EPHEMERA & KİTAP, 15.12.2024 saat: 22:00'a kadar internet sitemizden pey verebilirsiniz. 22:02 itibariyle canlı müzayedemiz başlayacaktır. Kitap, Dergi ve süreli yayın hariç tüm ürünlerden % 20 ürün KDV'si alınmaktadır. Komisyon Oranı: % 20 + KDV'dir. ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 1 HAFTADIR.
Fettâhî mahlasıyla tanınan Nişaburlu ünlü İran şairi Muhammed b. Yahyâ Sîbek’in aynı adlı Farsça eserinden, Lami'i'den sonra Türkçe'ye ikinci defa Ahi Benli Hasan Çelebi tarafından tercüme edilen eserdir.
Giritli Ali Aziz Efendi tarafından 18. yüzyıl sonlarında kaleme alınan, eski halk hikayelerini andıran birbiriyle bağlantılı üç hikayeden meydana gelen eserdir.
Sadi Şîrazi´nin ünlü Farsça eseri Gülistân, çoğunlukla günlük hayatta karşılaşılan olaylar dikkate alınarak ahlaki ve edebi sonuçlar çıkarılabilen hikâye ve nüktelerle süslenmiş; Farsça ve Arapça şiirlerin yanı sıra ayet, hadis ve atasözlerine de yer verilmiştir. Bu önemli eseri şerh eden Boşnak asıllı Osmanlı âlimi ve şarihi Sûdi Efendi ise özellikle Fars dili ve edebiyatı konusunda döneminin başarılı âlimlerinden biri olup Arapça ve Türkçeden de eserler tercüme etmiş ve İbrahim Paşa Sarayı´ndaki Gılman-ı Hassa´ya hocalık yapmıştır. *Kitap sonundan eksiktir.
Mustafa Reşid Efendi'nin, Türk Edebiyatı'nın büyük ve önemli bir safhasını teşkil eden Divan Edebiyatı'nda kaleme alınmış şiirlerin başlıca ölçüsü aruz hakkında kaleme alınmış, Molla Câmî’nin Risâletü fi’l-Arûz adlı eserininin telif kısımlar da içeren Türkçe tercümesidir.
Hz. Muhammed'in hayatını, şahsiyetini anlatan siyerlerin Arapça, Farsça örneklerine ve Türkçe'ye tercüme edilmiş olanlarına Siyer-i Veysi'den önce rastlanılsa da Veysi'nin aslında "Dürretü’t-tâc fî sîreti sâhibi’l-mi‘râc" adını verdiği ancak "Siyer-i Veysi" adıyla ünlenen eser, Türk diliyle kaleme alınmış ilk telif siyerdir.
Veysi'nin, I. Ahmed döneminde ülke sorunlarına dair çözümler önermek için, Büyük İskender ve I. Ahmed'in diyalogunu işleyen bir rüya formunda kurgulanmış siyasetnamesidir.
Osmanlı Donanması'ndan Bursa ve İzmir isimli iki savaş gemisi, İstanbul'dan başlayıp Afrika'yı dolaşarak Basra Körfezi'ne ulaşmak üzere yola çıkmıştır. Ancak yolda yolda yakalandıkları fırtına nedeniyle kendilerini Brezilya sahillerinden Bombay sahiline kadar çeşitli limanlara sürüklenir bulmuşlardır. Zorunlu olarak demirledikleri bir çok limandan sonra Basra'ya ulaşmış olan filonun Gemi Mühendisi Faik Bey ise yolculuğun her aşamasını ayrı ayrı ve tarihleyerek kaleme almış ve bu yolculuk hikayesine "Seyahatname-i Bahr-i Muhit" adını vermiştir.
17. Yüzyıl Divan Edebiyatı'nda kaleme aldığı düz yazıları ile tanınan Nergisi'nin, ikisi telif üçü tercüme olmak üzere beş mensur eserden oluşan hamsesi... Hamsede yer alan eserler:
Tıbbiye Mektebi'nden mezun olup Osmanlı'nın ünlü tabipleri arasında yer alan Mustafa Hami Paşa'nın, hıfzı sıhha (insan sağlığının korunması) konusunda kaleme aldığı eseridir.
Osmanlı sadrazamı Yusuf Kâmil Paşa tarafından Fenelon´dan tercüme edilen eser, siyasetname türünde olup Batı edebiyatından Türkçeye ilk roman çevirisidir. İlk basımı 1862 yılında yapılan çevirinin 2. baskısıdır.
Tanzimat dönemi hekimi ve Meclis-i Ziraat azasından Hayrullah Efendi´nin, Fransızca´dan tercüme ettiği çiftçilik ve çiftçi aletleri ile alakalı eseridir. Kitabın son kısmında, sebze ve meyve isimleri ve bunların İstanbul´da hangi aylarda bulunabileceğini gösteren bir çizelge ile 18 adet çeşitli hayvan görselleri içeren katlanır levha mevcuttur.
"Çocukların tesbihi" anlamına gelen eser, Osmanlı Devleti´nde sıbyan mekteplerinde, çocukların lugat ilmini yani Arapça kelime bilgisini geliştermek için tekerleme tarzında yazılmış ve ezberlemesi kolay şiirlerden oluşur.
Divan edebiyatının tanınmış isimlerinden, asıl adı Yusuf olmakla beraber Nabî mahlasıyla tanınan şairin, genç yaşta çıktığı hac yolculuğuna dair kaleme aldığı nesir (düz yazı) türündeki eseridir.
Samsatlı Lukianos tarafından kaleme alınan eserde, kurmaca bir karakter olan Dalkavuk Firuz'un ağzından Osmanlı'da bir meslek kolu olan dalkavukluk anlatılmıştır.
Derviş Ruhullah mahlasını kullanan Ahmet Rıfkı Baba´nın, Hatai, Pir Sultan Abdal, Kaygusuz Abdal gibi Bektaşiliğin önde gelen isimleri tarafından söylenen nefeslere ve müellifin kendisine ait dört nefesine de yer verdiği derlemesidir.