Thomas-Xavier Bianchi, lügat kitapları ile tanınan Fransız şarkiyatçısı olup Avrupalılara Türkçeyi öğreterek zamanının Türkiye´sini tanıtmayı tercih etmiştir. Özellikle yeniçeriliğin ortadan kaldırılmasından sonra Osmanlılarca girişilen reformlar devresinde hız kazanan siyasi ve ticari ilişkilerin Batı´da Türkçenin öğrenilmesi konusunda doğurduğu ihtiyaca cevap vermeye çalışan lügat yazarları arasında Bianchi, en verimli ve muteber isim olarak görülmektedir.
Sırtı yıpranmış haldedir. Bazı sayfa kenarlarına notlar alınmıştır.
"Anadolu yarımadasının neredeyse merkezinde Ankara. Hattilerin, Hitilerin uygarlıklarının izleri okunuyor yakın çevresinde. Roma İmparatorluğu´nun Asya´ya uzanan kolu geçiyor üzerinden. Birkaç canalıcı işaret, birkaç anıt, birkaç tarihsel belge içinden Ankara´nın uzak geçmişine bakıyoruz."
"Mecmûam, gerek evrakda, kitablarda gördüğüm, gerek telaffuz edilirken işitdiğim galatâtı câmidir. ´Galat-ı meşhur; sahih-i mehcurdan evlâdır´ diyoruz; bu pek doğrudur; lakin bir kere düşünelim: Her galat, galat-ı meşhur addedilebilir mi?"
"Tercüman-ı Hakikat gazetesinin tefrika suretiyle neşretdiği ecnebi lügatlari bu kere Midhat Efendi´den bi´l-istizan cem´ edilerek işbu Lügat-i Osmanî´ye zeylen neşrolundu."
Ahterî ve Ahterî-i Kebîr diye de anılan bu Arapça-Türkçe sözlük Muslihuddin Mustafa´nın en meşhur eseridir. Belli başlı Arapça kaynaklardan faydalanarak 952 (1545) yılında tamamladığı eser, yaklaşık 40.000 kelime ihtiva etmektedir.
Cildinin deri yüzeyi soyulmuştur.
Tiyatro oyuncusu ve yazar Mücap Ofluoğlu´nun, fotoğrafların yanlarına açıklama notları da düştüğü kitap, "Aziz Üstat M. ? ve eşine sevgilerimle" ithafıyla imzalanmıştır.
Fransız seyyah Jean-Baptiste Tavernier (1605-1689), 11 ay boyunca İstanbul´da yaşamış ve bu süre içinde hem şehri gezmiş hem de Topkapı Sarayı ve Harem Dairesi hakkında biri Fransız, diğeri İtalyan kökenli iki saray hizmetkarından edindiği bilgileri, doğrudan gözlemleriyle birleştirerek bu eseri kaleme almıştır. Tavernier’ın bu eseri, Osmanlı İmparatorluğunun duraklama devri olan 17. yüzyılda, imparatorluk yaşamını ve saray düzenini bir Batılı gözüyle ortaya koyması bakımından büyük önem taşımaktadır. Özellikle Topkapı Sarayı hakkında verilen bilgiler, kitaba bir belge niteliği kazandırmaktadır... Tümüyle deri dönem cildi içinde...
Doktor Ahmet Süheyl Ünver, Menbaü´l-İrfan Rüşdiyesi ve Mercan İdadisi´nde bitirdikten sonra 1915´de Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane´ye başlamış fakat bir süre sonra ayrılmıştır. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni 1921 yılında bitirmiştir. Medresetü’l Hattatin’de ebru, tezhip, minyatür ve hüsn-i hat öğrendi. Ressam Hoca Ali Rıza’dan karakalem ve suluboya, Yeniköylü Nuri, İsmail Hakkı Altunbezer ve Tahirzade Hüseyin Efendi´den yazı meşk etmiştir. Süheyl Ünver eserini Newyork´ta iken imzalamıştır.
Son dönem Osmanlı ve ilk dönem Cumhuriyet siyasetçi, yazar ve aydınlarından olan İsmail Müştak Mayakon'un, Sultan II. Abdülhamid döneminde Yıldız Sarayı'nda Mabeyn Kâtibi olduğu yılları anlattığı eseri... Sadiye Mayakon'dan "Çok sevgili ve kıymetli kızım Ruhsar Hanım´a. 9 Teşrinievvel 1940" şeklinde ithaflıdır.
Türkçede Latin harfleriyle basılmış ilk Don Kişot... Çocuklar için hazırlanan, görselli ve kısaltılmış edisyon... Sırtı yıpranmış, arka kapağı eksik...
Uğur Mumcu’nun (1942 – 1993), TBMM’deki kavgalar, küfürler ve sözlü sataşmalardan örneklerle doldurduğu kitabının birinci basımı… 27 Mayıs'ın önderlerinden, Menderes ve arkadaşlarının idamından yana oy kullanmış, 1968’de Milli Demokratik Devrim Ordusu adlı bir örgütle ilişkisi olduğu gerekçesiyle dokunulmazlığı kaldırılmış bir emekli asker olan Ekrem Acuner’e imzalı…
"Pek sayın büyüğüm Bay Kemal Gedeleç´e, en derin sevgi ve tükenmez saygılarımla..." ithaflıyla imzalıdır... Yusuf Ziya´dan hayata dair denemeler. *Kitabın sırtı ve kapağı yorgundur...
19. yüzyılın başlarında Avrupa´da İslamiyet´e karşı gerçek dışı yayınların artması İslamiyet´i savunma edebiyatının meydana gelmesini sağlamıştır. Bu dönemde Abdülhak Hamid, beş adet seri tiyatro eseri kaleme almıştır, bu eserlerden birisi İspanya´da tarihi bir fetih gerçekleştiren Tarık bin Ziyad´ın hayatını konu alan, "Tarık yahud Endülüs´ün fethi" adlı eseridir.
Fransız İhtilali dünya üzerinde büyük etki yaratmış tarihi bir olaydır. Osmanlı aydınlarınında ilgisini çekmiştir. Ali Kemal Efendi´de aldığı tarih eğitimi ve tarihe olan merakı nedeniyle bu konu hakkında teferruatlı eserler kaleme alan aydınlar arasında yer alır. "Rical-i İhtilal" adlı eserinde, Fransız İhtilali’nin önde gelen simalarından Marquis de Condorcet, Saint-Just, Georges Jacques Danton ve Maximilien Robespierre’in hayat hikâyelerinden bahsetmiştir. Yazar, eserini kaleme alırken şahıslardan ve İhtilalden iyimser bir tavırla bahsettiği görülür.