Cumhuriyet dönemi Türk romancılığının en önemli isimlerinden Peyami Safa´nın metafizik alanlara yöneldiği, en tanınmış romanlarından birinin ilk baskısı... Şair Baki Süha Edipoğlu için "Dostum Baki Suha´ya bütün kalbimle" ithafıyla imzalanmıştır.
Neyzen Tevfik'in hayatında çok önemli bir yeri olan, gönül dostu ve hâmisi Muhittin Kutbay için "Gönlümün ve ruhumun derinliklerinin aşinası, sevgili Muhittin Kutbay´a bir âh-ı asır..." ithafıyla imzaladığı, Azab-ı Mukaddes'inin ilk baskısı...
Hiçbir kalıba sığmayan, hiçbir kurala aldırmayan ve hiç kimseye minnet etmeyen, hiciv ve ney üstadı Neyzen Tevfik, 74 yıllık hayatı boyunca hiçbir işte çalışmadı. Neyini yalnızca kendisi ve dostları için üfledi. Günlük hayatında olduğu gibi şiirlerinde de sözünü hiç sakınmadı. Hayatında kendisine maddî imkânlar sağlayacak kişilere iltifat etmeden bildiği ve inandığı gibi yaşadı.
Kutbay, bir yazısında Neyzeni’i şöyle tanımlamıştır: “Neyzen’i kelimelerle anlatmak zordur. Kâh havalanır en yüksek doruklardan, kâh yer altında hassas kokulu esrar bodrumlarında yuvarlanarak tamamen bomboş bir hayat yaşar. Bazen kuş tüyü yataklarda, bazen de İskenderiye’de yoksul ölülerin sarıldığı kaba hasır üstünde yatıp uyurdu. Prense ve prenses saraylarında olduğu kadar serseriler aleminde de aranan bir kişiydi. O da ünlü Nasreddin Hocamız gibi nüktedan olduğu gibi lafını da esirgemez, zamanı ve zemini de uygun olduğunda taşı gediğine koyardı.”
Servet-i Fünûn edebiyatının önde gelen şairlerinden Hüseyin Suad´ın, "resim altı şiir" akımına uygun olarak desenlerle süslenmiş şiirleri... "Münir Bey biraderime 22 Haziran sene 326, Hüseyin Suad"
Dârülelhan’ın kurucusu Yusuf Ziya Paşa’nın bestekâr oğlu, geleneğe bağlı Türk musikisi geleneğinin son temsilcisi olarak kabul edilen Suphi Ziya Özbekkan’a "Kusurlarının en büyüğü sizin hatıralarınızı ihtiva etmemesi olan bu kitabın tek bir duygu halinde anlatmak istediği her şey, sizin bir bestenizde mündemiçtir. En derin hörmetlerimle takdime cesaret ediyorum." ithafıyla 29 Haziran 1947 tarihinde imzalanmıştır.
St. Petersburg´u ziyaret eden Pers elçisi Abdül Hasan Han´ın; filler eşliğinde hareket eden heybetli muhafızları, görkemli at arabası ve elmaslarla süslü beyaz kaşmir kumaştan göz kamaştırıcı kostümüyle geçisini seyreden ve bu geçiş merasiminden oldukça etkilenerek Asya´ya, özellikle İran´a gitmek için büyük bir arzu duyan Rus ressam ve gezgin Alexey Saltykov´un (1806–1859) İran seyahatnamesi... Prens Nikolay Saltykov´un torunu olan Alexey´in anlatımına 20 adet çelik baskı gravür eşlik ediyor. Şark usulü tezyinli ve oryantal figürlü, görkemli orijinal cildinde... Sayfa kenarları altın yaldızlıdır.