Türk edebiyatı tarihçiliğinin ilmî kurucusu, aynı zamanda devlet adamı Mehmed Fuad Köprülü tarafından, Ahmed Yesevi´nin temsil ettiği Orta Asya Türk tasavvufunun Anadolu´da Yunus Emre ile devam ettiği tezi üzerine kurulan eser, Ahmed Yesevi ve Yunus Emre olmak üzere iki esas bölümden oluşmaktadır. Eserin en önemli özelliklerinden biri taşıdığı kaynak zenginliğidir.
Osmanlı Devleti´nin sancak, flama ve bandıralarından başlayarak, alfabetik sırayla diğer ülkelerin donanmalarının kullandığı bayrak ve bandıra ve flamalara yer verilen albümdür.
İç kapakta "Dershâneye mahsusdur" ve "Efrad-ı Cedîde Mektebinde işaret memurları kursuyla bandıra sınıfına mahsusdur" yazılıdır. Bahriye mekteplerinde ders veren muallimler için özel üretilmiş nüshadır.
18 Kasım 1906'da Adapazarı'nda doğan yazarın gerçek ismi Mehmet Sait'tir. İlköğrenimine Adapazarı'nda başlayan Sait Faik, ortaöğrenimine İstanbul Erkek Lisesi ve Bursa Lisesi'nde devam etti. Edebiyat hayatına bu dönemde şiir ile atılmıştı. İlk öyküsü "İpek Mendil"i 1926 yılında yazdı. 1936'da ilk kitabı "Semaver" yayımlandı.1939 yılında babasının ölümü üzerine yazmayı bıraktı. Maddi güçlük çeken annesiyle birlikte Burgazada'daki evinde yaşamaya başladı. Türkiye'de siyasi rejimin yazarlara baskısının ağır olduğu bir dönemde, 1940 yılında "Şahmerdan" adlı kitabı kitabını yayımladı. Bu kitapta bulunan bir öykü nedeniyle Sıkıyönetim Mahkemesi'nce yargılanmıştı. Beraatine kadar "Medar-ı Muaşeret Motoru" adlı kitabı da toplatıldı. 1946 yılında kendisine siroz teşhisi konulana kadar yazmaya devam etti. Hastalığının kendisinde yarattığı duygusallık olgunluk dönemi yazılarında etkili olmuştu. Fakat bir süre sonra yazmaya yeniden başladı. 1951yılında yazdığı "Kayıp Aranıyor" adlı kitabı toplatıldı. 1953 yılında Amerika'daki "Mark Twain" derneğine fahri üye seçildi. 11 Mayıs 1954'te Burgazada'daki evinde sirozdan vefat etti.
Divan edebiyatının son büyük tasavvufi mesnevisi Hüsn ü Aşk´ta tüm kişi ve yer adları tasavvufi bir semboldür. Türk edebiyatında Kutadgu Bilig´den sonra soyut kavramların teşhisine dayalı yazılmış nadir mesnevilerden biri olan eserin edebî açıdan en önemli özelliği, o zamana kadar yazılmış mesnevi tarzındaki hikâyeleri şiir yönünden aşma gayretidir. Yazıldığı tarihten günümüze kadar önemini korumuş olan eser, yerli ve yabancı hemen tüm tenkitçiler tarafından olağanüstü bir eser olarak değerlendirilmiştir.