EYLÜL ÖZEL, 25.09.2022 saat: 21:00'a kadar internet sitemizden pey verebilirsiniz. 21:02 itibariyle canlı mezat başlayacaktır. Kitap, Dergi ve süreli yayın hariç tüm ürünlerden % 20 ürün KDV'si alınmaktadır. Komisyon Oranı: % 20 + KDV'dir. ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 1 HAFTADIR.
Fotoğrafın arkasındaki veda yazısı, "Azizim Emin Bey, Bir tarafdan yolculuk ve bir tarafdan umûr-ı beytiyye meşguliyeti bizzat vedaa imkân bırakmadı. Kusura bakmayınız şimdilik mahall-i memuriyet Tekfur Dağı ve yevm-i azimet pazar veya pazartesi olub..." ifadeleri ile başlamaktadır.
Fotoğrafın arkasında, "Serginin açılışı münasebetiyle verilen kokteyl´de Hamdullah Suphi ile çok sarhoş olduğu saçma saçma konuşan Necmi Bey´i nahoş bir hadise çıkmasın diye teskin ediyoruz. Necmi Beyin dedesi Darüşşafakayı kuran adammış. Kendiside Yüksek Muallim Mektebinde hocalık yapmış kıymetli bir adam" yazmaktadır.
1950 sonrası Türk edebiyatının önde gelen edebiyatçılarından olup çok sayıda eser ortaya koyan Tarık Buğra, eserlerinde bireyler kadar, Türk tarih ve sosyal hayatında da yeni başlangıçları temsil eden dönüm noktaları üzerinde yoğun biçimde durmuş; birey-toplum ilişkisi ile dönemin ekonomik, sosyal ve kültürel meselelerini de ele almıştır.
İlk kitabının yayımlanmasından itibaren toplumcu şiirin önemli temsilcilerinden biri sayılan İlhan Berk, İkinci Yeni tarzında şiirler yazıp "salt şiir" dediği bu tarzı savunan yazılar kaleme alarak İkinci Yeni´nin en çok anılan şairleri arasına da katılmıştır. Daha sonra yayımladığı kitaplarıyla dilin tüm olanaklarını deneyerek "şiirin kırk türlü yazılabileceğini" gösteren, hayata dair her şeyden şiiri için ilham alabilen Berk´in şiir antolojilerinin yanı sıra Ezra Pound, Rimbaud gibi şairlerden çevirdiği eserleri de mevcuttur.
Sağlığında hiç kitap yayımlamamış olmasına karşın dergi ve gazetelerde yayımladığı şiirleri ve yazılarıyla, yaşadığı dönemde Türk şiiri ve nesrinin en büyük temsilcilerinden biri olarak kabul edilen Yahya Kemal, edebî çevrelerde hep “üstat” olarak anılmış ve her çevreden saygı görmüştür. Fikrî, tarihî ve edebî eğilimleri, Fransa´da geçirdiği yılların etkisinde gelişen Beyatlı, siyasi görevlerde de bulunmuş, ancak TBMM üyeliği ve elçilik yıllarını daha çok çevresindekilerle tarih ve edebiyat sohbetleri, konferanslar ve neşir faaliyetleriyle geçirmiştir.
İthaf, "Aziz Muzaffer Esada, yüksek ilmine ve irfanına hayranlığımla, büyük şefkatine karşı bütün kalbimle. Yahya Kemal Bayatlı- 26/2/1950" şeklindedir.
Deneme, anı, biyografi, roman gibi edebiyatın hemen her türünde eser vermekle birlikte daha çok öykücülüğü ile tanınan Oktay Akbal, hayatın her anından öykü konusu çıkarabilmiş bir yazardır. Tüm ideolojilerin uzağında, kendi içinden yola çıkarak tüm insanların evrensel yanlarını bulmaya çalışan Akbal, bu düşünceden hareketle öykülerinde ben merkezci bir anlatımı benimsemiştir.
