne kadar önemliyse yemekleri de maddi hayatında aynı derecede önemlidir" diye düşünür. İşte Aşevi, bu kaygılarla bu düşüncelerin ortaya çıkardığı bir kitaptır.
Lot: 170 > Kitap
Eserin yaratıcısı Mehmed Reşad´tır ve eser, 4 ayrı cilt olarak yayınlanmıştır. Toplam 409 sayfalık eserin 80 sayfalık 1. cildi, malzemelerin özellikleri, mutfak araç gereçleri ve sağlıklı beslenme gibi konular üzerine açıklamalardan oluşuyor.Diğer 3 ciltte toplam 709 tarif, 4. cildin sonunda ise 400 kadar mutfak teriminden oluşan bir sözlük bulunuyor.
Lot: 172 > Kitap
1910-1917 yılları arasında İstanbul Balıkhanesi müdürlüğü ve daha sonra da balık işleri başmüfettişliği yapmış olan Karekin Efendi Deveciyan´ın (1867, Harput - 1964, İstanbul), İstanbul´da, 1915´te Osmanlıca, 1926´da ise geliştirilmiş Fransızca basımı yapılan "Türkiye´de Balık ve Balıkçılık" adlı eseri, Türkiye´de balıkçılık konusunda yazılmış en önemli eserlerin başında gelir. Eser, konuyla ilgilenen herkesin takdirini kazanmış olmasının yanı sıra, son yıllarda sayıları hızla artarak yayımlanan balık ve balıkçılıkla ilgili kitapların hemen hepsinin başvuru kaynağı da olmuştur. Türkiye´de Balık ve Balıkçılık, alanındaki ilk çalışmadır. Yazarının konuya olan hâkimiyeti, büyük tecrübesinin ürünü olarak verdiği ayrıntılı bilgiler, yaptığı hassas çizimler, bugün onu yalnızca balıkçılık alanında değil, folklorik ve tarihsel bakımlardan da benzersiz bir eser olarak değerlendirmemize neden olacak kadar önemlidir. Avrupa bilim çevrelerinde de takdirle karşılanan eser, Türkiye´deki deniz ve tatlısu balıklarıyla deniz canlılarını, av aletleriyle volileri, dalyanları, göl ve akarsularla ilgili bilgilerle avlanma tekniklerini içererek, balıkçılık konusuna ilgi duyan herkes için zengin bir kaynak oluşturur. Eserin değerini tarihçi Reşat Ekrem Koçu, ünlü eseri İstanbul Ansiklopedisi´nin dördüncü cildinde şu sözlerle teyit eder: "Balık ve Balıkçılık" milli kütüphanemizde benzerine ender rastlanan muazzam eserlerdendir; kendi mevzuunda ise tek eserdir. Bugün, Türkiye balıkları ve balıkçılığı konusunda Karekin Deveciyan´ın bu dev eseri kadar zengin ve canlı ayrıntılarla bezeli bir kitabın hâlâ yazılamadığını iddia etmek abartılı sayılmaz.
Lot: 173 > Kitap
Osmanlı devlet armalı ve ay yıldızlı görkemli cildinde... İçerisinde hayvanların et muayenesini ve etlerin hangi bölgelerinin daha makbul olduğunu anlatan görseller yer almaktadır.
Lot: 174 > Kitap
Mükemmel Yemek Kitabı, Vağinag Pürad’ın 1909’da kurduğu Ermenice “Jamanagagits Madenaşar”ın (Çağdaş Yayın Dizisi) elli ikinci yayını olarak 1926’da İstanbul’da, Takvor Mardirosyan Matbaası’nda Ermeni harfli Türkçe olarak basılmıştır. Ermeni harfleriyle Türkçe basılmış olması açısından tarihi bir önem ihtiva eden bu eser, 600’ü aşkın yemek tarifi içerir. “İnsanın hayatının yemek ve içmekle kaim olduğu için yemek pişirmeyi öğrenmek herkes için büyük saadettir” cümlesiyle başlayan ve çorbalardan pilavlara, sebze yemeklerinden tatlılara birçok yemeğin tarifini paylaşan bu eser, mevsimlerin giderek değiştiği, yerli tohumların kaybolduğu, pirincin dışarıdan ithal edildiği günümüz dünyasında elimizin altından kayıp gidenlerin ne olduğunu vurgulaması açısından da büyük önem arz ediyor.
Filtreler
Toplam : 167 Ürün
 
Phebus Hakkında
“Phebus Müzayede Evi, alıcılar ve satıcıları online ortamda bir araya getiren bir açık artırma platformudur.”
Bizi Takip Edin
Copyright © 2020 PHEBUS Müzayede