Dönemin edebiyatçılarının yakından tanıdığı, TED Ankara Koleji´nin efsanevi edebiyat öğretmeni Rüksan Günaysu´ya Türk tiyatrosunun öncü ismi Haldun Taner tarafından gönderilen mektup, "Sayın Rükzan Günaysu, Buradaki gazeteler Armagan töreninize dair fotograf istiyorlar. Mümkünse bana acele göndermenizi diler bu vesile ile saygılarımı teyit ederim" ifadelerini içermektedir. Günaysu´ya ait fotoğraflardan birinin (12x18 cm) arkasında ise "1972-1973 Döneminde 1971-1972 Yılı Tiyatro odulleri verilirken (Sanat Kolu Başkanı olarak)" notu yazılıdır.
Türk şiirindeki herhangi bir edebî akıma dahil edilemeyen, gelenek çizgisine çok yakın ve milli kaynaklardan beslenmekle birlikte kendine has bir üslup oluşturmayı başaran Cahit Külebi, şiirlerine tema olarak yurt, insan ve doğa sevgisini, çocukluğunun ve gençlik yıllarının geçtiği yörelerden izlenimlerini seçmiş ve "Türkiye coğrafyasının şiirini yazan" şair olarak adlandırılmıştır.
Kartvizit üzerinde, "´Sen Türkiyesin´ adlı şiiri özellikle ilginize sunarım. C. K." yazmaktadır.
İstanbul basınına karşı Milli Mücadeleyi savunan yazılar kaleme alan ve İstiklâl Marşı´nın TBMM´de milli marş kabul edilmesi için özel çaba sarf eden Hamdullah Suphi Tanrıöver´in şöhretinin asıl kaynağı hitabet yeteneğidir. Milli Mücadele yıllarında halkı aydınlatmak amacıyla Anadolu şehirlerinde görevlendirilen, Cumhuriyetten sonraki yıllarda da yeni Türkiye ve Cumhuriyet inkılâplarını öven konuşmalarıyla halk üzerinde etkili olmuş; uzun süre Türk ocakları başkanlığı da yapmıştır.
Kartvizit üzerinde, "Bayram dolayısiyle gönderdiğiniz kartı aldım. Teşekkürlerimi ve sıhhatı âfiyetiniz hakkındaki samimi temennilerimi takdim ederim." yazmaktadır.
Yazıları ve kitapları nedeniyle çok kez kovuşturmaya uğrayıp hapis yatan, Aziz Nesin´le birlikte çıkardıkları "Markopaşa" adlı mizah dergisinde yazarlık yapan Rıfat Ilgaz, toplumcu-gerçekçi sanat anlayışına bağlı şiirler yazmıştır.
Edebiyatın birçok türünde eserler ortaya koyup Fransızcadan çeviriler yapan Yaşar Nabi Nayır aynı zamanda, kurucusu olduğu Varlık Dergisi bünyesinde birçok genç yazar ve şairin yetişmesine ön ayak olmuş, Varlık Yayınları ile de seçkin bir edebiyat kitaplığı kurmuştur. Türk kültür yaşamına sağladığı katkılardan ötürü 1979 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Büyük Ödülü´ne layık görülen Yaşar Nabi Nayır´ın yazdığı bu mektup ise Edirne Öğretmen Okulu öğrencisi olduğu halde Ankara´da bulunan bir tiyatro okuluna girmek için Nayır´dan aracılık etmesini talep eden bir öğrenci hakkında yazılmıştır.
Mektup, "... Bu duruma göre hesabımız diye bir şey kalmıyorki kapatalım. Şayet bütün iadeleri gönderip hesabımızı sıfır yapmamızı ve kitabevimizile çalışmamayı arzu ediyorsanız, hemen cevap verin arzunuza göre kitap iadelerini ve çocukların elinde mevcut son mecmua iadelerinide toplayıp hesabı sıfır yapalım..." ifadelerini içermektedir.
Darü´l-Hikmeti´l-İslâmiyye antetli kâğıt üzerinde kaleme alınan mektup, bir öğrencinin, ders saatlerinin öğleye kadarla sınırlı tutulup geri kalan vakitlerin okumayla geçirilmesi için verdiği dilekçe hakkındadır.
T.C. Başbakan Yardımcılığı antetli kâğıt üzerinde kaleme alınan mektup, "Kardeşim; Mektubunu aldım. İşinle meşgûl olacağım. Yalnız hikâyede bir noktayı tashih edeyim: Hikâyenin ismi "Ahmet Sâi´nin vicdan azabı" olacaktır. Hâlbu ki sen mektubunda bir "efendi" kelimesini ilâve etmişsin. Buna lüzum yok." ifadelerini içermektedir.
Hayatını şiire adayan, içki ve sigarayı bile "hayatı daha kesif yapmak için", şiir adına ve uğruna içtiğini söyleyen, Türkçenin en has şairlerinden Cahit Sıtkı Tarancı´nın, "Sevgili Yaşarcığım" hitabıyla başlayan mektubu, "Mektubunun cevabı gecikdiyse şiir yüzden gecikdi. Kitabın ikinci basımı hakkındaki tekliflerin kabul. Allah vere de zarar etmeyesin. Fakat herhalde Temmuzda olmazsa Ağustosta İstanbul´a geldiğimde bana bir 100 lira verebilecek durumda olmalısın..." ifadelerini içermektedir.
Türkkan´ın Amerika´dayken kaleme aldığı mektup, "... Şimdi üzerinde durduğum iş, Türklük hakkında başlıca mecmualara makale ve daha sonra da bir eser yazmaktır. Dediğim gibi, Türkçülük Amerikada tanıtılmalı ki, yarınki gelişmelerde anlayış sunabilelim [...] Mustafa Tatlısu acayib bir çocuğa benzer. Dediğim gibi makalemi basmak istiyorsa benden ona izin..." ifadelerini içermekte ve "Zeki Velidinin mektuplarının kesilişinin sebebini öğrenebildin mi?" sorusu ile sona ermektedir.
Eleştiri ve denemeleri, dil konusundaki aşırı görüşleri, hırçınlığı ve kavgacılığı, her zaman yenilikten yana olan tutumu ve genç sanatçıların önünü açması ile Türk edebiyatının bir dönemine damgasını vurmuş olan Nurullah Ataç´ın Türk Dil Kurumu antetli kâğıt üzerinde "İki gözüm Yaşar Bey" hitabıyla kaleme aldığı mektup, "Geçenlerde gönderdiğim yazıyı geri çevirmediğinize göre koyacaksınız demektir. Doğrusu, korkmuştum. Büğün size bir yazı daha gönderiyorum, şubat sayısı için. Bilmem bu iki yazının parasını hemen yollıyabilir misiniz? Pek sıkıntıdayım..." ifadelerini içermektedir.
Türkiye´ye hiç gelmediği halde kitaplarını Türkiye Türkçesi ile yazan Cengiz Dağcı; Kırım Türklerinin dramını ve II. Dünya Savaşı acılarını anlattığı romanlarıyla tanınmış; Varlık Yayınlarında yayımlanan kitaplarının ilk redaksiyonunu Ziya Osman Saba yapmıştır. Dağcı´nın Londra´dan gönderdiği mektup, "Epeydir Sizden bir haber alamadım. Son mektubumda sizi gücendirecek gibi bir şey mi yazdım diye tasalanıyorum. Aman öyle bir şey olmasın. [...] Emin olunuz ki, her yazdığım yazıyı yayınlamak istegi değil, sadece üzerine bunca vakıt ve emek sarfettikten sonra başka bir arkadaşın okumasını arzu ettigimdendir yazıyorum bu mektubumu. Sizden başka ise kimsem yok Yaşar Nabi Bey..." ifadelerini içermektedir.